'Müslüman Kardeþler'in Evrimi' -2

11 Þubat 2014 14:23 / 1606 kez okundu!

 

 

MÜSLÜMAN KARDEÞLER: “Ýslam çözümdür” (1970-2013)

MK’lerin  80’lerden sonra geçmiþinden arýnma çabasýnýn karþýsýnda anti-demokratik ve merkeziyetçi yapýsý koca bir dað gibi dikilmiþti. Bazý düzeltmeler dýþýnda örgütsel ve politik dönüþümler geliþtiremedi.  

Baþlangýndan itibaren otoriter bir yapýyla ilerleyen hareketten ayrýlan bazý guruplar liderlerinin anti-demokratik politikalarýný sorgulamaktan geri durmadý. 70’lerin ortalarýnda ilk kopmalar legal kurumlarda çalýþmalar üzeriden gerçekleþti. Kurumlardaki politik faaliyetlerin nasýl olmasý gerektiði uzun tartýþmalarýn konusu oldu.

Anti-Semitizm, MK hareketinin aþýrý sað politikalarýndan sadece bir tanesidir. Ýslamý politik bir iklime çekmek için savunduðu 'Ýslam din wa-dawla' (Ýslam hem din hem de devlettir) hareket içindeki bir çok lider tarafýndan aþýrýlýða çekildi. Ýslami inançlarýn devlet politikasýna dönüþtürülmüþ olmasý ülkenin ihtiyacý olan demokratikleþmeyi  anlamsýzlaþtýrdý.

 'Ýslami Hareketin Evrimleþmesi' kitabýnda Wickham, yaptýðý araþtýrmalar ve sayýsýz görüþmeler sonucunda politik bir örgütlenme olarak gördüðü MK’in faaliyetlerini, ideolojik evrimini, devletle ve öteki politik örgütlerle iliþkilerini detaylý veriler kullanarak tarihsel analizini yapýyor (7).

MK, ulus devletin geleneksel politikasýna ve genelde Mýsýr toplumunun kütürel yapýsýna raðmen anti-Semitizm politikasýndan hiç bir zaman ödün vermedi. MK’lerin gerici ve ýrkçý yüzü iktidarda kaldýðý bir yýl içinde ortaya çýkmadý, iktidardan düþtükten sonra da devam etti. 30 Haziran’da  sokaklara çýkanlarýn gerçek Mýsýrlý olmadýklarý, Hristiyan ve Mubarak destekçeleri, artý Musevi olduðunu tekrar tekrar açýkladýlar. (Mýsýr’da toplam Musevi sayýsý 100 dür 1940’tan sonra Mýsýr’dan uzaklaþtýrýldý). Askerlerin atadýðý Adly Mansour’un ise Ýsrail gizli servisinden olduðunu ilan ettiler. Bu ýrkçý propagandanýn hemen arkasýnda Hristiyan Kýptilerin yaþadýðý mahalelere saldýrýlar baþladý.   

Geniþ toplumsal muhalafete raðmen örgüt kadýnlara ve hristiyan azýnlýða yasal eþitlik statüsünü kabul etmedi. Ekonominin çöktüðü, nüfusun %40’nýn günde iki dolarla yaþadýðý, kitlesel iþsizliðin en yüksek noktaya vardýðý, okur yazarlýk oranýnda Arap ülkelerinin içinde en geri olan Mýsýr, ancak seküler demokratik bir sistemin istikrarlý kalkýnmayý garanti edebildiðini anlamaktan oldukça uzak görünüyor.

Hüsnü Mübarek kimi zaman aþýrý saldýrýlararak, kimi zaman uzlaþarak, MK hareketini politik yaþamdan  uzak tutmayý denedi, ancak baþaramad. Öte yandan hareketin kendisinde büyük bölünmeler yaþandý. Tam bu dönemde Mursi liderliðe seçildi. Onun döneminde politik bir bütünlük saðlama çabalarý defalarca denenmesine raðmen baþarýsýz kaldý.  

