GEZGÝNÝN GÜNCESÝ: Londra

14 Aðustos 2013 00:06 / 2595 kez okundu!

 


Büyük gürültünün içinde yaþarken duymasak da kentlerinde belleði varmýþ, baþkalarýnýn teninde terleseler de “beni hatýrla, beni gör” der gibi bakarlarmýþ. Öyle bir an geliyor ki, ne enerji ne istek kalýyor, iþte o zaman “tebdili mekanda ferahlýk var” deyip belleði olan kentlere kaçmak istiyorsun. Önce kendinden sonra yaþadýðýn kentten uzaklaþýp, müthiþ bir strateji oyununa baþlýyorsun. Sorun çözme yeteneðini geliþtiriyorsun. Ýnsanlarý anlama becerisi ile doðayý seviyorsun. Acýnýn ortasýnda güç ve mutluluk veren gezi ile görüp, eðlenip öðreniyorsun.

Londra M.Ö. 43 yýlýnda Roma Ýmparatorluðu'nun Britanya'yý iþgali sonrasýnda Londonium ismi ile kurulmuþ. Ýsmin kökeni ile ilgili kesin bilgiler olmamakla beraber, anlamýnýn "akan nehir" olabileceði düþünülmekteymiþ. Yüzyýllar boyunca Londra, dünyanýn dört bir yanýndan gelen gezginlerin en gözde duraklarýndan biri olmuþ. Bizde aðustos ayýnda yaz görünümlü bir sonbaharla karþýlaþtýk.

Londra dünyanýn eski kentlerinden biri olarak, günümüzde Ýngiltere’nin ticari, politik, kültürel ve turistik merkezi olmuþ. Baþkent Londra, kültürler üstü yapýsý ve eðlencenin Ýngiltere’deki kalbi olmasý nedeniyle de kent hareketliliðinin tadýna varmak isteyen ya da bu hareketlilikten kopamayan öðrenciler için ideal bir yer.

Yýllar boyu farklý dil, din, ýrktan insanlarý içinde bulundurup kültürlerini kaynaþtýran Londra; havasýnýn tüm kasvetine raðmen yaþamaktan zevk alýnabilecek, renkli bir kent. Ünlü Parlamento binasý, herkesin kendisini özgürce ifade edebildiði Hyde Park, nöbet tutan askerleriyle ünlü Londra Kulesi, yýlbaþý kutlamalarýnýn sembolik adresi Trafalgar Meydaný, Atatürk de dahil dünya tarihinde yer edinmiþ ünlülerin canlandýrma heykellerinin bulunduðu Madame Tussaud’s Müzesi ve tabiî ki Buckingham Sarayý Londra'nýn tüm dünyanýn ilgisini çeken deðerleri olmuþ.

AB'nin 2. kalabalýk kenti olan Londra’ da yaþayan 8 milyon insandan daha çok aðaç “kýskanýr rengini baharda yeþiller” dedirtecek kadar var. Yeþili bol olan Londra'da 143 adet kayýtlý park ve bahçe mevcut. Yeþil alan oraný kentin % 30’una denk düþüyor ve insaný hayretler içinde býrakýyor.

Londra'nýn ortasýnda gölleriyle gezinti ve dinlence alanlarýyla Hyde Park'ta Pazar günü Serbest Kürsü'ye gidip istediðiniz konuda konuþabiliyorsunuz. Sadece Kraliçe'ye hakaret etme dýþýnda tüm söylenenler suç sayýlmamaktaymýþ. Hyde Park 249 hektarlýk bir alaný kapsamakta. Londra'da sekiz adet kraliyet parký önceden saraya aitken sonra halka açýlmýþ.

London Eye (EDF Energy London Eye) 135 metrelik yüksekliðiyle Avrupa'nýn en yüksek dönme dolabý olan yapý, 1998-2000 yýllarý arasýnda inþa edilmiþ. Dönme dolapta tüm Londra'yý kuþbakýþý izleme þansýna sahip oluyoruz. Londra'yý devasa dönme dolapla tepeden seyrettikten sonra, nehir üzerinden motor gezisiyle izlemekte ayrý bir zevk. Kenti ikiye bölen Thames nehrinde tekne turu yaparak birçok güzellikle karþýlaþýyoruz.



