ÞÝMA'NIN SORUMSUZLUÐU ve FARKINDASIZLIÐI!..
15 Eylül 2018 15:09 / 1370 kez okundu!
Hasta veya zor durumdaki köpekleri gördüðünüzde hiç bir þey yapamazsanýz bile onlarýn baþýný okþayýn. Onlara þifa gibi gelir. Ama onlarýn size bakýþlarý da size þifadýr.
****
ÞÝMA'NIN SORUMSUZLUÐU ve FARKINDASIZLIÐI!.
Yaklaþýk iki yýl kadar önce bizim köye yakýn bir benzin istasyonuna arabaya gaz doldurmak için gitmiþtim.
Çoðu kez olduðu gibi köpeðim Þima da arabadaydý.
Ýstasyonun arka tarafýnda görevlilerin ilgilendikleri, yemek artýðý, mama falan verdikleri bir kaç köpek vardý. Onlardan bir tanesi ön tarafa gelmiþ, gelen müþterilerden sevgi istiyordu.
Bana da yaklaþtý baþýný okþadým.
Bizim kýskanç Þima bunu gördü. Arabanýn içinden havlamaya baþladý.
Gerçi genelde huyudur, kendisini güvencede hissettiði durumlarda, örneðin arabada olduðu zaman dýþarýda gördüðü, kendinden iki üç kat büyük köpeklere havlar, hýrlar, kafa tutar.
Hani öyle böyle deðil... Yani kapý açýk olsa, o iri yarý köpeði parçalayacak sanýrsýn.
Bir kaç defa da, "bakalým ne yapacak" diyerek açtýðým oldu.
Ne mi yaptý? Tam da tahmin ettiðim gibi... Kuyruk sallayýp köpeðin poposunu koklamýþtý.
Bu defa kýskançlýðýn da etkisiyle her zamankinden daha þiddetli istasyondaki o iri yarý köpeðe sardý.
Köpek, "hadi benden bulma" dercesine asfaltýn karþý kýyýsýna doðru yürümeye baþladý.
Ben de Þima'yý azarlayarak susturdum.
Köpek asfaltý karþýdan karþýya geçmekte oldukça deneyimliydi.
Sol taraftan gelen bir kaç arabanýn geçmesini bekledi. Arabalarýn geçiþleri azalýnca, gayet güvenli bir þekilde yolun ortasýna kadar gitti. Saðdan gelen arabanýn geçmesini bekliyordu ki...
Birden istasyonun arka tarafýndan bir baþka köpek, uykulu uykulu belirdi.
Her halde Þima'nýn az önceki yaygarasýný duymuþtu.
Biraz önce azarlayarak susturduðum Þima tekrar havlamaya baþladý.
Susturmaya fýrsat kalmadan, o asfaltýn karþýsýna geçmeye çalýþan iri köpek geri döndü, "yettin ama..!" der gibi, havlayarak koþmaya baþladý.
Ne yazýk ki asfaltýn yarýsýna kadar geçerken gösterdiði dikkati geriye dönerken göstermediði için hýzla gelen bir araba kendisine çarptý.
Araba sürücüsü -nasýl bir insansa- durmadý bile. Arkadan gelen baþka bir araç fren yapsa da altýna almaktan kurtaramadý.
Þima'nýn o kof efelenmesi kötü bir kazaya neden olmuþtu.
Ama Þima'nýn umurunda bile deðildi. Hala havlamaya devam ediyordu. Suçluluk hissetmek bir yana kendi neden olduðu kargaþadan dolayý ürkmüþ, daha þiddetli, kesintisiz bir þekilde havlýyordu.
Aslýnda olan bitenin de farkýnda deðildi. Kýskançlýk ve küçük gövdeli olmanýn getirdiði kompleksten dolayý yerli yersiz havlamasý sonucunda kötü bir kazaya neden olduðunu düþünemiyordu bile...
Hala kendisine karþý kötülük ya da bir saldýrý yapýldýðýný düþünüp artan korkusu nedeniyle deli gibi havlýyordu.
Artýk beni de dinlemiyordu.
ÞÝMA... SORUMSUZ ve FARKINDASIZ. |
Öncesi ve sonrasý ile havlamasý gerektiðinden öylesine emindi ki...
Neden olduklarý onu hiç ilgilendirmiyordu...
