'Celladımsın ey zaman!..'

23 Aralık 2016 09:53 / 1504 kez okundu!

 

 

Otuz yıl önce bu gün, bugünün akşamı ve bugünün ertesi günü o uzak ve yaban şehirde yaşadıklarımız, belki geçmişte kaldı ama bu gün kadar yakın ve içimde...

***********************************

Eğlenceli anlatımı ile kısaca ilişkilerden söz eden Whoopi Goldberg'in kitabından otuz sayfa kadar ilerledim, bahsettiğim olaydan otuz yıl ilerdeyim.

Otuz yıl öncesini anımsamak çok acı veriyor sadece...

Bir kitapta okuduğum o iç acıtıcı cümle geldi aklıma;

     ‘’Celladımsın ey zaman’’

Badem aromalı ve sütlü filtre kahvemden de arada bir yudumlayarak, kafedeki garsonun kahvenin yanında getirdiği tarçınlı oldukça yumuşak kurabiyenin tadı da fena değildi.

Bugün hava soğuk, yağışsız, puslu ve etraf biraz yanık yağ kokuyor..

Burnum ve boğazım kanserojen yanık yağdan yanmaya başladı.

         *************************

On dokuz Aralıktan bir gün önce ve otuz yıl evvel, öğle üzeri o uzak ve yaban şehrin hastanesine götürmüştüm eşimi.

İçimde umut ve doğacak ikinci çocuğumun bize katacağı heyecanı düşünerek beklemeye koyuldum.

 

   ***********************************************

 

Bir suredir Dunya'mizin kutuplarinda yon kaymasi gerceklesiyor. 2010'da basladi ve 2012'den beri hizlanarak devam ediyor. Bu nedenle dogada,insanlarda,bitki ve hayvanlarda inanilmaz degisiklikler oluyor. Yerkure kendini yenileyerek bir ust enerji boyutuna geciyor.Yani yeniden doguyor. Bu yuzden de Dunya'miza yuksek dozda bir enerji geliyor.Bu enerji insan bedenine zarar vermiyor ama insan zihni uzerinde cok etkili oluyor. Insanlar foton enerjisi denilen bu enerjiyle daha zeki daha sevgi dolu ve daha duygusal olmaya basliyorlar. Yada bu degisime uyum saglayamayarak daha kizgin,daha saldirgan,daha sehvetli olup depresyon geciriyorlar. Foton enerjisine bagli bu degisime uyum saglamak icin kalbimizle yasamayi ogrenmemiz lazim.Aksi halde bunalim gecirip kendimize veya baskalarina zarar verebiliriz.

 

     *******************************************************************************************

 

Whoopi’nin kitabında yüzüncü sayfayı hızla geçtim, kahvemin son yudumlarını soğuk olarak içtim.

Kadın oldukça çarpıcı cümlelerle ilişkileri yazmış, Harika bir kitap.. Durun Kitabın kapağındaki çarpıcı cümleyi buraya yazayım: Biri ‘’BENİ TAMAMLIYORSUN’’ DERSE: KAÇ!

Ne güzel değil mi bu söze katılıyor musunuz?

 

     *********************************************************

O gün, otuz yıl önce yani, dünyaya gelmeyi istemedi ikinci çocuğum. Gece zehir zemberek, uykusuz geçti.

Gün ağarınca, hiç unutamayacağım iki insan olan ve eşimi götürdüğüm devlet hastanesinde ebe hemşire olan ve aynı zamanda eşleriyle de iş arkadaşı olduğum şehrin tek devlet fabrikasında lojman komşumuz olan hemşirelerle görüştüğümde, doğumun biraz zor olacağını ellerinden geleni yaptıklarını ifade ettiler.

