'Müslüman Kardeþler'in Evrimi' -1
27 Ocak 2014 15:48 / 1634 kez okundu!
Seküler topluma karþý siyasi Ýslam
Ortadoðu'daki siyasi islamla seküler toplum politikalarý arasýnda yaklaþýk yüzyýldýr sürüp giden bir savaþ var. Modern ve seküler politikalarýn 70’li yýllara kadar empeyalist iþgallere ve gericiliðe karþý baþarýlý dönüþümlere öncülük etmeleri, müslüman halklar arasýnda itibarýný güçlendirmiþti.
O yýllara kadar siyasi islam köþeye sýkýþmýþtý ve geniþ toplum katmanlarýnda saygý görmüyorduLaik ulus devletlerin egemen olduðu Türkiye, Mýsýr, Endenozya, Cezayir ve Pakistan’da uygulanan sosyo-ekonomik reformlar, modern seküler kültürü ve politik anlayýþlarý egemen bir ideolojiye dönüþtürmüþtü. Laiklik karþýtý siyasi islamýn bu ülkelerde hareket alaný iyice daralmýþtý.
Fakat global düzeyde geliþen üç önemli süreç son otuz yýlda dengeyi siyasi islamýn lehine çevirdi. Bu yeni durum siyasi islamýn baþarýsý deðildir. Tam tersine seküler toplumlarýn zayýflamasýna neden olan iç çeliþkilerin çözülememesinin bir sonucudur. Seküler uluslarda ciddi kýrýlmalar yaratan süreçlerin en önemlilerini þöyle sýralandýrabilirim:
- Global sistemin liderleri, ABD baþta olmak üzere, seküler ulusa ve sola karþý islamist cihatçýlarý destekleyerek mücadele alanlarýný ekonomi dýþýndaki alanlara; topluma, dine ve kültüre kaydýrmalarý.
- Seküler ulusalarýn ve solun, kendi içinde taþýdýðý olumsuz yapýlarý yýkmada baþarýlý olamamalarý. Tek partili rejimler, askeri vesayetler, kimi kültürel ve etnik guruplarýn dýþtalanmasý gibi ciddi sorunlar zamanýnda çözülemeyince, demokrasi ve modern seküler yaþam derin bir krize sürükledi.
- Laik ulus devletlerin, devlet kapitalizmi yoluyla ekonomik krizlere çare bulamamasý. Yabancý iþgalare karþý verilen kurtuluþ savaþlarýndan hemen sonra oluþturulan, halka büyük yararlar saðlayan eknomik sektörler zamanla bürokrasiden ve teknolojik gerilikten kurtulamadýðýndan halklarýn biriken sorunlarýna cevap vermekten iyice uzaklaþmasý. Kriz içinde debelenen uluslarýn, devletçi kapitalizmle ekonomik krizlerine çýkýþ yolu bulamamasý. Ayný dönemlerde siyasi islamýn alternatif olarak elindeki vakýf ve çeþitli projelerle ve uluslararasý finans kaynaklarýný da kullanýlarak krizlere “Ýslami” çözüm aramasý ve orta kesimlerde geniþ bir destek bulmasýnýn yolunu açýlmasý.
Siyasi islamdan yana esen rüzgarý arkasýna alan en eski islami örgüt Müslüman Kardeþler oldu. Mýsýr’da toplumun genleriyle oynayan hareket eðitimi ve saðlýðý ele geçirerek uzun ve soluklu yürüyüþüne iktidara gelene kadar ara vermedi. Fakat ancak bir yýl iktidarda kalabildi. Ýktidara gelmesinde aktif rol alan demokrasi güçleri, kýsa bir zaman içinde bu kez onlara karþýt bir konum aldý. Ortamdan yaralanmasýný bilen ordu Mürsi’yi ve MK'i bir darbeyle iktidardan uzaklaþtýrdý.
Ancak darbeden sonra muhalefetteki demokrasi güçleri MK’lerin nasýl bir örgüt olduðunu tartýþmaya baþladý. Bu oldukça geç kalmýþ fakat anlamlý bir taþtýþmaydý çünkü MK hareketini iyi anlamak Mýsýr’ýn politik geleceði ile ilgiliydi.
Müslüman Kardeþler: Bir Ýslami Özgürlük Hareketi mi?
