Ortak deklarasyon açıklandı: Ekim'de sol ve yeşil bir parti geliyor...

18 Haziran 2012 13:17  

 

Ortak deklarasyon açıklandı: Ekim'de sol ve yeşil bir parti geliyor...

EDP ve Yeşiller Partisi, özgürlükçü sol ve yeşil fikriyatı savunan, yüzü topluma dönük yeni bir siyasi parti kurmak için yola çıktıklarını ilan etti. Özgürlükçü, eşitlikçi, sol ve yeşil bir kitlesel siyasi alternatif için ortak deklarasyonun okunduğu toplantıya aydınlar, akademisyenler ve yurttaş girişimi temsilcileri de katıldı.

Saat 11'de Taksim Hill Otel'de başlayan ve Ayla Şeşan'ın moderatörlük yaptığı basın toplantısının konuşmacıları EDP Genel Başkanı Ferdan Ergut, Yeşiller Partisi Eş Sözcüleri Sevil Turan ve Kemal Tuncaelli idi. Konuşmacılar önce iki partinin birleşme gerekçesini ve süreci özetlediler.

Ardından EDP Başkanı ve Yeşiller Partisi sözcüleri 'İnsan, doğa ve emek için yola çıkıyoruz' başlıklı ortak deklarasyonu bölümler halinde sunduktan sonra sorulara yanıt verdiler.

Toplantıya katılanlar arasında Ufuk Uras, HDK sözcüsü Ender İmrek, Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü Dr. Uygar Özesmi, Ömer Madra, Prof. Ahmet İnsel, Ali Bayramoğlu, Cengiz Aktar, Bekir Ağırdır, Prof. Erol Katırcıoğlu, Avukat Ergin Cinmen, Dr. Ümit Şahin, Prof. Hacer Ansal, Maya Arakon, Vangelis Kechriotis, sosyal psikanalist Rabia Dirim ve Yalçın Ergündoğan da vardı. Basın toplantısına EDP Parti Meclisi üyeleri ve Yeşiller Parti konseyi üyeleri de katıldı.

Sunumların ardından, basın mensupları sorularını yöneltti. Yeni kurulacak partinin seçimlere katılıp katılmayacağı sorusunu yanıtlayan Ferdan Ergut, Her iki partinin de HDK bileşenleri arasında olduğunu belirterek, seçimlerde ortak tutum almanın söz konusu olabileceğini ama EDP'nin 30'dan fazla ilde halen örgütlü ve seçime girme yeterliği olduğunu söyledi. Yeni partinin Ekim ayında kurulmasının düşünüldüğünü söyleyen Ergut, "Burada attığımız adımla iki partinin aritmetik toplamından söz etmiyoruz. 1+1=2'den fazlası etmedikçe bunun fazlaca anlamı yok. Yeni partinin takvimi biraz da bu sürece bağlıdır" dedi.

Ali Bayramoğlu, açıklanan deklarasyonun önemli noktalara vurgu yaptığını belirterek, çok farklı kesimlerin ve kimliklerin hassasiyetlerini gözetebilecek yaklaşımın yeterince içselleştirilip içselleştirilmediğini sordu. "Farklı duyarlıklar harmanlanıp yeni bir siyaset mi vaad ediliyor yoksa arkeolojik bir tutum mu olacak?" dedi.

Cengiz Aktar, bildirgede söz edilen sorunlarının önemli bir kısmının merkeziyetçilikten kaynaklandığını belirterek, çözümler önerilirken ademi merkeziyetçiliğe daha fazla vurgu yapılmasını önerdi.