Mýsýr yasalarýnýn þeriata göre düzenlenmesi eðilimi giderek daha çok ilgi toplamasý, halkýn islami deðerlere göre yaþama ve bilgilenme isteði hýz kazanmýþtý. Tam bu sýrada, kamu ve özel yaþamda þeriatý farklý yorumlayanlara, uygulamayanlara ve karþý duranlara MK hareketinin nasýl tutum takýnacaðý sorusu toplumun her kesiminde sorulur hale geldi. Bu soru etrefýnda ayrýþmalar o kadar yoðunlaþtýki tutucu yöneticilerle genç üyeler arasýnda derin kopuþmalarý beraberinde getirdi.

Hareketteki tartýþmalar politik yaþama katýlýp katýlmama etrefýnda dönmüyordu, zaten politikanýn ortasýndaydý, tam tersine seçim kampanyalarýnda, eðitimde ve sosyal projelerde Mýsýr’ýn politik kamu yaþamýný ne kadar etkileyebileceði yönündeydi. Genç müslümanlar politikada ittifaklarý arýyor ve uzlaþma kültürünü öðreniyorlardý. Yani þeriatýn katý kurallarýndan taviz vermenin doðruluðuna inanýyorlardý. MK’daki anti-demokratik hiyararþi sorgulandýðýnda liderler kapý arkalarýnda uzlaþarak örgütsel sorunlarý çözüyorlardý. Hemen arkasýndan da, 'Ýslam huwa al-hall' (Her þeyin çözümü islamdadýr) diye açýklamalar yapýyorlardý(7).

MK’e üye olmak ne kadar zorsa  ayrýlmak da o kadar zordu. Üye olabilmek için çeþitli aþamalardan geçirilenler adaylar, liderlerin onayýna baðlanan ve uzun süren üyelik süreci deneme ve sorgulamalardan sonra sonuçlanabiliyordu. Üyelerin tüm yaþamý MK'nýn kuþatmasý altýndadýr: Sosyal yaþýmýn her alaný diðer üyelerle paylaþýlýyor ve hatta evliliklerin çoðu ayný dar çevre içinde yapýlmasý özendiriliyordu. Bu yüzden ayrýlmak veya atýlmak bir üye için felaket demekti.

MK hareketi iki büyük staratejisini hiç bir durumda terk etmedi. Staratejilerinden biri yeni üyeler kazandýran, kendine saygýyý arttýran yerel taban örgütleridir. Diðeri ise kurduðu ve yönettiði geniþ sosyal ve vakýf aðý. Özellikle saðlýk ve eðitimde ayný örgütlenmeler geliþtirerek sürdürüldü.  

MK’in yüzyýllýk geçmiþi aslýnda Mýsýr devlet politikasýnýn iki yüzlü ve belirisiz yapýsýnýn bir yansýmasý gibi, belirsizliklerle doludur. Hareket ne yasallaþtý ne de sürekli illegal kaldý. Adaylarý seçimlere katýldýðý gibi bazýlarý iþkencelere uðradý, hapislere girdi. Yýllarca süren bu belirsizlik, hareketi, örgütsel bir gizliliðe ve aþýrý hiyararþik bir yapýya soktu.      

Örgütsel yapýnýn bu kadar anti-demokratik ve  insani olmayýþýnýn tek nedeni var: Yönetim elitinin etkisini güçlü ve sürekli tutmak. Mohamed Badie, Mursi ve Khairat al Shatir bu çaðdýþý yapýnýn tepesidekilerdi. Kapitalist serbest pazarý, liberal temsili demokrasiyi ve kapitalist ekonomiyi eksiz uygulayanlar bunlardý. Lider kadronun tamamý Mubarek rejiminin baskýcý, otoriter,  vesayetçi kapitalizminin içinden gelme, zengin deneyimler geçirmiþ ve ayný zamanda çok zengin olmuþlardý. Hatta o kadar çok ileri gittilerki, statülerini ve zenginliklerini korumak için MK’lerin örgütlenmesindeki en küçük bir reform hareketine bile sempati duymaz oldular.