Sonuçta bir köpekti çünkü. Küçük gövdeli, kompleksli, geçmiþ hayatýnda fazlasýyla travma yaþamýþ, belki böyle iri bir köpek tarafýndan hýrpalanmýþ zavallý bir köpek...
Sýk sýk söylerim, "Eðer insan olsaydý, hatta kýzým bile olsaydý hiç sevmezdim." diye...
Ama dediðim gibi, ölmek üzere bulup yaþama döndürdüðümüz, sonrasýnda sahiplendiðimiz, bizi kimseyle paylaþmak istemeyen köpeðimizdi ve ben onu çok seviyordum.
Hala çok seviyorum.
Yaþadýðýmýz 24 Haziran Seçimleri, öncesi ve sonrasýyla bana bu olayý hatýrlattý nedense...
Aslýnda ilk nedeni belli...
24 Haziran Seçimleri sonuçlarý açýsýndan yukarýda anlattýðým kazadan daha vahim bir durum.
Türkiye büyük bir kaza sonucu komaya girdi.
Diðer nedenlerinden biri de bu seçim öncesinde, önünü ardýný düþünmeden, neden olacaðý -hadi diyelim ki oluþmasýna katkýda bulunacaðý- büyük felakete aldýrmadan, sorumsuzca davranýþlar, sarf edilen sözler, yazýlan yazýlar, ortaya konan düþünceler bana Þima'nýn sorumsuzluðunu ve ayný kiþi ve kurumlarýn 24 Haziran'dan sonra ayný minvalde, bu felakete yaptýklarý katkýlarý düþünmeden konuþmalarý da yineÞima'nýn farkýndasýzlýðýný hatýrlattý.
Metaforlar (benzetme) yazýlarda kullanýldýðýnda anlamý güçlendirse de elbette gerçek hayatla bire bir örtüþmüyor.
Bu benzetmede de gerçekte olanlar arasýnda bir takým farklar var. Hem bazýlarý da çok önemli...
Yukarýda anlattýðým olayda kazaya neden olan Þima, arabamda güvencedeydi.
Kendisinin tüyüne bile zarar gelmedi.
Ama 24 Haziran'da, Þimalar da arabanýn altýnda kaldý.
Þimdilik farkýnda deðiller.
Týpký ortaya çýkan felakette ne büyük katkýlarý olduðunun farkýnda olmadýklarý gibi...
Konuþup, yazýp duruyor kendilerinden baþka herkeste suç arýyorlar.
Her biri, aslýnda daha büyük bir felaketi önlediklerini düþünüyorlar.
Ya HDP meclise giremeseydi?
Bu 'felaketi' önlemek için seçim süreci boyunca, var güçleriyle en yakýn oy havuzundan -CHP'nin oy potansiyelinden- HDP'ne pompalamaya çalýþmýþlardý.
HDP'nin meclise girmesinin tek yöntemi bu olduðundan o kadar eminlerdi ki...
Hiç tereddüt etmeden, "Daha önce CHP'ne oy verenler, bu defalýk HDP'ye oy vermelidirler." gibisinden birbirinden bilmiþ tavýrlarla keramet buyurdular. Sadece keramet deðil, HDP meclise girerse Erdoðan-AKP iktidarýnýn yýkýlacaðýna dair kehanet de buyurdular.
Sosyal medyaþorundan tutun, yaygýn medyaþoruna kadar, önüne gelen herkes parmak hesabý ile yürüttükleri aritmetik çalýþmalarýnýn sonuçlarýný adeta birer matematik profesörü edasýyla sundular.
Kim nerede ve nasýl fýrsat bulduysa orada; toplantýlarda, kahvelerde, dost ve akraba ziyaretlerinde, sosyal medyada; punduna getiren yaygýn medyada, tuttuklarý köþelerde; yönettikleri, çaðrýldýklarý programlarda sürekli, hiç tereddüt etmeden, "CHP'lilerin HDP'ye oy vermesi gerektiðini", yazýp söylediler.
Halk Tv'de, sunduðu Medya Mahallesi programýnda, Ayþenur Arslan ve konuðu Mustafa Sönmez, "CHP'li 4 kiþilik bir ailenin bir ferdi HDP'ne oy vermeli" çaðrýsý yaptý.