FERDAN ERGUT: "EŞİTSİZLİK SADECE SINIFSAL DEĞİL"

Sorulara yanıt verirken, "Yeni bir sol odağın oluştuğu müjdesini vermek için biraraya geldik" diyen Ferdan Ergut şöyle devam etti: "Nasıl bir dünya istiyorsak öyle bir parti kuracağız. Katılımcı bir demokrasinin mümkün olduğuna inanıyoruz. Şiddete karşıyız. Barıştan yanayız. Hayata ve dünyaya soldan bakıyoruz. Ülkedeki tek sorun ve eşitsizlik ilişkisinin sınıfsal eşitsizlik olmadığına inanıyoruz. EDP Türkiye'nin tarihini ciddiye alan bir yerden yola çıkanlar tarafından kuruldu. AKP'nin anti demokratik uygulamaları ile mücadele edeceğiz ama sol siyaset sistemi muhatap alan bir yerden yapılır. Bugün önümüzde duran sorunların AKP ile başlamadığını ve onunla da bitmeyeceğinin farkındayız..."

"Tek doğrunun, mutlak bilginin, hiyerarşinin, sömürünün, militarizmin, şiddetin hakim olduğu bir dünyada yaşamak istemiyoruz. Kuracağımız parti de umudumuzun ve ütopyamızın renkleriyle bezeli olacak” diyen Ergut, yeni partinin kuruluş sürecinde oluşumu destekleyenleri de aralarında görmek istediklerini ve katkılarını beklediklerini vurguladı.

Ferdan Ergut yeni partinin çalışma biçimini şöyle anlattı:

“Daha iyi bir dünyanın mümkün olduğuna, bunun için de sistemi radikal bir biçimde değiştirmek gerektiğine inanıyoruz. Ama bunun için bir gün gelmesini umduğumuz o güzel günleri beklemeyeceğiz. Seçimler yoluyla, yerel yönetimleri ve parlamenter sistemi değerlendirerek, sivil toplum çalışmalarıyla, demokratik hak mücadeleleriyle, kampanya ve eylemlerle değişimi bugünden başlatmak ve dünyayı değiştirmek zorunda olduğumuza inanıyoruz.”

KEMAL TUNCAELLİ: YÜZÜNÜ TOPLUMA DÖNEN BİR PARTİ OLACAK

Yeşiller Partisi Eşsözcüsü Kemal Tuncaelli, iki partinin 8 aydır devam etmekte olan birleşme süreci boyunca Türkiye’nin 35 ilinde yapılan demokrasi ve ekoloji forumlarını, İstanbul’da yapılan Demokrasi Konferansı’nı ve atölye çalışmalarını hep katılıma açık olarak gerçekleştiğini belirtti. Kemal Tuncaelli bunun sol içi bir birleşme olarak görülmemesi gerektiğini söyleyerek, yeni partinin yeşil ve sol bir parti olacağına vurgu yaptı.

"Sol gelenek ile ekoloji hareketi birleşiyor" diyen Tuncaelli, zamanlamayı şöyle niteledi: "Bu tarihsel bir adımdır. Doğru zaman ve koşullarda gerçekleştiğini düşünüyoruz."

SEVİL TURAN: UMUDU BİRLİKTE BÜYÜTECEĞİZ...

Yeşiller Partisi Eşsözcüsü Sevil Turan ise “Türkiye’de yeni bir siyasete; özgürlükçü, eşitlikçi, ekolojist, katılımcı ve toplumsal ve onarıcı adaletten yana bir mücadele anlayışına olan ihtiyaç her geçen gün artıyor. İşte bu nedenlerle bizler, Eşitlik ve Demokrasi Partisi ile Yeşiller Partisi olarak, bu umut ve hayalleri paylaşanların da katılımıyla, umudumuzu büyütecek bir yolu birlikte yürümeye karar verdik” dedi.

MESAJLAR...

Toplantıya çeşitli nedenlerle katılamayan Aydın Engin, Oya Baydar, Gencay Gürsoy, Murat Paker, Yasemin İnceoğlu'nun girişimi destekleyen ve Bursa Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey'in ortak girişimi kutlayan mesajları okundu.

