LÝBERALÝZM, MEÞRUÝYET, ÝSTÝSNAÝ DURUMLAR
02 Mayýs 2018 18:47 / 1493 kez okundu!
“CHP, devletin meþruiyeti ve zýmni iþlevini iyi anlayamadýðý için, hiçbir istikrar ve kargaþa kaygýsý duymadan, Türkiye’nin en iyi þekilde becerebildiði (demokrasinin olmazsa olmazý olan ve ülkelerin itibarý olan) seçimleri her seferinde (oy çalma gibi bir þeyin olmadýðýný bile bile) uydurma senaryolarla gayri meþru ilan etmektedir. Bu durumda CHP, insanlarýn demokrasiye inançlarýný zayýflatarak, kendi ülkesi için de kuþku yaratarak, ayný zamanda radikal unsurlara koz sunup, parti çýkarýný ülke çýkarýnýn üzerine çýkararak siyaset yaptýðýný sanýp ülkesine büyük kötülük yaptýðýnýn farkýnda mýdýr?”
******
LÝBERALÝZM, MEÞRUÝYET, ÝSTÝSNAÝ DURUMLAR
J.Locke ve D.Hume gibi birçok aydýnlanma filozofuna göre, insanlar ilkel çaðlarda sosyal hayata geçiþin ilk dönemlerinde, doða durumunu (varsayýlan) bir özgürlük durumu olmasýna raðmen terk ettiler. Bunun baþlýca sebebi, bu ilk dönemde ihtilaflarda veya tartýþmalarda taraflar arasýnda hâkimlik veya hakemlik yapacak meþru bir otoritenin bulunmamasýdýr. Bundan dolayý bireyler, kendilerini ve kendilerine ait þeylerin korunmasýný garanti altýna alma amacýyla, doða durumunda sahip olduklarý özgürlüðün bir parçasý olan kendi kanununu yapma hakkýný kendi rýzalarý ile bir oluþuma (Devlete) devrettikleri için bu kiþi ya da komite ilk andan bu yana meþru bir yönetime sahip oldu. Öyleyse devletin varlýk nedeni, topluluða ve bireye ait þeyleri korumaktýr. Bu açýdan mahkeme etme ve zor kullanma yetkisi sadece devlete verilmiþtir. Bu, bireyi ve topluluklarý koruma açýsýndan son derece akýlcý bir geliþmedir. Ancak, siyaset kavramý devlet meþruiyeti kavramýndan önce gelir. Çünkü devletin bu meþru ortaya çýkýþýndan önce insanlar siyaset yapmayý dost-düþman kavramlarý üzerinden zaten yapýyorlardý. Bu yüzden siyaset meselesi devletin oluþumundan daha eski ve köklü bir þey olarak yaþamýmýzdaki derin yerini almýþtý.
Modern dönemin siyasetine dönelim. Muhafazakârlarýn pragmatizmi ve liberal demokrasiyi içselleþtirmeleri, liberallerin gerisinde olsa da olaðanüstü durumlar, istisnai durumlar ve devletin meþruiyetini anlamadaki kavrayýþlarý genellikle liberallerden daha güçlüdür. Bilinen odur ki toplumsal yaþamda devlet açýsýndan problem, zýmni iþlev problemidir. Devletin aþikâr ve görünen iþlevlerinin yanýnda çok önemli görünmeyen iþlevleri de vardýr ki bunlar, kurumlarýn ortadan kalkmasýný tecrübe etmedikçe ortaya çýkmaz. Suriye, Irak, Libya, Afganistan, Yemen, Mýsýr, gözümüzün önündeki örneklerdir. Bu açýdan bakýldýðýnda muhafazakârlarýnn istikrar kavrayýþlarý liberallerden daha güçlüdür. Çünkü muhafazakârlar, istikrar ve onu bozabilecek þeyler ile daha çok ilgilenmeye meyillidirler ve genellikle bu kesimlerde toplumsal yaþamda her þeyin birbirleriyle ilintili olduðu anlayýþý daha organik bir anlayýþtýr.
Liberallerin bir kýsmý bütün ülkelerde birincil öneme sahip olan ülke çýkarlarýný görmezden geldiðinde maalesef pratik hayattan uzaklaþýyor ve yanlýþ bir bilince doðru gidiyor. Aslen doðru olan, gerçekte ise tam olarak var olamayan bir “olmasý gereken” teorisi (liberalizm) pratik hayatla karþýlaþtýðýnda hakiki de olamýyor. Konuyu biraz daha açalým.
