Memê Alan Destaný
18 Mart 2020 18:45 / 3690 kez okundu!
Memê Alan Destaný, Kürt Padiþahý Mem ile Kürt Miri Ezdi’nin kýz kardeþi Zîn arasýnda geçen aþkýn, dramýn, ihanetin, kahramanlýðýn kaleme alýndýðý tarihi bir kitaptýr. Dengbêjlerin (kürt ozaný) klamlarýndan (þarkýlarýndan) derlenerek kaleme alýnan bu efsanevi kitap Kürt edebiyatýnýn eþsiz manzumelerinden biridir.
****
Memê Alan Destaný
Memê Alan Destaný, Kürt Padiþahý Mem ile Kürt Miri Ezdi’nin kýz kardeþi Zîn arasýnda geçen aþkýn, dramýn, ihanetin, kahramanlýðýn kaleme alýndýðý tarihi bir kitaptýr. Dengbêjlerin (kürt ozaný) klamlarýndan (þarkýlarýndan) derlenerek kaleme alýnan bu efsanevi kitap Kürt edebiyatýnýn eþsiz manzumelerinden biridir.
1942 yýlýnda Fransýz Yazar Roger Lescot tarafýndan derlenen Memê Alan destaný, denilebilir ki bir Kürt klasiðidir. Memê Alan, Mem û Zîn’den hatýrlayacaðýmýz Mem’dir. Ancak Ahmedî Xanî ile Loger Lescot ‘un kaleme alýþ þekillerinde farklýlýk vardýr. Lescot 20 tane Dengbêjden derleme yapmýþtýr, Xanî ise bilindik hikâyeye kendi þairsel hünerini katmýþtýr.
Lescot’a göre Mem ile Zîn, periler aracýlýðý ile birbirini görür ve birbirine âþýk olur. Ahmedî Xanî ise Mem ile Zîn’i, bir newroz alanýnda buluþturur ve birbirlerine aþýk eder.
Her halkýn bir edebiyatý olduðu gibi Kürt Halký’nýn da bir edebiyatý var ve içine girdikçe, inceledikçe büyüleyen bir edebiyat ile karþýlaþýrsýnýz. Memê Alan kitabý, Kürt edebiyatýnýn birçok özelliðini içinde besleyen aþk, kahramanlýk, savaþ, tarih, edebiyat ve sosyal yaþamýn destansý bir þekilde anlatýmýdýr.
Kürt edebiyatýnda Dengbêjlik (ozanlýk) geleneðinden gelen, sözlü bir edebiyat vardýr. Dengbêjler çoðu zaman enstrümansýz, bazen def eþliðinde hafýzalarýnda biriktirdikleri tarihi olaylarý, efsaneleri, kahramanlýk ve aþk olaylarýný aðýtlaþtýrarak ve kendilerince bir makam vererek dile getirirler. Günümüzde de yaþayan bu canlý tarih, birçok þair ve yazara kaynak olmaktadýr.
Mem û Zîn 1692 yýlýnda Ahmedî Xanî tarafýndan kaleme alýnýr. Yüzyýllardýr dilden dile aktarýlarak gelen, Cizre’de (Cîzîra Botan) yaþadýðýna inanýlan iki genç arasýnda geçen bir aþk hikâyesidir. Aþk örgüsünün yaný sýra yiðitlik, ihanet, sosyal yaþantý, dini ve kültürel deðerler büyük bir incelikle iþlenmiþtir.
Memê Alan Destanýnda aþk örgüsü hem erkek, hem de kýz cephesinden o kadar ince, keyifli zekice ve geniþ kelime daðarcýðýyla kaleme alýnmýþ ki, hissedilenler ve düþünülenler karþýsýnda vurulmuþa dönüyor; hatta kendinizce yaþamýþ olduðunuz aþklarýnýzý bir daha irdeleme gereði duyarsýnýz.
Zengin bir muhteviyatla kaleme alýnan Memê Alan destanýný okudukça tüm dünya halklarýnýn bu dili bilmesi ve bu keyfi almasý gerektiðini düþünebilir ve hayýflanabilirisiniz. Çünkü inanýyorum ki iyi bir okuyucu tat aldýðý bir eserden tüm insanlarýn da tatmasýný ister.
Þiirsel anlatýmla, Kürt örf ve ananelerinin, yaþam þekillerinin vurgulandýðý kitapta özellikle þu belirlemeler bize tarihi destanýn kadimliðini anlatýr; Kürt evine bir misafir gittiðinde, üç gün üç gece niye geldiði, kim olduðu sorgulanmaksýzýn en iyi þekilde aðýrlanýr. Üçüncü günün sonunda, misafire sorular sorulur.
Kürt geleneðinde erkeðin erkeðe söz vermesi son derece önemlidir. Can pahasýna dahi olsa verdiði söz yerine gelir.
Kadýnýn saçýný kesmesi, felaket, yasa mateme yorumlanýr.
Mektubun ucunun yakýlý olmasý kötü haber demektir.