Mursi’yi deviren koalisyonda Mýsýr’ýn tüm seküler ve devrimci demokratlarýnýn yanýnda Mubarek destekçileri, El-Nour Partisi ve MK (Müslüman Kardeþler)’in bir kanadý olan bazý muhafazakar guruplar da yer aldý. Bunlarýn birçoðu, Türkiye’de 12 Eylül dönemindeki gibi, ordunun yönetime el koymasýný istiyordu. Koalisyonun gücü ve etkisi karþýsýnda ordu hemen Mursi’yi terk etti, saf deðiþtirdi. Bu durum ülkeyi karmaþýk bir kaosa sürükledi.
Mücadelenin ön saflarýnda yer alan koalisyon sözcülerinden Hüssam El-Hamalawi darbenin yol açtýðý kaotik ortamý þöyle yazmýþtý:
'Þu anda biz bir yol ayrýmýndayýz. Eðer MK’e ve genelde siyasi islama faþist diyen bir sol muhalif guruptaysak, onlarý þiddetle, kanla bastýran, dolasýyla faþizme karþý mücadele veren orduyu desteklemeye koþarýz. Fakat MK’in sosyal yönden homojen olmayan; baþýnda mültimilyonerlerin olduðu, tabanýnda fakir iþçi ve köylülerin yer aldýðý, kafasýnda hayali bir islam projesi olan ve giderek yoksullaþan orta sýnýfýn ana iskeletini oluþturduðu gerici ve oportunist bir hareket olarak görüp farklý bir görüþ geliþtirirsek, bu karmaþýk ortamý duðru deðerlendirmemiz mümkün olabilir. Yani askeri darbenin Müslümanlara karþý yaptýðý katliamlara karþý duran ve Mursi ve çevresinin iþlediði suçlardan dolayý yargýlanmasýný isteyen üçüncü bir duruþu ve net bir söylemi geliþtirebiliriz (4).'
Mýsýr’da Ordu ve MK’in karþý karþýya gelmeleri ilk deðildi. Ýki güç de demokrasiye ve seküler yaþama karþý politika üretmek için yýllardýr yarýþ halindeydiler. Demokratik güçlerin her ikisini de devrimci sürecin dýþýna itmeleri gerekiyordu. Ýyi örgütlenmiþ demokratik mühalefetle orduyu kýþlaya gönderme belki mümkün olabilirdi ancak bunun da yeterli olacaðý þüpheliydi. El-Hamalawi’nin belirttiði gibi, ülkede demokratik bir açýlým yaratabilmenin yolu, MK’i doðru tanýmlamak ve onlara karþý ortak politikalar geliþtirmekten geçiyordu.
MK’in, genelde siyasi islamýn demokrasiyle barýþmasýnýn o kadar kolay olamayacaðýný ve uzun zaman alabileceðini tarihsel deneyimler bize gösterdi. Bu zorluk büyük oranda MK’in kendilerini dünyada islamýn mekezi olarak görmelerinden ve islam temelinde toplum mühendisliðine yönelme hedeflerinden kaynaklanýyor.
Ýslamýn en güçlü olduðu ülkerden biri olan Mýsýr’da müslümanlýðýn batýnýn seküler kültürünün esareti altýnda olduðu öngörüsünden hareket ederek özgürlük mücadelesi baþlatmak çok gerçekçi deðildi. MK baþta olmak üzere siyasi islamýn içinde yer alan diðer akýmlar dünyaya bu gözlüklerle baktýklarýndan demokrasiden ve demokratik güçlerden uzaklaþtýlar.
Laikliðin ve seküler kültürün hristyan politikasý olduðunu, islamýn bunu kabul edemeyeceðini, islamýn çok farklý bir din olduðu önermesiyle MK, islam toplumunun zayýf düþmesinin laiklikten, cumhuriyetten kaynaklandýðý düþüncesini taþýmaktadýr. Bu anlamda, politik islamýn ortaya çýkýþ amacý, batýnýn aydýnlanmayla beraber geliþtirdiði din ve politikayý ayýrma prensibine karþý gelmektir. Modernleþme ve aydýnlanma öncesi parametrelerle pre-modern toplum yaratma projesidir.
Siyasi islam özünde çok vurgu yaptýðý islam diniyle bile ilgili deðidir.
