Ýslam'da Demokrasi -2
08 Aðustos 2014 23:33 / 2285 kez okundu!
Cihadist Terör, Halifelik ve Ýran
Selefi cihadist IÞÝD örgütünün 2014 Nisan ayýna kadar Katar ve Suudi Arabistan gizli servisleri tarafýndan hazýrlandýðý bir sýr deðili. Cihadist terörizmin bu kadar büyük baþarý elde etmesi bu iki sultanýn aktif desteði sonucunda oldu. Nisan ayýna kadar yapýlanlar Suriye’deki Cihadistleri destekleme kýlýfý altýnda yapýlýyordu. Hazýrlýklarýn tamamýnýn NATO, CIA, MÝT ve diðer gizli sevisler aracýlýðýyla yapýlmýþ olduðu da iddialar arasýnda.
Bu yüzden IÞÝD’in Irak’ta baþlattýðý silahlý ayaklanma tüm bölgeyi tehdid eder duruma geldi. IÞÝD 2 milyar dolar para ve 10 binin üstünde asker gücüyle Halep’ten, Felluja’ya ve Musul’a kadar geniþ bir alanda Irak ordusuyla savaþabilecek kadar hazýrlýklý olduðunu gösterdi. Bir yandan Rojava’da Kürtleri, bir yandan Þii ve Alevileri sivil, asker, köylü, memur, genç, yaþlý demeden sorgusuz sualsiz infaz ediyorlar.
Kitlesel cinayetlerine Ýslami maþruiyet kazandýrmak amacýyla Halifeliði ilan ettiler. IÞÝD lideri, halifeliðin her müslümanýn rüyasý olduðunu dile getirdi. Ýnternet sitelerinde beþ yýlda hangi sýnýrlar içinde halifeliði kuracaklarýný gösteren bir harita yayýnladýlar. Arap ülkelerinin tamamýný ve Kuzey Afrika’yý kapsayan geniþ bir alanda halifeliði hedeflediklerini dünya kamuoyuna açýkladýlar.
El Baðdadi, kendisinden önceki halifelerden bir adým daha ileri giderek, tüm müslümanlarýn halifesi olduðunu ve müslümanlarýn kendisini sorgusuz sualsýz takip etmelerini istedi. Amaç, Ýran’ýn bölgede yayýlmasýný ve nüfuzunu kýrmak, ve kuracaklarý devletin gücüyle Kerbela ve Necef’e saldýrýp, Ýslam’ýn 1400 yýllýk kanayan yarasýný yeniden deþmektir. Hitler Hristiyanlýðý kullanmýþtý, El Baðdadi de Ýslamý kullanýyor. Birbirlerinden farklarý yok.
El Baðdadi bölgede yaptýklarýyla cehennemin kapýlarýný araladýklarýnýn farkýnda olmalýdýr ki savaþý daha geniþ alanlara, halifelik ile yaymak istiyor. Suriye, Mýsýr, Tunus ve Fas’ta pusuda bekleyen sayýsýz yandaþ terör örgütlerinde yetiþtirilmiþ imanlý intihar ordularý kurma peþinde.
IÞÝD’ýn ideolojik amaçlarla halifeliði öne çýkarmasý, hem islam dünyasýnda hem de batýda bu sorunu tartýþma gündemine getirdi.
Gerçekten de halifelik islamýn amaçlarýndan birisi midir? Gerçekten müslümanlar birisinin din adýna çýkýp politik iktidarý eline geçirmesini mi istiyor?
L. Esposito ve Dalia Mogahed’in, 35 ülkede 50 bin müslümaný kapsayan araþtýrmasý, ezici çoðunluðun halifeliði kesinlikle istemediðini açýkça dile getirdiðini ortaya çýkardý. Müslümanlar IÞÝD benzeri iktidarlarý istemiyorlar ve onlara karþýlar. (L. Esposito ve Dalia Mogahed, Ýslam adýna kim konuþuyor?)
Müslümanlarýn temel deðerlerini bilen baþarýlý gazeteci Mehdi Hasan, ‘New Statement’ dergisinin son sayýsýndaki makalesinde devletin veya Halifeliðin islamda olmadýðýný þu cümlelerle açýklýyor: “Ýslami bilimde, tarihte ve deneysel araþtýrmalarda devlet denen aparatýn varlýðýný kanýtlayacak bir belge yoktur. Hz. Muhammed’in yönettiði Medine’de ne ordu vardý ne sýnýrlar çizilmiþti ne de bürokratik bir güç bulunuyordu. Müslümanlarýn inanmak, dua etmek ve oruç tutmak için halifeliðe ihtiyacý yoktur. Avrupa’nýn herhangi bir ülkesinde müslümanlar inançlarýyla özgürce yaþayabiliyorlar. Faþistlere, ýrkçýlara ve Ýslam fobisi olanlara raðmen. Politik islam bir kez daha yanýldý. Daha fazla kan dökerek toplumu politize edemezler.”
