“Mevzubahis vatansa…” hangi Kemal'in lafı? - Baskın Oran
27 Şubat 2014 00:12
Muhteşem Süleyman, oğlu Mustafa’yı katletti. Biz de bu vesileyle, Osmanlı’nın 600 yıl devam etmesinin cinayet sayesinde olduğunu öğrenmiş olduk.
Farkında mısınız, Başbakan Erdoğan da, iktidarını gümbürdeten hırsızlık haberlerini iki kavram kullanarak örtbasa çalışıyor: “Paralel devlet” ve “İkinci İstiklal Savaşı”. Yani, birincisi devletimizi tehdit etmektedir, devleti kurtarmak için ikincisini ilan ediyoruz. Asırlardır vatandaşın kulağından huniyle akıtılmış “devlet fetişizmi”ni kışkırtıp bu badireyi de atlatacak.
Bütün bunlarda “ilginç” olan şey, Devlet’in yüceltilmesi. “Korkunç” olansa, bunun temel felsefe olarak ruhumuzun dibine sızması. Prof. Mithat Sancar ile Dr. Eylem Atılgan’ın yargıç ve savcılarla konuşarak yaptığı TESEV araştırmasına verilen cevap: “Devletim, evvela devletim. Devletim olmadıktan sonra benim bireysel özgürlüğüm hiçbir işe yaramaz. Benim bireysel özgürlüğümün devletimle çatışmaması lazım”.
Okuduğumda, tek bir şeye şaşırmıştım: Bunu söyleyen ve kendini güçlü hissetmenin yolunu devlet’le özdeşleşmek olarak gören Yargı mensubunun niye “Atatürk demiştir ki…” diye başlamadığına. Çünkü bu ülkenin en kolay kullanılan kavramı “vatan” ve “devlet”, en kolay kullanılan kişisi de “Atatürk”.
“Rahmetli Atatürk ne demiş?...”
Barış Süreci için Âkiller heyeti olarak Afyon’dayız, şehit ve gazi ailelerini temsil eden dernekle de toplandık. Ses bandında şu da var:
Bir katılımcı: “Amca… Sen müsaade et. Avni Bey… (Gürültüler…) Son söz olarak şunu söyleyeceğim. Rahmetli Atatürk ne demiş? Söz konusu devletse, gerisi teferruattır.”
Başka bir katılımcı: “Osmanlı’da kardeş katli vacipti. Devletin emirlerinin bekası için kardeş katli vacip olur”.
Bunlar, “devlet” diye diye, bağırlarını cayır cayır yaktığımız insanlar. Ne deseler he diyeceksin. Ama biz başkasının bağrını yakmak amacıyla vecize uyduranları da çok gördük. Mesela, 1960’ların ortasında sol düşmanlığı tavan yapmışken, Atatürk’ün "Komünizm, Türk Dünyası'nın en büyük düşmanıdır. Her görüldüğü yerde ezilmeli" vecizesi çıkmıştı ve bu laf her tarafa, bu arada da Erzurum Atatürk Üniversitesi’nin girişine asılmıştı.
Çetin Altan bir gün bir kitabın arkasında bu sözü Atatürk’ün el yazısı olarak görünce, İsmet Paşa’dan temin ettiği başka Atatürk el yazısı örnekleriyle birlikte İsveç Devlet Kriminoloji Enstitüsü’ne yolladı. Oradan resmî rapor geldi: “Bu el yazısı, Atatürk’ün örnek olarak gönderilen diğer yazılarıyla aynı elden çıkmış değildir”.
Bunun üzerine, iddianın sahibi olan yaşlı sanatçı Münir Hayri Egeli’ye döndü nazarlar. Egeli şöyle savundu: “Ben o sözü o belgeden cama dayayarak kopya çekmiştim”. Egeli’yi sıkıştırdılar, nerede o belge diye. Dedi ki: “Yerini söyleyemem. Söylersem, komünistler gidip imha ederler”. Bu arada Ç. Altan milletvekili oldu, TBMM’ye sözlü soru verip belgenin yerini sordu, böyle bir belge olmadığı ortaya çıktı (Ç. Altan, Sabah, 25.06.1999).
