MERHABA, DEÐERLÝ HOCAM
31 Mart 2011 00:32 / 2656 kez okundu!
Bazen günün tarihini, belki de saatine kadar not etmek istersin ya hocam, dün öyle bir gündü benim için. Bilmem sen de öyle duygulara kapýlýr mýsýn? Unutmamak için bir yere not düþmek. Biliyorum þimdi sevinçli, enerjisi yüksek, unutmak istenilmeyen bir gün diye geçiyor aklýndan, deðil mi?
Deðil ama, öyle.
Daha dün gibi inan ki. Emekli bir babanýn, harçlýk versin diye eline baktýðýmýz, gençliðimizi hiç yaþayamadýðýmýz belki de dikkat çekmenin bir baþka yolu olduðunu þimdi anlayabildiðim, üniversitedeki solcu devrimci gruplara yeþil ýþýk yakýp, aralarýna karýþýp, deðiþik bir edayla mitinglerde anlamlarýný tam bilemediðimiz sloganlarý haykýrýþlarýmýz. Yürüyüþümüz. Þimdilerde karþýtý olduðumuz sigaranýn bile, Karþýyaka sahilinde bir soðuk bira eþliðindeki içiminin Körfez'le aramýzda kurduðu egzotik bað. Ah, hocam ah!
Ýnan ki, o yýllar, sadece ne olduðunu dahi anlamadan geçip giden gençliðimiz adýna deðil, yaþamdan aldýðýmýz haz, önümüzde nasýl yaþayacaðýmýzý bilemediðimiz çok uzun olduðunu düþündüðümüz yýllarýmýz. Yaþamayý deðil de, sadece hayalini kurabildiðimiz, pratikte sadece sýcacýk yüreðimizle arkadaþlýklarýný sürdürebildiðimiz, bir adým dahi ileriye taþýmaktan adeta titrediðimiz, üniversitedeki ve mahallemizdeki kýzlarla olan o unutulmaz arkadaþlýklarýmýz var anýlarda.
Biliyorsun sen de, salkým saçak bir akþam, mahallemizin sakini, motorcu Ahmet’in gündüz nakliye iþleri yaptýðý kamyonetinin kasasýna yirmi kiþi binip, Kara Oðlan'ý karþýlamaya Çiðli havaalanýna gitmiþtik. Hepimizin içinde bize vaat edilen UMUT vardý. Sevgililerimiz de dönüþümüzü beklediler hocam. Umutla.
Bu þehir eskiden harika kokardý hocam. Deniz gibi. Sokaklarý deniz, evlerinin içi denizdi hocam. Sakýn yanlýþ anlama þimdilerde özlediðimiz, Kasým da yazý yaþadýðýmýz günlerden söz etmiyorum. O zamanlarda bir hafta yaðar da, yaðardý.
Evimizin bodrumundan deniz kendini bize gösterir, evimiz deniz olurdu hocam.
Rumca'yý öylesine konuþurdu ki anneannem; gözlerimi açýp dinlerdim onu. Selanik’ten söz ederdi hocam. Büyük yangýndan. Nasýl kurtulduklarýný falan anlatýrdý. Adý Makbule olan mahalle arkadaþýndan söz ederdi. MUSTAFA'yý tanýrým derdi hocam. Bana dýþarý çýkarken ‘’Kapelaný giy’’ demekten hiç býkmadý. Mahallemizde oturan Rum ailelerle dostluklarý çok güzeldi. Rum kadýný ‘’Erena"yý ve ailesini hatýrlýyorum.
Ne aþkýmýzý, ne gençliðimizi yaþayamadan, yýllar... Yýllar mý dedim? Affedersin. Bir yarým yüzyýl bitti de, adý deðiþti yüzyýlýn. Her yýl azala azala yaðmurlarý, çoðala çoðala insanlarý. Deðiþe deðiþe çehresi, Sekiz bin yýl öncesinden bugüne caným Ýzmir’im ne kraliçe Smyrne'nin, ne de geçerken uðrayýp Kadife Kale'de dinlendiði söylenen Büyük Ýskender’in tanýyabilecekleri bir yaný kaldý hocam. Ben ne diyorum ki? Biz bile tanýyamýyoruz artýk.
