Bayramlaþmak
18 Ekim 2013 21:31 / 1419 kez okundu!
Bayram, sevinmek sevindirmek demektir.
Barýþmasýný ve baðýþlamasýný bilmeyen insanlar ne sevinebilir ne de sevindirebilirler.
Barýþmasýný bilmek, barýþýn ne olduðunu bilmekten geçer.
Barýþ önce insanýn kendi içinde olmalýdýr. Kendisiyle barýþýk yaþayan insan yedi düvelle barýþýk yaþar. Kendimizle barýþýk yaþamanýn sýrrý, nefsimizle gönlümüzün ne isteyip istemediðini bilmekte yatar. Gerek maddi gerekse manevi isteklerin temsilcisi nefisken, ihtiyaçlarýn temsilcisi ise gönüldür.
Nefisle gönül arasýnda, istek ve ihtiyaç dengesini kurabilmek çok önemlidir.
Her hangi bir isteði olan insan, bu isteðini nefsiyle mi, yoksa gönlüyle m istiyor? Bunu ancak kendisi bilir.
Ýnsan bir þeyi nefsiyle isteyip de onu elde edemedi mi iç kavgasý baþlar.
Bu kavga, terbiye edilmemiþ nefislere sahip insanlarda, hýrs ve tamahlara dönüþür.
Bu kavga, bazen insaný, baþkalarýnýn mutsuzluklarý üzerine kendi mutluluklarýný kurmaya kadar götürür.
Barýþýn ne olduðunu anlayabilmek için, kavgalarýn neden ve nereden çýktýðýný yani sebeplerini iyi bilmek gerekir.
Çünki, güzelliðin sýrrý, zýtlarýn varlýðýnda yatar (gizlidir).
Zýddýný bilip, anlayamadýðýmýz þeyler yüzünden, aslýna uygun olanlarý bulup çýkartamayýz.
Barýþmanýn zýttý; dargýnlýk, küskünlük ve kavgalý olma halidir.
Nefsiyle gönlü dargýn, kendilerine küsmüþ, kendiyle kavgalý olan insanlara barýþý anlatmak pek kolay olmaz. Bunu baþarabilmek için yoðun bir çaba gerekir. Ama baþarýlmaz da deðildir.
Hani efendimizin dediði gibi; “Ölümden gayri her þeyin bir çaresi vardýr ya” çarenin ne olduðunu bilmek demek, çözümün ne olduðunu bilmek demektir.
Kýsaca kavgalardan, küskünlüklerden kurtulmadan, kurtulmasýný bilmeden barýþý yaþayamayýz. Dargýnlýðý, küskünlüðü ve kavgayý temizlemeden bunlarýn zýttý olan barýþý getirmek ve yaþamak mümkün deðildir.
Gönül alemindeki yürek devletinde, nefsinin olumsuz isteklerine dur diyebilen insan, kendisiyle barýþý imzalamýþ demektir.
Nefsin olumlu ve helal isteklerine evet demek, nefsin terbiye edilmiþ olmasýndan ileri gelir.
Terbiye edilmiþ bir nefsin isteði aslýnda bizi gönlümüzün isteðine götürür.
Gönlümüzün istedikleriyle, nefsimizin istedikleri arasýnda uyum, ve denge varsa, biz içimizde barýþý imzalamýþýz demektir.
Yani nefsiyle gönlü çatýþmayan insan, kendiyle barýþýk olan insandýr. Onlar, almayý deðil vermeyi severler. Verdiðim benimdir, diyerek ve hep vererek yaþamaya çalýþýrlar. Çünkü gönüllerinde daima bu arzu vardýr. Verdiði her þey ona huzur verir. Huzur duyarak kurduðu iliþkilerde bayram sevinci yaþar ve neþesini bulurlar.
Ýnsanoðlunun almayý çok sevdiðini bilirler.
Vermeyi öðrenen insan, kendiyle barýþýk yaþadýðý gibi baþkalarýyla da barýþýk yaþar. Çünkü o veren eldir. Veren ele duyulan saygý ve sevgi, sevinmenin ve sevindirmenin iç huzurundan ileri gelir.