Sonuçta, salt teoride kalmamak açýsýndan, hayatýn pratiðini de yakalamak açýsýndan liberallerin tamamý siyasetin kadim dönemlerdeki anlayýþýný kavrayarak liberal düþünce içerisine “ülke çýkarlarý” ve de “istisnai ve olaðanüstü” durumlarý katmak zorundadýr. Bunlar olmazsa teori güzel bir süs gibi kalýr. 15 Temmuz darbe giriþimi, Suriye iç savaþý ve PKK terörü buna açýk örneklerdir. Pratik yaþamda batý ülkeleri de (ABD, Fransa, Almanya vs.) sadece demokrasiyi geliþtirme deðil, ayrý olarak kendi güvenlikleri açýsýndan teröre karþý savaþ, istisna hali, olaðanüstü hukuk, ve dost düþman ayrýmý yapan tezleri kendileri için uygun zamanlarda iþlemiþlerdir. Çünkü dost düþman kavramý çýkarlar üzerinden halen siyasetin belirleyici unsuru olabilmektedir. Ülkelerin dýþ siyasetinde kabul görmüþ ana kural, kalýcý dostluk ve kalýcý düþmanlýk diye bir þeyin olmadýðý, ancak kalýcý çýkarlarýn olduðu üzerinedir. Dolayýsý ile ülkeler kendi iradesini diðerine kabule zorlamak için çeþitli kuvvetleri kullanabilmektedir. Diðer ülkeler ise gerçek düþmanlarý olmayan savaþlarýn içine düþmek zorunda kalmaktadýr. Mesela, Türkiye kuzey Suriye’de kiminle savaþmaktadýr? Dünyada dýþ siyasetle savaþ arasýnda dolaylý bir bað kurulmakta, bu zeminde siyaset daha çok çýkarlar üzerinden yapýlmaktadýr.
Batý ülkelerindeki yargý gibi diðer kurumlar da (medya vs.) devletlerin çýkarlarý üzerinden oluþturduðu siyasetten baðýmsýz davranamamaktadýr. Mesela, ABD Ýran’a ambargoyu delen bir Fransýz bankasýnýn yöneticilerini tutuklamazken ayný konumda Türkiye’yi sýkýþtýrmak için tutuklama yöntemini kullanabilmektedir. Bu durumda ABD’de hukuk nasýl devletten baðýmsýz olabilir? Belçika’da Sabancý cinayetinin katilleri bütün kamera görüntülerine karþýn yargý tarafýndan serbest býrakýlabiliyor. Yunanistan da ayný þeyleri yapýp teröristleri serbest býrakabiliyor. Bu durumda Belçika ve Yunanistan devletlerinin Türkiye’ye siyaseten bakýþ açýsý etkin olmakta, devletten baðýmsýz bir yargý kararý ortaya çýkmamaktadýr. Ne yazýk ki gerçek yargýya ve müzakereye duyulan inancýn yerine yine insanýn yapýsýndan kaynaklanan bir rasyonaliteden etkilenen dünya siyaseti, dost düþman tezi üzerinden hareket ederek diyalektik olarak her an kendi kendisini tahrip eden bir antiteze dönüþme potansiyeli taþýmaktadýr.
Bu açýk duruma raðmen MÝT TIR’larý meselesinde Türkiye’de ülkesinin çýkarlarý aleyhine çalýþan (hatta ülkesini Lahey adalet divanýnda yargýlatma gayretinde olan) muhalefeti garip buluyorum. Oysa Ýngiltere devletinin Meksika’ya yasak olan silahlarý sattýðýný haber yapacaðýný duyuran Guardian gazetesi devletin hapis ve kapatma tehdidi ile geri adým atmýþtýr. J.Assange halen devlet sýrrýný açýklamaktan dolayý Ekvator konsolosluðundan çýkamamaktadýr. Bu nasýl bir meþruiyet taþýmaktadýr? Ama Can Dündar’ýn hem de yalan olarak Türkiye’nin teröristlere (ÖSO Birleþmiþ Milletler terör örgütü listesinde deðildir ve Astana görüþmelerine çaðrýlmýþ bir örgüttür) silah gönderdiðini gazetesinde yazmasýnýn yargý konusu yapýlmasýný demokratik bir uygulama olarak görmeyen bir ana muhalefet partimiz ve sözde milliyetçi bir “iyi” partimiz var.
