NEREDEYSEM ORAYA AİDİM, HEM DE SİZDEN DAHA ÇOK
01 Mayıs 2018 21:17 / 1428 kez okundu!
''Ey yazdıklarımı okuyacak kişi, belki okuduklarının yetersiz olduğunu düşüneceksin, belki daha fazla bilgi isteyeceksin. Salları, sığırları, koyunları, insanları yutan Fırat'ın içindeki dipsiz kuyular gibi bilgiyi bir anda emmek, tüketmek isteyeceksin. Ama öğrenmek kolay değildir, bir kaplumbağa gibi sabırlı, başı göklere değen yalçın kayaları un ufak eden rüzgar kadar inatçı olmalısın.'' PATASANA - Ahmet Ümit
******
NEREDEYSEM ORAYA AİTİM, HEM DE SİZDEN DAHA ÇOK
En kurtulamadığım, ya da en kısa yoldan kendimi kaptırdığım ve yıllarca içinde debelendiğim, ayrıca da bazen beni yücelttiğini düşünsem de aslıda girdap gibi içine alıp, ezip yoğuran ve yıllar sonra bu gün bile yakamı bırakmayan en yıpratıcı sonuçlarına şapka çıkartıp düşündüren, aslında insan oğluna kıvamında olmak kaydıyla çok gerekli ve ruh tazeleyen duygunun AİDİYET Duygusu olduğuna inanıyorum.
''En kısa yoldan'' diye tanımladığım durum, nerede olursam olayım, yukarıda kullandığım ''kıvamında'' kelimesini derinlemesine aşacak tarzda bazı kurum ve kuruluşlara kendimi fazlaca kaptırmış olmalıyım ki, nacizane ''ait'' hissettim geçmişte..
Üniversiteyi, liseden mezun olduğum yıl, kazanamadım. Meslek lisesi Elektrik bölümünden mezun olmuştum ve ailemin de beni üniversitede okutmaya gücü yoktu.
Bulunduğumuz şehirdeki bir fabrikaya meslek lisesi mezunu olarak iş başvurusu yaptım.
O fabrikada bulunduğum bir yıl içinde işte bu ilk ait olma hissimi tattım ve idrak ettim.
Yalnız bendeki bu aidiyet duygusu biraz faklı mıydı? Acaba ben aidiyet derken içimde daha farklı birşeyler mi kurguluyordum.
Bu sorunun cevabını yıllar sonra çok ama çok acı bir şekilde kendime verecektim..
Başımda sorumlu olarak bulunan ''usta'' kişinin tavır ve davranışlarını bu aidiyet duygusuyla tarttığımda ve bazı itirazlarımla kendisini sinirlendirdiğimde o zaman anlamını bilmediğim ''mobbing'' e maruz kalma ve dışlanmayla boğuşmaya başladım..
Neyse ki orada kalıcı değildim, yaşım gençti, yaşananları içimde öğütüp arkaya atabilecek güçteydim.
Bir yıl sonra üniversiteyi kazanarak oraya elveda dedim ve bu ait olma duygumun nereye gidersem gideyim peşimi bırakmayacağını o zamanlarda henüz bilemiyordum.
Üniversite yıllarım her insanda olabileceği gibi unutulmaz muhteşem yıllardı ve her güzel şey gibi çabuk geçti.
Mezun olup ısrarla devlet sektörünün kapılarını zorladığımda, başıma geleceklerden habersizdim.
İki şehirde toplamda on yıllık bir süreç içinde ve bu sürecin başında ve ortasında, sürgün yemiş olsam da akıllanmayıp hiyerarşik düzene, kurallara başkaldırıp yine genel müdür, müdür, şef pozisyonundaki kişilerden (kendim de sonradan şef olmaya layık görülsem de) daha yüksek aidiyet duygumla kafa tutmaya varan tavrımla artık ağır ağır ilerleyen yaşım, daha ağır mobbinglere dayanma gücünü gösteriyordu.