Ayþenur Arslan çaðýrdýðý konuklarla seçim süreci boyunca sürekli bunu iþledi. Hep bu yönde sorular sordu.
Yani seçim süreci boyunca Ayþenur Arslan CHP'ne %25'lik muhalefet yapmýþ oluyordu.
Yine Ahmet Þýk'ýn katýldýðý bir Medya Mahallesi programýnda Ayþenur Arslan, 22 Mayýsta Star gazetesinde yayýnlanan Hüseyin Gülerce'nin, bir yazýsýný ekrana getirmiþti.
Hüseyin Gülerce bu yazýda; "HDP barajý aþamadýðýnda, AK Parti’nin 50-60 milletvekili daha kazanmasý söz konusu. Evet, listeler yüzde 1 bile etkilemez ama HDP’nin barajý aþamayýþý, 24 Haziran seçiminin sonucunu çok etkiler." þeklinde ifadeler kullanýyordu.
Ayþenur Arslan; bu söylemi, AKP cenahýnýn, HDP'nin barajý geçmesinden ne kadar korktuðuna, bunlarý dile getirmesini de Hüseyin Gülerce'nin saflýðýna ya da acemiliðine baðlýyordu.
Aslýnda acemi olan, tezgaha gelen kendisi ve kendisi gibi Erdoðan ve AKP'ye karþý muhalefet yaptýðýný sanan diðer çok bilmiþ gazetecilerdi.
Kýdemli bir FETÖ'cü olarak Hüseyin Gülerce, tecrübesini konuþturuyor, AKP adýna "ya HDP barajý geçerse.!?" korkusu duyuyormuþ görünümü vererek, tüm Türkiye Solunda ve Erdoðan-AKP muhalifleri arasýnda köpürtülmeye çalýþýlan, "ya HDP barajý geçmezse.!?" telaþýna katký yapýyordu.
Esasen Ayþenur Arslan'ýn tüm seçim süreci boyunca yaptýðýný yapýyordu.
Arada bir fark vardý. FETÖ davasýndan af edilmesinin kefareti olarak, Erdoðan lehine etkili bir algý çalýþmasý yapan Hüseyin Gülerce, ne yaptýðýný biliyordu.
Ayþenur Arslan ise tam bir Þima sorumsuzluðu ve farkýndasýzlýðý ile hala konuþmakta.
Sadece Ayþegül Arslan mý?
Bildiðimiz Uður Dündar... Hani þu Türkiye'nin en büyük Kemalist ve Ulusalcýlarýndan, yýllarýn deneyimi ile CHP tabanýnýn çok takdir ettiði 'duayen' gazeteci...
Kemal Kýlýçdaroðlu ile yaptýðý Arena programýný izlediniz mi?
Sorduðu sorulardan birisi Erdoðan'ýn Mahalle Baþkanlarý Toplantýsýna ait bir videoda söyledikleri ile ilgiliydi.
O videoyu izlemiþsinizdir. O videoda da, týpký Hüseyin Gülerce'nin yazýsýnda olduðu gibi, Erdoðan-AKP tarafýnýn "ya HDP barajý geçerse.!?" korkusu yaþadýðý imajý veriliyordu.
Aslýnda sýzdýrýlmýþ gibi gösterilen bu video da ustaca hazýrlanmýþ bir tezgahtý. Sonuçta, "ya HDP barajý geçmezse.!?" telaþýný köpürtme amacýný taþýyordu.
Bu tezgah, duayen gazetecimiz Uður Dündar üzerinde de etkili olmuþ ki programýna çaðýrdýðý CHP Genel Baþkanýna bu yönde soru sorarak onu da, "ya HDP barajý geçmezse.!?" telaþýna ortak etmeye çalýþýyordu.
Kýlýçdaroðlu ise sýradan, üzerinde durmaya deðmeyecek bir olaymýþ gibi, "O video bir tezgah, özellikle sýzdýrýlmýþ." deyip geçiþtiriyordu.
Evet Kýlýçdaroðlu doðru söylüyordu. Ama güçlü söylemiyordu.
Erdoðan-AKP tarafýnýn seçimlerden galip çýkmasýnda en etkililerinden biri olan olan algý operasyonunu güçlü bir þekilde dile getirmiyor, geçiþtiriyordu.