Büyük ayaklananmanýn olduðu 2011 yýlýnýn hemen öncesinde MK’lerin üyesi olanlarýn çocuklarý ve islami deðerlerden dolayý hareketten uzaklaþtýrýlan, reformist gençlerden oluþan genç bir kuþak politik yönden çok aktifti. Bunlar 2011 yýlýnda diðer seküler gençlerle saðlam ittifaklar gerçekleþtirerek ayaklanmaya öncülük etti. Yaþlý kuþak ise uzun bir zaman gençlere ve halk direniþine karþý durdu.

Mursi’yi deviren askeri darbe öncesi ve sonrasýnda geliþen þiddet eylemleri hareketteki açmazý bir kez daha su yüzüne çýkardý. Olaylar sýrasýnda MK’in kendilerini islamýn tek temsilcileri olarak görmeleri genç Mýsýrlýlarý kýzdýrdý. Halk islamý iyi bildiðini MK’lerin otoritesine gereksinim duymadýðýný olaylar sýrasýnda dile getirdi. Ýslamýn bir yönünü geliþtirmek, propaganda etmek partide bir çok kiþinin tepkisini çekti.  Partiden ayrýlanlar, eski düzen taraftarlarý Salafiler ve partinin insanlara nasýl müslüman olunabileceðini anlatmanýn bir partinin iþi olmayacaðýný düþünenler Mürsi’yi devirme koalisyonu kurdu (12).

Haziran’da sokaklara dökülen milyorlar Mursi ve partinin Mýsýr halkýndan koptuðunu, Pan-Ýslamist idealler peþinde gitmekten baþka bir amaçlarý olmadýðýný biliyordu. Her ne kadar Mursi ve taraftarlarý Mýsýr’ýn ulusal çýkarlarýnýn mücalelerinin merkezinde olduðunu söylediyseler de çok kimseyi inandýramadýlar. Artýk hareketin bir ideoloji, bir dava ve misyon amaçladýðýný direniþtekiler biliyordu.

MÜSLÜMAN KARDEÞLERÝN BÝR YILLIK ÝKTÝDARI

Seçilmesinde aktif rol alan El Kifaye (Yeter) hareketi daha bir yýl geçmeden, Tamarod (Direniþ) adýný alarak tüm ülkede Mursi’nin istifa etmesi için büyük bir imza kampanyasý baþlattý.  Dört yýllýðýna seçilen Mursi bir yýl içinde ona oy vereni ve vermiyeni büyük bir hayal kýrýklýðýna uðratmýþtý. Direniþ hareketinin imza kampanyasýna 22 milyon kiþi ismini yazdýrýnca Mýsýr yeniden politik bir krizin içine sürüklendi.

Mursi’ye verilen oylardan çok fazlasýný yanýna çeken Direniþ hareketinin baþarýsý bununla da kalmadý. 30 Haziran’da genel direniþ çaðrýsý yaptýðýnda tarihte benzeri görülmeyen halk gösterilerinin önü açýldý. Mýsýr ikinci bir defa bir diktatörü yýkmaya karar vermiþti. Milyonlarca Mýsýrlý, Tahrir meydanýný ve ülkenin diðer meydanlarýný doldu. Günlerce süren gösterilerde nicelik ve nitelik en yüksek düzeydeydi. Mursi’ye istifa çaðrýsý yapanlarýn sayýsý Mubarek’in 2011’de istifasýný istiyenlerden çok daha fazlaydý. Mýsýr’lýlar ülkenin dört bir yanýnda nefretlerini haykýrýrlarken büyük bir ekonomik ve politik güç olan ordu, Mýsýr sokaklarýnda yeniden boy göstermeye baþladý.

MK iflasýn eþiðindeki bir ülkede yönetimde olduklarýný biliyorlardý. Döviz reservleri  tükenmiþ, parasý develüe edilmiþ, eflasyonu hýzla yükselen, genç nüfusunun büyük çaðunluðunun sorunlar bataðýnda debelendiðini hem müslüman hem de müslüman olmayan politikacýlar ve özellikle ordu iyi biliyordu.

