NİÇİN ETKİLİ MUHALEFET YARATILAMIYOR?
18 Mayıs 2020 00:06 / 1459 kez okundu!
"Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz. Ama siz illa satmaya çalışıyorsunuz. Bir dönem ben de sizin gibiydim. Aşırı iyiniyetli ve saftiriktim. Ecnebi ideolojileri allayıp pullayıp satacağımızı sandık. Neyse biz kırk yıl önce uyandık ama bazıları hala rüyada... Arkanıza yaslanın, rahat bir nefes alın, politik hırslarla hayatı ıskalamayın, feda etmeyin. Bu işler kolay değişmez. Hayatımız boyunca bağımsızlığın, hukuk devletinin, laikliğin savunucu olduk. Son nefesimize kadar olacağız. Ama siyaset her şey değildir. Bunun için yüreğinizi karartmayın. Sonsuz bir mücadele içerisinde güzel yaşamaya bakın. Başarının ilk şartı budur. Kendine acıyanın, çevresine hayrı olmayanın yüzüne kimse bakmaz. İlk elden yapılmış binlerce gözlemden çıkarılmış halis hayat tecrübesidir. Son pişmanlık fayda etmez"
***
NİÇİN ETKİLİ MUHALEFET YARATILAMIYOR?
Bir takım kişiler dış güçlerin binbir tezgah peşinde olduğu Türkiye’de değil de, sanki İzlanda’da filan yaşıyormuş gibi yorum yapıyorlar, taleplerde bulunuyorlar, bazı şeylere şaşıyorlar. Her şeye laf yetiştiriyorlar. Bunlara kızsak mı, acısak mı, ne yapsak bilemiyoruz. Sanki ülkemizde modern hukuk toplumu mümkün de, kazayla bu duruma düşmüşüz gibi hop oturup hop kalkıyorlar. Hanımlar, beyler... biz buyuz. Ahalinin büyük bölümünün muhafazakar olduğu, yağma yaptığı bir ülkede yaşıyoruz. Burada sistem bu ilişkiler içerisinde yürür. Yağma yaptırmazsa, usulsüzlüğe göz yummazsa HİÇ KİMSE makamını koruyamaz. Bu bizim 1.500 yıllık geleneğimizdir. Yönetenler toplumun olanaklarının bir kısmını ahaliye taşırmak zorunda. Bu ya toplanan vergilerin bir kısmının dağıtılması yoluyla, ya kamu varlıklarını birilerine pay ederek ya da ahalinin kendi yağmasına göz yumulmasıyla sağlanır. Gazneliler ve Selçuklular devrinde bunu anlatan çok olay vardır. Ahali çok homurdanınca vezir sultana gelmiş, “bunlardan birkaç binini maaşlı işe alalım, susturalım” demiştir. “Hatta bir kısmını hassa alayı yapalım”. Tabii bunun yanı sıra, dış güçlerin tezgahları, devleti yöneten klikler arasındaki çatışmalar ve imparatorluk bakiyesi farklı ahali kesimleri arasındaki tarihi gerilimler arka planı teşkil ediyor. Laiklik sorunu da daima fonda yer alıyor. Sanki bunlar yokmuş da homojen, bağımsız, bir hukuk devleti varmış gibi, ya da bu çelişkilerin halli mümkünmüş gibi laf eden yorumcuların akıllarını sevsinler. Bu gerilimler ve mücadeleler asırlardır sürüyor, daha asırlarca sürecek. Ülke insanlarının çoğu yapı itibariyle muhafazakar. Değişime hoş bakmıyor. Bunu değiştirmek üç-beş nesil içerisinde mümkün değil. Nitekim beş nesildir sürüyor. Daha çook sürer...
.....
Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz. Ama siz illa satmaya çalışıyorsunuz. Bir dönem ben de sizin gibiydim. Aşırı iyiniyetli ve saftiriktim. Ecnebi ideolojileri allayıp pullayıp satacağımızı sandık. Neyse biz kırk yıl önce uyandık ama bazıları hala rüyada. Eğer yeteri kadar isteyen olsa pekala etkili muhalefet olur, kıra sara kendine yol açardı. Konutların büyük bölümünün yağmalanmış arsalarda kaçak yapıldığı, kamu ihalelerinin usulsüz verildiği, belediyelerde yolsuzluğun ayyuka çıktığı bir ülkede hukuk düzeni ancak göstermelik oluyor, hiç olmamasından iyidir diyoruz, idare edip gidiyoruz. Hukuk, bizzat onu savunmaya memur edilenler tarafından çiğneniyor. Bugün kaçak durumda kaç hakim ve savcı var? Hapishanelerde kaç hakim ve savcı var? Kaç subay ve polis var? Sebebi ne olursa olsun bu rakamlar çok kötüye işaret eder. Bir ülkede bu kadar komplo yapılabiliyorsa nesini izah edebilirsin? Şayet zemin uygun olmasa, dış güçler bu kadar etkili olabilir mi? Göz yumulmasa, işbirlikçilik yaygın olmasa ihanet bu kadar örgütlenebilir miydi?
.....
İşler bu şekilde yürürken ve hep böyle yürümüşken şimdiki muhalefetin bu işleri düzelteceğine en ufak bir güven duyulmuyor? Zaten düzeltecek olsa hiç seçilemez. Siz, “ben kaçak işe, inşaata göz yummam” diyen bir adayın belediyeye başkan seçilebileceğine ihtimal verir misiniz. Bin adaydan belki bir ikisi seçilebilir. İşin aslı, çoğu politikacıya güven duyulmuyor. Muhalefette ağırlık taşıyan bir odak da yok. Çok oy alan var ama onlar da birbirlerine güvenmeyen, farklı kesimlerin toplamından çıkıyor. Muhalefetin her hamlesi şüphe uyandırıyor. Esasen muhalefet de “ben daha iyi işbirlikçi olurum, aslında ben de muhafazakarım” temaları etrafında yürütülüyor. Aslı varken taklidini kimse almıyor.
.....
Hanımlar, beyler... Arkanıza yaslanın, rahat bir nefes alın, politik hırslarla hayatı ıskalamayın, feda etmeyin. Bu işler kolay değişmez. Hayatımız boyunca bağımsızlığın, hukuk devletinin, laikliğin savunucu olduk. Son nefesimize kadar olacağız. Ama siyaset her şey değildir. Bunun için yüreğinizi karartmayın. Sonsuz bir mücadele içerisinde güzel yaşamaya bakın. Başarının ilk şartı budur. Kendine acıyanın, çevresine hayrı olmayanın yüzüne kimse bakmaz. İlk elden yapılmış binlerce gözlemden çıkarılmış halis hayat tecrübesidir. Son pişmanlık fayda etmez.
Mehmet Tanju AKAD