Bu soru Uður Dündar'ýn pek de öyle 'duayen gazeteci' olmadýðýný gösterir ama Kýlýçdaroðlu'nun bu soruya doðru ama güçlü bir yanýt vermemesi neyi gösterir doðrusu onu bilemem.
Ýroniye bakýn ki; CHP'nin ulusalcý Kemalist tabanýndan Atatürk rozetleri, anahtarlýklarý, Onuncu Yýl Nutku veya alelacele yazýlmýþ Atatürk ile ilgi diðer kitap satýþlarýyla finansmanýný saðlayan Halk Tv, hemen top yekun olarak, seçim süreci boyunca CHP'den HDP'ne oy devþirmek için çalýþtý.
Tüm Türkiye Solu gibi seçimin temel sorununun "HDP'nin barajý geçmesi" olarak saptayýp öne çýkararak, hem hedef saptýrdýlar hem de Erdoðan'ýn istediði karþý cepheyi oluþturdular.
Keza Tele 1 kanalý...
HDP'den aldýðý seçim reklamlarý hatýrýna mýdýr nedir, üç muhabirini istihdam ettiði "Türkiye'nin Seçimi' programýnda CHP'den HDP'ye oy aktarma operasyonunu yoðun olarak sürdürdü.
Hemen her programda AKP'nin Güneydoðu'da yapacaðý seçim hilelerinin ana amacýnýn HDP'yi Baraj altýnda býrakmak olduðu ve bu 'oyunun' HDP'nin büyük þehirlerde desteklenerek boþa çýkarýlabileceði iþlendi. Açýk veya dolaylý, bu desteðin ana kaynaðý olarak da CHP tabaný iþaret edildi.
Oysa asýl büyük oyun HDP'ye yönelik deðildi. HDP yem olarak kullanýlýp CHP ve tabaný tuzaða düþürüldü.
'Oyunu baþa çýkarýlým' derken 'oyun'a düþülmüþtü.
Halk Tv gibi CHP'nin ulusalcý tabanýndan kendini finanse eden Tele 1 Kanalý da bu oyuna katký vermiþti.
Türkiye Solu ise -her zaman yaptýðý gibi- tuzaða kendi atladý.
Nasýl bir hüsnü kuruntu ise artýk, HDP meclise girerse Erdoðan-AKP iktidarýnýn yýkýlacaðý kehanetini herkesten çok seslendirdiler.
Kendilerine bile itiraf etmiyorlardýr ama bu konudaki umutlarýný da CHP'ne baðlamýþlardý.
Öyle ya..! Yana yakýla meclise sokmaya çalýþtýklarý HDP'nin mecliste çoðunluðu almasý veya gösterdikleri adayýn Cumhurbaþkaný seçilmesi söz konusu olamazdý.
Eðer Erdoðan-AKP iktidarý yýkýlacaksa bu en baþta CHP'nin performansýna baðlýydý. Yeteri kadar (en az 200) milletvekili çýkarmasý, adayý Muharrem Ýnce'nin de -en azýndan 2. turda- %51'i bulmasý gerekirdi.
Oysa eninde sonunda bir önceki seçimlerde CHP'nin aldýðý oy oraný %25 civarlarýndaydý.
Oyunu en az %10 artýrmalýydý ki Türkiye Solu dahil, birçok kesimin beklentilerini karþýlayabilsin.
Peki bu nasýl mümkün olabilirdi ki..?
Sen bir yandan CHP'nin kemik oylarýný HDP'nin %10 barajý geçmesi adýna eline geçen, satýr, keserle yont, diðer yandan CHP'den AKP'ni mecliste azýnlýða düþürecek oy almasýný bekle..!
Bir koyunun hem etinden hem sütünden ayný anda yararlanmak mümkün mü?
Bu, "Bir bacaðýný bana ver, sen bir yerlerden bulursun." demek gibi bir þey...
Oysa CHP'nin bu lüksü yoktu. Aslýnda kendisi zor ayakta duruyordu.
Yýllardan beri ne tarihte, ne de dünyada görülmemiþ bir þekilde muhalefetteyken iktidardan fazla muhalefet görmüþ bir parti...
Hýrpalanmýþ, suistimal edilmiþ, þaþkýn ördek görünümüyle CHP'nin bizzat kendisinin desteðe ihtiyacý vardý.