Galatasaray Üniversitesinden Yasemin İnceoğlu'nun mesajı şöyle: “İçinde bulunduğumuz kaotik siyasi ortamda, EDP ve Yeşiller Partisi partiler üstü bir zihniyetle şiddet, adaletsizlik ve ekolojik vahşeti dışlayarak, demokrasi, insan hakları, özgürlük, barış, eşitlik, ötekinin hakları ve ekolojik denge üzerine vurgu yapıyorlar. Özetle “Başka Bir Dünya Mümkün” diyorlar, umudu sönmeyenlere ve halinden memnun olmayanlara yeni bir alternatif sunuyorlar” diyerek “işte ben de bu yüzden bu yeni siyasi alternatife destek veriyorum”

KONUKLAR KONUŞTU

Ardından konuklara da söz verildi.

Prof. Ahmet İnsel, 'EDP kurulurken dile getirdiğim olumsuz nedenlerim kalmadı. Süreçte eksik gördüklerim elbette var ama yanlış bulduğum bir şeyin yapılmadığını sevinerek tesbit ettim. Bu süreçte ben de yer alacağım" dedi.

Ergin Cinmen, "Bu birleşme umutlu bir adım. Sol bugüne kadar maalesef halka çok fazla umut veremedi. Hep kendi içinde bölündü ve tartıştı. Bu girişime öncülük edenler elini ciddi ve büyük bir taşın altına koyuyorlar. Onlara kolaylık ve başarı diliyorum. Mutlaka başarılı olsunlar, çünkü bu girişim de başarısız olursa bir yeni girişim için pek şansımız olmaz diye korkuyorum" dedi.

Ender İmrek, "Bu çok önemli bir adımdır. Her iki partiden arkadaşlarla HDK çalışmalarında zaten birlikteyiz. Önemli mücadele adımları attık halen de Kürt meselesinden emek meselesine ve kimlik meselelerine ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. Önümüzdeki dönemde kurulacak yeni partiyle de birlikte hareket etmekten çok memnun olacağız" dedi.

Ömer Madra: Gezegenin yok oluşa sürüklendiği bir dönemde, iklim değişikliği ve ekolojik yokoluştan daha önemli hiçbir sorunun olmadığını belirten Madra, bu konudaki küresel aktivizmle birlikte olmanın önemine vurgu yaptı. "Küresel hareketin gündeme getirdiği mücadele takvimini ve yeni mücadele yöntemlerini takip etmeliyiz. Küresel ısınmaya ve iklim sorununa dikkat çekmeyi amaçlayan yeni hareketlere katılalım" dedi.

Maya Arakon: Girişimi çok ümitvar bir gelişme olarak değerlendiriyor ve destekliyorum. Dilerim uzun vadeli olur.


BİLDİRGE...

İki partinin imzasıyla ilan edilen ortak deklarasyonun tam metni şöyle:

İNSAN, DOĞA VE EMEK İÇİN YOLA ÇIKIYORUZ!

NEDEN BİR ARADAYIZ?

Türkiye’de bugün yeni bir umuda ve yeni bir toplumsal tahayyüle her zamankinden fazla ihtiyacımız var. Bu umut ve tahayyül, bugün bölgemizde olduğu kadar, uzak coğrafyalarda da serpiliyor ve büyüyor.

Bu umut; yaşlı dünyamızın savaşlar, ekonomik ve ekolojik krizlerle yıkıma uğradığı gerçeğinden hareketle; kendine ve doğaya, başka bir deyişle emeğine, diline, kimliğine, kültürüne, inancına ve ekosisteme sahip çıkarak, hep birlikte barışçıl bir yaşam isteyen milyonlarca insanın yeşerttiği bir umuttur.

Bu umut; insanların hayatlarıyla ilgili kararlara her düzeyde katılımını zorunlu gören, katılımcı bir demokrasi özleminin ifadesi olan bir umuttur.

Bu umut; küresel ekolojik kriz ve iklim değişikliği nedeniyle geleceğinin tehdit altında olduğunu gören ve dünyamızın insanlar ve tüm canlılar için giderek yaşanması imkansız bir yer haline gelmemesi için mücadele veren insanların umududur.

Bu umut; insanın insanı ve doğayı sömürmediği, çalışan, çalışmayan, çalışamayan tüm insanların, emekçilerin onurlu bir biçimde ve insanca yaşayabilecekleri, özgür ve mutlu bir yaşam kurabilecekleri bir toplum yaratma umududur.