Ve ben gittiğim yerde o yerin sahibi olsam bu denli ait olamayacak derecede muhteşem bir aidiyet hissiyatı gösterirken ne kadar dışlandığımı işte bu devlet fabrikasının uzak şehrinde kendi kendine istifa noktasına getirilsem de bunun yanında kafama ne kadar da ''iflah olmaz'' olduğumu artık yüreğim yüksek sesle anlatmaya başlamıştı da duyan kimdi?
******
''Belki de sözlerimi abartılı bulacaksın, belki de ''böyle öyküleri çok duydum'' diyeceksin. Oysa gerçek, koyu sisin sarmaladığı taşkın nehir gibi bütün acımasızlığı ve görkemiyle bu tabletlerin satırlarında gizlidir. Fırat'ın döküldüğü deniz nasıldır, ovaların tükendiği yerdeki ağaçlar neye benzer hepsini öğretir insana. Daha önemlisi, yeryüzünün bir parçası olduğumuzu öğretir bize. Koyu gölgeli ceviz ağacının, bodur üzüm kütüğünün, dolgun sarı başakların, kuru otun, topraktaki karıncanın, kovuktaki yılanın, dağdaki kurdun, havadaki atmacanın kardeşimiz olduğunu öğretir. PATASANA - Ahmet Ümit.
******
Mecburen -Mobbing kelimesinin anlamını biliyorsanız- ki ''Dışlanma'' , ''Yalnızlaştırma'' kelimeleri anlatır belki de yetersiz kalır; Yaşınız genç ve idealistseniz fazla düşünmez ve istifa edersiniz..
O yıllarda çalışma hayatında hiç ama hiç kimse Dışlanma ve yalnızlaştırma sonucunda buna maruz kalan insanın neler yaşayabileceğini, ağır sonuçları, ülkemde ne yazık ki, bilinmiyor..
Önüne gelen amir, beğenmediğini dışlıyor, yalnızlaştırıyor, elinden geliyorsa sürüyor, hayatıyla oynaya biliyor. Anlayacağınız meydan hukuken çok boş.
ŞİMDİ AKILLANDIM MI BEN SİZCE?
Benimle birlikte en az yüz kişinin iş başvurusu yaptığı dünyanın en ünlü ve ağababası sayılan markanın üretim müdürlüğü kadrosuna başvuru formu doldurduğumda çok mutluydum ben.
Onca kişi içinden yapılan yüz yüze görüşmede rahat tavırlarım ve tecrübem ile ve yepyeni bir hayatın kapılarını aralamak üzere seçilen ben 150 yıldır dünyada üretilen koskoca Amerikan markasının üretim müdürlüğü kadrosuyla öğünüyor ve ardımda bıraktığım mobbingçilere nanik yapıyordum..
Yepyeni mobbingçilerime henüz kavuşmadan.
Ardımda Dahi Atatürk’ün Nazilli, Aydın, Sultanhisar ve çevresinin bir yıllık narenciyesi karşılığında koskoca bir Komünist masalını (Sümerbank Nazilli Basma San. Müessesesi) Ruslara kurdurtup ömrünün, bir yıl dahi işleyişini görmeye yetmediği,ne yazık ki
Zamanla arpalık olan ve çok daha önemlisi mühendisine dahi dünyayı zindan edecek Mobbing karanlığına sarılmış, basiretsiz yöneticilerin yarattığı dehlizlerde kayboluşumu gözümü kırpmadan bırakmıştım.
Yani on yıllık devlet memurluğumu..
O Dünya markasında da durum yine mobbingi bilerek ya da bilmeyerek vicdanının merhemi olarak gören güya yurt dışında tahsil yapmış üstün zekalı yöneticiler ve onların ellerinin yanmaması için maşaları vardı.
Sanırım yaşım biraz kemale ermiş olmalı ki direncimde değişme olmasa da Mobbing’in bu gün tanımlanmış ve ispatlanmış en ağır sonuçlarını o yıllarda bünyemde görmeye başladım.
Mobbing günümüzde zaman aşımı yirmi yıl olan ve maruz kalan kişinin dava açması durumunda Uygulayan şirketin, kişinin mahkeme kararı ile çok ağır para cezasına çarptırılması ile sonuçlana bilecek dünyaca kabul edilmiş bir insanlık suçu olarak kabul edilmiştir.