Bireysel düzeyde müslümanlara karþý eylem ve tepkiler dýþýnda, islam, ezilen, horlanan, kabul görmeyen bir din olsaydý, o zaman söylemleri doðru olabilirdi. Oysa, ABD ve Avrupa dahil, dünyanýn hiç bir yerinde islama karþý böyle bir tavýr yoktur; tersine batý ülkelerinin çoðunda islam, ayrýmcýlýða karþý olan yasalarla hukuksal güvence altýndadýr. Bu yüzden 'Ýslamý Özgürleþtirme' siyasi bir hedef olarak temel bulamadý ve siyasi islam, bir özgürlük hareketine dönüþemedi, geniþ yýðýnlar tarafýndan kabul görmedi.
Latin Amerika’da görülen hristiyanlýðýn yoksullara adalet ve özgürleþtirme misyonu siyasi islamda görülmüyor. 1960-80 yýllarýnda sosyal uyanýþýn yükseldiði dönemde Latin Amerika’da Kilise 'kurtuluþ' düþüncesini geliþtirdi. Perü’lü papaz Gustavo Gutierrez ve hayatýný yoksullara adayan Meksika’lý papa Oscar Romero kiliselerde bir efsaneydiler. Benzerlerini Gezi Parký direniþinde Ýhsan Eliaçýk’ýn kiþiliðinde, sadece bir kiþide, gördük.
Muhalefette ve iktidarda çeþitli isimler altýnda politika yapan siyasi islamýn öncüsü sayýlan MK Mýsýr’de kendisinin oluþturduðu inançlý bir sosyal sýnýfýn siyasetini uyguluyor. Ekonomik çýkar ve dini inanç karmaþasý içinde inananlarýn sivil toplumuna yön veren MK yüzlerce þirket ve vakýfýyla inanlarýn pazarýný da beliriliyor.
MK inanç ve sosyal paradýgmalar üzerinde inþa ettiði politik vizyonunu hemen hemen olduðu gibi korumasýnýn altýnda yatan gerçek osyo-kültürel iliþki aðýdýr. Politik yaþama ilk baþta faþist bir örgütlenmeyle baþlar daha sonra yavaþ yavaþ ýrkçý þiddet yanlýsý bir otoriterliðe dönüþür. Tarihindeki bu iki büyük yarýlmanýn ilki 1928-1970 ve ikincisi 1970-2013 gerçekleþir.
Ýslami sekülerizmi muhafazakar demokrasiyle birliþtirmeye çalýþan AKP 2002’den bu yana pan-Ýslamist MK’le çok sýký iliþkiler içinde. MUSIAD ve ÝHH yýllarca MK’e para desteði yapýyor ve sosyal yardým ulaþtýrýyor. Kardeþlerle geniþ bir haberleþme aðý oluþturuldu. Tayýp Erdoðan ve AKP’nin etkisiyle MK’in ýlýmlýlaþtýðý söylensede 70’lerden sonra politikasýnda önemli bir deðiþim olmaz. Þimdi, ülkemizdeki politik gündemi oldukça yakýndan ilgilendiren MK’lerin tarihindeki deðiþime yakýndan bir göz atalým:
Müslüman Kardeþler: 'CÝHADIM' ve 'KAVGAM' (1928-1970)
Müslüman Kardeþler (MK) siyasi islamýn güçlü bir damarýdýr. Bu damar Osmanlý Ýmparatorluðu'nun yýkýlmasýndan sonra ortaya çýkan boþluðu ulusalcý veya sosyalist akýmlarýn doldurmasýný engelemek ve bu güçlere karþý batýnýn sömürgeci çýkarlarýný savunmak amacýyla kurulur. Geriye, tarihine baktýðýmýzda, islamýn farklý akýmlarýna, Arap milliyetçilerine ve ilerici sol akýmlara karþý katliamlara varan saldýlarýný görüyoruz. Kuzey Afrika ve Ortadoðu'nun bir çok ülkesinde geliþtirdiði politik söylemler ve pratik faaliyetleri hep bu amaca yönelmiþtir (1).
'Amacýmýz Allah, liderimiz peygamber, hukukumuz Kuran, yolumuz cihad.'
Milyonlarca Mýsýrlýnýn kutsal ve gizemli olarak kabul ettiði bu sözlerin arkasýna sýðýnan MK ülkeye faþizmi taþýdýlar. Temmuz 2012’de, Mursi’yi iktidardan uzaklaþtýran darbeci generallere 'Hitlerci' ve 'Faþist' diyen MK aslýnda, Mýsýr ve Ortadoðu’ya Nazizmi ve faþizmi götüren bir yapýdýr. Bugün ordu sokaklarda katliamlar yapýyor ve terör estiriyorsa bunda MK’in payý çok büyüktür (5).