Ve gelelim kitaptaki olay örgüsüne. Birçoðumuzun bildiði Memê Alan, Mixribiyan adýnda bir Kürt Þehrinin padiþahýdýr. Periler aracýlýðý ile Cizîra Botan Miri, Mir Ezdî’nin kardeþi Zîn ile bir gece muhabbet eder ve ona âþýk olur. Zîn birden kaybolur. Aþk ateþinden hasta bir halde uyanan Mem, Zîn’i bulmak için Cizre’ye gider. Ancak yolu bilmez. Cizre yolu altý aylýk uzaklýkta bir yerdedir. Atý ile altý ay yol alýr. Sora sora gittiði yolda, baþýna türlü türlü olaylar gelir. Cizre’ye vardýðýnda Zîn’in niþanlý olduðunu ve padiþahýn kýz kardeþi olduðunu öðrenir. Zîn’in niþanlý olduðu üç kardeþten biri olan Çeko, Hesen ve Qeretacîn’in evine misafir olur. Kardeþlerin en büyüðü olan Hesen misafirine çok deðer verir ve onun isteði her ne ise yerine getireceði sözünü verir ve öyle ki Çeko, üç yýllýk niþanlýsý Zîn’den vaz geçer, Zin’i Mem’e helal görür. Ancak Mir Ezin’în veziri Fesat Beko (Bekoyê Ewan), türlü hile ve fitnelerle Mir’in kafasýný karýþtýrýr, Mem’in zindana atýlmasýna sebep olur. Mem, zindandayken içi zehir dolu bir narý ýsýrarak ölür. Bu narý da Zîn’e Beko’nun kýzý vermiþtir. Zîn farkýnda deðildir. Mem, narý, Zîn’i, olacaklarý rüyasýnda görmesine raðmen ýsýrýr ve ölür. Ardýndan Zîn de ölür. Mem diðer dünyada Zîn ile buluþacaðýna, orada nikâhlarýnýn kýyýlacaðýna inanýr. Mir Ezin yaptýðýna piþmandýr, Beko’nun ölüm fermanýný çýkarýr. Beko ölür ancak iki aþýðýn mezarý arasýnda kara bir çalý olarak boylanýr.
Üstünkörü anlatmaya çalýþtýðým bu hikâyedeki karþýlýklý konuþmalar, betimlemeler, duygu ve düþünce derinliði kesinlikle bir tiyatro olabilecek niteliktedir. Nitekim hem Türk hem de Kürt televizyonlarýnda film ve dizi olarak halka sunulmuþtur.
Ýnsanlar bildiði kelime kadar düþünür. Büyük kelime zenginliðine sahip olan Kürt dili ve edebiyatý ayný zamanda fikir, düþünce, anlatým, kurgu babýnda da zenginlik gösterir. Özellikle sözlü anlatým sanatçýlarý olan Dengbêjlerin ezber güçleri ve hafýzalarý bu iddiayý güçlendirmektedir.
Memê Alan destaný, ilk önce 1890 yýlýnda, A. Socýn (Sosen tarafýndan) Almanya’nýn Petresburg, þehrinde toplanýr.
1903 yýlýnda Almanya’da A. Von Le Coq tarafýndan derlenir.
1906-1909 Oscar Mann tarafýndan Berlin’de, 1926 yýlýnda Hugo Makas (Makaþ) tarafýndan Leningrad’da derlenerek Avrupa okuyucularýna sunulur.
1936 yýlýnda Erivan da Kürtçe bilen sanatseverler sayesinde Kürtçeye çevrilir.
1942 yýlýnda Fransýz yazar Roger Lesgot, Mir Celadet Bedirxan’ýn yardýmýyla Memê Alan’ý Beyrut’ta Fransýzca’ya çevirir. Roger Lesgot, dengbêjlik geleneðine oldukça deðer verir. Roger Lesgot’a göre Dengbêjlik yani sözlü sanat, zamanla ortadan kalkacak, beraberinde folklor ve deðerler de yok olacaktý. Bu düþünceyle, detaylar atlanmadan edebi ve þiirsel bir tarzla kaleme aktarmýþ olduðu bu eþsiz destan, okunmaya deðerdir.
Memê Alan kitabýnýn önsözünde (peþgotin) Nurettin Zaza’nýn kaleme almýþ olduðu deðerlendirmeler oldukça önemlidir. Nurettin Zaza, Memê Alan destanýný geniþ bir þekilde incelemiþtir.
Memê Alan Kitabýný incelerken, Nurettin Zaza’nýn önsözünü de deðerlendirmekte fayda vardýr çünkü kitap hakkýnda okuyuculara çok çarpýcý bilgiler vermektedir. Nurettin Zaza’nýn deðerlendirmelerine göre; Memê ismi Muhammed isminden gelir. Destanýn kaynaðý Rojava’dýr. Destanda iyiler ve kötüler, haklýlar ve haksýzlar karþý karþýya gelmiþtir. Savaþlar, kýlýç ile at üstünde gerçekleþir. Destan’ýn kahramaný olan Zîn hakkýnda yeterince bilgi yoktur. Bu anlamda araþtýrma yapýlmasýný edebiyatçýlara býrakmýþtýr. Memê Alan destanýný, Ahmedî Xanî’nin Mem û Zîn, William Shakespeare’in Romeo ile Juliet, Homartes’in Zariadres ve Odatis destanlarýna benzetir. Ortak özelliklerini inceler.
Nurettin Zaza, Memê Alan destanýnda yer alan kahramanlarý ayrý ayrý inceler, kahramanlara biçilen roller üzerinde çarpýcý bilgiler verir. Ayný zamanda kitap aracýlýðý ile Cizre’nin tarihi yaþamýný, Kürtlerin Müslüman olduktan sonra Arap kültürünün Kürt insaný üzerindeki etkilerini inceler.
Memê Alan Destanýndaki tekerleme þeklindeki anlatý, hayal dünyasýndaki mübalaða, efsanevi benzetmeler, geniþ hayal gücüne eþlik eden cin, peri, hýzýr, uçan at, geleceði gösteren rüyalar gibi betimlemeler okunmaya deðerdir. Ýnanýyorum ki, Memê Alan kitabýnýn dilinizde býrakacaðý tadý unutamayacaksýnýz.
Murat AKKUÞ
15.03.2020, Iðdýr
Kaynak: Leyla Mihrinaz Engin