Almanya (Aptallaşarak) kendini yok mu ediyor?
10 Kasım 2010 10:39 / 2547 kez okundu!
Thilo Sarazzin, Deutschland schafft sich ab isimli kitabı Almanya'da bestseller. Mealen "Almanya (Aptallaşarak) kendini yok mu ediyor?" diye soruyor.
Günter Walraff’ın bestsellerleri ve Hans Esser ismiyle Bild Zeitung çalışması ve En altta adıyla Almanya'da bir Türk’ün yaşamını yazdığı çoksatanları ve müteveffa Harvard profesörü (bu profesör titrini eğlenerek Türkçe’ye rütbeli bilimsel bürokrat olarak da çevirmek doğru olur) Irak savaşının psödobilimsel altyapısını oluşturan Samuel Huntington'un Clash of Civilisations kitabını okuyunca tedirgin olmuştum ve bu “bilimsel” altyapıya dayanarak ABD İrak’ı istila etti.
Thilo Sarazzin'in kitabını ilgi ile, sonra giderek eğlenerek okudum. Epeyce de beğendim doğrusu. Çok çalışmış. Kendisi zaten Sarazen'lerden aldığı soyadı ile kendisini doğrucu Davut olarak bir “Avrupalı Melez” olarak tanımlıyor. Adam birçok konuda haklı ve başbakanımız Erdoğan gibi düşünüyor veya düşünmekten ziyade hissediyor anlamlı bir tedirginlikle.
Sarazin ile neredeyse aynı zamanlarda Bonn üniversitesinde okumuşuz. O tür düşüncelere kızmamayı ve anlamaya çalışmayı çok erken öğrendim. Hep de becerebildiğim söylenemez tabii, bazen kızıyorum. Son olarak ordu kökenli bazı Alman lise arkadaşlarıma benzer kırılmadan düz bir şekilde çözümsüzlüğe ve kargaşaya neden olacak düşünceleri için kızmıştım.
Onun kitabını okumak bana Erdoğan’ı da daha iyi anlayabilme fırsatını verdiği için ayrıca sevindim. Erdoğan’ın 3 çocuk söyleminde otuz küsur yıldır demografi ile uğraşan doğabilim kökenli bir insan olarak epeyce tepki vermiştim ilk yazılarımda.
Düşüncelerim Erdoğan’ınkiler ile tam zıt idi ve o tür düşünce ile mücadele etmek gerektiğini düşünerek fikrimi sık sık yazmıştım. Erdoğan’ın nüfus hakkındaki bence olgunlaşmamış fikirlerine bu denli tepki vermem bu kadar yıl sonra bile hala Erdoğan’ı kendime Sarazzin’den daha yakın görmemden mi kaynaklanıyor diye düşünerek eğlendim doğrusu kendi kendime.
Sarazzin in kitabını okuyabilenlere okumalarını öneririm. Umuyorum yakında Türkçe’ye de çevrilir.
Güzel bir projeksiyon ile bitiriyor kitabını. İyi bir sosyalbilim yani ekonomi eğitimi almış olan Sarazzin ile Erdoğan’ı (üç çocuk söylemi kısmında en azından) eğer olur da bu satırları okurlarsa rahatlatmak istiyorum. Tedirgin olmasınlar.
Önümüzde çok heyecanlı onyıllar var ve Sarazzin haklı; bu on yılların sonunda O’nun bildiği Alman kalmayacak. Korkunun faydası yok! Ama Erdoğan’ın bildiği Türk de kalmayacak. Her ikisinin de anlamakta zorluk çektikleri evrimbilim ve zekanın kalıtsallığı olayı esasen sosyalbilim ile doğabilimlerinin ortak çalışma alanı ve ortak akılın üretimi ile ilgili.
Korkarım bunları birkaç satır ile bir web sayfasında doğabilim tahsili almamış insanlara anlatabilecek deneyime de bu gariban sahip değil, anlatamaz, yeterince donanımlı değil. Şu kadarını söyliyeyim sonunda hepberaber oluşturacağımız "Ortak Akıl" galip gelecek, ne tez ne de antitez, iki adım ileri bir adım geri (bazen korkarım birkaç adım geri bile giderek) başka şansımız da zaten yok.
Biraz açmaya çalışacak olursam gerçek yaşamdan bir örnek vereyim isterseniz: Eski Alman Başbakanı Kohl’ün oğlu basından bildiğiniz gibi bir Türk kızı ile evlendi. Çocuklarının piyano hocası ise İngiltere'de yaşayan bir Pakistan kökenli bir başka (Bonn’daki liseden) sınıf arkadaşımın Ukranyalı karısı. Bu örnek belki IQ testleri ve anlamları, zekanın kalıtımsallığı DNA onarım mekanizmaları ve methylizasyondan daha çok "Ortak Aklın" ne tür bir şey olduğunu ferahça izah edebilir.
Mahmut Tolon
09.11.2010