Bu umut; gerçek özgürlüğün, gerçek eşitliğin, gerçek adaletin, gerçek demokrasinin ve doğayla uyumlu bir yaşamın mümkün olduğuna inananların umududur.

Bugün Türkiye, tarihsel ve güncel sorunlarının çözüleceği beklentisiyle toplumdan oldukça önemli bir destek alarak iktidara gelmiş olan AKP tarafından yönetiliyor. AKP, artık hükmü kalmamış eski dünyanın yönetim anlayışıyla ülkeyi yönetirken, ne eşitsizlik-adaletsizlik-demokrasisizlik üreten sorunları, ne halktan yana olmayan bir ekonomi anlayışının yarattığı gelecek kaygısı ve geçim sıkıntısı gibi güncel sorunları, ne de Kıbrıs, Kürt, Alevi, Ermeni sorunları gibi tarihten kaynaklanan ve gittikçe derinleşen kadim sorunları çözebiliyor. Üstelik iktidar, gittikçe artan bir otoriterleşme ve muhafazakarlaşma eğilimi ile toplumu kuşatırken, karşısında yine eski dünyanın zihniyetiyle hareket eden bir muhalefet bulunuyor.

Böyle bir Türkiye’de yeni bir siyasete; özgürlükçü, eşitlikçi, ekolojist, katılımcı, toplumsal ve onarıcı adaletten yana bir mücadele anlayışına olan ihtiyaç her geçen gün artıyor.

İşte bu nedenlerle bizler, Eşitlik ve Demokrasi Partisi ile Yeşiller Partisi olarak, bu umut ve hayalleri paylaşanların da katılımıyla, umudumuzu büyütecek bir yolu birlikte yürümeye karar verdik.

Gücümüzü, yalnızca yaşadığımız toprakların tarihinde değil, insanlık tarihinde de benzer umutları yeşertmek için türlü fedakarlıklara katlanmış insanların yarattıkları gelenekler, fikirler ve değerlerden alıyoruz.


NASIL BİR PARTİ İSTİYORUZ?

Biz, nasıl bir dünya istiyorsak, öyle bir parti istiyoruz. Ulaşmaya çalıştığımız dünyada herkes özgür, herkes farklı, herkes eşit. Ulaşmaya çalıştığımız dünyada insan doğanın, erkek kadının, devlet bireyin, işveren işçinin, kimse kimsenin efendisi değil.

Tek doğrunun, mutlak bilginin, hiyerarşinin, sömürünün, militarizmin, şiddetin hakim olduğu bir dünyada yaşamak istemiyoruz. Kuracağımız parti de umudumuzun ve ütopyamızın renkleriyle bezeli olacak.

Hangi politik ilkeler zemininde ve nasıl bir parti istediğimizin cevabı açık:

> Çoğulculuk zenginliktir. Farklı görüşlerin ve geleneklerin katkıda bulunduğu çoğulcu bir parti yaratacağız. Yeşil hareketin, özgürlükçü solun, emek hareketinin, kadın özgürleşme hareketinin ve feminizmin, LGBT hareketinin, ötekileştirilenlerin hakları için verilen kimlik mücadelelerinin, hayvan hakları savunucularının, nükleer karşıtı hareketin, insan hakları ve barış savunucularının ve gençlik hareketlerinin mücadele geleneğini sürdürüyoruz.

> Doğrudan demokrasiye inanıyoruz. Politik mücadelemiz her üyenin, her yerel örgütün, her çalışma grubunun eşit düzeyde katılımcılığıyla gerçekleşecek. Katılımcılık siyasi çalışmalarımızda ve hayatın her alanında en önemli rehber ilkelerimizden biridir. Katılımcı bir siyasi partinin de, katılımcı bir ekonomik sistemin de, katılımcı bir demokratik rejimin de mümkün olduğuna inanıyoruz.