Ýþin ilginç yaný, PKK’nin de “dost-düþman” ve “örgüt çýkarý” siyasetini ideal sosyalist siyasetinin üzerine çýkarmasýdýr. Sosyalizmin kaba anlatýsý emperyalizme karþý mücadele ekseninde ortaya çýkar. Temel mesele sömürüdür. Emperyalizmin en cisimleþmiþ görüntüsü de ABD’dir. Ancak, PKK bugün Suriye’de ABD bayraklarý ile dolaþmaktadýr. Bu nasýl olabiliyor? Bunun nedeni PKK’nin de kendi ideal teorisini öteleyerek ve çýkarlarý öne alarak dost-düþman iliþkilerini siyasetlerine oturtmuþ olmasýdýr. Oysa Türkiye’ye dayatýlmak istenen ne? Birçok belaya (FETÖ-PKK-Suriye iç savaþý) karþýn naif bir çekingenlik içerisinde durmasý.
Bununla liberal demokrasinin önemini pasifize etmek istemiyorum. Tersine, liberal demokrasiyi olmazsa olmaz olarak görüyorum. Ancak, pratikten kastettiðim, istisnalarýn ve olaðanüstü durumlarýn liberalizmin siyasetine eklemlenmesidir. Çünkü devlet terör harekâtý üzerindeki kontrolünü kaybettikçe kýsmi savaþ durumunun toptan ve mutlak savaþa dönüþme riski artar. PKK eylemleri ve Gezi olaylarýnýn ülkeyi sarsmasý akabinde 15 Temmuz darbe giriþimi bu olgularýn Mýsýr’daki gibi bir devirme harekâtýna dönüþmesinin Türkiye gibi ülkelerde mümkün olabileceðini göstermiþtir.
Þimdi somut PKK-HDP çizgisinin siyaseten meþruluðunu tartýþalým. 2002’ye gelindiðinde AKP hükümetleri dönemlerinde Kürt azýnlýðý için bir reform dönemine girilmiþ, yavaþ yavaþ birçok haklar verilmeye baþlanmýþtýr. Daha önce böylesi haklarýn kenarýndan bile geçilmediði malumdur. Ancak, haklarýn alýnmasý ve verilmesi siyaseten “zorlamak” meselesidir ve yapýlmasý gereken de budur. Demokratik bir ülkede her siyasi partinin azýnlýklarýn bütün isteklerini aynen kabul etmesi gibi bir tutumu olamaz. Ancak, sadece ve sadece devletin zor ve silah kullanmasý meþrudur. Bir kýsým kendini entelektüel sanan solcu, maalesef sadece siyaseten haklý çýkabilmek, silah kullanýmýný örtbas edip meþruluða vurgu yapabilmek için HDP ile PKK çizgisini birbirinden ayýrarak siyaset alanýna sunmak istiyor. Bugün devlet açýk bir þey söylemektedir ve doðrudur. “Silahlarýnýzý gömerseniz ve bir daha silahlarý çýkarmazsanýz ve bunu garanti ederseniz size siyaset alanýnda yine yer açabiliriz. Devlet sadece silahlarýn gömülmesi için örtülü görüþme yapabilir. Yoksa silahlý terör örgütü olan PKK ile baðlantýsýný tespit ettiðim tüm kiþileri yargýlarým.” Size sesleniyorum kendini entelektüel sanan sol aydýnlar, bunun neyine karþýsýnýz?
Seçim dönemine girilmiþken meþruiyet açýsýndan son bir þey daha yazmak istiyorum. CHP, devletin meþruiyeti ve zýmni iþlevini iyi anlayamadýðý için, hiçbir istikrar ve kargaþa kaygýsý duymadan, Türkiye’nin en iyi þekilde becerebildiði (demokrasinin olmazsa olmazý olan ve ülkelerin itibarý olan) seçimleri her seferinde (oy çalma gibi bir þeyin olmadýðýný bile bile) uydurma senaryolarla gayri meþru ilan etmektedir. Bu durumda CHP, insanlarýn demokrasiye inançlarýný zayýflatarak, kendi ülkesi için de kuþku yaratarak, ayný zamanda radikal unsurlara koz sunup, parti çýkarýný ülke çýkarýnýn üzerine çýkararak siyaset yaptýðýný sanýp ülkesine büyük kötülük yaptýðýnýn farkýnda mýdýr?
Nihat ÜSTÜN
02.05.2018
Son Güncelleme Tarihi: 03 Mayýs 2018 09:05