Kanlý 1 Mayýs 77: ÝGD'lilerin çakýsý bile yoktu
27 Mayýs 2012 23:49 / 2898 kez okundu!
38 yýl sonra Ýrlanda’ daki Kanlý Pazar soruþturmasý 2010 yýlýnda sonuçlandý. Ýrlandalýlarýn özgürlük mücadelesinde karanlýkta kalan önemli bir tarih aydýnlatýldý. Ýsterseniz kýsaca Ýrlanda’daki Kanlý Pazar’ý bir hatýrlayalým.
Þiddete son vermek ve ablukayý protesto etmek amacýyla Kuzey Ýrlanda Vatandaþlýk Haklarý Derneði’nin 30 Ocak 1972 Pazar günü Derry’de düzenlediði mitingte Britanyalý askerler kalabalýða ateþ açar. Tarihe ‘Kanlý Pazar’ olan geçen bu günde ilk anda 13 ve daha sonra yaralýlardan birinin hastanede ölmesiyle 14’e çýkar ölü sayýsý. Ayný yýlýn Nisan ayýnda Lord Widgery baþkanlýðýndaki soruþturma baþlar. Ölümlerden sorumlu tutulan askerler ifadelerinde, IRA’nýn yoðun ateþ ve bombalý saldýrýlarý altýnda kaldýklarý için ateþ açmak zorunda kaldýklarýný israrla tekrar ederler.
‘Widgery Soruþturmasý’ sonuç raporu, Kanlý Pazar’da askerlerin ateþ açmasýný “pervasýzlýðýn sýnýrýnda” olarak nitelendirir. Ancak, tüm tanýk ifadeleri ve delillerin aksini göstermesine raðmen, ölenlerin silah taþýdýklarý ve ilk olarak onlarýn askerlere ateþ açtýklarý sonucuna varýr. Katolik azýnlýk bu kararý kabul etmez ve baþka bir soruþturma talebini yükseltir.
Ýkinci soruþturma ancak 26 yýl sonra, 1998’de gelir. Ýþçi Partisi, 1997 yýlýnda hükümeti kurmasýnýn hemen ardýndan Lord Saville’in baþkanlýðýnda yeni bir soruþturma yapýlmasý kararý alýr. 2000 yýlýnda tanýk ifadelerinin alýnmasýyla baþlayan bu soruþturma, 2005 yýlýnda biter. Britanya hukuk tarihine en uzun ve pahalý soruþturma olarak geçen Saville Soruþturmasýnýn açýklanmasý da, yine gecikmeyle 15 Haziran 2010’da mümkün olur.
Soruþturma, Kanlý Pazar günü öldürülenlerin hepsinin silahsýz olduðunu ve “haksýz ve gereksiz” yere öldürüldükleri sonucuna varýr. Baþbakan David Cameron Birleþik Krallýklar adýna parlamentoda resmen özür diler.
Biz aynýsýný yapamaz mýyýz? Týpký Ýrlandalýlar'ýn yaptýðý gibi uzun ve kararlý araþtýrmalar yapýlsa gerçekler açýða çýksa, gerçekler özgür olsa sol “rezil olmaz”, prestij kazanýr. Görgü tanýklarýnýn ifadeleri, elde edilen dellilerýn tamamý hukukuçulara bilir kiþilere devredilmeli.
“Sol”un güvendiði kamuoyunda saygýn yeri olan tarihçi, hukukçu, psikolog, politikacý ve gazetecilerin katýlacaðý bir komisyonla 1 Mayýs katliamý araþtýrýlsa çok þey öðrenebililiz. Hala bu fýrsatýmýz duruyor kullanmalýyýz. Yeniden dava açýlýrsa Halil Berktay’ýn dediðinin tersine, sol deðil derin devlet rezil olur.
Kanlý 1 mayýs katliamýný çarpýtan Halil Berktay'ýn açýklamalarýna karþý yüzlerce mesaj yazýldý tartýþýldý, birbirinden deðerli seviyeli deðerlendirmeleri okuma fýrsatým oldu. Baþtan beri cesur ve ilkeli gazetecilik yapan Yalçýn Ergündoðan’a gerçekten çok þey borçluyum. Net ve açýk bir dille olayý anlattý. Benim gözümde Yalçýn yýlýn gazetecisidir. Berktay ‘Hoca’ya arka çýkmaya çalýþan Taraf gazetesine de güzel bir gazetecilik dersi verdi.
