TÜKETEREK TÜKENİYORUZ
11 Mart 2021 13:01 / 3306 kez okundu!
Tüketmek deyince sadece yeme içme tüketimi gelmesin aklınıza. Öylesine geniş yelpazede öyle şeyler tüketmekteyiz ki giderek kendi yaşam alanımızı ve kendimizi tüketmeye olanca hızımızla devam etmekteyiz tükettiklerimizle. 21. yüz yılın tüketim çağı olduğunu sanırım hepimiz kabul edebiliriz artık.
****
TÜKETEREK TÜKENİYORUZ
Tüketmek deyince sadece yeme içme tüketimi gelmesin aklınıza. Öylesine geniş yelpazede öyle şeyler tüketmekteyiz ki giderek kendi yaşam alanımızı ve kendimizi tüketmeye olanca hızımızla devam etmekteyiz tükettiklerimizle. 21. yüz yılın tüketim çağı olduğunu sanırım hepimiz kabul edebiliriz artık.
Dünya genelinden baktığımızda; dünyamızın denizlerini, ormanlarını, tatlı su kaynaklarını nefes aldığımız havayı kirleterek tüketmekteyiz. Giderek tüm canlıların yaşam alanlarını yaşanmaz hale getirmekteyiz. Bazı ülkeler bu tükenişin ayırdına varıp çözüm üretmeye çalışmakta, tüketimi durdurmaya, değilse yavaşlatmaya projeler hazırlamakta uygulamaya gayret etmekteler.
Dünya geneli dışında ne yazık ülkemiz insanları da vandalca kendi yaşam alanlarımızı yok etmekte yarışıyoruz.
Para uğruna, altın madeni veya daha başka yeraltı madenleri araştırma nedeniyle toprağı, yöresel florayı ve faunayı değiştiriyor yerüstü ve yeraltı sularını kirletiyor sorumsuzca yok ediyoruz.
Denizlerimizdeki balıkları sınırsız ve sorumsuzca avlayarak balık çeşitliliğimizi tükettik, tüketmeye devam ediyoruz.
Ülkemizin beslenmesinde temel olan üretici köylülerimizin üretim gücünü yok ettik, çiftçiliği tükettik, tüketmeye devam ediyoruz hala.
Hemen hemen her şeyi ithal edip aracıların zenginleşmesini sağlıyor karşılığında küçük esnafı, üreticiyi de silmekte tüketmekteyiz ekonomi alanından.
Hukuka güven yok düzeyine indiğinden yaşama güvenimizi yitirerek tükeniyoruz.
Seçerek iktidar verdiğimiz siyasilerin vurdumduymazlığını gördükçe geleceğin karanlığını düşünerek umutlarımızı tüketiyoruz.
Sağlıklı bir ortamda yaşama şansımız ise son dönemdeki pandemi nedeniyle büyük risk oluşturmakta ve tek yardım alabileceğimize devletimizin umursamazlığı neticesi yaşama cesaretimizi tüketmekteyiz her geçen gün.
Pazara endeksli kapitalist sistemin sat daha çok sat, tüket daha fazla tüket sarmalı içine hapsolmuş vaziyetteyiz ne yazık. Medyanın körüklemesiyle elde birikmişleri elde olmayanı ise borçlanarak bu sarmal içinde debelenip durmaktayız tüketim düşüncesi içinde.
Para, genel yaşam biçimimizi, ahlakımızı, inandığımız değerleri, din inancı anlayışımızı, dürüstlüğümüzü, vicdanımızı yok etmiş görünmektedir. Değerlerin en başını işgal etmiş durumda ne yazık para. Dünya da belki ülkemizdeki kadar baş tacı edilmemiştir para. Tüketimin olmazsa olmazı para, giderek bir din ve tanrı kavramına yükseltilmektedir algılarımızda. Cebinde parası olmayan tüketmeyi düşünse de fiziki yetersizlik nedeniyle tüketme isteğinden vazgeçmemekte paraya nasıl ulaşırım derdiyle, ya banka kredilerini ya da kredi kartlarını devreye sokmakta veya gayrimeşru yolları denemekte parayı elde etmek için. Ayağında elli liralık ayakkabı olanın elinde beş-on bin liralık bir cep telefonunu görmemiz bizi şaşırtmıyor.
Tüketmeyince olmuyor mu? Yaşamsal zorunlu şeyler dışında lüks veya var olanın yenisini son modelini edinmeyince olmuyor mu? Zorunlu muyuz sidik yarışına çevremizdekilerle. Tüketerek gerçek olmayan statümüzün ne kadar önemli ve yüksek olduğunu başkasına ispata mecbur muyuz?
Belki anlayacağız tüketmenin ve tüketmek için temel olan paranın değersizliğini ama anladığımızda çok geç kalmış olacağız kanımca. “Son ağaç kesildiğinde, Son nehir kuruduğunda, Son balık avlandığında, işte o zaman paranın yenmediğini anlayacaksınız.” diyen Kızılderili atasözünü hatırlayacağız ama çok geç olacak ne yazık ki. Tüketmeye ısrar ettikçe kendimizi ve dünyamızı tükettiğimizi hiç görmeyeceğiz .
Muzaffer NARMAN
04.03.2021
Son Güncelleme Tarihi: 11 Mart 2021 13:26