Ülkenin ve halk devriminin geleceðini yakýndan ilgilendiren önemli kararlarýn verilmesi gerektiði kritik bir aþamaya gelinmiþti. En önemlisi MK hareketin kendini yeniden tanýmlamasý gerekiyordu. Demokrasiyi yaþatan ve ileriye taþýyan halkýn deðiþim talebini ve  baskýsýný ciddiye almayan MK, islami bir devlet kurma hedefinde ýsrar edince bu kendi  sonlarýný hazýrladý.

Mursi ve partisi, halkýn talepleri doðrultusunda politika izleyeceðine seçilmemiþ MK Bürosu'nun doðrultusunda kendine yol aradý. Bir yýl boyunca Mursi’nin kendisi otoriter kararlar vererek, kamuoyu eleþtirilere sýrtýný dönerek, Mýsýr halkýnýn deðil MK’in baþkaný olduðunu fiilen gösterdi.

MK arasýnda liderlik zaafýnýn varlýðý sonucu, anayasanýn hazýrlýðý, en tutucu milletvekillerinin ellerine terk edildi. Aþýrý islamist anayasa kamuoyunda hiçbir ilgi görmedi.  

Anayasa hazýrlýðýnda yapýlan fahiþ hatalarý affettirmek amacýyla orduya devlet içinde devlet misyonu yükleme giriþiminde bulunuldu. Hata bir baþka hatayla örtbas edilmeye çalýþýldý. Mürsiye karþý islami ulus ayaklandý. MK'nýn ülkeyi kendi görüþleri doðrultusunda yeniden biçimlendirmeye  girmesi kabul edilemezdi.

MK iktidardayken Mubarek rejiminden aldýðý ekonomik politikalarýný kesintiye uðratmadan derinleþtirerek sürdürdü; mali kemer sýkma politikalarýyla birlikte neo-liberal ekonomik politikalar acýmasýzca uygulandý. Mýsýr’da MK emek karþýtý sað politikalar geliþtirdi. Mursi’nin MK partisi ABD’deki Tea Partisi gibi iþçilere ve sola karþý politikalar geliþtiren, aþýrý saðcý, dinci ve ýrkçýdýr.   

Askeri darbenin MK üzerine gitmesi, aðýr darbeler vurmasý tüm bu eleþtirileri gölgede býraktý. Hareketin merkeziyetçi olmasý, iç tartýþmalarý yasaklamasý, yöneticilerinin izole yaþamý böylesi aðýr bir yenilgiyi getirmiþti. Elbette baský ve terörün tek sorumlusu MK hareketi deðildir ancak MK bu yapýsýyla büyük sorunlarýn üstünden gelebilecek politik ve örgütsel kabiliyete sahip olmadýðýný da gösterdi.

MK’lerin iktidardaki baþarýsýzlýðýna neden olan politikalarý beþ gurupta toplanabilir: 

  • MK’lerin iktidar zaafý vardý. Alýnmamasý gereken kararlarý almaktan çekinmedi.
  • MK ideolojik bir saplantý içindeydi. Toplumun bütününü görmedi, diyaloða ve uzlaþmaya kapalýydý.
  • Mürsi iktidarý MK’lerin kontrol edemeyeceyi güçler tarafýndan yýkýldý. Bu güçler MK’in sýnýrlarý dýþýndaki politik dinamiklerdi. MK, bunlara zorla politikalarýný empoze etmeye çalýþtý. 
  • Ýslamcý olmayan geniþ bir seçmen kitlesinin onlara neden oy verdiðini anlamadýlar. Halkýn içinde en örgütlü olanlarýn MK olduðunu gören seküler müslüman ve müslüman olmayan Hristiyan Kiptiler, Mubarek’e karþý onlarý destekledi. Çünkü baþkanlýk seçiminde diðer alternatif Mubarek rejiminin subaylarýydý. Halk eski diktatör yandaþlarýný iyi tanýyordu.
  • Mýsýr devrimi MK'lerle ne baþlatýldý ne de kazanýldý. Ayaklanma sýrasýnda MK sokaklarda savaþan güçler tarafýndan sýkýþtýrýlmýþ ve kuþatýlmýþtý. Gönülsüzce halktan yana taraf tutular (12).