Ýþin komik tarafý CHP de gerek yönetimi, gerekse, "sola daha yakýn kesimi(!?)" ile bu algýya ikna oldu.
Hani derler ya, "þaþkýn ördek kýç üstü dalar" diye... HDP'nin baraj sorununu en az HDP'liler kadar kendine dert etti. Kendilerini hiç bir þekilde HDP'li olarak görmedikleri halde, bir miktar CHP'li, sýrf 'oyunu bozmak' için oyuna düþerek, HDP'ne oy verdiler.
Ancak çok daha fazla bir miktarý da ne HDP'ne ne de CHP'ne oy vermedi.
CHP'nin bu þaþkýn ördek hali HDP'ne hediye ettiðinden çoðunu da kaybetmesine neden oldu.
Bu þaþkýnlýk sadece kendi oy potansiyelinin erimesine yol açmadý, 16 yýllýk bir iktidar karþýsýndaki ana muhalefet partisi olarak, normal koþullarda CHP'ne yönelmesi beklenen oylarý da engelledi.
CHP en bonkör seçim sürecini yaþamýþtý.
Züðürt Bonkörlüðü.!?
Bu bonkörlüðün bir nedeni vardý.
Hegemonya, yeni bir dip dalgasý yaþandýðý konusunda ustaca sol içi bir algý yarattý. Erdoðan-AKP muhalefeti ve Türkiye Solu uzun zamandan beri toplumsal bir yalýtým içerisinde olduklarýnýn farkýnda bile deðillerdi.
Küresel algý odaklarýnýn deneyim -ve belki de finans- desteði ile ustaca gerçekleþtirilen, medya operasyonlarýyla AKP'nin oy tabanýnýn, geri kalan geri kalan kesimle baðlantýsý kesildi.
Türkiye Solu zaten -Kürt Hareketine endeksli olduðu için- toplumun büyük kesiminden izole edilmiþ olarak, adeta kendi fýçýsýnda yaþýyordu. Ama bunun farkýnda deðildi.
Türkiye Solunun bu farkýndasýzlýðý ya da siyasi körlüðü CHP tabanýna hatta- Erdoðan-AKP muhalefetinin tümüne yansýdý diyebiliriz.
O yüzden kendi fýçýsýnda oluþturulan "dip dalganýn" tüm ülkede yaþandýðýný zannetti.
O kadar ki bu dip dalganýn Erdoðan fenomenini, AKP'nin oy potansiyelini aþacak kadar büyük bir tsunami yaratacaðýný düþündüler.
Açýkçasý bu züðürt, kendini zengin sanýyordu.
Bu þaþkýnlýkla, piyasa edilen senaryoya inandýlar. Senaryo þöyleydi:
"Erdoðan'ýn bu tsunamiyi önlemek için tek çözümü vardý. Güneydoðu illerinde seçim hilesi yaparak HDP'nin barajý geçmesini engellemek."
Bu ucuz senaryo HDP sözcüleri tarafýndan ustalýkla yayýldý.
Erdoðan; uzun zamandan beri uyarmaya çalýþtýðým, defalarca yazý yazdýðým, "kendi karþý cephesini" -en azýndan algýsal boyutta- dizayn etmeyi baþarmýþtý.
CHP-HDP-PKK cephesi Erdoðan-AKP cephesinin iddia ettiði oran ve þekilde asla pratiðe yansýmadý ama, Erdoðan'a oy veren % 53 civarýndaki kesimin algýlarýnda bu cephe çoktan oluþmuþtu.
Bu algý Erdoðan'ýn tek adam diktatörlüðünü oluþturmasýna yetti.
Cumhurbaþkanlýðý seçimlerinde %52'yi aþtý, mecliste gerekli ittifaký saðlayacak aritmetiðe ulaþtý.
Aslýnda tezgah; CHP'nin oy potansiyelinden HDP'ne aktarýlabilen 640.000 civarýndaki oydan çok daha ötesindeydi.
Hatta bu oy aktarma operasyonu sýrasýnda CHP'den kaçan 830.000 oydan da çok daha büyüktü.
