RİSK ALMAK
05 Kasım 2021 12:57 / 492 kez okundu!
"Yaşamdaki risklerin bir başka boyutu siyaset arenasında geçerlidir. Demokrasi kuralları gereği ülkeyi ve kendinizi daha iyi sosyal ve ekonomik koşullarda yönetecek bir partiye oy vermek de bir risk değil midir? Üstelik bir dönem sonunda düşündüğünüz ekonomik ve sosyal rahatlamayı sağlamayan aynı partiye tekrar oy vererek yeniden şans tanımak risk olmaz mı?"
***
RİSK ALMAK
Bildiğiniz üzere risk; zarara uğrama tehlikesi, zarar görme olasılığı olarak tanımlanabilir. Yaşamımız süresince her kararımızda hepimiz belirli riskler almış olabiliriz. Yaşam, riskler oluştuğunda daha risksiz yöntemleri denememiz için bizleri olgunlaştıran, daha risksiz kararlar vermemizdeki önemli dersler niteliğindedir.
Bir otomobille yolda ilerlerken ilerde bir viraj olduğu ve belli süratle bu virajı geçebileceğiniz trafik tabelasındaki uyarılarda belirtilmiş olmasına rağmen bu uyarıları umursamayıp daha süratle bu viraja girdiğinizde arabanın ataleti sizi savurarak kaza yapmanıza neden olabilecektir. Daha sonraları aynı noktadan otomobilinizle geçerken süratinizi azaltarak daha dikkatle virajı geçmeyi tercih edersiniz mutlaka. Oysa bazen dik kafalılığınız tutar da aynı virajı tabelada yazan süratin üstünde bir süratle tekrar geçmeyi denerseniz kaza yapmanız büyük olasılıktır. Bu riske değer mi? Aynı riski defalarca almak ise aptallıkla eşdeğer sayılmaz mı?
Yaşamdaki risklerin bir başka boyutu siyaset arenasında geçerlidir. Demokrasi kuralları gereği ülkeyi ve kendinizi daha iyi sosyal ve ekonomik koşullarda yönetecek bir partiye oy vermek de bir risk değil midir? Üstelik bir dönem sonunda düşündüğünüz ekonomik ve sosyal rahatlamayı sağlamayan aynı partiye tekrar oy vererek yeniden şans tanımak risk olmaz mı? Hatta bunu daha da ileriye götürüp işi inada bindirmek aşamasında üçüncü dördüncü kez oy vererek iktidarda tutmak risk almanın boyutlarını aşan sosyolojik hatta psikolojik bir durum sayılmaz mı? Siyasette risk alarak yanılmak doğal kabul edilebilir lakin aynı riski tekrar tekrar almak kendimize eziyet olduğu kadar ülkemize de zarar değil midir?
Ülkemizde başkanlık sisteminden yana olan ve parlamenter sistemden yana olan olmak üzere ittifaklar oluşturulmuş bulunmaktadır. Üstelik başkanlık sistemine geçişte eski yönetim biçimlerindeki koalisyonlardan ülkenin zarar gördüğü algısı kullanılmış iken şimdilerde bu ittifaklar birer koalisyon değil de nedir?
Başkanlık sisteminin denendiği bunca sürede hem ülkeye hem de vatandaşlara hiçbir şey kazandırmadığı hatta çok şey kaybettirdiği vatandaşlarının çoğunluğunca dile getirilmektedir.
İlk seçimde yine risk almayla karşı karşıya kalacağız. Millet ittifakının dile getirdiği güçlü parlamenter hükümet sistemine geçilebilmesi başkanlığa karşı olan ittifakın tek cumhurbaşkanı adayıyla seçime girilmesi riski azaltacak veya ortadan kaldıracaktır ki yüzde 60 dolayında vatandaş başkanlığa karşı görünmektedir. İttifak oluşturan her partinin kendi adayını cumhurbaşkanı adayı olarak seçime sokması ile en çok oyu alan iki adayın ikinci oturumda seçilmesine bırakılması ise büyük risk oluşturacaktır kanımca. Geçenlerde vefat eden Ferhan Şensoy’un “Çok faşist bir yağmur yağıyor. Büyük bir şemsiyenin altında toplanmamız lazım” sözünü dikkate almak gerekir kanaatindeyim. Sonrasında risk oluştuğunda son pişmanlık da fayda etmeyecektir.
Muzaffer NARMAN