Tufanlar ve Pompei
30 Haziran 2012 13:07 / 2204 kez okundu!
Pek çok efsaneye göre toplumlar, doğru yolu göremeyecek kadar körleşince, Tanrı o kavimlerin helaki için çeşitli afetler göndererek onları cezalandırmıştır. Buna göre Tanrı, dört temel elementi simgeleyecek şekilde, örneğin Nuh’un kavmini ‘’su’’ (sel), Hud’un kavmini ‘’hava’’ (kasırga), Salih’in kavmini ‘’toprak’’ (deprem), Lut’un kavmini ‘’ateş’’ (yanardağ lavı) ile cezalandırarak helak etmiştir.
Tufan olayı Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamlık gibi ilahi dinlerde var olduğu gibi, diğer dinlerde de mevcuttur. Bu dinlere göre tufan, kendilerine karşı günah işleyen insanlarla birlikte dünyada var olan bütün canlı varlıkları ortadan kaldırmak üzere, tanrıların göndermeyi kararlaştırdıkları, bütün dünyayı istila ettiğine inanılan su felaketidir.
Tanrı yozlaşmalarından ötürü insanları büyük bir sel felaketiyle cezalandırır. Tufandan önce Nuh Peygamber’e tufanın yakın olduğunu söyleyerek bir gemi yapmasını bildirir.
Nuh ile ailesi, beraberlerinde taşıdıkları her iki cinsiyetten tüm hayvan çiftleriyle birlikte Nuh’un inşa ettiği gemiye binerler.
150 gün dalgalarla boğuşurlar. Nuh, ayak basacak bir yer olup olmadığını anlamak için bir karga gönderir ama karga geri dönmez.
Bu kez bir güvercin gönderir ve güvercin ağzında bir zeytin dalıyla geri döner. Geminin Ağrı (Ararat) dağının üzerine oturmasıyla Nuh ve ailesi kurtulur ve yeniden dünya üzerinde üreyerek yayılırlar. Kimine göre yaklaşık olarak İÖ 14000- 13000’lerde kimine göre de İÖ 5000- 3500 tarihleri arasında gerçekleştiği söylenen tufan olayından, hem İncil’de ve Kur’an da, hem de Sümer Akkad kökenli Gılgamış destanında söz edilir.
Bu tür felaketlerin söz edildiği öykülerde insanlığın yıkılışını yeni bir insanlığın ortaya çıkması izlemektedir.
Söylencelerin çoğunda tufan, yüce kudretin öfkesini çeken bir hataya bağlanmaktadır.
Günümüzde kendi gözlerinizle böyle bir sapkınlık ve yozlaşma nedeniyle Tanrı tarafından -üstelikte çağının en modern ve zengin yaşam tarzıyla ünlenmiş bir şehri iken- yanardağ lavı yani ateş ile cezalandırılıp yok edilmiş bir yer’in kalıntılarını görmek istiyorsanız, İtalya’nın Napoli kenti yakınlarındaki Vezüv yanardağı eteklerinde kurulmuş olan antik Pompei kentine kadar gitmeniz gerekiyor.
Roma İmparatorluğu, yakın çağın en putperest imparatorluğudur.
Vezüv yanardağı eteklerindeki Pompei şehri, Romalı yönetici aristokrat ve zenginlerinin sapkınlık, şımarıklık ve debdebe içinde yaşadığı, bağlar bahçeler ve villalarla çevrili çok güzel bir yerdi.
Pompei’yi 8 kapılı büyük bir duvar çeviriyordu. Şehrin ortasındaki forumda, her hafta ayrı bir eğlence düzenleniyordu.
Eğlenceler, kimi zaman bir kölenin köleyle veya bir aslanla ölümüne dövüşmesi şeklinde oluyordu.
Pompei’nin en önemli binaları bu meydana bakıyordu. Bu binalar iki tiyatro binası, gladyatör alanı, hamamlar ve tapınaklardır.
Yapılmış kazılardan anlaşıldığına göre, zenginlik ve şımarıklığın akıl almaz boyutlara yükseldiği Pompei şehrinin her köşesinde fuhuş evleri boy gösteriyordu.
Soğuk bir havanın içime verdiği titremenin yanında gözlerimin gördüğü, zamanında çok muhteşem bir şehir olduğu her halinden belli olan ama şimdiki haliyle de tam anlamıyla bir ibret abidesi olan bu şehir neredeyse gözyaşlarımı tutamayacak kadar beni derinden sarstı.