“Anahtardır, zihinleri açar”
Bir süredir, “Mevzubahis vatansa, gerisi teferruattır” lafı çıktı Atatürk’ün. Şimdi de Ulusalcılık tavan yapmış vaziyette ya, bazıları çok beğendi. Mesela, piyasadaki “sözlük”lerden birine girince şunları okuyoruz; tırnağa almadan ve virgülüne dokunmadan veriyorum:
burda bahsedilen emparyalizme karşı vatanı korumak olduğundan bazı hödük vatanseverlerin pay çıkarmaması gereken cümle.teferruat kalan kısmı ise sağcı-solcu,dinci-laik,devrimci-ülkücü gibi birbirini yiyen kesimlerin böyle ayrıntilarla uğraşmaması vatan savunmasında birleşmesidir.kemalizmin de amacı böyle çatışmalara yer vermemek tek bir devlet ideolojisi altında birleşmektir zaten.
‘vatan neden sevilir?’ sorusunu sordurmayan cevap.
atatürk'ün en sevdiğim sözüdür. herşeyi kapsar. kilit bir sözdür. anahtardır. zihinleri açar.
bütün türk gençliği olarak özellikle bugünlerde hayat felsefesi haline getirmemiz gereken, mustafa kemal atatürk tarafından söylenmiş vecize. ulu önder atatürk ta o zamanlardan görmüş neler olabileceğini. hayatlarındaki önemli olan tek şey, kızlar, marka, araba vesair olan gençlerin özellikle daha dikkatli okuması ve anlaması gerekir bu cümleyi. arkadaşlar vatan elden gidiyor, hala demokrasi, abdnin bizden süre istemesi falan tartışılıyor. vatanın bütünlüğü elden gidince bakalım hangimiz şu anki kadar rahat dolaşabileceğiz? biz türk gençliği olarak tavrımızı ortaya koymazsak kim kurtaracak bu vatanı.
‘toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır’ ile beraber söylenince iyi bir anlam bütünlüğü yaratıyor.
vatana sahip olmadan ne insanın ne de insan için özgürlüğün kıymeti olacağı gerçeği ile düşünülmeli ata'nın muhteşem vecizesi.
Hangi Kemal, bir bilseniz…
Doçentlik tezi olarak “Atatürk Milliyetçiliği”ni yazmıştım. 1981 sonuydu. Reddedildi. Kitap olarak ancak 1988’de yayınlayabildim. O dönemde, Atatürk’ün üç ciltlik “Söylev ve Demeçler”i ile bir ciltlik “Tamim, Telgraf ve Beyannameleri”ni, ayrıca çok sayıda hatıratı okumuş, hiç böyle “teferruat” lafına rastlamamıştım. Şimdi duyup şaşırıyorum.
Elimdeki Âkiller kitabını yayınladıktan sonra bu kitabı yeniden yazıp, (farkı görülsün diye) eskisiyle birlikte yayınlayacağım. Oraya bir de, Atatürk’ün nasıl kullanıldığına örnek olarak, 31/10/2007 tarihli şu gazete haberini koymayı düşünüyorum:
“Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın ‘sınır ötesi operasyonun bütçeye maliyetine’ ilişkin sorusuna şu karşılığı verdi: Türk milleti vatanı için her şeyi verir ve vatanının her köşesine aynı gözle bakar. Bunu herkesin bilmesi lazım. İşte 'Sınır ötesi hareket olacak'... 'Teröristlere karşı hareket olacak, şu ne olacak? Bütçede ne olur?'... Vallahi bütçede hiç sınır yok. Vatan mevzubahisse gerisi teferruat. Bunun böyle bilinmesi lazım. Biz ölçümüzü biliriz, hesabımızı biliriz, kitabımızı biliriz. Ancak 'Vatan denildi mi' de gerisi teferruattır."
Not: A. Gül internet yasasına TC’nin değil, AKP’nin cumhurbaşkanı olarak imza attı. Anayasaya ayıp, kendine de yazık etti.
Baskın ORAN
Radikal 2, 23.02.2014
Son Güncelleme Tarihi: 27 Şubat 2014 20:27