Dünyada arkeoloji alanýnda Paris Louvre Müzesi ardýndan ikinci sýrada yer alan British Museum'da Türkiye de dahil dünyanýn birçok ülkesinden gelen tarihi eserleri görebilmek mümkün.

Toplu taþýma araçlarýný son derece düzenli bir þekilde çalýþtýðý Londra'da dünyanýn en eski metro aðý çok uzun toplamda 274 istasyon bulunmakta. Günde üç- dört milyon yolcu taþýyan ve 1863 yýlýnda Metropolitan Railway ismiyle açýlan metro kentin büyük bir kýsmýný kapsýyor. Underground (Yeraltý) Londra Metrosuna verilen isim. Ayný zamanda istasyon levhalarýnda da bu logo kullanýlýyor. Londra metrosunun yapýlma amacý o zamanlar at arabalarýndan oluþan trafiðin yoðunluðunu azaltmakmýþ.

Yapýlan ilk hatlarda da bilinen en geliþmiþ teknoloji olarak buharlý trenler kullanýlmýþtýr. Kentin belli yerlerinde hala kömür dumanýný atma amacýyla açýlan havalandýrmalar mevcut.Londra Metrosu açýldýktan sonra Ýstanbul'da Tünel, Madrid ve New York'ta da benzer metrolar yapýlmýþ.

Londra, etnik olarak dünyanýn en kozmopolit kentlerinden biri. Londra'da yaklaþýk 300 farklý dil konuþulmaktadýr.

Londra'nýn zengin tarihi, dikkati çeken mimarisi ve 200'ün üzerinde müzesi ziyaretçilere benzersiz bir deneyim sunuyor. Londra' da yüzlerce restoran, pub, sinema, tiyatro, gece kulübü, canlý müzik ve komedi programlarý ziyaretçileri bekliyor. Kentteki Büyük Tiyatro, Londra Orkestrasý, Londra Bölgesel Sanat ve Tarih Müzeleri, Ulusal Galeri, Ulusal Resim Galerisi, Doðal Tarih Müzesi, Bilim Müzesi, görsel ve sahne sanatlarýný yansýtan birçok olay, sanata ve tarihe olan ilginizi yeterince tatmin edecek nitelikte.

1136 yýlýndaki yangýnda ahþap binalarýn yanmasýndan sonra düzenli sokaklar açýlarak taþ ve tuðla binalar inþa edilmiþ. Ýkinci Dünya Savaþý sýrasýnda havadan gelen akýnlarla aðýr bir yýkýma uðradýysa da sonralarý ikinci kez yeniden inþa edilmiþ.

Kentin ticaret merkezi New York’tan sonra dünyanýn ikinci büyük iþ merkezi. Ýngiltere bankasý, borsalar, Büyük Britanya bankalarý, yabancý bankalar, denizcilik sigortalarý, yatýrým þirketleri, simsarlýk, danýþmanlýk, ithalât ve ihracat þirketleri, altýn piyasasý, kürk- çay piyasalarý, gemi - uçak kiralama þirketleri ticari ve malî birçok büro kentin merkezinde toplanmýþ.

Bir zamanlar üstünde güneþ batmayan ülke diye tanýmlanan Büyük Britanya'nýn baþkenti Londra krallýðýn da baþkenti. Ýlk olarak Ýskoçlarýn ve Keltlerin yerleþtikleri bölge, tarih boyunca Romalýlardan Jütlere kadar pek çok devletin akýnýna uðramýþ. Bu durum toplum yapýsýný çaðdan çaða farklý kültürlerin etkisinde býrakmýþ. Bugünde turistlerin uðrak yerlerinden olan Oxford Street'te ayný kaosu görmek olasý. Sanki her ulustan, her kültürden insanýn toplanma yeri burasý. Babil Kulesi gibi. Her dilden konuþan büyük bir kalabalýk.

Balmumundan yapýlmýþ mumyalardan oluþan fantastik bir yeni çað müzesi olan Madame Tussaud's her yýl dünyanýn çeþitli yerlerinden iki milyondan fazla ziyaretçiye ev sahipliði yapar. Müzede Bill Clinton'dan Nelson Mandela'ya; Elvis Presley'den Alfred Hitchcock'a kadar sayýsýz ünlünün mumyalarý bulunuyor. Ayrýca bizim için ayrý bir önemi bulunan Atatürk mumyasý da oradadýr. Müzenin en alt katýnda yer alan korku bölümü de oldukça ilginç.