Bayramý ancak kendisiyle ve baþkalarýyla barýþýk yaþayanlar kutlayabilirler.
Baþkalarýný sevindirmesini bilenin sevincinden daha büyük sevinç ne olabilir ki..!
Ömrümüzü mutlu ve huzurlu geçirmek istiyorsak, kendimizle ve baþkalarýyla barýþanlardan olalým.
Nefsimizle gönlümüzün istek ve arzularýný dengelemeye çalýþalým.
Unutmayalým ki, gönlümüzün istekleri aðýr geldiði müddetçe, bayramlar bizimledir ve daima içimizde yaþar..!
Baðýþlamasýný bilmeye gelince;
Baðýþlamanýn iki biçimi vardýr. Birilerine maddi bir þeyler vererek baðýþlamak bir de affetmesini bilmek.
Maddi bir þeyler vererek baðýþlamaya Ýslam da infak denir. Yani karþýlýk beklemeden vermek vermesini bilmek..!
Dahacasý karþýlýðý kuldan beklemek yerine, yaratýcýdan beklemek.
Maddi baðýþta bulunmak aslýnda cömertliðin bir emaresi, yansýmasýdýr. Hele-hele Allah için cömert davranan insanlardaki iç huzur kimsede bulunmaz.
Cömert ruhlu insanlar, en zor þartlarda dahi vererek, kendi can ve nefislerini acýtarak, baþkalarýnýn, bilhassa muhtaçlýlarýn sevinmesine vesile olurlar.
Ýþte o zaman hem kendilerini, hem de baþkalarýný sevindirirler.
Elindeki küçük bir þey bile olsa baþkalarýna vererek onu sevindirmeyi amaçlayan insan, bayram sevincini yaþayan çocuklarýn sevincinden nasipli olanlardýr. Bayramlarda en çok sevinen ve sevindirilenler çocuklardýr. Zira, çocuklarýn sevincinde, yalan, riya ve sahtelik yoktur. Bayramlaþmasýný bilmek demek aslýnda içimizdeki çocuðu sevindirmesini bilmek demektir.
Bayramý, içindeki çocukla arkadaþ olmasýný bilenler kutlar. Ýçindeki çocukla dost olanlar, dýþarýda ki çocuklarla daha kolay dostluk ve iliþki kurarlar. Çocuklarla dostluk ve iliþki kurmasýný bilen insan, baþkalarýný ve kendini sevindirmesini bilen insandýr.
Baðýþlamanýn öteki anlamýna gelince;
Bize yapýlan kötülüðü veya haksýzlýðý affetmesini bilmektir. Yani bize yapýlan hor ve hakir görülü davranýþlarý hoþ görebilmektir.
Malum affederek baðýþlamanýn zýddý, kin ya da garez gütmektir.
“ Birbirleriyle üç günden fazla dargýn duranlar meclisimize gelmesin” buyuran efendimizin emri gereði, birbiriyle küskün olan, kendilerine yapýlan hatayý affetmeyen insanlar, bayramýn sevincini nasýl yaþar veya baþkalarýna nasýl yaþatabilirler ki..!
Affedici bir insanýn en belirgin özelliði sabýrlý olmasýdýr. Sabra bürünen insanlar, kendilerine yapýlanlarý nefsini tatmin ederek, vekil kýlarak deðil, yaradana havale ederek veya vekil kýlarak çözer.
Çünkü yaradana vekalet veren insanlarýn affetmeyeceði hiçbir þey yoktur.
Bu baðýþlama sýrrýyla, hem kendini hem de baþkalarýný sevindirir. Bayram ancak bu sevinci yaþayanlarýn yüreðinde vardýr.
Bayramlarý, barýþarak ve baðýþlayarak kutlayabilenler ne mutlu..!
Rabbim bizi, þuurla barýþmasýný ve içten gelen baðýþlamasýný bilen daima bayramlýk kullarýndan eylesin inþaallah..!
Bayramýnýz mübarek olsun efendim..!
Mahir EYÜBOÐLU
18.10.2013
Son Güncelleme Tarihi: 18 Ekim 2013 22:38