BEKLENTİLER VE GERÇEKLER
06 Eylül 2016 12:13 / 1223 kez okundu!
Hala da ağzımız bir karış açık ordunun subaylarının % 50 sinin mi yoksa %80 inin mi Fetocu olduğunu konuşuyoruz. Amiral, general olan bir adam, savcı hakim olan bir başka adam, üstüne veya (laik) devlete değil bir cemaat “imamına” itaat ediyor. Yani adam General ama imamı astsubay; bak şu Allah’ın işine! Anlamakta zorlanıyoruz.
*****
BEKLENTİLER VE GERÇEKLER
Fetö darbesi olarak idrak ettiğimiz olayda Cumhurbaşkanı halktan özür diledi.
Hala da ağzımız bir karış açık ordunun subaylarının % 50 sinin mi yoksa %80 inin mi Fetocu olduğunu konuşuyoruz. Amiral, general olan bir adam, savcı hakim olan bir başka adam, üstüne veya (laik) devlete değil bir cemaat “imamına” itaat ediyor.
Yani adam General ama imamı astsubay; bak şu Allah’ın işine! Anlamakta zorlanıyoruz.
Ekranlardan olanları anlamak için “şu veya bu filmi izleyin” deniliyor. Herhangi bir dizinin herhangi bir bölümünü mantık ile izleyin illa film izleyecekseniz Fargo veya Tallulah izleyin gerçekleri göreceksiniz .
Saf bir tür olduğumuzdan dünyayı kendimiz gibi sanıyor ve kendi gerçeklerimiz, çıkarlarımız çerçevesinde görmek istiyoruz ve sonra hüsran!
Neden şaşırıyoruz? Daha 2012 de gazetelerde cennette arsa satan bir çetenin yakalandığı haberlerini okumuştuk. Dolandırılanlar arasında hakim savcı ve doktor vardı. Laik yönetim diyerek bunu kastetmiyor mu insanlar batıda? Biz de zamanla kabulleneceğiz umuyorum.
Gerek toplumsal, gerek kişisel olaylarda taşı tepeye iten Sisifus gibi hemen her ilişkide tam tepeye yaklaştığımız anda taş aşağıya yuvarlanıyor ve sil baştan taşı gene yukarıya itmeye davranıyoruz. Yılıp, bıkıp, usanıp, hiç bir şey yapmama haline veya tıbbi isimleriyle apati ve depresyona varana kadar.
Taş bir kez daha aşağıya düşünce eğitimin bu sefer her şey olmadığını anlıyoruz ve eğitimi yok sayıyoruz. Dürüstlük kavramının izafi olduğunu anlıyoruz ve dürüstlüğü yok sayıyoruz. Kafamız iyice karışıyor, halbuki bu değerlerin hepsinin bir oranda anlamaya, kavramaya yardımcı olduklarını kabul etsek, daha rahat edeceğiz.
Hisleri gerçeklerden ayırmak gerek gerçeklerden ve tek ölçülebilir gerçek paradır hatasına düşmeden! Ancak bu ölçümlerden sonra gönül ile karar vermek gerek, o da deneyim var ise. Gönül bile delidir ve tam yanlış köşeye atabilir insanı. Gönül koymak denilen kavram gönülün hatasıdır. Abuk bir beklentin olur – tavşan dağa küsmüş misali gönül koyduğun bilmez – sen bildiğini sanarsın ve onun tek amacının gönlünü kırmak olduğuna! Hüsran ve tam gereksiz abuk bir hüzün.
Yetersiz malzeme ile ortak akıldan faydalanma yöntemi, bilmeden kibir ile bir hatadan diğerine yalpalayarak dünyayı anlamaya çalışan yaratıklarız. Ortak akıl denilene saygıyı çok daha fazla öğrenmemiz gerek. O da ancak zıt fikirlerin çatışması ile oluyor. En abuk gelen fikir bile istikametimizi bir salise daha doğru yöne düzeltmemize neden olabiliyor. Yoksa çoğunluğun üstünden ayakları yerden kesilen bir fikir uçup gidecek belki yokluğa doğru.
İletişim zor ama başka yolumuz da yok ki! Yumurtaları ve hislerini tek sepete koyma aman! Ki hareket halinde kalabilesin, yoksa bir çamur deryasına saplanmak işten değil, cinnet şah damarın kadar yakın; Sadece biri adım ötede, o adımı attın mı yandın! Yoksa kurtuluş bazen o adımı atabilmekte mi? Kendini boşluğun emin ellerine, güdülerine bırakabilmekte mi? Bence hayır! Bütün eğitimim ve deneyimim eskiden gelen güdülerimize mecbur olduğumuzu söylüyor ve ayni zamanda güdülerimizi de aşmamız gerektiğini bana.
Mahmut TOLON