Güneş Enerjisi geliyor!
09 Nisan 2009 11:39 / 1741 kez okundu!
Solar hücrelerle güneş enerjisini direkt elektriğe çevirme işlemine fotovoltaik FV deniyor. Şimdiye kadar bir Watt’ı üretecek güneş hücresi imalatı 1Euro 60 cent civarında idi. Bu maliyet ince güneş enerjisi panelleri yapımıyla artık bir euro’nun altına düştü ve dünyada bu konuda öncü kuruluş olan First Solar artık 1 euro’nun altında imalat ile atom enerjisi ve kömür santrallerinden gelen enerji ile rekabet edebileceklerini bildirdi.
Avrupa’da bir kilowatt/ saat kömürde 43 cent iken atom santrallerinde 6-7 cent’e maloluyor ama tüketiciye ulaşması 20 centi buluyor. Atom enerjisinde sorun atık maddelerin yokedilememesi ve radyoaktif çöpün çevreyi vahim bir şekilde kirleterek kurşun kaplar içinde, eski tuz madenlerinde „ara depolanarak“ çözüm bulunana kadar az zarar vermesi ümidiyle ve çok maliyetli bir şekilde beklemesi.
Bu ara depolama onlarca yıldır sürüyor ve bazıları „son depolama“ adıyla atıkları derin denize atıyorlar. Buna Türkçe’de kısaca bindiğin dalı kesmek de denilebilir. Bilhassa Batı Avrupa’da büyük siyasi bir sorun. Çünkü hiçbir ülke bu radyoaktif çöpü istemiyor. Çözüm de bunca yıldır bulunamadı. Uzaya bu pisliği atmak ise ütopik maliyeti olan bir hayal.
Bu firmanın yanı sıra güneş enerjisinin aynalarla yansıtılarak bir odakta toplanması ile ucuz ve çevre dostu enerji yapılacağı fikri geçenlerde basına yansıdı. Bu fikir üzerine konuşan bir mühendis dostum tipik mühendis kibiriyle „Böyle ucuz bir enerji olunca 6 değil 36 milyar insan da bu gezegende yaşar“ deyiverdi.
Tabii sadece mühendislikle çözülecek işler değil bunlar, bence biraz detaya inmek gerek. Yüzlerce milyon tonluk bir atık plastik çöp örtüsü okyanuslarımızda yüzüyor bunların doğal olarak kırılma (yokolma) süresi birkaç yüz yıl civarında.
Ayrıca dünya nüfusu 2.5 milyar iken (1950 yılındaki dünya nüfusu), % 40’ın üstünde bir nüfusla „hali vakti yerinde“ kategorisinde idiler.
2000 yılında 6 milyar insan ile bu oran yani gelişmiş nüfus oranı % 24’e düşmüştü. Bu oran geçen 9 yılda daha da düştü. Birleşmiş Milletler öngörülerine göre 2050 yılında % 15 olacak ve ondan sonra % 13 mertebesine düşecek.
İnsanlar bu rakamları anlamakta zorluk çekiyorlar ve basitçe „ne yahu, ne biçim az gelişmişlikten bahsediyoruz ;1950’de insanların tv, cep telefonu mu vardı? İnternet mi vardı? deyiveriyoruz. Elimde olsa bu BM rakamlarını insanlara ezberletirdim; o denli önemli bu rakamları anlamak. İşimize gelmeyeni anlamamakta ise tür olarak kesin inanılmaz bir başarı ve inat sahibiyiz.
% 3’ü can derdiyle açlıktan kaçan mültecilerden oluşan ve kamyonlarda teknelerde yüzlercesi havasızlıktan ölen türümüzden, canlılardan bahsediyoruz ve bütün kibirimize rağmen açgözlülüğümüzden üretim ve enerji yeter de olsa, dağıtım ve eğitim hizmetlerini yeterince veremeyen bir türüz biz.
Enerji sorunu çözülecek bu kesin, ya hidrojen hücreleri ile ya fotovoltaik ile. Buna mecburuz da… Tabiatla dengeyi yakalamamız gerektiğini anlamadan bir yere varamayacağız.
Almanya’da Centrotherm firması gene güneş enerjisini silizium (kum) dan oluşan ince kesitler halinde üzerine fotovoltaik elemanlar yerleştirilen yeni modülleri 1 euro/Watt civarında üretebileceğini müjdeliyor.
Çin’deki Yingli Green Energy firmasın ise son haftalarda hisselerinin değeri % 90 kadar arttı ve firma güneş enerjisi konusunda söz sahibi olabileceğinin işaretini verdi.
Geleceğe karamsar bakmak için bir neden yok. Fakat biyoloji ile gereken dengeyi kesin olarak anlamak ve yakalamak zorundayız; yani nüfusumuzu dondurmak. Esasen evrimi anlayınca bu bakış açısı kolayca gelişiyor.
09.04.2009