Bir yýllýk iktidarý boyunca Mursi gaf üstüne gaf, hata üstüne hata iþledi. Seçilmeden önce verdiði tüm sözleri unutarak söylediklerinin tam tersini yaptý. Söylemde ve pratikte çeliþki yaratan noktalar þunlardý:

  1. Baþkanlýða aday göstermeyeceklerini ve parlamentoda çoðunluðu hedeflemediklerini söyledikten kýsa bir zaman sonra tam tersini yaptý. Seküler müslümanlara ve müslüman olmayan halka  düþman olanlarla ittifak kurdular. Bu duruþlarýyla MK’lerin amacýnýn özgür ve demokratik bir Mýsýr yaratmak  olmadýðý anlaþýldý. Ýktidarýn tamamýný bir an önce ele geçirmeyi hedeflemiþlerdi.
  2. “Ekmek, özgürlük ve adalet” haykýrýþlarýyla devrimi baþlatanlarýn gözünün içine baka baka yeni bir sivil diktatörlüðün yollarýný döþedi. Çok az Mýsýrlýnýn katýldýðý, istenmeyen bir referndumla bir anayasa kabul edildi. Kadýn haklarýnýn kýsýtlandýðý,din özgürlüðünün baský altýna alýndýðý ve konuþma özgürlüðünün itibarsýzlaþtýrýldýðý bir anayasaydý. Mursi de Mubarek gibi kendi diktatörlüðüne yasal bir kýlýf hazýrladýðý gibi kendisine muhalif olanlarý kanlý bir biçimde susturarak eskisini aratmaz metodlar kullandý.
  3. 'Devrimi koruma' adýna Mursi bir kararname çýkardý. Buna göre, kendisi, Þurasý ve Anayasa Konseyi hukuki soruþturmalarýn dýþýnda tutuluyordu. Bu kadar yetkiyi ele geçiren Mursi bir ‘firavun’ dan daha büyük bir diktatör olabilecek gücü ele geçirmiþti.       

Müslüman kardeþlerin ve Mursi’nin yaptýklarý anti-demokratik hatalarý hafifletmek için çeþitli gerekçeler söyleyebilirler. Ancak þu bir gerçek ki demokrasiyi bilinçli bir biçimde kullandýlar ve iktidara gelince fýrlatýp bir köþeye attýlar. Ordu bu fýrsatý iyi kullandý ve demokrasiyi yeniden kurum ve kurallarýyla çalýþtýracaðý sözünü vererek iktidara el koydu.

MÜSLÜMAN KARDEÞLER'ÝN ÝKTÝDARDAN UZAKLAÞTIRILMASI

Gösteri ve yürüþünün üçüncü gününden sonra politik iklim aniden deðiþti. Kimini kýzdýran kimini sevindiren askeri darbenin, halk gösterilerinin doruk noktasýnda olduðu bir zamanda gerçekleþmiþ olmasý düþündürücüydü. Ordunun baþýndaki genel kurmay Al-Sisi gösterilere katýlan halkýn isteði doðrultusunda yönetime el koyduklarýný açýklayarak, Mursi’nin istifasýný istedi, anayasanýn, parlamentonun ve hükümetin düþürüldüðünü açýkladý.  

Askeri ve ekonomik yönden ordunun Mýsýr toplumunda ayrý bir yeri vardýr. Ortadoðunun en büyük ordusudur ve çok sayýdaki Mýsýrlý'nýn iþ ve geçim kapýsýdýr. Her üç Mýsýrlý'dan biri ordunun bir iþyerinde çalýþýyor. 1952'de kurulduðundan beri ordu, toplum yaþamýna dolaylý yoldan müdahele eder. Mýsýr altmýþ yýldýr militarist bir toplumdur. ABD ve Batý sürekli bu askeri kurumun arkasýnda durur ve onu durmadan finanse eder (4).