Aldý bizi yýllar, vurdu Anadolu’nun bozkýrýna. Git git bitmez yollarý olan Smyrne'ye uzak þehirler. Smyrne ile kýyaslanan hep kaybeden þehirler. O þehirlerde doðan bizim çocuklarýmýz. Bir yaþam kavgasý içinde ekmek parasý uðruna verilen savaþ ve uðraþlar. Büyüyen, serpilen çocuklarýmýz, umutlarýmýz. Resimlerde ‘’ne kadar deðiþtim’’ dedirtecek görüntülerimiz. Öyle deðil mi hocam? Hocam, bir gün bana gençlik resmini gösterir misin?
Devinimler içinde deðiþen hayat görüþlerimiz. Gençliðimizde asla yapmayacaðýmýz þeyleri ailemizin geleceði güvenliði adýna kabullenip yapmalar, iç çekiþlerle hayata þu günlerde yenik bakýþýmýz. Lise yýllarýnda içimizde uyanmýþ þiir sevdamýz, bir iki gazetenin þiir köþesi sütunlarýnda çýkmýþ þiirlerimizin hatýrlanýþý. Yaþlandýkça çocuklaþmamýz. Çocuklarýmýzýn üzerimizde hüküm kurmasýný kabulleniþimiz.
Þiir bahçelerinde dinleniþimiz.
Okuduðumuz kitaplardan daha bir etkilenme. Hatta öyle ki, artýk hiçbir þeyin deðerli olmadýðýný anlamamýz. Sadece sevmenin, sevginin aþkýn deðerini anlamamýz. Gerçek sevgi için yaþamýmýz boyunca elde ettiklerimizin beynimizdeki deðersizliði, maddi deðil, manevi gerçeklikler. Ruhumuzun erimesi, sonsuzluða gidebilecek tek þey olarak sevginin görüldüðü bir anýn gelmesi. Bir insanýn nefesi olabilmek adýna yapýlmýþ tüm fedakarlýklar. Güzel bir insan, doðru bir adam olmak ve bunun baþka bir insan tarafýndan tescili.
Ömür boyu dokuduðumuz kumaþýn desen güzelliðinin bizce tespiti ve gözlerimizden o desen için gelen yaþlar.
Kabullenmeler. Olgunluk. Billurlaþma. Yaþam yolu iþaretlerinin farkýna varmamýz. Yön deðiþikliklerimiz. Aklýmýza gelen sorular. Bir küçük sevgi kýrýntýsý için sonsuzluða kadar bekleme isteði. Ya da coþkulu ýrmaklarýn aktýðý, yeþil gözlü hurilerin bizi beklediði cennet denen yere bir an önce gitme dileði. Sonlanýþ. Ruhumuzun bedenden kaçýp gitme isteði. Emekli olup Smyrne’ye kavuþtuðumuz yýllarda nasýl da dua ettim Sezen Aksu'ya hocam bilsen. Biz o bozkýrlardayken "Kalbim Ege de kaldý" þarkýsýný yapmadý da, bekledi diye. Yoksa yollara düþüp bir an önce Ege’nin kýyýsýnda hüngür hünhür aðlayabilirdim inan bana hocam.
‘’Deðil ama öyle’’ dedim ya. Karamsarlýkla dolu olduðum bir an iþte hocam anlarsýn. Sana güvenim tam. Bir yere not edeyim dedim bu güzel günün tarihini. Hatta saatini. Sakýn, ama sakýn deðerli hocam. Ben seni unutmak istemiyorum. O nedenle de dedim ya unutmamaya yönelik hocam. Unutmamaya. Sevgilerimle, deðerli Hocam.
Cigaramý sardým karþý sahile
Yaktým ucunda acýlarý
Aðlarý attým anýlar doldu
Aðlar hasretimin kýyýlarý
Yareme tuz diye yakamoz bastým
Tek þahidim aydý aman aman
Bir elimde defne bir elimde sevdan
Kalbim Ege'de kaldý…
Sezen Aksu
***
Özdener GÜLERYÜZ
28.03.2011