Ýstediðini söyleyen, istemediðini duymaya mahkumdur
17 Mart 2012 22:34 / 1548 kez okundu!
Ýstediðini söylemek;
Yani, aðzýna veya aklýna gelen her þeyi söylemek midir…!?
Ýstediðini söylemek;
Kendini herkesten üstün görme,
Kendini beðenip, gurur ve kibir hastalýðýna yakalanma hali midir ...!?
Öte yandan, istediðini söylememek veya söyleyememek;
Yaratandan korkmak yerine, yaratýlmýþtan korkmak mýdýr …!?
Ýstediðini söylememek;
Ýnce fikirli olmak, hatýr gütmesini bilmek midir…!?
Ýstediðini söylememek;
Karþýsýndakine duyulan sevgi ve saygý sorumluluðunu zedelememek midir…!?
O nedenle insan iliþkilerinde, dikkat etmemiz gerekenlerin baþýnda;
Söyleyeceðimiz þeyden önce, duyacaðýmýz þeyin hesabýný yapmamýz gerekir.
Edep ve adabýn, kýsaca terbiye ve terbiyelerin olmadýðý yerlerde, güzel hitaplara rastlanamaz. Demek ki, güzel hitabýn temelini edep ve adap oluþturur.
Güzel hitap, gönül hatiplerinin, kalp diliyle söyledikleridir. Týp doktorlarý bedensel ve ruhsal hastalýklarý tedavi ederler. Gönül doktorlarý da gönülleri, huzur ve þifa vererek tedavi ederler.
Eðer bir sözü, geliþigüzel, uluorta söylersek, karþýmýzdaki kiþiyi kýrarýz. Bir gün ve bir an gelir ki, o kiþi de bizi kýrar.
Hakla batýlý ayýrmak veya kayýrmak. Haktan veya batýldan yana olmak…
Kýran insan olmak mý, onaran veya yapýcý insan olmak mý…!?
Bunu size, aynada kendine bakan insan misaliyle anlatmaya çalýþacaðým.
Aynanýn karþýsýna geçip, kendine bakan insan; saðýný saðýnda, solunu da solunda görür.
Ama en sevdiðimiz bile olsa, birini karþýmýza alýp da ona baktýðýmýz zaman; onun saðýný solumuzda, solunu da saðýmýzda görürüz.
Birisine bedensel veya fikirsel karþý durmak hep böyledir. Bendeki ile ondaki, isim ve düþünce olarak belki aynýdýr. Fakat özellik olarak daima farklýlýk gösterir. Karþý karþýya olduðumuz kiþilerle, zýtlaþmalarýn veya farklýlýklarýn olmasý kaçýnýlmazdýr.
Bu tür çatýþmalardan, kurtulmanýn yolu; önce kendimizi o kiþinin yerine koymasýný bilmekten geçer. Sonra o kiþiyi, kendi yerimize koyacaðýz. Kendimi, onun yerine, onu kendi yerime koyup da, aynada kendime baktýðým zaman; o, ben olmuþ; ben de o olmuþumdur…!
O zaman, istediðini söyleyen bir insan olmaktan kurtulup, karþýmýzdakine; duyunca rahatsýz olmayýp, bilhassa onu mutlu eden ve huzur veren þeyler söylemeye baþlarýz.
Ýngiliz Avam Kamarasýnda bir senatör, tartýþýlan bir konudan dolayý, sinirlenince kürsüye çýkýp:
“Bu senatörlerin yarýsý eþektir” der. Olay büyür. “Eþek sensin” filan deseler de, iþ uzar. Kraliçeye kadar gelir. Kraliçe, senatörün parlamentodan özür dilemesini ister. Senatör kürsüye çýkar:
“Özür dilerim beyler, bu senatörlerin yarýsý eþektir, demiþtim; þimdi düzeltiyorum, bu senatörlerin yarýsý eþek deðildir..!” deyip kürsüden iner…
Huzuru bozanlardan deðil, huzuru yaþayan, yaþatan ve koruyanlardan olalým. Bunun için:
Ýnsaný düzeltmeden, aileyi,
Aileyi düzeltmeden toplumu,
Toplumu düzeltmeden de milleti düzeltemeyiz.
Bu da eðitimle mümkündür ve eðitim þarttýr.
En iyi eðitimciler analardýr. Analar, rahim sýfatýnýn birçok özelliklerini bünyelerinde taþýrlar. Bilen ve öðrenmek isteyenler için bu çok önemlidir.
Sonra okulda öðretmenler gelir,
Kýþlada komutanlar ve
Camide imamlar gelir.
Eðer; maddi, manevi, sosyal, ekonomik ve kültürel; kýsaca her yönüyle kalkýnmýþ, huzur ve refah seviyesi yüksek bir toplum olmak istiyorsak, yukarýda saydýðým eðitimcilerin mutlaka bilinçli bir eðitime ihtiyacý vardýr. Bu eðitim, milli bir dava olmalý ve herkes bu konuda seferber edilmelidir.
Bunlardan yeterince faydalanmasýný bilmezsek, kabirde, münkirle nekir bize yeter de artar bile. Çünkü onlar, nasýl olsa gerekli düzeltmeleri yaparlar….!
Taþ yeþermez, geçmiþ olsa da nev bahar, /Toprak olsa, bak nasýl güller açar,
Taþ gibiydin, çok gönül kýrdýn yeter, /Toprak ol, üstünde hoþ güller biter.
Yukarýdaki dizeleri, geçen yaz ziyaretine gittiðim Mevlana Hz.lerinin müzesinden not aldým.
Ýnsaný hoþ kýlan deðerin, taþ yapýlý olmakta deðil, toprak yapýlý olmakta saklý olduðu vurguluyor.
Doðrusu bizler,
“Kuþlar gibi uçmasýný, balýklar gibi yüzmesini öðrendik ama insan gibi kardeþçe yan yana yaþamasýný öðrenemedik”diyor M.L.King.
Rahmetli anam “Aslýný inkâr eden haramzadedir” derdi. Biz de diyelim ki:
Asýl azmaz, bal kokmaz,/ Kokarsa yað kokar,/Aslý ayrandandýr.
El, eli yýkar, /El, yüzü yýkar, /Eli yüzü yýkayan sudur, /Kanla kinle, el ve yüz yýkanmaz.”
Eliyle diliyle kirletenlerden deðil, yýkayanlardan, olalým.
Eðer her istediðimizi söylemeye kalkarsak, istemediklerimizi duymaya mahkûm olduðumuzu unutmayalým.
Selam ve dua ile kalýn.
Mahir EYÜBOÐLU
12.03.2012
Son Güncelleme Tarihi: 21 Mart 2012 00:51