Ahmet Altan ve isimlerini sayamayacaðým bazý gazeteciler ‘sol’a saldýrmayý büyük bir maharet sanýyorlardý. Saldýrdýkça battýlar. “25 bin silahlý ÝGD”linin görevli olduðunu söylemenin mantýklý bir yaný yok. Hala neyi tartýþacaklarýný bilmeden yazýp duruyorlar. Kanlý 1 Mayýs 77’yi mi tartýþýlmak isteniyor yoksa 60 ve 70’li yýllarda sol içi ayrýþma ve çatýþmalar mý? Bunlardan birini veya ikisini tartýþmaya açýlmasý durumunda söyleyecek çok ama çok sözümüz olacaktýr.
1 Mayýs 77, sol hareketin geliþiminde büyük bir kýrýlmaydý. 70’li yýllarý bir býçak gibi kesmiþti. 1 Mayýs’ýn kanla bastýrýlmasýna kadar solda ayrýþma vardý ancak çatýþma yaþanmamýþtý. Bundan dolayý 77 öncesi ve sonrasý solu iyi analiz etmek gerekiyor. Solun bir bölümünü oluþturan DÝSK, TKP ve ÝGD, 1975’ten 77 ye kadar hýzlý bir yükseliþe geçmesine karþýn katliamdan sonra, önce duraksama ve daha sonra gerileme dönemine girdi. 1 Mayýs 77’yi yalnýzca 12 Eylül’e baðlantýlandýrmak yeterli olmaz.
1 Mayýs 77'de alana giren Dev-Genç’in o zamanki baþkaný Celalettin Can meydanda sayýsýz mermi sýktýklarýný yýllar sonra söyleme cesaretini buldu. Halil Berktay, bu tür kiþileri eleþtireceðine kendini haklý göstermek amacýyla mal bulmuþ magribiler gibi dört elle sarýldý. Celalettin’in sözlerini iddialarýna kanýt gösterdi. Kendisinin haklý olduðunu doðrulamak için sahifeler dolusu yazýlar yazdý. Ahmet Muhtar ve Aladdin Taþ’ýn dediklerine kulaklarýný týkadý. “20 bin silahlý ÝGD li” vardý iddiasýnýn yanlýþ olduðunu söyleyecek kadar dürüst davranamadý, özür de dilemedi.
1 Mayýs 77 katliamýnýn faillerini açýða çýkarmak gibi tarihsel bir giriþime öncülük edeceðine Halil Hoca, kim ne zaman silaha sarýldý temelinde zehir-hafiye rolüne giriþti. Ben alanýn tam ortasýndaydým yüzbinlerce insanýn doldurduðu alana yaðmur gibi kurþun yaðdý. Kanýtlar bilimsel araþtýrmalardan geçirilmeden görgü tanýklarý bilir kiþler tarafýndan yeniden dinlenmeden intikam amacýyla küfürler avurmak etik olmuyor.
Þimdi düþünüyorum da, Berktay bir zamanlar Marksizme, sosyalizme ve Sovyetlere saldýrmasýyla solla iplerini zaten koparmýþtý. Yapýcý eleþtiri yapamýyordu. Sýð, temelsiz tezlere dayanarak anti-komünistlerin aðzýyla argüman üretiyordu. Kanlý 1 Mayýs'la ilgili deðerlendirmeleri de ayný.
DÝSK, TKP ve ÝGD’nin kanlý 1 Mayýs’taki tutarlý duruþlarýný alkýþlayacaðýna onlarý hedef seçti. Nabi Yaðcý’ya olur olamaz sataþmalarda bulundu. Nabi’nin söylemediði sözleri söylemiþ kabul ederek yalan üstüne yalan üretti. Neden TKP ve ÝGD’ye saldýrdýðýný bilen var mý? Bir Profesör araþtýrmadan böylesi kof iddialarda bulunursa vay o ülkenin haline.
Herkesin bildiði gibi Halil Berktay 60-70’li yýllarda TKP ve ÝGD’nin amansýz düþmanýydý. Gençlik hareketini sonu gelmeyen bir terör sarmalýna sürükleyenlerin baþýný çekti. Kýrlardan Þehirleri kuþatma gibi ipe sapa gelmez doktora tezlerini ABD’de hazýrlayan kendisidir. Ýþçi sýnýfýndan Marksizmden kopuk gençlik heyecanýný zirvelere taþýyan gerilla savaþlarýnýn taktikleri 12 Marttan sonra gençlik içinde farklý fraksiyonlarýn kurulmasýna zemin hazýrladý. TKP ve ÝGD ise, bu görüþlere karþýt saflardaydý.
