27 Mayıs
27 Mayıs 2009 00:19 / 1847 kez okundu!
Tabii ki önümüze bakalım ve küresel ısınma ve nüfus sorunları ile ilgilenelim, uzlaşmayı öğrenelim ama tercihan kimseleri suçlamadan da tarihimizi anımsayalım. Bilelim ki, bir daha bu tür milli felaketler başımıza gelemesin ve heves edenleri yargılayacak cesareti bulacak bir kamuoyumuz ve özgüven duygumuz oluşsun.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 10. Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun 27 Mayıs 1960 darbesi günü tutuklandı. Yassıada Mahkemesi tarafından “yargılandı” ve idama mahkum edildi. Bu süreçte bir Genelkurmay Başkanı olarak tüm rütbeleri söküldü ve er statüsünde yargılandı. İmralı’ya elleri arkadan kelepçeli olarak götürüldü. Askerlerin siyasete karışmalarına karşı çıkması ile de tanınan Erdelhun Paşa, İstiklal Savaşı’na katılmış ve İstiklal Madalyası sahibi idi.
Darbeden sonra darbeyi yapan yüzbaşı ve binbaşılar söz geçirebilecekleri bir General arayıp Cemal Gürsel’i başlarına geçmeye ikna ettiler. (Gürsel sonra Cumhurbaşkanı oldu.)
Yassıada "mahkemeleri" (ve savcıları ve hakimleri: "sizi buraya tıkan güç böyle istiyor") sonunda öldürülen Zorlu Polatkan ve Menderes'i hepimiz anımsıyoruz. Ama aklımızda tutalım ki, 3 kişi değil 14 kişi bu süreçte yaşamını yitirmiştir. Bu arada sadece politikacılar değil, örneğin İstanbul Emniyet Müdürü Emin Oktay da yaşamını yitirmiş ve ardından kalp krizi açıklaması yapılmıştır. Yassıada sürecinde ilkel bir şekilde işkence yapıldığı da artık tarafsız kişilerin de ifadelerince kabul edilmiş bir gerçektir.
1961 Anayasası ile darbeyi (o zamanki zorunlu ismi: "Devrim veya İhtilal") tenkit etmek yasaklandı. Darbeciler tabii senatör olarak ömür boyu maaşa bağlandılar.
İnsanlar olarak, kolay inanan, hata yapınca kabul etmekte zorlanan, galeyana ve dolduruşa gelmeye meyyal yaratıklarız. Tekrarlarından sakınmak için de üslup, sukunetin önemini, karşı tarafı dinlemenin gereğini anlamak zorundayız (susturmak yerine!). Çıkar çatışmalarında çıkarı ayrı tutup, müzakere ederken istenmeyen noktalara gelmemek önemli. 1960 Darbesinin (o dönem zengin olanlar dışında) ülke için zararı, otoritenin sarsılması ve bir dizi darbelere yol açması olmuştur.
Son olarak bir Genelkurmay başkanının gece yarısı oturup bir e-muhtırayı aklınca yazdığını kendi ifadesi ile duyarak ürperdik.
Bu süreç korkarım daha tam olarak tamamlanmamıştır. Ergenekon davasının sürdürülüş şekli birçok soruya neden olmaktadır. Bu davanın çabuk ve sakin ve adil bir şekilde neticelenmesi temenni edelim ki önümüzdeki nesillere bırakılabilecek en önemli miraslardan biri olsun.
Dr. Mahmut Tolon
27.05.2009