 

Mubarek etrafýnda palazlanan liberal elit ve direnenlerin önemli bir çoðunluðu, ülkede gerçek anlamda bir demokrasinin kurulamayacaðýný, tam anlamýyla sivil bir yönetime geçilemeyeceðini yazýp duruyorlar. Onlara göre Mýsýr’ýn toplumsal yapýsý, altyapýsý ve halkýn eðitim düzeyi buna olanak tanýmýyordu. Ayný kesimler bir örgütsel yapý da yaratamadýðýndan dolayý, ordunun müdahelesini normal görüp, askerin laikliði koruyabileceði ve Müslüman Kardeþler'i durdurabileceði  söylemini geliþtirdiler.

Mursi iktidara geldiðinde generaller üç strateji belirlemiþlerdi: MK'e karþý kendi kurumsal birliðini koruyarak politikada karar verici örgüt olarak kalmak, gemisi su alan Mursi’yi ilk fýrsatta terk etmek ve gittikçe aðýrlaþan dýþ güvenlik ihtiyacýný karþýlamak. Sisi'nin ultimatom vermesiyle Mursi’yi terk etme stratejisi devreye girdi.

Ordu ABD’nin kontrolünde dipten çürümüþ farklý farklý politik akýmlarýn faaliyet alanýna dönüþmüþtür. Guruplarýn içinde en etkili olaný MK ve Selafilerdir.Mýsýr ordusu seküler bir kurum deðildir. Tam tersine Arap ulusalcýlýðý çöktükten sonra islamý siyasete sokan kendisidir. Þimdi de el altýndan MK ile görüþme yollarýný aramaya baþladý bile.

Batýnýn kamuflajýný yaptýðý ‘askeri müdahele’ katýksýz bir askeri darbedir. Ancak bu darbe Türkiye’de veya Latin Amerika’da  yapýlanlardan çok farklýdýr.

Mýsýr, Türkiye, Ýsrail veya baþka ülkelerde politik istikrarýn ancak bir diktatör veya  entegre olmuþ yukardan aþaðý iþleyen devlet kurumlarý aracýlýðýyla saðlanabileceði, hala geniþ kesimler tarafýndan tercih ediliyor. Fakat son olaylarda görüldüðü gibi politikacýlardan umudunu kesen genç nesil, bu geleneksel parametrelerden koparak halkýn önderlik ettiði deðiþime büyük önem veriyor ve destekliyor.

Mýsýr’da yakýn bir tarihte tek bir sisyasi oluþumun politik bir merkez olmasý oldukça zayýf bir ihtimal. Orta ve uzun vadede siyasi islamýn politik hatalarýndan dersler çýkararak yeniden politikada aðýrlýk kazanmasý  tahmin edilebilir. Fakat siyasi islamýn bu en büyük bileþenini seküler güçlerle eskisiden farklý ve amansýz bir mücadele bekliyor.

 

DEMOKRASÝ: TAHRÝR’DEN BOÞALAN ENERJÝ

Ordunun kollayýp koruduðu ve MK’in dokunmaya cesaret edemediði toplumsal statükoyu halk Tahrir’de tamamen reddetti. Halk eski otoriter politik rejimi ve ona zemin hazýrlayan sosyo-ekonomik sistemi kaldýrýp yerine sosyal güvencelerle korunmuþ, özgür ve demokratik bir toplumsal yapýyý istedi ve bir yýl içinde gerçekleþtirdiði pratiklerle yaþadý. Sadece iki ayda, Aðustos-Eylül 2012’de, iþyerlerindeki grev sayýsý 1500’e varmýþtý. Ekim 2012’de baðýmsýz sendikalara üye olanlarýn sayýsý 2.5 milyonu aþmýþtý. MK’in hayal bile edemeyeceði bir þey oldu: Mýsýr’ýn imanlý, çalýþkan halký sayýsýz iþyerlerinin yönetimini ele geçirdi. 