    

       ***************************************************

 

Son yillarda gittikce artan cinayetlerin, intiharlarin, tecavuzlerin,depresyonlarin,savaslarin ve tahamullsuzluklerin sebebi budur.Ayni degisim bitki ve hayvanlarda yani tum dogada olmaktadir.Enerji dozu arttikca insanlarin iliskilerinde felaketler olabilir.Uyum saglayamayan zayif insanlar; evlerini,islerini,evliliklerini kaybedebilirler.Insanlar tum duygularini en ust duzeyde yasarlar.Sevgi en ust duzeyde, nefret en ust duzeyde olur. En siddetli kin ve nefret, en siddetli bunalimlar en siddetli sevgi ve duygu hassasligi yasarlar.Bunun farkina varanlar uyanmali ve kalplerine donup onun sevgi enerjisiyle yasamalidirlar. 2012'den itibaren dogan yeni nesil cocuklar bu enerjinin etkisiyle hem super zekali hemde sevgi dolu olacaklar. Zamanla insan DNA'lari da yine bu yeni enerjiye bagli olarak degisecek. Olaganustu yetenekleri olan insanlar olacak.Insan omru uzayacak ve farkli boyutlardan varliklarla birlikte yasama imkani dogacak.

 

        ************************************************************************************

 

 ‘’Ne kadar oldu buraya geleli?’’ diye düşündüm, geldiğim saati hatırlamadım. Sol yanımdaki masaya iki kadın geldi yüksek sesle konuşarak epeyce gürültü çıkardılar. Artık kalkayım diye düşündüm. Whoopi’nin kitabı çok eğlenceli ama. Sayfalar su gibi akıyor. Kadınlar toparlanıp gittiler.

Hesap istedim, filtre kahve ve tarçınlı kurabiyenin dilimdeki tadıyla elimde kitabımla kafeden çıktım.

Devasa AVM yi boydan boya geçerek eve doğru yollandım.

Kanserojen ızgara yanık yağ kokusu peşimi eve gelinceye kadar peşimi bırakmadı. İçimde yanık yağ, filtre kahve, tarçınlı kurabiye ve bu gün otuz yılı geride bırakan, uzak, yaban şehirde dünyaya gelen ikinci çocuğumun, çocukluk yüzü ile celladım olan zamanın acısı ile..

         *****************************************

Uzak ve yaban şehir, otuz yıl önce, unutulmaya atıldığımız, kimseler tarafından kollanılmadığımız, salt kozmos’a emanet ‘’havasına suyuna, taşına toprağına’’ diye genç yaşımızda toprağına savrulduğumuz yerdi. Yılgınlık yoktu bizde.

Bizden gayrı oraya savrulanlar da vardı.

Önününüze,elinize imkanlar, tesisler, insanlar emanet edilirse bulunduğunuz yer’i birden sevesiniz gelir. Hiç başınıza geldimi? Umutsuz, kırgın gidersiniz ama oradaki sevecen insanlar gözünüze bakar ve siz değişirsiniz.

Bir beklentinin çaresi olduğunuz içinize yarleşir. Birden orası eviniz olur.

‘’Buradan daha kötü bir yer varsa beni oraya sürün.’’ diyenlere üzülür,kızarsınız bile..   

Gün ondokuz Aralığı gösterdiğinde, uzak ve yaban şehirde benim için daha da zorlaşıp karabasana dönüşüyordu öğleden sonra..

Doktor doğumun zorlaştığını ve hastanın bir üniversite hastanesine naklinin gerektiğini ifade etti..

Dünya başıma yıkıldı ve tanıdık hemşirelerle tekrar konuşmaya çalıştım.

Doktordan rica etmelerini ve doğumun başka hastaneye gitmeden bu hastanede olması için adeta yalvardım.

Doğumu beklediğim odada kendimi değil dünyada evrende karanlık ve çok küçük bir çukurda hissettim

Akşamüzeri doktor ve hemşirelerin müdahalesi ile ikinci çocuğumun dünyaya geldiğini öğrendim.

Çocuğumun bir süre nefes almadığını yine tecrübeli hemşireler tarafından suni teneffüs ve daha başka işlemler yapılarak ağlamasını sağladıklarını öğrendim.

Ya eşim ne durumdaydı? Bilmiyordum.