ÝGD’nin kuruluþ amacý gençleri silahlý terör olaylarýndan uzaklaþtýrmaktý. Kanlý 1 Mayýs’a kadar gençlik hareketinde tutarlý, ilkeli politika izleyen örgütlerden biriydi. Enternasyonalist demokrasiye inanan sosyalizm yolunda ilerleyen bir gençlik hareketi yaratmayý amaçladýk ve baþardýk ta. Kendimize halkýn kurtuluþ ordusu, cephesi, ihtilalci, komünist diyebilirdik. Ama yapmadýk. Gençlik içinde farklý bir yol arýyorduk kendimize. Bundan dolayýdýr ki adýmýzý ‘ilerici’ koyduk. Asker, sivil zümre denen sosyalizmden sapma milliyetçi damarla beslenen MDD çizgisini var gücümüzle biz eleþtirdik. Üniversite gençliðinin her toplantýsýnda, baþýmýza neler geleceðini düþünmeden silahlý ayaklanmalarý meydanlarda biz eleþtirdik. “Yolumuz iþçi sýnýfýnýn yoludur” derken, kiþilikleri ve cesaretleriyle bize sürekli ilham kaynaðý olan Denizlerin ve Mahirlerin yolundan deðil emeðin yolundan ilerleyeceðimizi ilan etmiþtik. Hem de kalýn harflerle.
1975-1977 gibi kýsa bir tarih diliminde 110 kiþiyle baþlattýðýmýz ÝGD hareketi saflarýnda onbinleri barýndýran dev bir güce ulaþtý. Ýstanbul Yüksek Öðrenim Kültür Dernðinde (ÝYÖKD) birlikte olduðumuz sol radikal örgütler bir anda “revizyonizm”e karþý savaþ ilan ettiler.
Ýstanbul Üniversitesinde baþlattýðýmýz boykota kýsa kollu gömlekle gittik diye saldýrýya uðradýk. Boykotlara elimizi kolumuzu salayarak gittiðimizden arkamýzdan, “ÝGD’liler ceplerinde bir çaký dahi taþýmýyor” denilerek boykot ve iþgallere alýnmadýk, mahalle ve okullara giriþlerimiz engellendi.
Sol içi kopma ve çatýþmalar hýzla artarken devlet terörünü arttýrdý, cinayetler birbirini izledi. Solda ne devlet ne de hukuk iþliyordu. Her grubun kontrolünde tuttuðu bir kitle ve bölge oluþtu. Politik tartýþmalar küfürle yapýlýr oldu. Bize Sosyal Emperyalist, sosyal faþist revizyonist diyenlere biz “goþist” ve “maocu bozkurtlar” gibi yanlýþ politik formulasyonlarla cevap verir olduk. Ateþe barutla gittik, diðer guruplardan koptuk.
Sol guruplarýn devlet gücüne karþý söylemleri belli çevrelerde yanký buldu, ancak cýlýz ve etkisizdi. Esas olan iþçilerin ve çalýþan halk kitlelerinin hak arama mücadelesinin ufukta görünmesiydi. Egemen politik elit gelen tehlikenin ayak seslerini duyuyordu. Devletin yönetme ve kontrol etme gücü azalýrken otoritesine karþý güvensizlik ve kuþku birçok kesimde artmýþtý. Politik elit demokrasiyle ülkenin yönetilemeyeceðini göstermek için , o zamanýn deyimiyle “demokrasi sol anarþiyi güçlendiriyor” demogojisini kullanýyordu.
Ahmet Muhtar ve Aladdin Taþ söyleþilerinde sözünü ettiði, 1 Mayýs 77 arifesinde sol içi ayrýlýklar yalnýzca silahlý devrim yapýp yapmama üzerinden gitmiyordu. Ömer Aðýn’nýn bir yazýsýnda belirttiði Sovyet-Çin çatýþmasýyla da sýnýrlý deðildi. Soldaki yarýlmanýn nedenlerine birkaç ekleme yapmak istiyorum:
- 12 Mart’tan sonra Ecevit hükümetiyle gelen demokratikleþmeyi sol guruplarýn çoðu anlamadý. O dönem hükümetinin faþist teröre karþý mücadeleyi kararlýlýkla yürütmesi toplumda sola karþý önyargýnýn azalmasýna olumlu etkisi oldu. Barýþçý yoldan demokratikleþme sürecine katýlým perspektifini çalýþan yýðýnlar görebiliyordu, sol ise gerçekleri görmemekde ýsrarlýydý. Onlara göre, bir “burjuva” hükümetinin yerini bir baþkasý almýþtý ne fark ederdi.
Sovyetlerin ikinci dünya savaþýnda faþizmi ezmesi baþta Avrupa’da ve Türkiyede sola hem ahlaksal hem de politik üstünlük saðlamýþtý. Ancak sol radikal guruplar ne Türkiye’de ne de Avrupada politik ortamý okuyamadýlar. Okuyamayýnca da dünyadaki siyasi atmosferi kucaklayacak, sol rüzgarý Türkiye üzerine çevirecek siyasi taktikler geliþtiremediler. Onlar için faþizm de, temsili demokrasi de aynýydý. Biz ise tersini savundukça, devrimi engellemekle revizyonizmle suçlanýyorduk.