AKP iktidarý ve Baþbakan Recep Tayyip Erdoðan, Mýsýr’daki darbeyi, demokrasiyi savunarak protesto edeceðine, MK’e arka çýkmayý tercih etti. Siyasi islam ve generaller yani askeri ve sivil diktacý güçler demokrasiyi Tahrir’de boðmaya kararlý görünüyorlar. Türkiye'nin milyonlarca dolarý MK’e hibe olarak verdiði iddia ediliyor. Türkiye’den gelen maddi kaynaklarla Suriye’de katliam yapan MK’e baðlý örgütler insanlýk suçu iþliyorlar. AKP hükümeti MK'in karþýsýnda deðil arkasýnda durdu ve onlara destek verdi. Çünkü Ortadoðu coðrafyasýnda MK hareketi Recep Tayyip Erdoðan’dan ve onun partisinden çok daha güçlüdür (11).
Hitler’e ve Nazi rejimine hayran Al-Banna, 1928’de MK'i kurdu. 1936’da 800 üyesi, 1938’de 50 þubesinde 200 bin üye barýndýrýyordu. Ýkinci Dünya Savaþýndan sonra, 1946’da, yarým milyon üyesi, beþyüzbine yakýn aktýf sempatizaný ve beþbin üzerinde þubesiyle artýk bir çok alanda aktif politikanýn içindeydi.
Baþta Mýsýr olmak üzere 70 ülkede örgütleri olan MK, Suriye’de ana muhalefet, Tunus’ta ise 217 sandalyenin 79’unu ellerinde bulunduran birinci partidir. Fas’ta Adalet ve Kalkýnma Partisi hükümetinin 31 bakanýndan 12’sine sahiptir. Ürdün’deki Ýslami Eylem Cephesi ana muhalefettedir. Bunun dýþýnda çok sayýda ülkede iktidara gelmeden iktidarý sarsacak kadar güçlü muhalefet yapýyor. Fransa, Ýngiltere, ABD ve daha bir çok Avrupa ülkesinde þubeleri ve sosyal örgütlenmeleriyle etkin eylemler örgütlüyor.
Kardeþler ismini ilk kuruluþundaki beþ kiþiden oluþan aile örgütlenmesinden alýr. Ailelerdeki kardeþlerin en temel görevi camilerde namýzý örgütlemekti. Ailelerin birliðinden aþiretler ve aþiretlerin toplamýndan taburlar oluþurdu. Ordudeki bir çok subay MK ideolojisini öðrenirdi. Ayný zamanda kardeþlerin kendileri orduda eðtilirdi. Yasal ve yasal olmayan örgüt ve hücreler arasýnda haberleþme aðý var. Militanlarýný silahlý kamplarda eðittiði gibi sosyal alanlarda çalýþacak elamanlar yetiþtirmiþ. Ordu ve polis içinde gizli hücreleri terör, suikast ve intiharlar için hazýr beklettikleri de biliniyor.
MK, 1979’da Afganistanda Mucahiddin örgütünü kurarak Sovyet ordusuna karþý savaþý baþlattý. On yýl sonra Sovyet ordusunu Afganistan'dan uzaklaþtýrdý. Elde ettiði zaferin hemen arkasýnda bir bölünme geçirdi. Ayrýlan büyük bir gurup El Kaide’yi kurdu.
Hareket 1987’de Ýsrail’de Hamas’ý oluþturdu. Askeri eðitimlerinde Nazi selamý veren ve Hitler'in Kavgam kitabý ile politikasýný geliþtiren Hamas, þimdi Filistin’de iktidarda. Tayyip Erdoðan’nýn koruyup kolladýðý, kardeþim dediði teþkilatýn kendisi karanlýktýr. Bu ve benzeri hareketlerin belki de en anlamasý gerek þey þudur: Ýsrail’in þiddet ve terör politikasýna karþý durmak, faþist bir yaklaþým geliþtirmeyi gerektirmez. Ýsrail’in yanlýþ devlet politikasýný durdurma mücedelesiyle Yahudi halkýný yok etmek veya ondan nefret etmek tamamen farklýdýr. Hangi haklý nedenlere dayandýrýlsa dayandýrýlsýn, bir halkýn bütününü hedefleyen ideolojik ve politik söylemler ýrkçýdýr ve faþisttir. Bundan da saðlýklý bir sonuç almak imkansýzdýr (6).
