ÇOCUKLARIN ÇABASI ÖVÜLMELÝ PERFORMANSI DEÐÝL
23 Ekim 2010 10:41 / 2031 kez okundu!
Sevgili Sevda Öðretmenim,
“Senin çocuklar” (geçen yýlýn 6 yaþ grubu) Ýlköðretime baþladý. Biliyorsun, çocuklarýmýzý ilköðretimde de takip ediyoruz. Senin çocuklarýn velileriyle de haberleþiyoruz ve durumlarý hakkýnda bilgi alýyoruz. Hiçbiri yeni koþullara uyum saðlamada sýkýntý yaþamadýlar. Malum ilk haftadan sonra “okul ödevleri” verilmeye baþladý.
“Hâlâ sayfalarca e, l, a, vs yazmalarý isteniyor mu?” dediðini duyar gibiyim. Evet, deðiþen bir þey yok. Ama bu yýl henüz “Bir sayfa a yazýn” ödevini, bir sayfa büyüklüðünde bir tane büyük a yazan çýkmadý.
Bugün anne babasý Elif’i bize getirdiler. “Sorun var” dediler. Aklýma sen geldin. “Bu çocuðun arka planý kaygý nesnesiyle dolu,” tespitini yapardýn ya. Bu arada söyleyeyim; Elif, uzun süre senin yasýný tuttu.Neyse konuya gireyim.
- Elif’in sorunu ne? Dedim.
- Harfleri yapamýyor, çizgi çizemiyor. Sýnýfýn en geri öðrencisi. Siz Elif’i ilkokula hazýrlamamýþsýnýz. Zaten öðretmeni de böyle söylüyor. Evde hýrçýn, aðlýyor, “yapamýyorum baþaramýyorum” deyip duruyor. “Rakamlarý da yanlýþ yazýyor.”
Þaþýrdým. Bize anlatýlan Elif, sanki bizim tanýdýðýmýz çocuk deðildi. Hakkýmýzda hüküm verilmiþti: Ýlkokula hazýrlýk yapýlmamýþ! Ne anlatýrsam anlatayým, bu tür yargý sahiplerini –üstelik geçen yýl çocuðun bir yýðýn etkinliðini de görmüþlerdi- ikna edemezdim. Sözün gücü nün en az olduðu anlardan birini yaþýyordum.
Elif’i çaðýrdým. Anne babasýnýn yanýnda Elif’le biraz sohbet ettim. “Bizi ve Masallar ülkesini aradýðýný, okulunu sevmediðini, okuldaki –bir varoþ okulu- çocuklarýn küfürbaz ve kavgacý olduklarýný” filan anlattý. Sesi ve beden dili kaygýlýydý!
“Gel bakayým, hünerlerini göster” deyip kalemi eline tutuþturdum. Üstelik önüne çizgisiz bir kaðýt koydum. Þu sýralar okulda yazdýklarýný yazmasýný istedim. Düzgün ve bitiþik þekilde “e, el, ele, elle…”yazdý. Yazarken harfin birini hatalý yaptýðý için “tuh, eyvah” diyerek bana baktý. “Hatalý olsun devam et, devamýnda düzeltirsin, sorun yok” dedim. Devam etti. Sonra 9’a kadar rakamlarý da hatasýz yazdý. “Aferin, git bahçede oyna” dedim ve oyuncaklara gitti.
Esasýnda 1.sýnýfýn baþýnda yapýlan iþ, kendi anadilimizin okunmasý ve yazýlmasýnýn öðretilmesidir. Yani dil öðretimidir. Dil öðrenirken hatalý söyleme, hatalý yazma olduðunda anýnda düzeltici müdahalede bulunmak, anksiyete oluþumuna yol açtýðý için, hatalara bilerek göz yumulur. Süreç içinde çocuðun hatasýný kendisinin görmesi saðlanarak, düzeltme yoluna gidilir. Benim bildiðim öðretmenlikte böyle incelikler vardýr. Ama bizim memlekette “hatasýzlýk, mükemmeliyetçilik” gibi tuhaf tutumlar baþat olduðundan çocuklarýn psikolojileri pek hesaba katýlmaz. Neyse.