> Hiyerarşinin, lider hegemonyasının, erkek egemenliğinin olmadığı bir parti yaratıyoruz. Genel başkanlık yerine eşsözcülük sistemini, seçilmiş görevlerde kadın kotasını ve rotasyonu benimsiyoruz. Parti içinde sadece demokrasiyi, işbirliğini ve birlikte çalışmayı değil, dostluğu ve dayanışmayı da geliştirmeyi hedefliyoruz.

> İnsanın doğanın bir parçası olduğuna inanıyoruz. Doğanın vazgeçilmez haklara sahip olduğunu, insanların doğanın ve diğer canlıların haklarını ve yaşam ortamını koruma sorumluluğuna sahip olduğunu düşünüyoruz. Doğayı bir kaynak deposu olarak görmüyor, doğayla uyumlu bir yaşam ve yeşil bir gelecek kurmayı hedefliyoruz.

> Hayata ve dünyaya soldan bakıyoruz. Solun evrensel değerleri olan eşitlik, özgürlük, adalet, barış ve dayanışma bizi bir araya getiren değerler. Politik çizgimiz solun dünyayı değiştirmek, demokrasiyi geliştirmek, barış içinde eşit ve özgür yaşamak için verdiği tarihsel mücadele birikimine dayanıyor.

> Şiddete karşıyız. Savaşa, militarizme ve devlet şiddetine karşı mücadele ediyoruz. Erkeklerin kadınlara; insanın diğer canlılara yönelik uyguladığı şiddete ve toplumsal hayatın her yanına sinmiş her türlü şiddete karşı mücadele ediyoruz. Şiddetsiz bir politik dil ve mücadele arayışımızı sürdürüyoruz ve vicdani reddin temel hak kabul edilmesi gerektiğini savunuyoruz.

> Doğayı tahrip eden, bize ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmayan, eşitsizliğin, sömürünün ve savaşların kaynağı olan kapitalizme karşı verilen küresel mücadelenin bir parçasıyız. Emperyal saldırganlığı, işgal ve savaşları, neoliberal politikaları, sosyal hakların tahrip edilmesini, ekonomik büyüme saplantısını ve tüketim toplumu anlayışını reddediyoruz. Doğanın sınırlarına uyum sağladığımızda ve hakça bölüştüğümüzde bu dünya hepimize ve bütün canlılara yeter. Sadece bizim değil, gelecek kuşakların da mutluluk içinde yaşayacağı bir dünya yaratabiliriz.

> Daha iyi bir dünyanın mümkün olduğuna, bunun için de sistemi radikal bir biçimde değiştirmek gerektiğine inanıyoruz. Ama bunun için bir gün gelmesini umduğumuz o güzel günleri beklemeyeceğiz. Seçimler yoluyla, yerel yönetimleri ve parlamenter sistemi değerlendirerek, sivil toplum çalışmalarıyla, demokratik hak mücadeleleriyle, kampanya ve eylemlerle değişimi bugünden başlatmak ve dünyayı değiştirmek zorunda olduğumuza inanıyoruz.

> Etnik kimlik, kültür, dil, din, cinsel yönelim ve cinsiyetiyle tek tip olma dayatmalarına karşı çoğulcu, farklılıkların eşit beraberliğine dayalı bir toplumsal yaşam hedefini savunuyoruz. Toplumsal adalet ilkesini, tüm toplumsal konularda yön verici ve düzenleyici başat bir ilke olarak kabul ediyoruz. Herhangi bir etnik, dinsel, cinsel, beden ve cinsiyet farklı kimliğini dışlamayan tanınma adaletini toplumsal adaletin önemli bir özelliği olarak görüyoruz.

> Kürt sorunu, Alevi sorunu ve tüm etnik, dinî kimlik sorunlarının barış içinde kalıcı çözümünü, eşit yurttaşlık ilkesini merkeze koyarak aşabileceğimizi düşünüyoruz. Herkesin kendisini güven içinde hissedeceği, diğer kültürler ve kimlikler tarafından baskı altına alınmayacağı bir arada yaşama kültürünü önemsiyoruz.


Eşitlik ve Demokrasi Partisi – Yeşiller Partisi

İstanbul, 16 Haziran 2012

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0