Günlük olaylar
26 Þubat 2014 15:46 / 1571 kez okundu!
Geçenlerde Ýzmir fuarýnda Yeþildað’lýlar vakfý standýnda yazarlar olarak kitaplar imzaladýk. Bizi ziyarete gelen Konyalýlara söyle sordum: “Koca Konyalýlardan mýsýnýz yoksa küçük Konyalýlardan mý?”
Bazýlarý bana sordu; “Hocam koca Konyalý ne demek, küçük Konyalý ne demek?”
Dedim ki; “Kendini Mevlana Torunu gibi görenlere koca Konyalý, Nasrettin Hocanýn torunu gibi görenlere de küçük Konyalý” diyebiliriz.
Bir de “k”yi “g” gibi okuyan “Goca Gonya’lýlarla, “k” yi “k” gibi okuyan küçük Konyalý yani kibar Konyalýlar olduðunu sanýyorum.
Hangi Konyalý olursa olsun, ister koca, ister küçük, bütün insanlarý sevdiðim gibi, bütün Konyalýlarý da severim, seviyorum. Çünkü; Konyalýlar benim çayýrýmdan,
benim çamurumdan, benim çalýmdan, benim dikenimdendirler.
Kalýn kaba olabilirler ama doðaldýrlar. Genelde insanlarda deðer verdiðim “Merhametini menfaatinin önüne geçirme özelliðini her an gösterebilirler.”
Elbette bu özelliðe sahip baþka insanlar da vardýr, olacaktýr da.
Derken bana, “günlük olaylara” neden deðinmediðim soruldu.
Naçizane ben, yýllardan beri insaný, insanýn kendisiyle, (nefis ve gönül boyutuyla) yakýn ve uzak çevresiyle, Yaratýcý ile iliþkilerini, bilhassa aile içi iliþkilerini ele alýp Efendimizin hayatýndan örnekler göstererek anlatmaya veya yazmaya çalýþtým.
Efendimiz zamanýnda da, gýybet, iftira, yalancýlýk ve sahtecilik, münafýklýk yani, aklýnýza negatif deðerler adýna neler geliyorsa neler varsa, hepsi vardý.
Ýnsanlar ve Peygamberler arasýnda sýkýntýnýn en büyüðü efendimize verilmiþtir.
Adeta þimdiki insanlara örnek olsun, temsil (örnek) teþkil etsin dercesine...
Peki efendimize en büyük sýkýntýyý kimler veriyordu?
Tabii gayri Müslimler ve onlarla iþbirliði yapanlar. Günümüzde de ayný þeyler geçerli. Kapitalist ve emperyalist güçler, kalkýnmýþ, ileri gitmiþ, Ýslam ülkelerine liderlik yapacak bir Türkiye istemiyorlar. Onlar için merhamet kavramý yok.
Tek bildikleri menfaat ve çýkar iliþkileri. Gýybetmiþ, iftira imiþ, münafýklýkmýþ onlar için önemli deðil.
Ýmani zafiyeti olan birinin icrasýnda yani uygulamasýnda da sapmalarýn olmasý kaçýnýlmazdýr. Þimdi durup düþünme ve kýyas yapma zamaný.
Öðrenme ve bilgilenme sorularý sormadan, yani bir þeyin aslýný astarý bilmeden, suçlama veya yargýlama yapmamak gerekir.
Her zaman yazdýðýmý tekrarlamak istiyorum,
Asil insan idare eder; çünkü asaletinde doðru bilgi, hoþgörü ve sabýr vardýr.
Aciz insan þikâyet eder; çünkü acziyetinde, bilgisizlik ve aciz býrakan deðerler vardýr.
Cahil insan ise; durmadan ya gýybet, ya iftira edip fitne çýkartýr.
Çünkü, ne gýybet, ne iftira, ne de fitne hakkýnda doðru bilgisi yoktur. Bunlarý önemsemez bile.
Böylesi özellikleri olan hangi insandan bahsedebilirim ki...!
O zaman ben de ya gýybete, ya iftiraya ya da fitneye bulaþmýþ, münafýklardan
olmaz mýyým?
Benim için, hiç ama hiç kimsenin söz ve davranýþý, Allah ve Resulünün söz ve davranýþýndan üstün olamaz.
Kendine Efendimizi rehber edinen, iki dünyalý yaþamasýný bilen, gözlerinde ve sözlerinde hasbi muhabbetler taþýyanlara selam olsun.
Mahir EYÜBOÐLU
Eðitimci-Ýletiþimci-Yazar
23 Þubat 2014
Son Güncelleme Tarihi: 26 Þubat 2014 23:55