MEMLEKET KÂBUS GİBİ/ MEMLEKET GURBET GİBİ
19 Ocak 2010 20:29 / 6406 kez okundu!
Abdi İpekçi’nin katili ülkücü M.Ali Ağca’nın tahliyesiyle birlikte yaşananlar karşısında duygu durumum aynen böyle: Memleket kâbus gibi, kendi yurdumda yine gurbeti yaşıyor gibiyim.
Siz nasıl bir duygu hali içindesiniz?
“Çocuklardan katil yaratan” memleket, katillerden kahraman yaratıyor, gördüğünüz gibi. Bu ülkenin normali buysa ya da yaşananları “normal” buluyorsa insanlar, kendinizi duygusal azınlık durumunda hissetmez misiniz? Yurdunuzda gurbette gibi hisset misiniz kendinizi?
İşyerimde çay getirdi K. Hanım. Ona sordum: Bu yaşananlar, medyada gördüklerin senin için ne anlam ifade ediyor? Aynen şöyle dedi: “ Katillerin arkasındayız demek bu. Aydınları öldürün, gerçekleri yazanları ve eleştirenleri katledin, biz size hapishanede de bakarız, dışarı çıkınca da kahraman yaparız, demektir bu.”
Ülkede yaşayan ortalama insanın algısı da, K. Hanımın algısı gibi değil midir?
Kalleş katilleri kahraman yapan anlayış, ortalama insanda adeta bu algıyı oluşturmak istemiyor mu? Zaten böyle bir algısı olanlarda varolan algı pekiştirilmek istenmiyor mu?
“Masumlar bir kere daha öldürüldü” duygusunu yaşatmaya kimin ne hakkı var? Kim şu anda İpekçi’nin, Tütengil’in, Dink’in, Karafakioğlu’nun, Bedrettin Cömert’in, Uğur Mumcu’nun ve diğerlerinin ailesinin yerinde olmak ister? Siz ister misiniz?
Ama bütün medyaya bir çift sözümüz olmalı: Meslektaşınız Abdi İpekçi adına, hiç olmazsa meslektaş dayanışması adına, kalleş-onursuz bir katili nefessiz bırakabilirdiniz. Ağca’ya gazeteci ve kameraman göndermeyerek, onu haber yapmayarak, manşete taşımayarak, onun davul zurna ile karşılanmasını ve beş yıldızlı otellerde “ağırlanması”nı görmezden gelerek önemsizleştirebilirdiniz! Ama öyle yapmadınız. Katillerin kahraman yapılması seremonisini manşetlerinize taşıyarak, haber bültenlerinizin başına taşıyarak katile ve katliamın esas sorumlularına nefes verdiniz, oksijen pompaladınız. Sizler Abdi İpekçi’ye zerrece saygı duysaydınız, Ağca’yı “havasız bırakırdınız.” Sizin eliniz temiz mi şimdi?
***
1 Şubat 1979’un üzerinden 30 yıl geçti. ABDİ İpekçi’nin katili kahraman muamelesi görüyor. Utanıyorum. Siz utanmıyor musunuz?
30 yıl sonra yine bir masum kardeşimiz, yine katil ya da katillerimizce yine kalleşçe – arkadan vuruldu- öldürüldü. Katil bu kez daha baştan kahraman muamelesi gördü. Tahliye olduktan sonra o da davul zurnayla karşılanır ve beş yıldızlı otellerde ağırlanır bu gidişle. Ve Hrant Dink’in katlinin nasıl organize edildiğini, nasıl engellenmediğini araştırıp yazan bir gazeteciye, katilden daha fazla ceza istemiyle dava açılır. Kâbus gibi…
Bu nasıl bir insanlıktır?
Bu nasıl bir vicdandır?
Bu nasıl bir adalettir? Kalleşler adaleti?
Bu nasıl bir kahramanlıktır?
Kalleşliği, katilliği, onursuzluğu nasıl kahramanlık sayarsınız?
Vuran, yakalanan, hapis yatan, hapisten kaçan, kaçtıktan sonra yine adam vuran adam belli.
Kaçtığı askeri hapishanenin komutanı belli, o ilin sıkıyönetim komutanı belli, 12 Eylül darbecileri belli, Mamak ve Diyarbakır ve diğer cezaevlerinde zulümleri yapan belli.
“Bana milliyetçiler adam öldürüyor dedirtemezsiniz” diyen belli, “Ülke için kurşun atan da kurşun yiyen de şereflidir” diyen belli, “6-7 Eylül başarılı bir özel harp işidir” diyen belli ve Maraş katliamının ve faili meçhul cinayetlerin özel harp işi olduğu belli, katili kahraman yapanlar gözümüzün önünde… Özel Harp’in Amerikan işi olduğu belli…
Siz hâlâ faşizm mi arıyorsunuz? Kalleşliğin, katilliğin, saldırıların sürekliliğinde bir sapma gördünüz mü siz?
***
Ben Konak Meydanına gidiyorum. Memlekette gurbeti yaşıyorsanız, katilden kahraman yaratılan bir ülkenin yurttaşı olmak istemiyorsanız, gelin Hrant için adalet isteyelim. Ülke için demokrasi devrimi isteyelim.
Muammer Sakaryalı
19.01.2010