MHP VE ÜLKÜCÜLERÝ TAHLÝL ETME ZAAFÝYETÝ - 1
15 Kasým 2010 02:09 / 2912 kez okundu!
Bu yazýyý kaleme alýyorum çünkü bu camia içerisinde yetiþmiþ ve bu camiayý tanýyan biri olarak medya tabanlý bazý tahlillerin isabetsizliði gözüme çarpýyor. Hemen hemen her 3 köþe yazarýndan 2’si MHP’nin iflasýný müjdelerken geri kalan ise bu iflasýn kutlama havasýna kendisini kaptýrmýþ mahiyette bir eda takýnýyor.
Bu yazýyý kaleme alýyorum çünkü hakkýnda son 40 yýldýr hep bir þeyler konuþulmasýna raðmen tanýnmayan ve devamlý dýþ tanýmlamalar ile manipüle edilmeye çalýþýlan bir hareketin iflas ile iliþkisi olamayacaðýný bir nebze de olsa iddia etmek istiyorum. Ayrýca bu yazýyý yazma sebeplerimden en önemlisi bariz saldýrýya maruz kalan bu örgütlü ve dev hareketin kendi sýnýrlarý içerisine çekilip kendi örgütsel varlýðý dýþýndakilerden soyutlanmasýdýr ki, iþte böyle bir durumda milliyetçilik ideolojisi ile toplum arasýndaki baðýn kopmasýnýn hangi sonuca varacaðý ve ne tarz bir muðlaklýk yaratacaðý problemini ne motorize (1) iktidar, ne modernimsi homo faber (2) cemaat, ne jakoben sistem elitleri ne de liberal pragma cemiyetleri çözümleyemeyecektir.
Bu yazýyý yazýyorum çünkü ben, milliyetçiliðin karþýmda iddia edilecek olan ve bundan dolayý daha söze baþlarken bile suçlanacak olan bir aidiyetin farkýndayým, fakat toplumun ve elitlerinin farkýnda olmadýðý sosyolojik olarak ispatlanmýþ bir hadiseyi anýmsatarak söze girmek isterim. Milliyetçiliði býrakýn Millet kavramýnýn dahi yapmacýk uydurma bir hadise olduðunu iddia eden Benedict ANDERSON bile bir ülkenin milliyetçilerinin, o ülke ve toplum için bir hafýza görevi gördüðünü ve böylece toplumsal devamlýlýk için dahi hafýzasýzlýðýn en azýndan modernite için gerekliliðinden hareket eder. Yani milliyetçilik toplumla bulunduðu temel iliþki içerisinde onun hafýzasý olarak iþlevselleþmiþtir. Fakat son 6 aylýk medyatik hadiselere dikkat edecek olursak bu ülkedeki milliyetçi temelli cemiyetlerin en önemlisi olan ülkücü hareketin en geniþ dilimine sahip MHP, bir þekilde tasfiye ve kuramlarý ile manipüle edilmektedir.