Türkiyede ve daha bir çok ülkede Mobbing dernekleri kurulmuş mobbinge maruz kalan insanların hukuklarını takip eden kuruluşlar haline gelmişlerdir.
Mobbing’in insan üzerindeki ağır sonuçları dünya tıp otoriteleri tarafından kabul görmektedir.
Çalışma dönemimde ne uygulayanın ne de uygulananın farkında olmadığı bir kavram olan Mobbing artık fark edilmiş ve dünya ülkelerinin eğitim düzeyine ya da konuya önem verme derecesine göre duraklama dönemine girebilmiştir.
******
‘’Hatti ülkesinin bin tanrısını, gökyüzünün fırtına tanrısı Teşup ile karısı güneş tanrıçası Hepati, oğulları Şarruma ve ana tanrıçamız Kupaba..
Evet onlar insanlarla oynamaktan zevk alan, acıma duygusunu yitirmiş, korkunç yaratıklar. Evet kötülük bizdeydi, ama o karanlık duyguyu içimize tanrılar koydu. PATASANA – Ahmet Ümit.
******
MOBBİNGÇİDEN DAHA MOBBİNGÇİLER DE VAR.
Dışlanıp da yalnızlığa doğru bir itilme yaşamaya başladığınızı insan olarak hemen anlaya bilirsiniz..
Burada bana çok tuhaf gelen durum, örneğin bir şirkette size bağlı olarak görev yapan kişilerin de yönlerini sizden ağırca çevirmeleri ve asıl mobbingçi ulu manituya dönmeleridir. Anlayacağınız bir kat daha artar yalnızlığınız.
Artık oradan gidinceye kadar siz bir hayaletsiniz..
İçiniz hangi derecede kavrulursa kavrulsun yapa bileceğiniz hiçbir şey yok.
Zaman sizin için çok ağır ilerleyen bir kavram artık.
Siz de o zamanda değilsiniz..
Görmezden gelinmeniz, toplantılarda söz isteseniz de söz sırasının size bir türlü gelmemesi.
Artık tüm şirket size ulu manitunun emri ile toplu saldırıyor,
Belki içinizden o an Don Kişot olmak ve yeldeğirmenlerine saldırmak geçebilir ancak bu boşuna bir çabadır.
Farklı bir konumdaki daha alt seviyeden bir çalışan ile Ulu manitu tarafından kıyaslanma ve haksızlığa düşürülme durumu alacağınız en akıllıca en son darbedir. Gerçek, artık gözünüzün önünde çok çıplaktır.
Ruhunuz her ne kadar kabullenmese de gözünüzün önüne uzun yollar gelir.
Çoluk çocuğunuzla o yollara düşmeniz ve kendinize yeni geçim yolları bulmanız gerekmektedir tekrar.
Geçmişteki tüm Mobbingçilerime selam olsun, ben neredeysem oraya ait olup, kendimi onların daha üzerinde bulunduğum yere ait hissetiğimde, bana Mobbing uygulayıp beni gerçek ben yaptılar.
******
‘’Ama bu tabletleri insanlar okusunlar istiyorum. Tanrılara karşı gelsinler diye değil. Kimsenin benim gibi acı çekmesini istemem ama
İnsanların tanrıları, kralları, kendilerini tanımalarını isterim. Bu yüzden bu tabletleri yazıyorum. Belki böylece yazgılarıyla daha kolay başa çıkarlar. Belki böylece tanrılar, krallar onları istedikleri gibi güdemezler. Belki böylece iki ırmak arasındaki bu verimli toprakları kardeşlerinin kanıyla sulamak yerine sevgiyle eker, biçerler. Belki akıllanır, ömürlerini bir düğüne dönüştürerek, mutluluk içinde yaşarlar.Belki gelecek kuşaklara acıyı değil, sevinci, gözyaşını değil, gülümsemeyi, kini değil sevgiyi,ölümü değil, yaşamı kalıt bırakırlar. Belki.. PATASANA – Ahmet Ümit.
ÖZDENER GÜLERYÜZ
01.05.2018