Bu tezgah sayesinde yaratýlan CHP-HDP-PKK iþbirliði algýsýyla, bir ana muhalefet partisi olarak CHP'nin ve Cumhurbaþkaný adayý Muharrem Ýnce'nin alabileceði oylarý da hatta, 'Millet Ýttifaký'nýn potansiyel oylarýný da etkiledi.
Ülke tarihinin en büyük siyasi felaketi, bu en sofistike tezgahý sayesinde gerçekleþti.
Erdoðan-AKP iktidarýnýn yýkýlmasýnýn belki de en mümkün olduðu koþullar, hedef þaþýrtýlarak, ustaca uygulanan politik psikoloji teknikleriyle tersine çevrildi.
Sonuçta bugünkü tablo ile karþý karþýyayýz.
Seçimler öncesinde tetiklenen Züðürt Bonkörlüðü þimdi Züðürt Tesellisine dönüþtü.
Bu tezgaha bilerek ya da bilmeyerek katýlan hemen tüm Erdoðan-AKP muhalefeti kendilerine teselli noktalarý arayýþýndalar.
CHP'liler, Muharrem Ýnce'nin Cumhurbaþkanlýðý seçiminde aldýðý %31 civarýnda oyu, acaba 'ileri tarihte yapýlacak -belki de asla yapýlmayacak- genel seçimlere taþýyabilir miyiz' umuduyla teselli buluyor. Bu teselli arayýþýný da "neden kaybettik" konusunda bir an bile kafa yormadan parti içi çekiþmelere hýzla dalarak sürdürüyorlar.
Türkiye Solu da seçim süreci boyunca yaptýklarý tek þey olan, CHP'den HDP'ne aktardýklarý oylar sayesinde bir kaç 'sosyalist' milletvekilini meclise sokmanýn tesellisi ile idare ediyorlar.
ÝYÝ Parti ve Saadet Partililer ise CHP sayesinde Seçimlere ve Meclise girdiklerini unutup, CHP ile girdikleri ittifakýn kendilerine oy kaybettirdiklerinden yakýnýyorlar.
Aslýnda bütün bunlarý göze alarak girdikleri bu ittifaktan yakýnmalarýndaki piþkinliðin altý çizerek söylüyorum; yakýnmaya haklarý yok ama tespitlerinde haklýlar.
Sadece onlar deðil, 24 Haziran öncesinde televizyon kanallarýný dolaþarak, "bak barajý geçmezsek kötü olur" telaþýný yaydýklarýný unutup, seçim sonrasýnda "Biz barajý kendi oy potansiyelimiz ile geçtik." diyen HDP sözcüleri de -her ne kadar bir piþkinlik örneði sayýlsa da- tespitlerinde haklý..!
Evet baraj konusunda tespitlerinde haklýlar ama, 'tüm sol muhalefetin', iþi gücü býrakýp CHP'den kendilerine aktardýklarý oylarýn HDP'ne kazandýrdýðý 5-6 milletvekili için bu tespiti yapamazlar.
Ne sol muhalefetin, (Türkiye Solu ve CHP) ne Millet Ýttifaký içindeki diðer partilerin ne de HDP'nin seçim sonuçlarýndan þikayet etmeye ve þikayet ediyor görünmeye hakký yok.
24 Haziran seçim sonuçlarý;
●Türkiye Solu ve CHP'nin kendi sorumsuzluklarýnýn ve farkýndasýzlýklarýnýn neden olduðu;
●Saadet ve ÝYÝ Partinin göze aldýðý;
●HDP'nin ise baþýndan beri bildiði sonuçlardý.
Her türlü eþitsiz koþullara, seçim þaibelerine raðmen 24 Haziran seçimlerinin sonuçlarýný Muhalefetin sorumsuzluðu ve farkýndasýzlýðý belirledi.
Seçim öncesinde sorumsuzca yazdýlar, konuþtular þimdi farkýndasýzca yazýp konuþuyorlar.
Týpký Þima'nýn sorumsuzca havlayarak -yukarýda anlattýðým- kazaya neden olmasý ve sonrasýnda da kazaya neden olduðunun farkýndasýzlýðý ile havlamaya devam etmesi gibi...
Ama Türkiye, sayelerinde -Þimanýn neden olduðu kaza ile kýyaslanmayacak ölçüde- büyük bir kaza geçirerek komaya girdi.
Boþ konuþmalarla içinde çýkamayacaðý bir komaya...