Özgürlük, eðitim, saðlýk, elektrik, temiz su, iþ, gýda ve konut istiyen halk diktatör Mubarek’i  devirdikten sonra da ülkenin her köþesinde sosyal yaþamýný iyileþtirecek reformlarý dile getirdi. MK yýðýnlardaki bu güçlü politik iradeyi anlayamadý, halka raðmen þeriatý halka dayattý. 

MK’in öncülük ettiði siyasi islam son amacý dini prensiplere dayanan politik devlet kurmayý amaçlayan ýlýmlý islami guruplarýn yanýnda halifeliði yeniden kurmak istiyen aþýrý akýmlara kadar çeþitli dini politik örgütlenmeleri barýndýrýyor. Ýç politik hesaplarla uðraþan kardeþler kendi dinsel anlayýþýný baþkalarýna dayatan bir tercih yapmak istedi. Fakat bir dini öbür din üzerinde üstün sayan hiç bir devlet veya Ýslami cumhuriyet gerçek anlamda demokratik olamaz gerçeðini görmemezlikten geldi.  Ýktidardayken islami doktrinlerine dayanan benzer bir rejimi Mýsýr halkýna dayatmasý sonucu milyonlarca mýsýrlýnýn nefretini kazandý. Tahrir’de milyonlarýn yarattýðý enerjiyi, sosyal ve ekonomik talepleri hesaba katamazlardý çünkü demokratik refleksleri olan bir hareket deðildi.

Tahrir’de dünyanýn en büyük direniþlerinden birini gerçekleþtiren bir halkýn iradesini anlamak istemeyen bir diðer kurum ise orduydu. Yüzlerce þirketiyle toplumun en ücra köþelerine kadar girmiþ bu anti-demokratik yapý yönetimi ele geçirdikten sonra benzer duyarsýzlýkla sosyo-ekonomik faktörün gücünü hasýraltý etti.

Yasal deðiþimler etrafýnda geniþ uzlaþmalar saðlandýktan sonra, süngü gölgesinde hazýrlanan yeni  anayasaya, referendumla oylandý ve kabul edildi. Ordunun ve El Nour (Selafist) Partisi'nin ortaklaþa hazýrladýklarý anayasada üç yýl direnen halkýn iredesi yansýtýlmadý. Eski anayasanýn özü itibariyle olduðu gibi korunduðu biliniyor. Görünen odur ki yeni anayasa, iktidarý ordunun vesayetine terk ettiði gibi, yasalarýn bir çoðu seriattan ilham alýnarak düzenlenmiþ.

Yeni anayasanýn giriþi “Mýsýr, Nil nehrinin Mýsýrlýlara bir armaðanýdýr” cümlesi yazýlý fakat anayasa Mýsýr halkýna armaðan olmasý bir yana sanki aðýr bir tokat gibidir. Þurasý net: Demokrasi mücadelesi, islam ile demokrasi arasýnda uzlaþma saðlanýncaya kadar devam edecek.

Avrupa’da ulusal çýkarlarla demokrasinin uyumu uzun bir süreçten sonra demokrasiden yana çözüldü ve bugün ulus devletler artýk Avrupa’nýn bir çok ülkesinde demokrasisiz varlýk sürdüremez bir konuma geldi. Bu önemli tarihsel süreci tartýþan düþünürler, Ortadoðu’da islamýn özgün konumundan dolayý farklý görülmesi gerektiði kanýsýndalar. Ýslamý, demokrasiyi ve ulusal devletleri uyumlaþtýrmayý amaçlayan tartýþmalar üç ayrý politik kampta toplanýyorlar:

Demokrasi ile islamýn uzlaþabileceðine dair olumlu yönde söylem geliþtirenler, 'Ancak ve ancak demokratik-politik sistemin oluþturduðu bir anayasa, islami prensipleri ve demokratik iktidarlarýn prespektiflerini güvence altýna alabilir,' diyorlar. Adýna 'müslüman demokrasi' veya 'dini demokrasi' denilen rejimin politik ilkeleri tassavuf düþüncesine kadar uzanýyor*.