- Faþizme karþý zaferin yarattýðý olanaklardan ulusal kurtuluþ hareketleri oldukça yararlanmýþtý. Sovyetlerin olaðan üstü desteði sonucunda ulusal kurtuluþ hareketleri 13 ülkede baþarýya ulaþmýþtý. Türkiye’deki sol guruplar da bu deneyimleri taklit ediyor savaþarak iktidara gelebileceklerine inanýyorlardý. “ho Hoshimin biraz daha Vietnam”. “Kurtuluþa kadar savaþ” sloganlarýný sanki bize karþý haykýrýyorlardý. -Üniversiteli gençler arasýnda silahla devrim yapma stratejisi yeniden kabul gördü. “Kurtarýlmýþ bölgeler” düþüncesi þiddetin týrmanýþýnda en önemli faktörlerden birisiydi. Diðer yandan biz, “hemen” devrimi istemediðimiz için onlarýn hedefindeydik.
- 1 mayýs 77 de iþçi sýnýfýnýn ve çalýþan halkýn barýþçý bir eyleminin kan dökülerek daðýtýlmasý, çalýþan büyük çoðunluðun demokrasiyi yaþama ve yaþatma perspektifine karþý kuþkularý arttýrdý. Ülkenin demokrasiyle “yönetilemeyeceði”, ardý arkasý kesilmeyen derin devletin organize ettiði kanlý katliamlarla sözde kanýtlandý. Demokrasiyle bir ülkenin “yönetilemez” olmasýna üç neden gösteriliyordu. Demokratik rejimlerde halkýn artan taleplerine sistemin cevap verme kapasitesinin yetersiz kalmasý, kararlarýn çok yavaþ alýnýr olmasý ve sosyal uyanýþýn hýzla çoðalmasý. CHP’nin sol kanadýna kadar uzanan ilericilerin demokrasi cephesini oluþtururken bu engeli aþmayý hedefliyorduk.
- Stalinizme ve Maoizme karþý sýnýrlý da olsa eleþtiri yapabiliyorduk. Soldaki diðer gruplar bu cesareti bile gösteremedi.
- Devletin hukuk sistemi dumura uðradýðýndan yasadýþýlýk, mafyadan silah temin etmek, yeraltý dünyasýyla solun iliþkisinin boyutlarý hýzla arttý. Bu nedenle de derin devletin sol gruplara ne kadar sýzdýðýný açýða çýkarmak uzun ve sonuç alýcý araþtýrma gerektiriyor.
1 Mayýs 1977 katliamý ile beraber barýþçý demokratik yollardan solun geliþme perspektifinin önü kesildi. Devletin halkýna yönelttiði açýk þiddet, barýþçý yoldan iktidarý ele geçirmenin, barýþçý yoldan politika yapýlamýyacaðýný inancýný artýrdý. O gün, demokrasi umudu, panzerlerin altýnda ölen insanlarla beraber ezilerek topraða gömüldü. 1 Mayýs 77 bu þekilde sonuçlanmasaydý iþçilerin emekçilerin önderlik ettiði gerçek demokrasinin kapýlarý aralanabilirdi. Unutmamak gerekir ki Taksim, Tahrir meydanýndan çok daha örgütlü ve bilinçli kitlelerle dolup taþmýþtý.
Herþeye raðmen DÝSK, mesleki kuruluþlar ve ÝGD 1 Mayýs gösterilerini barýþçý bir biçimde bitirebilseydi, çalýþan yýðýnlar 1 Mayýs'ta tüm güvenliði üstlenseydi alanda tam bir iþçi denetimi saðlansaydý, ilk defa iþçilerin denetiminde küçük de olsa, gerçek bir demokrasi modeli halkýn karþýsýna çýkmýþ olacaktý. Politik üstünlük ve ideolojik hegemonya çalýþanlardan yana dönmeye baþlayacaktý.
Ogünlerde hepimiz demokrasiyle sosyalizmi birbirinden ayýrmýþtýk. Demokrasinin, burjuva temsili demokrasiden çok daha büyük olduðunu anlayabilecek kadar demokrasi deneyimimiz yoktu. Halk yýðýnlarýnýn baþ kaldýrmasýyla demokrasinin farklý bir biçiminin, gerçek demokrasinin, toplumun geniþ kesimlerinde geliþebileceðini göremedik. 1 Mayýs'ta meydanlara akýn eden yüzbinler ekonomik gücün demokratik yollardan eþit daðýlýmýný, toplumsal kurumlarda açýk oylamanýn yapýlmasýný, çalýþanlarýn ekonomik kararlara katýlýmýnýn garanti altýna alýnmasýný talep edebilseydi, Türkiye’de demokrasi ve sol çok farklý konumlarda olabilirdi.
Mehmet TAÞ
28.05.2012