MÖ 500 yıllarında kurulmuş olan Pompei, Vezüv’ün ölüm ve ateş saçan patlamalarıyla yok olmadan 159 yıl önce Romalıların eline geçmişti.
Lav tabakalarıyla kaplı sokaklarında hala araba tekerleklerinin izi görülmektedir.
İklimin, çevredeki görünümün güzelliği, soylu ve varlıklı Romalıların burayı bir sayfiye yeri gibi kullanmalarına yol açmıştı.
Şarap ve zeytinyağı, çeşitli meyveler, taze balıklar Pompei’nin gelirinde en büyük bölümü kaplıyordu.
Vezüv yanardağının tehlikeyi gösteren belirtileri ilk kez 63 yılında fark edilmişti ama şehir halkı bu güzel yeri, evlerini, bahçelerini terk etmeye yanaşmadılar. Roma tanrılarının koruyuculuğuna sığındılar.
Yıl MS 79 yılını gösterdiğinde ve takvim de 24 ağustos gününü gösterirken Vezüv yanardağından yükselen dumanlar kısa sürede şehri mezarlığa dönüştürdü.
20.000’i aşkın insan yok oldu. İnsanlar lavların içinde kavrulup 2000 yıl boyunca küller altında kaldılar.
İtalya'daki Pompei Napoli'nin 25 km uzağındaydı.Vezüv yanardağındaki püskürme, iki gün sürdü. Pompei bu iki günün sonunda 6-7 metre derine gömüldü.
İlk kazılar 1709'da başladı ve kent ortaya çıkarıldı.
Dönemin en güzel evlerini, eşyalarını sanat eserlerini bünyesinde barındıran Pompei dakikalara sığacak bir zaman diliminde yerle bir olmuştu.
Pompei sokaklarında dolaşırken, İtalyan rehberin Türk rehbere, Türk rehberin de bizlere anlatımı şeklinde bir bilgilenme sürdü.
Grubumuzdaki insanlar gördükleri ve duydukları karşısında bir yandan güzelim bir şehrin böylesine bir ceza ile yok olmuşluğu karşısında sarsılılarken bir yandan da Tanrının gazabının hangi boyutlarda olabileceği konusunda kendi hayal güçlerini fazla zorlamadan gözleriyle görüyorlardı ve asıl sarsıcı olan da buydu.
Hala şehrin biraz uzağında dimdik durmakta olan Vezüv yanardağına, bu bilgileri alırken arada bir başınızı kaldırıp baktığınızda tüm anlatılanların ne kadar doğru ve inanılır bir hikaye olduğu gerçeği ise bir başka vurucu gerçek.
Gözünüzün önüne patlama anındaki şehir sakinlerinin nerede bulunuyorlarsa oradan dışarıya fırlayıp sağa sola kaçışmaları ve yollarda birbirlerine çarparak şaşırmış bir şekilde dumandan sıfıra inmiş görüş mesafesinde ve volkandan çıkan müthiş sıcaklık yüzünden havadaki oksijenin kısmen karbonik gaza dönüşmesiyle de bir yandan boğuluyor olmaları geliyor.
Nerede bulunuyorlarsa oracıkta küller altında taş kesilerek öldüler.
Şehir haritadan silindi. Bu şehrin edepsizliğe düşkünlüğü nedeniyle tarihten silindiğine inanç çok büyüktür.
Pompei Allah tarafından cezalandırılmıştı.
Jeologlara göre halkın ölüm sebebi kükürt gazı. Taşa dönmelerinin sebebi ise yanardağın püskürttüğü volkanik tozun sertleşmesi. Bu lavlar kalıp oluşturmuş, zamanla içerdeki vücut çürümüş fakat kalıp aynı kalmıştır.
Sonuçta insan şeklinde boşluklar oluşmuş, kazıyı yapanlar bu boşluklara alçı döküp ölen insanların heykellerini elde etmişlerdir.
Pompei’nin hikayesini duymuş, gidip görmeden de belki inancı yüksek bir insan olarak olduğunuz yerde büyük bir ders çıkarmış olabilirsiniz.
Bu sizin açınızdan çok güzel, inanılmaz bir çıkarım elbette.
Ben de diyorum ki; yüz kat daha fazla çıkarım için,
‘’Yerinde görelim mi?’’
Özdener GÜLERYÜZ
27.06.2012
Son Güncelleme Tarihi: 30 Haziran 2012 13:53