Bir baþka yazar þöyle demiþti: ‘’Irak savaþýndan ve Arap Baharý’ndan sonra halifelik ve þeriat algýsýnýn müslümanlarýn belli kesimlerinde azaldýðý görülüyor. Buna karþýlýk seküler, sosyal reformcu müslümanlar arasýnda hadis ve hilafetin islamý yozlaþtýrdýðý inancý artýyor. Çeliþki çoðulcu modern müslümanlarla halifelik ve þeriat isteyenler arasýnda yaþanýyor. ‘’( Ziauddin Sardar, The Guardian, 27 Aðustos 2009)
Ýran’da da ayný çeliþki yaþanýyor. Gençler ve reformcular iktidarýn çoðulculuða, demokrasiye yönelmesini istiyor. Yönetimdeki elit ise, artýk kurduðu çýkar ekseninin kýrýlmaya baþladýðýný görüyor ve müslüman demokrasi diye tanýmladýklarý sistemlerini baþka hiç bir ülkede uygulanmadýðýnýn farkýnda. Daha da kötüsü Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye’nin desteði ile sürdürülen terör ortaklýðýnýn, Suriye ve Irak’ý derin bir iç krize sürüklediði ortada. Bundan sonra Ýran, kendi modelini global güçlerin saldýrýlarýna karþý korumak için ve IÞÝD’in kurmakta olduðu hilafete karþý dik durmak zorunda. Bu ülkede demokratik dönüþümlerin uzak bir geleceðe ertelenme riski var. Fakat Ýran’da demokratik süreci hýzlandýracak pozitif faktörler de az deðil. Ülkenin devlet modeline ve egemen olan Þiizm ideolojisine yakýndan bakýldýðýnda demokratikleþmeyi hýzlandýracak potansiyelin var olduðunu görebiliriz.
Ýran Modeli ve Þiizm
ABD’li bazý politik bilimciler Ýran Ýslam Cumhuriyeti’ni yeni tür “seçilmiþ otoriter” rejim olarak tanýmlayarak, Venezüela ve Rusya ile ayný guruba koyarlar. Bu görüþe göre, Ýran dini ve askeri küçük bir elit tarafýndan yönetilen otoriter bir rejimdir.
Bazýlarýysa, 1979 anayasasý egemenliði halka deðil tanrýya verdiði, islam ve Kuran’ý yasalarýn kaynaðý olarak kabul ettiði için Ýran’ý orta çaðýn otokratik rejimi gibi görürler.
Ýran anayasasý teokratik ve demokratik elementlerden oluþan otoriter bir karýþýmdýr.
Anayasasýndaki birinci ve ikinci madde egemenliði tanrýya devreder. Altýncý madde halkýn meclisi seçmesini belirler. 19. ve 42. maddeleri yürüyüþ ve gösteri, kadýn haklarý, özgürce konuþma, eðitim ve saðlýk, azýnlýklar ve özel mülkiyet haklarýný garanti altýna alýr. (F F, July 27, 2009, the wall street journal)
En büyük problem anayasanýn 107-112. maddeleridir. Bunlar güvenlik konseyinin ve liderin rollerini belirler. Demokratik uygulamalar ve politik haklar ancak dini liderlerce belirlenmiþ yetkiler dahilinde uygulama imkaný veriliyor. (F F, July 27, 2009, the wall street journal)
Ýran Ýslam Cumhuriyeti’nin anayasasý, Baþkan’a sýnýrsýz iktidar gücü veriyor. Baþkan, orduya komutanlýk etmek, hükümeti kapatmak, savaþ ve barýþ ilan etmek ve parlamentodan çýkan yasalarý reddetmek gibi yetkiler taþýyor. Seçimden ve hesap vermekten muaf tutuluyor. Halkýn egemenliði bu en üst lidere terk edilmiþ durumdadýr. Anayasa danýþma meclisi, ancak islama ters düþmeyen yasalarý çýkarmakla sýnýrlý yasama yetkisi kullanabiliyor.