Bu arada; belki Þima'nýn neden olduðu kazanýn sonrasý merak edenler olmuþtur. O kazanýn sonrasý þöyle geliþti;
Arabanýn altýnda kalan köpek ölmemiþti ama çok caný yanýyor, baðýrýyordu. Can çekiþiyor gibiydi.
Ben, müþteriler, çalýþan pompacýlar hepimiz baþýna toplandýk durumun anlamaya çalýþýyorduk.
Ýkinci çarpan araba durmuþ, genç bir delikanlý olan sürücüsü de gelmiþti.
Markete ve pos cihazýna bakan genç kadýn da marketi kilitleyip geldi.
Aðlýyordu. Sürücüye, "neden dikkat etmediniz?" diye sitem etti.
Sürücü temiz yüzlü bir gençti. O da aðlamaya baþladý.
Yutkunarak, "Abla vallahi görmedim, aniden önüme çýktý" dedi. Aslýnda haklýydý. Köpeðe ilk çarpan, sonrasýnda aldýrmayýp basýp giden araba onun görüþünü engellemiþti.
Ben, biraz da Þima'dan dolayý sorumlu hissederek, "Belki kurtulur, bir arkadaþ benimle gelirse veterinere götürelim." dedim.
Aslýnda oradaki hiç kimse kazaya Þima'nýn neden olduðunun farkýnda deðildi. (Þima dahil)
O yüzden olacak bu önerim genç kadýnýn tepkisine neden oldu. "Hayýr beyefendi. Ne gerek var biz götürürüz." dedi. Biraz bozuldum ama, köpeði sahiplenmesi ve kararlýlýðý da doðrusu hoþuma gitmiþti.
Hemen inisayitifi ele aldý. Galiba patronun kýzý veya yakýnýydý, iki çalýþana talimat verdi.
Üstelemedim. Zaten Þima bütün sorumsuzluðu ve farkýndasýzlýðýyla, þiddetle havlamaya devam ediyordu.
Onlar köpeði arabaya yüklerken, gaz bile almadan uzaklaþtým.
Þima eve varýncaya kadar havlamaya devam etti. Suç mu bastýrýyordu yoksa suçluluk duygusunu öyle mi ifade ediyordu? Bilemedim.
Akþam üzeri tekrar istasyona gittim.
O genç kadýn yoktu. Oradaki çalýþana sordum. "Ýyi abi iyi" dedi neþeyle. "Arkada, bir ayaðýnda kýrýk varmýþ."
Arkaya gittim. Ayaðý alçýdaydý. Canýnýn hala acýdýðý inlemesinden belli oluyordu. Yanýnda diðer köpek vardý. Kendince arkadaþýný korumaya almýþ, hýrlýyordu.
Önce onu sevdim. Yatýþtý.
Sonra bizim Þima'nýn maðduru o iri köpeði okþadým.
Hasta veya zor durumdaki köpekleri gördüðünüzde hiç bir þey yapamazsanýz bile onlarýn baþýný okþayýn.
Onlara þifa gibi gelir. Ama onlarýn size bakýþlarý da size þifadýr.
Sonraki günlerde de gördüm, aksayarak yürüyordu.
Bir süre sonra Ýstasyon el deðiþtirdi.
Ne o iki köpek ne de baþka herhangi bir köpek görünmüyordu.
Bir keresinde yakýt alýrken pompacýya sordum. Yanýt bile vermeden, "Abi kaç paralýk...?" dedi.
Kim bilir ne olmuþtu? Belki de o merhametli genç kadýn onlara sahip çýkmýþtýr. Yani umarým...
Ama yine de güzel sonuçlanan bir kaza hikayesiydi bu.
Köpeklerin hikayeleri zaten kýsa olur.
Umarým Türkiye'nin bundan sonraki hikayesi bu kadar kýsa olmaz.
Þima'ya gelince; hala kendini güvende hissedince etrafa kafa tutuyor.
Sorumsuzca ve farkýndasýzca havlamaya devam ediyor.
Ben de onu sevmeye...
Çünkü o sadece bir köpek. Sorumsuz ve farkýndasýz olmaya hakký var.
Ama bizlerin sorumsuz ve farkýndasýz olmaya hakkýmýz yok.
Nadi ÖZTÜFEKÇÝ
01.06.2018