Ýkinci guruptakiler ise, islamýn yanlýþ yorumlarýndan kaynaklanan politik formülasyonlara vurgu yapýyor, 'Gerçek islam aslýnda demokrasiyle tam bir uyum içindedir,' diyorlar.

Üçüncü ve gerici olan gurup, MK ve onun etrafýnda odaklanan irili ufaklý cihatçý guruplanmalar, islam dünyasýnda islamiyetle demokrasi iliþkisinin imkansýz olduðuna inanýrlar. Onlara göre demokrasi (modernizm, laiklik ve parti kurma da dahil) batýya aittir ve kabul edilemez. Aile, cemaat, aþiretler ve halifelik siyasi islamýn temel örgütlenme modelleridir.

MK’in demokrasiden uzak söylem ve duruþlarý Arap devrimini geri çekmekerine, toplumun geniþ kesimlerinden uzak durmalarýna, liberallerden ve demokrasi güçlerinden ayrýlmalarýna neden oldu. MK tarafýndan ýsrarla ileri sürülen 'islam çözümdür' anlayýþý, Mýsýr’da iflas etmiþtir. Hiç bir ülkede islam ne sorundur ne de çözümdür. Sadece siyasi islamýn inananlar üzerinden sürdürdüðü yanlýþ ve çýkarcý politikalar demokrasi için sorundur.  

Dipnot;

*Farabi ve Ýmam Gazali gibi büyük alimler insanýn gerçek özgülüðüne iliþkin islami düþünce vizyonunu geliþtirdi. Yirminci yüzyýlda onlarý izleyenler Müslüman demokrasiyi tartýþmaya açtýlar. Tartýþmayla beraber batý demokrasilerindeki radikal laikliye alternatif olan islami laiklik gündeme geldi. Batýdakinden farklý olarak  insan maddi ve manevi dünyasýyla tektir ve eþittir bundan dolayý islam ve demokrasi barýþabilir. Tanrýnýn halifesi olarak dünyaya gönderilen  Adem ve Havadan  çoðalan insan türünün her bir bireyi tanrýnýn yeryüzündeki temsilcisidir. Fatva veren halifelik kurumu gerekesizdir, her insan bir halifedir. Bireyler arasýnda ayýrým kabul edilemez. Demokrasiyi islamla kaynaþtýran düþünürler  insanýn özgür, tek ve eþitçe yaþamasý için demokrasinin gerekli  politik bir sistem olduðunda birleþiyorlar.  

 

 

Kaynaklar:

1- Muslim Brotherhood Project, 1982

2- Jadaliyya  B, “Is the Egyptian Revolution Aborted?”  Interview with Jadaliyya, July 12, 2013)

3- http://www.internationalmarxisthumanist.org

4- Gilbert Achcar, “Extreme capitalism of the Muslim Brothers,” Le Monde Diplomatique, June 2013

5- Peter Farmer September 4, 2012; The Muslim Brotherhood, Part I-II-III

6- “When Women Fear to Tread: Sexual Violence and the Egyptian Revolution,” Huffington Post, Feb. 23, 2013

7- Carrie Rosefsky Wickham,  müslüman kardeþler: bir müslüman haretin evrimi, 2012, Princton

8- John Calvert; Sayyid Qutb, Radikal Ýslamýn kökeni, Colombia University Press

9- James Toth; The life and legacy of a Radical Islamic Intellectual

10- Seamus Milne, The Revenge of History, Verso, London, 2012

11- Gilbert Achcar, The People Want, 2013

12- Rachel Shabi, how to wýn power and lose ýt again, New Humanist, Winter 2013

13- Samir Amin, No Hay Democracia autentica sin progreso socýal

14- John Esposito, Ýslam ve demokrasi, 1983

15- Roger Cohen, An Idle Rambo ýn a Rocky Egypt 

 

Mehmet TAÞ

11.02.2014

 

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.