Mustafa’nın kargaları - Barbaros Altuğ
21 Ağustos 2012 11:57
Bayramın adı Ramazan Bayramı ve sadece bu bile kendi başına Atam Atam müritlerinin tüylerini diken diken etmeye yeterken birden bire kedi (kara kedimiz Eyup Can Sağlık oluyor) bayramda fare yakalamaya karar verdi. Meğer Atam dininin mekkesi Selanik değil de Malatya değil miymiş?
Pembe panjurlu ev
İlk tepki elbette devletin resmî tarih sözcüsü olmaya gönül koyan Yusuf Halaçoğlu’ndan geldi. Atatürk asla ve kat’a Malatyalı olamazdı! Zira tarih profesörü “Atatürk’ün doğduğu eve kadar pek çok ayrıntıyı biliyor”du! Ata’sının bu kanıta gülecek kargaları kovaladığı bin yıldır zorla öğretilen 70milyon civarında Türk şahitlik etmezse, ilkokulda eski liderlerinin aya çıktığını falan öğrenen Kuzey Koreliler’le mutlu bir beraberlik dileyeceğiz kendisine; huzuru orda bulabilir.
Bu arada kedi ikinci fareyi yakalamaz mı? Meğer Atatürk’ün manevi kızı (Yılmaz Özdil olmayan) 2007 yılında bunu yerel bir gazetede ağzından kaçırmamış mı? Kaçırmış! Ülkü Adatepe gazeteye “Atatürk’ün ailesi Malatya’dan Selanik’e gitti . Ata’nın evinde bu konuşmayı duydum” diyor. Tekzip eden falan da yok.
Kemalist Çor
Olay dallanıp budaklanır, Tuna Kiremitçi uygun fiyata Malatya’dan kiralık ev bakıp Selanik’te Sonbahar romanını Malatya’da Kayısı olarak değiştirmeye uğraşırken manevi evlattan çıt çıkmıyor iki gündür.
Kitap kapağında envai fotoşokla kendini tek kaşı uzun Atam pozuna sokan Yılmaz Özdil bunun yerine ne mi yapıyor? Ülkü Adatepe’nin 2007 yılında “Atatürk’ün ailesi Malatya’dan” röportajını okurken herhalde gözü aynı sene yapılmış olan bir Yıldız Kenter röportajına takılıveriyor. Bunda bir şey yok; gözleri de sağlam, henüz tek gözünü çıkartıp yerine cam koyma safhasına gelmedi Özdil (seneye o artık). E o günlerde bir de Müşfik Kenter ölmesin mi?
Ata’sının özgür, Batılı memleketini kaybedip mini etekli İzmir dahi değil de pis tutucuların Anadolu’sundan geldiğini göreceğime yazı çorlarım daha iyi, diyor. Herhalde öyle diyor; çünkü Özdil’in bayramda “yazı” niyetine fışkırttığı şey birebir Ayşe Arman’ın Yıldız Kenter’le 22 Nisan 2007’de yaptığı röportaj! O kadar kendini “ne çorlasam farketmezler” hülyasına kaptırmış ki Özdil (kolay değil kıytırık ilkokul kompozisyonlarından yapılan oyunlarda ayakta alkışlanmak) Arman’ın sorularını dahi çorluyor. Ki sorular da tahmin edersiniz Arman düzeyinde: Jack de kim? Falan yani.
Bir de yazısının sonuna “film olur bu hikâye” eklemiş. Asıl senin filmin olur; intihal yaptığı için işten atılan ve pişman olduğunu söyleyen Fareed Zakaria ile karşılıklı oynarsın. Ama hem şişman hem de dersini bilmeyeni bimem ki artist yaparlar mı fotoşopla da olsa?
Tembel okur için yazıların linkleri:
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/21253444.asp?utm_source=twitterfeed&utm_medium=twitter
ve
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/6378063_p.asp
b_altug@yahoo.com
Taraf