Trafalgar Meydaný'nda, 13.yy'dan bu yana dimdik ayakta duran St. Martin-in-the-Fields kilisesinde, öðle tatili süresince canlý barok müzik dinlenebiliyor.

Piccadilly Circus ise dünyanýn dört bir tarafýndan gelen turistlerin buluþma adresi olmuþ. Trafalgar Sqouare geleneksel yýlbaþý kutlamalarýnýn vazgeçilmez adresiymiþ. Meydanýn tam ortasýnda Amiral Lord Horatio Nelson için dikilmiþ 56 m. yüksekliðindeki Nelson's Column görülebilir. St. Paul's Cathedral ise tüm dünyanýn Prens Charles ve Prenses Diana'nýn düðün töreni ile tanýdýðý mekan. Avrupa'nýn en geniþ üçüncü katedrali.

Londra'da alýþveriþ yapmanýn keyfini sunan Oxford Street'in tüm dükkanlarý, ayný zamanda moda akademisinin düzenlemiþ olduðu moda haftasýna da desteklemekteymiþ. Eski cazibesini kaybetmemiþ, aksine daha da çekici hal almýþ. Adeta Ýstanbul'un Ýstiklal Caddesi'ni anýmsatan Oxford Street, vitrinleriyle gözleri doldurmakla birlikte ruhlarý da baþtan çýkartacak kadar büyüleyici. Geceleri vitrindeki renklerin uyumu þaþýrtýcý olup renklerin bu caddeyi nasýl görkemli gösterdiðine tanýk oluyorsunuz.

Londra merkezinde iki gün gezdikten sonra üçüncü gün Windsor Kalesi & Oxford turumuz baþladý. Ýngiltere Kraliyet Yazlýk Sarayý'nýn bulunduðu Windsor kasabasý'na gidiyoruz. Kraliçe'nin hafta sonlarýný geçirdiði Windsor Kalesi'nde, yabancý devlet baþkanlarýnýn konuk edildiði yemek ve konuk odalarý, eþsiz silah koleksiyonlarý, Kraliçe Mary'nin bebek evi ve Kraliyet ailesinin düðünlerinin yapýldýðý St. George Kilisesi gördüðümüz yerler arasýnda. Büyük kent havasýndan muhteþem Britanya doðasýna taþýnýyoruz.

Windsor Kalesi gezimizin ardýndan, Oxford Üniversitesi'nin bulunduðu kent Oxford'a doðru yola çýkýyoruz. Oxford kentinin ilginç atmosferinde seksen bin öðrenci öðrenim görüyor. Mimarisi gotik sonra barok sitili olan ve ardýndan her ikisi de iç içe geçen ortaçaðdan kalma yapýlarda Harry Potter filmlerinde kullanýlan mekanlarý geziyoruz. Ýngiltere de yayýnlanan her kitaptan bir adet alýnan ve yararlanmaya açýk kütüphaneyi dýþtan gördük.

Dördüncü gün Birmingham turu için Birmingham kentine doðru yola çýkýyoruz. Gördüðümüz yerler arasýnda, St Martin (Bull Ring) ve Birmingham (St Philips's) Katedralleri, Sarehole Mill (Birmingham Botanik Bahçeleri ve Cam Seralarý, Broad Caddesi) bulunuyor.

Beþinci gün eve dönüþ baþlýyor: “Gönlün yükü aðýr” elinden tutup seni yola çýkaran, seni yoldan çýkaran, daha azýnýn hükmü olmayan içinde birbirine benzemez bir çok unsurun yer aldýðý sözleri biriktirip mýrýldanýyorum Ahmet Erhan’ ýn dizelerini:

“… Þimdi kentlerin yalýn-kýlýç yalnýzlýðýndasýn
Geçtiðin kýrmýzý, durduðun yeþil unutulmasýn
Dimdik önündesin bir fotoðraf karesinin
O fotoðrafta hiç sarý kullanýlmasýn
Ýyi çocuk ol, acýnla büyü…unutulmasýn…”



Av. Dr. M. Bülent TOKUÇOÐLU

13.08.2013

Son Güncelleme Tarihi: 18 Aðustos 2013 23:41

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.