Elbetteki þu anda buz daðýnýn gösterdiði kadarý ile durumu parlak görünmeyebilir, fakat buzdaðýnýn altýnda görünmeyen bir kýsým olduðunu ve anlatmak bir aydýn görevi olduðu için bu yazýyý kaleme almaktayým. MHP hareketi, fiili 40 yýllýk, kavramsal olarak ise 100 yýllýk bir harekettir. Bundan dolayý öbekleþmiþ ve örgütlenmiþ bilinci, toplum açýsýndan kabul edilebilirlik fenomeni üzerine kurgulanmýþ, bu sebep ile sað dilim bireylerinin en az 4’te 3’ü, sol dilim bireylerinin ise en az 5’te biri ile daimi surette veya aralýklý olarak dirsek temasý saðlamýþ ve böylece taban yayýlýmýný en geniþ manada saðlayan harekettir. Eðer bunu ispat edecek olursak, dikkat edin son 30 yýldýr ülkücü olmayan oluþumlarýn içerisinde de ülkücülerin hissedilir bir oranda olduðu göze çarpacak ve bu kurumlarýn içerisinde bile daha hala eski ülkücü gibi kavramlarla tasnif edilecektir. Toplumun hiç bilmediði ve anlamak istemediði oranda 12 Eylül maðduru ülkücülerin 12 Eylül’e raðmen bir yaþam stratejisi olarak görebileceðimiz bu hadise sonucunda MHP’nin kaçak inþaatlarý son 30 yýlda, ANAP’ta, DYP’de, CEMAAT ve TARÝKAT yapýlanmalarýnda hatta akrabalýk iliþkisi hasýlasý ile sol gruplarda, son 10 yýlda ise REFAH oluþumunun yenilikçi kanadýndan kopan AKP’nin içinde de devam etmektedir. Eðer söz konusu bir bitiþ bir iflas ise bu zaten 30 yýl önce olmuþtur demek icap eder. Fakat farklý kutup ve yapýlanmalarýna daðýlan ülkücüler buna raðmen, MHP’yi ‘’gitmesek de görmesek de o parti bizim partimizdir’’ algýlamasý ile görmektedir. Dýþarýdan bakýldýðýnda çok otokrat ve monarþik yapýymýþ gibi görülen MHP’nin bir görünmeyen yüzü esasýnda tam da budur. Çünkü bu monarþik algýya raðmen her MHP’li kendisini, içinde bulunmasa bile bu yapýnýn doðal mirasýnýn varisi olarak görmekte ve üzerinde hesap yapabilmektedir.
Þimdi soru ve sorun zaten tam da burada baþlýyor. Bu kadar merkezi cazibe haline gelen ve aidiyet anlamýnda bir cemiyet kültürü olarak tescillenen bir hareketin bitiþi mümkün müdür? Diyelim ki mümkündür, o zaman sonuçlarý irdelemeye çalýþmak elzem olacaktýr.
Bir kere bu hareketin fiilen ve tamamen ortadan kalkmayacaðý aþikardýr, o zaman ne olacaktýr? Ýþte bunu açýklamak zaten yazýmýzýn temel konusudur.
MHP’yi bitirebilme iddia ve söylemlerinden baþlýcalarýný saymak gerekirse; baraj altýnda kalmasý, toplumu okuyamamasý, gibi bir takým hadiseler sýralanmakta olup bu hadiseler ve içerikleri ise beni hiç ilgilendirmemektedir. Beni ilgilendiren hadise ise ‘’MHP hakikaten baraj altýnda kalýr ise ne olur?’’ sorusu olmaktadýr. Çünkü aklýma sosyolojinin belli baþlý kuramlarý gelmekte ve bunlarýn bana öðrettiði ile bir öngörüde bulunacak olursam, varlýðýný devam ettirmek için daha keskin bir zemine çekileceði öngörüsüdür. Çünkü halde yýpranma yaþayan örgütlü bir yapýlanma, Derrida’nýn ifade ettiði yapý-söküme gitmeyecek bunun yerine muhafazakar eðilimlerini teorikleþtirme yolunu benimseyecek ve gözünü geleceðe dikecektir. Zaten ülkü kelimesi ise kavramsal açýdan hep gelecekle iliþkili bir anlamsallýða sahiptir. Gözünü geleceðe dikerken, geleceðin bireylerini þimdiden yaratma yolunu seçecek ve onlarýn henüz bir ergen olduðu gerçeðini görerek, onlarýn dimaðýnda bir parti durumuna dönüþecektir ki, felsefe bize tarih boyunca her GENÇLEÞME faaliyetinin bir keskinleþme olduðunu hatýrlatmaktadýr.
Pekala MHP keskinleþirse ne olur? Ýþte bu soruyu sizlerin de bir parça düþünmesi ve böylece beni zorlamanýz için bir sonraki yazýya býrakýyorum.
Devam edecek…
Mehmet Fatih DOÐRUCAN
14.11.2010, Uþak
-----------
1- Araçsallaþma ve mekanikleþme mahiyetinde kullanýyorum.
2- Alet yapan insan