Ýran anayasasý modern legal hukuk sistemini þeriat yasalarýyla birleþtirmiþ. Ýran devleti meþruiyetini aðýrlýkla islamiyetin Þii yorumlarýna dayanan islami prensiplerden alýr. Tüm halk müslüman iktidarýn tabasýdýr. En üst otorite dini liderdir. Seçmen sadece Güvenlik Konseyi’nin onayladýðý adaylara oy verir. Hükümet ancak Fýkýh’tan sorumlu dini liderin ‘evet’ dediði yasalarý tartýþýr ve kabul eder.
Þeriatýn islam dünyasýný etkilemesi ülkeden ülkeye farklýlýklar gösteriyor.
Suudi Arabistan, Sahabeler’e dayandýrýlan Selefi Vahabi’ liðin etkisiyle monarþiyle yönetiliyor.
Ýran’da devrimle iktidara gelen mollalar Ahli beyt’ten kaynaklanan Þiizmin biçimlendirdiði sivil otoriter teokratik bir yönetimi tercih etti.
Afganistan’da þeriatý fanatik düzeyde uygulayan Talibanlar güçlü teokratik iktidarla ülke yönetmeye kalkýþtý.
Buna karþýn Türkiye, Endenozye, Pakistan ve Hindistan’da müslüman nüfusun çoðunlukta olduðu farklý kimlikler var ve temsili demokrasiyle yönetebiliyorlar. Bu ülkelerde toplum yönetiminde þeriatýn etkisi daha azdýr.
Sunni din adamlarý Þii Ayetullahlar gibi iktidar olmanýn ayrýcalýklý olanaklarýndan yararlanamýyorlar. Onlar kilise görevlisi, papaz deðiller. Çünkü Sunniler gözü kapalý dini liderlerini takip etmezler. Toplumsal düzeyde örgütsel hiyararþileri de yoktur. Bundan dolayý örgütlenmeleri Avrupalýlar gibi ulus cumhuriyetlerde veya monarþist devletlerdedir. Bu yüzden çok sayýda Sunni, Þiili’leri dine dayalý ve ruhban bir sýnýf tarafýndan yönetilen bir devlet kurduklarýndan kendilerine rakip olarak görürler. Sünniler en çok Humeynizm’in Bahreyn, Suudi Arabistan, Irak, Lübnan ve Yemen’e yayýlmasýndan korkuyorlar. Fakat Ýran Ýslam Devleti modeli bu ülkelerin azýnlýk Þiileri arasýnda bile çok fazla ilgi görmedi. Genelikle bu ülkelerdeki Þii azýnlýklar kültürel haklar mücadelesini sekülerizmi savunarak yapýyorlar.
Ýran, devrimden sonra kendine iki ana hedef belirledi. Bunlardan biri islamý birleþtirmek, ikincisi ABD’yi zayýflatmak. Amacýna varmak için içerde ve dýþarda çeþitli stratejiler ve taktikler izliyor. Onlarýn AKP, Hamas, Müslüman Kardeþler ve Hizbullah ile iliþkilerini sürekli iyi tutmasý, Þii ve Sunni birliði yolundaki kararlýlýðýný kanýtlýyor. Ýslami ayrýlýklarý gidermek için içerde de saðlam adýmlar attý. Çýkarýlan fetvalarla Sunni Ýslamýn hassasiyetlerine ayrý bir deðer verdi. Bunlar Sunni Ýslam toplumunda olumlu yanký buldu.
Humeyni, Ali Þeriati ve Üçüncü Dünya’daki düþünürlerin etkisiyle oluþturulan politik parametreler Þii’liðe ve Fars ulusal kimliðine dayanmamakta ve daha çok Pan-Ýslamist özellikler taþýmaktadýr. Bölgede Þiiler azýnlýkta olmalarýna raðmen Ýran’ýn etkisi Sunnilere kadar uzanýr.
Çin gibi, Ýran da büyük bir deðiþim geçiriyor ve daha da büyük deðiþimleri yapabilecek dinamizmi taþýyor. Eðitim görmüþ genç ve yetenekli bir nüfusa sahip, ünivesitelerindeki öðrencilerin yarýsý kadýn. IÞÝD denen belanýn bertaraf edilmesi ve Rojova’da Kürt halkýnýn mücadelesinin baþarýya ulaþmasý durumunda Ortadoðu’da demokrasi için, umutlu olmamamýz için bir neden yoktur.
Mehmet TAÞ
16.07.2014, Londra