Melih Aşık Taşlı-yorum diye yazmış ve kalem darbeleriyle taşlar atıyor
07 Aralık 2009 02:58 / 1663 kez okundu!
"Melih Aşık dostum güzel yazmış ama biraz hedefi aşmış diye de düşünüyorum. Bu darbe planları başka bir hükümet zamanında ortaya çıkabilir miydi? Bu hükümete karşı epey mesafeliyim. Üç çocuk gibi konulardaki ısrar ve Ergenekon davasının yapılış biçimini hiç mi hiç tasvip edemiyorum..."
*****
Melih Aşık Taşlı-yorum diye yazmış ve kalem darbeleriyle taşlar atıyor
“DTP konvoyunun İzmir’de taşlı saldırıya uğramasının üzerinden neredeyse 10 gün geçti. Konu hâlâ kimilerinin gündeminde... İzmir’in yeni lakabı “Faşist İzmir” hatta “Ergenekoncu İzmir” oldu çıktı... Yazılıp çizilenleri gören bir yabancı ne düşünür? Öfke ve tepkiye bakınca “Demek ki Türkiye’de bir siyasi parti konvoyunun ya da binasının taşlanması çok olağanüstü olay” diye düşünmez mi?
Peki acaba öyle mi? Şöyle bir bakalım:
- Diyarbakır’da AKP Kayapınar ilçe binası taşlı saldırıya uğradı. (3 Ekim 2008)
- Şırnak’ın Silopi ilçesinde AKP binasına taşlı - sopalı saldırı düzenlendi. (3 Ocak 2008)
- Diyarbakır AKP seçim bürosu taşlandı. (9 Mart 2009)
- Batman’da seçim ziyaretinde bulunan AKP’li kadınlar taşlı saldırıya uğradı. (11 Mart 2009)
- AKP Diyarbakır il binasına taşla saldırdılar.(6 Nisan 2009)
- Ağrı’da DTP’liler MHP il binasına saldırdı. (19 Temmuz 2009)
Son iki günde Hakkâri’de, Mersin’de hatta İstanbul’da karakollara, polislere, dükkânlara taşlı sopalı, molotoflu saldırılar düzenleniyor.
PKK sokakları savaş alanına döndürdü... İzmir olayına tepki gösteren yazarlar, çizerler, naylon aydınlar, İzmir olayına gösterdikleri tepkinin yüzde birini gösteriyor mu?
Peki nedir İzmir’e bu kin ve öfkenin sebebi? Cumhuriyete sahip çıkması, kalpaklı Atatürk resmiyle süslenmiş bayraklarını pencereden sarkıtması, gericiliğe prim vermemesi mi?”
Melih Aşık dostum güzel yazmış ama biraz hedefi aşmış diye de düşünüyorum. Bu darbe planları başka bir hükümet zamanında ortaya çıkabilir miydi? Bu hükümete karşı epey mesafeliyim. Üç çocuk gibi konulardaki ısrar ve Ergenekon davasının yapılış biçimini hiç mi hiç tasvip edemiyorum.
Bence gericilik konusunda Aşık haksız ama PKK’nın üslubu bozması konusunda kendisine hak veriyorum. PKK’nın üslup konusunda daha epey fırın ekmek yemesi gerek diye düşünüyorum. Manav komünist Ahmet’in düşüncelerine katılıyorum: Kürt meselesi esas itibariyle bir açlık sorunudur demişti. Korkarım sadece bedeni açlık değil, zihin açlığı ön planda ve bir süreç gerekecek. Tüm kalbimle sakince geçecek bir süreç olmasını umuyorum. Kültürel alışkanlıkların (kaba kuvvet) hele hele bir çıkar olunca veya vehmedilince şiddete dönüşmesi an meselesi oluyor.
İzmir’deki konvoyu yaşayan insanlar bir işgal ordusu asabiyeti ve saldırganlığı içinde o konvoyun geçtiğini ve tarafsız insanların bile sakin kalmasının zor olduğu bir provokasyona tanık olduklarını anlattılar.
Sevindirici bir olayı ise televizyonda seyrettim Enerji Bakanı ve Greenpeace ziyareti. Son derece medeni ve yapıcı bir ziyaret. Ben Greenpeace tarafındayım söylemesi ayıp ama Bakan’ı da takdir ettim.
İsviçre’nin minare konusuna gelince; küçük kare bir ülkedir. Küçük çıkarlarından ötesini göremeyen hemcinslerimizin, kibirin yoğunlaştığı coğrafi bir bölgedir. İyi oldu da bu minare kararını verdiler, güzel güzel bedel ödeyecekler ve kendi düşen de ağlamaz. Bu kadar bağnazca karar da ancak İsviçre’den çıkardı.
Dr. Mahmut Tolon
02.12.2009