 

   ***********************************************************

 

Artik eskiden oldugu gibi yasayamayiz. Eski Dunya'nin sonu geldi. Dunya ile birlikte uzerindeki tum canlilar kendini yenilemek zorundalar. Aksi halde yerkure bir ust enerji boyutunda yeniden dogarken, uzerinde yasayan tum canlilar kendisiyle birlikte kendini yenilemezlerse; yok olabilir yada zarar gorebilirler. Cunku degisimle beraber tetiklenecek depremler,seller,volkanik patlamalar ve gokyuzunden gelecek felaketler tum negatif titresimli varliklari yok edecek. Dunya'miz eksen kaymasindan sonra yeni pozisyonuna gectiginde sadece pozitif enerjiyle yasayanlar hayatta kalabilecek. Cunku Dunya'ya gelen yeni enerji sadece pozitif enerjidir. Pozitif enerji, negatif enerjiyi yok eder. Ancak siz hala negatif olmaya devam ederseniz yok olabilirsiniz. Bu yeni enerjiye uyum saglayip kendinizi yenilemezseniz olursunuz. Buna savaslar ve dogal felaketler vesile olur.

 

    ******************************************************************************************

 

Otuz yıl öncesini yazmak ve aynı günü aynı saatte tekrar yaşamak zor değil aslında. O gün çok zordu.

Eşimi gördüğümde o soğuk hastane odasında bir hastane yatağında, ısıtması yeterli olmayan odada tir tir titriyor,dudakları kabuk kabuk bana bakıyordu ve sadece üşüdüğünü söyledi.

Hastaneden dışarıya fırladım, lojmanlara gidip komşularımızın kapısını çaldım ve onlardan elektrikli ısıtıcı istedim, tekrar hastaneye koştum ve odayı ısıtmaya çalıştım..

Aynı gece yani ondokuz Aralık gecesi eşimi daha sıcak olan evimize götürmek istedim. Yürümeye mecali yoktu.

Sırtımda hastane merdivenlerini indirdim, eve geldiğimizde lojmanın dördüncü katına sırtımda çıkardım.

İkinci çocuğumu göresim bile yoktu.

Bu gün şu sıralarda, şu saatte, otuz yıl öncesinde yaşamış olduğumuz ve üzerine daha çok savrulmuşluklar

deneyimlediğimiz ne gittiğimiz uzak ve yaban şehirlerin ne de o şehirlerin cana yakın insanlarının bir kabahati olmadığını

Düşünerek ve celladım olan zamana teslim olarak avunmaya çalışıyorum..

Saate bir göz attım. Otuz yıl öncesinde, uzak ve soğuk şehrinde işte bu akşam yaşadıklarım şu an devam ediyor.

 

 

Sizi mutsuz eden kisilerin listesini yapin ve onlardan uzak durun. Sizi mutlu eden kisilerle ve seylerle zamanizi gecirin ki kalbinizde sevgiye yer acilsin.Yeni enerjiyle birlikte pozitiflenip kurtulma sansi edinin.
Kendinizi ve baskalarini affedin,yapabildiginiz kadar ozur dileyin. Kalbinizi acin ve sesini dinleyin. Ona yaptiginiz yanlislari sorun; kalbiniz sizi tek tek cevaplayacaktir.Yanlislarinizi gorun ve iyi bir insan olun. Insanlara ve hayvanlara yardim edin. Sokaktan veya barinaktan hayvan sahiplenin..Size daha cabuk sevgiyi ogretirler. Sevgi evrendeki en guclu enerjidir. Bu sevgi enerjisi yaraticinin var etme ve donusturme enerjisidir. Titresimi en guclu olan enerjidir ve kurtulusun tek yoludur. Ayrica tavsiyem; babadan kalma eski tohumlari stoklayin, kirli sulari temizleme yontemlerini ogrenin. Kurtulmak icin kendinize simdiden uygun bir yasam alani belirleyin. Bir sure Gunes isinlari bize ulasamayacak ve buz devri olacak. Bu konuyu arastirin ve gercekleriyle ogrenin.

 

Alıntılar: aasmaestefan.blogspot.com.tr

 

Özdener GÜLERYÜZ

 

 

Son Güncelleme Tarihi: 23 Aralık 2016 10:14

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.