Ucube
16 Ocak 2011 15:44 / 2214 kez okundu!
Nabi Yaðcý, ucube konusuna deðiþik bir cepheden yaklaþmýþ. Sanata bakýþ konusunun sivil toplumda, demokraside nasýl bir meþruiyet alaný kazanabileceðine deðinmiþ. Özetle, Ýzmir, "ucube"yi sorgulamayý sürdürüyor.
Baþbakan’ýn Kars’ta henüz tamamlanmamýþ bir heykel üstüne söylediklerine hayli tepki gelmiþ olsa da yeterli deðil, mesele, Baþbakan’ýn Mehmet Aksoy gibi uluslararasý saygýnlýðý olan bir sanatçýnýn eserine karþý kullandýðý saygý sýnýrlarýný aþan dilin de ötesine geçiyor zira. Baþbakan tanýmýyor olabilir, fakat Mehmet Aksoy pek çok eseriyle iyi tanýdýðýmýz, deðeri çoktan teslim edilmiþ bir sanatçý. Tevazudan uzak bu kibirli sözler ünü olmayan bir sanatçýnýn eserine yönelik olsaydý da fark etmezdi. Bu kabul edilemez sözleri sarf eden herhangi biri deðil bir baþbakan çünkü. Baþbakan bununla da yetinmeyip heykelin kaldýrýlmasý için gerekenin yapýlmasý direktifini de verdi. Yani siyasi bir yetki kullandý. Yasakçýlýk yaptý.
Bir eserin sanat deðerini belirlemek ne baþbakanlara ne siyasetçilere ne de siyasete kalmýþ bir meseledir. Oluyorsa eðer iþte o noktada sivil demokrasi sorgulanmalýdýr. Böyle yapan siyasilerin de, buna tepki göstermeyen bizlerin de sivil demokrasiden ne anladýklarý sorulmalýdýr. Söylendi ama bir kez daha yineleyelim sivil demokrasinin anlamý askerci olmayan demekle sýnýrlý deðildir. Hele þükür bunu nihayet anladýk ve anladýðýmýzý da 12 Eylül referandumunda gösterdik.
Ama hepsi bu deðildi.
Asker ve yüksek yargý vesayeti sivil olmayan demokrasinin dýþ kabuðuydu, ki onun dahi bütünüyle soyulduðu, yapýsökümüne uðratýldýðý söylenemez. Olmadýðýný siyaset yapan jetlerin it dalaþýnda, Hizbullah tahliyelerinde gördük, daha da göreceðiz. Galiba þimdi asýl zorlanacaðýmýz noktaya doðru yaklaþýyoruz. Kabuktan çekirdeðe doðru ilerliyoruz.
Katý merkezci, hiyerarþik bir siyaset yapýlanmasý üstüne oturan yönetim biçimleri siviller eliyle yürütülüyor olsa da buna sivil demokrasi denemez. Sen eðer Ankara’dan, yani devletin merkezinden gelip bir yerel yönetimin iþine karýþabiliyorsan, mali, idari herhangi bir konuda deðil de estetik deðerler konusunda dahi kendini karar verme koltuðunda oturuyor görebiliyorsan, kendini her konuda yetkili sanýyorsan ve hele yasakçýlýk yapýyorsan o zihniyet henüz sivil demokrasiyi ve dolayýsýyla demokrasiyi hazmetmiþ deðildir. Geçen yazýmda herþeyi siyasi görmek, siyaseti yok etmek demektir diye yazmýþtým ki, arkasýndan Baþbakan’ýn Erzurum konuþmasý sanki bu söylenenlere örnek olsun diye geliverdi.
Bir sanat eserine beðeni deðeri biçmek siyasete ait deðil topluma ait bir iþtir. Topluma ait demek çoðunluða ait demek de deðildir, çoðunluk da yasakçýlýk yapabilir zira; burada aidiyet keyfiyeti siyasal düzeye deðil, toplumsal düzeye ait olma anlamýnadýr. Toplumsal olanla siyasal olan arasýnda normatif bir ayrým koyamazsanýz yani toplumsal olana öncelik vermezseniz, bizde olduðu gibi laiklik meselesini de çözemezsiniz, laikliði devlete ve dolayýsýyla siyasete ait bir mesele olarak görürsünüz ve inanç alanýna devletin, siyasetin tasallutuna “toplumsal” destek vermiþ, devletçi ideolojiyi yeniden üretmiþ olursunuz. Hele sanat alaný inanç alanýndan da daha öznel bir alandýr. Bir sanatçý isterse sanatýyla siyaset de yapabilir, bu baþka bir þey ama bu alana devletin, siyasetin burnunu sokmasýna karþý çýkmak gerekir.
Kiþi olarak benim beðeni kriterlerimi benden baþka kim belirleyebilir ki?
Denebilir ki, “ama bir alana dikilecek ve herkesin temaþasýna açýk bir heykelden söz ediyoruz, kendi evimize koyacaðýmýz bir heykelcikten deðil”. Zaten meseleyi mesele yapan da bu durum deðil mi? Eðer rahatsýz olanlar varsa o yöre halký tartýþýr, gerekirse oylar, bu tartýþma halkýn estetik deðerlerinin geliþmesi açýsýndan yararlý da olur. Günümüzde artýk uygar kentlerde kent plânlamalarý dahi uzmanlarla halkýn birlikte kafa yormasýyla çözülüyor. Bir kente canlýlýðýný veren þey o kentte yaþayanlardýr.
Ama ne uzmanlar ne de siyasetçilerdir.
Zaten sivil demokrasi de ancak yerelin dinamizmiyle iþleyebilecek bir þeydir. Bu nedenle inþa edilmesi de tepeden olamaz. Ayný nedenle yeni anayasa yerel yönetimlere özerklik tanýdýðý ölçüde sivil ve yeni olacaktýr. Anayasanýn inþasý sürecine halk ne ölçüde katýlýrsa yerel yönetimlerin özerklik dinamizmi de yeni anayasaya o ölçüde yansýyacaktýr.
Bu süreç çoktan baþladý bile. Eðer topluma ait olan alaný, toplum olarak bizler devlete ve siyasete karþý koruyamazsak, eðer bizim estetik beðenilerimize dahi devletin, siyasetin karýþmasýna izin verirsek, yasakçýlýða karþý çýkmaz isek Konfüçyüs bir kez daha haklý çýkar.
Her halk lâyýk olduðu biçimde yönetilir.
Nabi Yaðcý
nabi.y@superonline.com