Anne babasýna, geçen yýl yaptýðýmýz çizgi çalýþmalarýný da gösterdim. Suçlamalarý temelsizdi, bunu fark ettiler.
- Pekiyi sorun nerede? Dediler. “Hata gelin olmuþ damat bulamamýþ” diyemedim.
Sorun ortadaydý: Elif’de kaygý oluþmuþtu! Ya baþaramazsam, kaygýsý. Çünkü çabasýna deðil, performansýna bakýlmýþtý.
Yedi yaþýnda bir çocuðun bir etkinlikte ustalaþmasý için, önce yetiþkinler tarafýndan desteðe ihtiyacý vardýr, çabasýnýn desteklenmesi gerekir. Sonra da zamana gereksinimi vardýr. Maalesef kaygýlanma eðilimi çok yüksek olan bu çocuðumuzun çabasýna deðil de performansýna dönük deðerlendirme yapýlmýþtý. Performansýnýn diðer çocuklardan geride olduðu kendisine hissettirilmiþti. Performansýna vurgu yapýlmasý çabasýný azaltmýþ, hatta özgüveni örselenmiþti. Bir çeþit çaresizliði yaþýyordu. Yarýþmacý ortam ona hiç uygun deðildi. Elif’i huzursuz eden performans kaygýsýydý! Bu kaygý, çocuðun ya çabasýnýn azalmasýna ya da aþýrý çaba göstermesine yol açabilirdi. Kendisinden aþýrý çaba beklendiði algýsý, onu eziyordu.
Anne babasýnýn yanýnda ona, “Yapýyorsun, yapabiliyorsun, yazabiliyorsun…” diyerek çabasýný övdüm. Baþkalarýyla yarýþmak zorunda olmadýðýný söyledim, kendi çabasýný çoðaltmasýný önerdim. Gözleri ýþýl ýþýl bakmaya baþladý.
Bir de anlaþma yaptýk kendisiyle: 1. “Yapamam, yapamýyorum…” gibi sözcükleri aðzýndan çýkarmayacak, aklýna gelince de o sözcükleri aklýndan kovacak. 2. Elinden geldiði kadar çaba sarf edecek, tekrar tekrar yazarak kendini geliþtirecek. 3. Okulda çözemediði bir sorunu olursa, önce öðretmeniyle paylaþacak ve çözmeye çalýþacak, ihtiyaç duyarsa benimle konuþmaya gelecek.
Konuklar gidince düþündüm: Çocuklarýn okullarýyla yapmasý gereken psikolojik sözleþmeleri, kaç öðretmeni ve yöneticiyi ilgilendiriyor acaba? Neden hâlâ çocuklar kendi içlerinde deðerlendirilmez de baþkasýyla kýyaslanýr? Temel becerilerin geliþtirilmesi döneminde çocuðun çabasýnýn övülmesi ve çoðaltýlmasý gerekirken, neden performansý deðerlendirilir? Anne babalar neden yüksek beklenti içine girerler ve o beklenti karþýlanmayýnca kaygýlanýr, kaygýlarýný da çocuklarýna geçirirler?
Sevda öðretmenim, son cümlem þudur: Bana kalýrsa bu memlekette okuyup yazan insan olunmamasýnýn önemli nedenlerinden biri, kendi ana dilimizin okuma ve yazmasýný sökerken yaþadýðýmýz travmalardýr. Kendi geleceðine bu kadar kötülük yapan millet az görülmüþtür.
Seni hiç unutmadýk. Sýcaklýðýn bizimle.
Muammer
23.10.2010
Son Güncelleme Tarihi: 23 Ekim 2010 13:35