28 Aralýk 1948’deki politik suikastlerde yine MK izleri vardýr. O tarihlerde zamanýn Mýsýr Baþbakaný Mahmud Fahmi Nokraþi bir saldýrýyla katledilmiþtir. 26 Ekim 1954 ve 1966’da Cemal Abdul Nasýr’a CIA’in logistic desteði ile iki baþarýsýz suikast giriþiminde bulunan ve en son 1981’de Envar Sedat’ýn ölümüyle sonuçlanan eylemlerin arkasýnda da MK vardýr. Her defasýnda aðýr darbeler alan hareket, dýþ güçlere hizmetten bir adým geri durmamýþtýr. MK, baþta Mýsýr’da olmak üzere müslüman ülkelerde sürekli istikrasýzlýðýn kaynaðý oldu. Müslüman Kardeþler hareketi her zaman barýþ, demokrasi, diyalog ve uzlaþma gibi yapýcý giriþimlerden yýllarca uzak durdu. Ýslam ile terörü bir tutarak, islamdan demokrasiyi uzaklaþtýrdýðý gibi terörü islami inancýn üstüne çýkardý.
Müslüman Kardeþler terörizmin kaynaðýnýn Kuran’da olduðunu ýsrarla tekrarladý durdu. Onlara göre her müslüman ön koþulsuz Cihad’ýn bir parçasý olmalýydý. Nazizm’den esinlenerek terörizme teorik temeller hazýrladýlar. Bu yönde o kadar ileri gittiler ki, Hitler'in Kavgam kitabýný bile 'Cihadým' diye Arapçaya çevirdiler.
MK, 70’lerde terörü resmen reddettiðini ilan etti. O tarihten sonra dünyanýn pek çok ülkesinde faaliyet gösteren örgütlerini ayný politik amaca yöneltmek amacýyla bir manifesto hazýrladý. Yazýlan protokolün içeriði ile Hitler’in Kavgam’ý arasýnda sayýsýz ve önemli paralellikler görmek mümkündür.
El Banna, Nazizm’den esinlenerek kendisinin yorumlarýndan oluþan islami bir ideoloji geliþtirdi. Ýslamýn aslýna dönüþü gibi masum gibi görünen bir taleple, despotik islam dönemlerinin politik argumanlarýný faþizmle birleþtirdi. Ýslamý inançtan çok, politik parametrelerden oluþan gerici faþist bir ideoloji yaratýldý.
Nazizm ile MK’lerin politik söylemi arasýnda çok benzerlikler, paralelikler ve kesiþme noktalarý vardýr. Her iki ideolojide de iþgal ve egemenlik kurma amaçlanýr. El Banna’ya göre islam, Asya’dan Avrupa'ya kadar bir çok ülkede zorla da olsa kurulmalýdýr. Yani Nazizm'de olduðu gibi muzaffer ve üstün gelme ana hedeftir. Bireyin merkezi güce baðýmlýlýðý her iki ideolojide de temel alýnýr. Ulus devletleri yýkmak ve Yahudi toplumunu fiziksel olarak yok etmek her iki politik akýmýn ana hedefleri arasýndadýr.
MK’in faþizm ve Nazizm ile yakýn iliþkisini ilk defa Hacý Muhammed Amin el-Hüseyin kurmuþtur. Kudüs müftüsüyken önce Ýtalya’ya kaçan ve daha sonra Berlin'e geçen bu þahýs Hitler ve çevresinden büyük maddi yardým alýr. El Banna’nýn hocasý olan Hacý Muhammed Osmanlýlara karþý baþlayan Arap ulusal direniþine katýlýr daha sonra radikal bir dinci ve anti-Semitik duruþlar sergiler. Kudüs’teki bir ayaklanmadan sonra askeri mahkemede on yýl ceza aldýktan sonra Ürdün üzerinden kaçmayý baþarýr.
Hacý Emin El-Hüseyini 'Hitlerin Ýmamý' diye bilinir. Filistin ve Kudüs'te Yahudileri yakmak için kamplar organize eder. Genç müslümanlardan 'Kara El' adlý bir SS birliði oluþturur. Hitler’in en güçlü bir kaç birliðinden biri olan bu birlik aslýnda Hamas’ýn kuruluþu olarak kabul edilir.
(Devam edecek)
Mehmet TAÞ
22.01.2014
Son Güncelleme Tarihi: 27 Ocak 2014 21:13