Hanımlar Dehşet! Sokak kedi ve köpekleri!
12 Ocak 2018 12:10 / 1134 kez okundu!
Sokak kedi ve köpekleri konusunda laf değil iş üreten bir nevi ahilik teşkilatı gibi çalışan ve kendi aralarında inanılmaz çabuk iletişim kuran bir çok hanım ile tanıştım.
Önce bahçemde doğan köpeğim hissen eceliyle, tıbben bir iki inme sonucu öldü. Irkına göre normal yaşta idi öldüğünde. Sonra bir Jack Russel aldım. Biraz fazla konuşmasına rağmen o bize, biz ona fena halde alıştık ki inanılmaz bir septik şok ile sanıyorum bir akrep sokması sonucunda öldü. Yeni bir köpek ararken önce söz dinleme kapasiteleri ve eğitim alma falan gibi nedenler ile daha ziyade bir kaç yüzyıldır evcil olan bir ırk alacak iken Dr. Ayşegül Güzel hanım ile tanıştım. Ayşegül hanım Fransa’da çocuk cerrahı olduktan sonra tüm Anadolu’da çalışmış ve Urla’ya yerleşince de kendisini sokak hayvanlarına adamış. Adamak ki ne adamak! O araştırmaya başladı ve onun sayesine ayni şevk ve eh, en azından yaklaşık ayni bilgi seviyesinde olan bir çok hanım ile tanıştım. Kadınların üstün ırk oldukları önyargım iyice pekişti! Son 30 yıldır bu konuda en az 20 kadar makale yazmışımdır. Son makalelerimde sokak kedi ve köpekleri sorununun belediye destekli gönüllü hayvanseverlere devredilmesi fikrini paylaşmıştım. Artık bu fikir doğal ortamda da sınanarak sabitleşti bende. Gerçekten de biraz manevi ve az maddi destek ile çoğu belediyeden daha iyi çözebilirler sorunları.
Aniden bir çok sadece ilk isimlerini öğrendiğim sokak hayvanı gönüllüsü ile tanıştım. Ayşegül hanımın da soyismini bu yazıyı yazarken sorup öğrendim. Kendileri tamamen arka planda ve yaptıkları iş ön planda: Aslı Hanım, Evren Hanım, Mükerrem Hanım,Esin Hanım ve hepsi bana bir sokak köpeğini bulmak ve beğendirmek için seferber oldular. Önce 2 yaşında bir Rottweiler’e gönül verdim ama bir sürü hastalık çıkınca ben de sıkça seyahate çıktığımdan hakkıyla bakamıyacağımıza karar verdim ve sonra safkan bir SOKÖ (sokak köpeği) yavrusunu Çesal barınağından edindim. Çesal Çeşme ve Alaçatı Hayvanseverler Derneği: Cesal.org.tr diye güzel bir web sayfaları var. 600 kadar köpek toplamışlar, kısırlaştırma vs. ile uğraşıyorlar. Çok takdir edilecek bir hizmet ve hanımlar özveri ile çalışıyorlar. Ego türümüzde bu denli ön planda iken, bu kadar kendi egosunu aşmış insanı görmek bana şevk verdi.
Tabii ülkemizde sokak kedi ve köpekleri ön planda. Daha az göze batan serçe popülasyonu, sincap popülasyonu, kapan kaplumbağa popülasyonu vesaire.
Türümüz bu doğayı tüketiyor. Bunu 1976'dan beri elimden geldiğince yazıyorum. Bu övgü yazısının altına daha derinlemesine ilgilenen olursa diye konu başlıkları olarak geldiğim noktaları tekrar kaydedeyim:
Kedi veya köpek bakanın muhtarda kayıt oluşturması şart. Bu akıllı telefon devrinde hayvanın iki basit resmi ile bir kimlik numarası ve tasması olmalı. Bakan insan sorumlu olmalı ve belki hayvan başına 20 TL veya 50 Tl gibi yıllık bir ücret ödemeli. Kamu bu hayvanların zorunlu aşılarına muayenehanesi olan veterinerlere veya Belediyelerde çalışan hekimlere ehven fiyatlar ile destek olmalı. Kuduz veya gençlik aşısı içeren karma aşılar hayvanseverlere uçuk fiyatlara patlamamalı. Hayvan sahibi ise bu aşıların yapılmasından ve ilerde kedi veya köpeğinin ifrazatından sorumlu olmalı. Kaç kez Urla meydanındaki hayvan psiliklerinin resmini çektim ama kaç kez tekrar sildim! Her aşı merkezi bir bilgisayar sistemine muhtarlardan alınacak numaraya kaydolmalı. Onun dışında bence kısırlaştırılıp bulundukları yere salınması yanlış bir ayol insancıllığı dışavurumu olarak bizde kanunlaştı. Sahipsiz kedi ve köpekler belediyelerce tahsis edilecek araziye hayvanseverlerin kuracağı barınaklarda bakılmalı.
Mahmut TOLON
10.01.2018