YÜRÜYEN ADAMIN SONU

17 Aralýk 2010 13:25 / 6834 kez okundu!

 


Alsancak’ta hepimiz onu tanýrýz. Eðer dýþarýya çýkmýþsanýz ve biraz da fazla kalýrsanýz sokaklarda “Yürüyen Adam"la defalarca karþýlaþýrsýnýz. Siz hep bir þeylerin peþinde koþarken, endiþelenirken, neþelenirken onu görürsünüz… “Yürüyen Adam”ý.

O sizi görmezden gelir çünkü o sadece yürür.

Çocukluðunu, gençliðini, yaþlýlýðýný yollara sorun… En iyi sokak bilir onun hayatýný. Çünkü onu sokaklar büyüttü, sokaklar çaldý geçmiþini.

Her köþe baþýndan O çýkar, her caddenin sonunda onunla tekrar yüzleþirsiniz.

Onun hep çok iþi var gibidir. Sizin ise baþýboþluðunuz varmýþ gibidir.

"Dejavu"dur onun diðer adý.

Yürüyen adam tarihi, günü, olaylarý, mevsimleri tekrarlatýr size. Çünkü onun kimseyle konuþtuðunu ya da tartýþtýðýný, ya da bir þeyler atýþtýrdýðýný daha da önemlisi durup ya da oturduðunu görmeniz imkansýzdýr.

Çünkü o hayata sadece tek bir nedenle gelmiþtir. Yürümek için. Yürüyerek yaþlandý, yürüyerek delirdi ve yürüyerek gerçekten çýldýrdý sonunda.

Dün “Yürüyen Adam” annesi ve babasýný býçakladýðý için Manisa Akýl Hastanesi’ne gönderildi. Bu uzun yürüyüþ maalesef bir “esaret”le bitti.

Anne ve babasý Ýzmir’in tanýnmýþ ve iyi ailelerindendi. Kimseye bir zararý yoktu “Yürüyen Adam”ýn…

Görmediðimizde merak ederdik. Hoþ neredeyse görmediðimiz hiçbir zaman olmuyordu ya…

Ýþin tuhaf yaný ki Alsancak’ta yaþayan herkesin bu söylediklerime ekleyecekleri vardýr, çýkaracaðý yoktur.

O neredeyse sokaklarýn gizli “tanrý”sýdýr. O her yerdedir. O yoksa duygusu vardýr köþe baþlarýnda. Efsanesi yürür yaný baþýnýzda.

Onu herkes tanýr, zararsýzlýðýna inansalar da ürkerler onun sonsuz yürümesinden. Ýnceciktir, çeviktir, tempolu yürür. Bembeyaz, kývýrcýk saçlarý dalgalý, buklelidir. Yüzü beyaz ancak al aldýr hep yürüdüðünden.

O yürüyerek yaþlandý bizler hayatýn peþinden neredeyse “sürüklenerek”

O deli oldu biz zýr deli ayný sokaklarda.


Tek silahý yürümekti onun. Biz ise “silahlanýyoruz” kanuni yoldan. Yanlýþ duymadýnýz!

18 yaþýndaki çocuðunuza en güzel hediye gerçek silah almak artýk yasallaþýyor.

Diyelim ki yýlbaþý, oðullarýna, kýzlarýna, torunlarýna en ilginç, sýra dýþý bir hediye düþünmektesin. Hiç düþünme hemen bir silah dükkanýna koþ, en az beþ hediyeyi garantile.

Karýnýzý, kocanýzý da artýk sevindirmek elinizde ve bir kurþunluk mesafede.

“Silahsýzlanmak” out, þimdi “silahlanýyoruz” milletçe, hep birlikte…

Bu ne lahana turþusu bu ne perhiz bile deðil, bu düpedüz aklýný yitirmek, çýldýrmakla eþ deðer.

Barýþ konuþmalarýný masaya koyarken, dumaný tüten namlulara göz kýrpmak da neyin nesi?

Hem daha yumurtalarýn lekesi üzerimizden çýkmamýþken nasýl silinir kan izleri?

Yumurta atmayý bile þiddetten saymamýz gerektiðini ve polisin, devletin biber gazýný, sopasýný, copunu lanetlerken…

Ne þimdi bu?

Devlet eliyle, itina ile “cinnet” mi, cinayet mi?

Herkes gider Mersin’e biz gideriz tersine…

Hadi gidelim shopping yapalým. Aman unutmayalým nefis silahlar çýkmýþ, üç beþ alýp eðlenelim.

Bence gerçekten “resmi” bir cinnet geçirmekteyiz?

Yok efendim ruhsatsýz silah taþýmayý önleyeceklermiþ…

O zaman þunu demeliyiz;

Ölümünüz “ruhsat”lý mý yoksa “ruhsatsýz” mý olsun?

Evet, nasýl tercih edersiniz?

Ben yine de “Yürüyen Adam”ýn masumiyetinden yanayým. Yürüyen ve konuþan adamlardan yanayým.

“Silahlanmayý” caydýrýcý yapacaklarýna, “özendirici” ve “kolaylaþtýrýcý” olmasý faili meçhulleri azaltýp, arsýz katilleri çoðaltacaksa, yok kardeþim ben “yazmayý” da býrakýyorum…



Pervin Mýsýrlýoðlu E.


17.12.2010

---------------------------------------------------------------------------------------------------

Ýlgili haber: Anne babasýný býçaklayan þizofren akýl hastanesinde


Son Güncelleme Tarihi: 20 Aralýk 2010 10:35

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
20 Aralýk 2010 19:34

Sinan

Sevgili Pervin,

Mükemmel bir dille yazdýklarýný su içer gibi okudum. Katýlmamak mümkün mü yazdýklarýna. Ben de Ýzmir yýllarýmda karþýlaþmýþtým yürüyen adamla. Ama asýl önemlisi silahlanma konusundaki düþüncelerini paylaþýyorum.

Ama yorumlardan birinde, "AKP bununla ne yapmak istiyor, doðrusu anlamak mümkün deðil." diyor yorumcu. Burada anlaþýlmayacak bir þey olduðunu düþünemiyorum. KPSS sýnavýnda, Üniversitelere Rektör atamalarýnda, devletin kilit noktalarýna deðil kapýcý atamalarýnda bile takýnýlan tavýrlar karþýsýnda, kimlerin "RESMÝ" silahlarla silahlandýrýlacaðý apaçýk ortada deðil mi!... Nesine þaþýrýyoruz bunun.

Utangaç EVET'çiler, bu ve bundan sonra ard arda gelecek dalgalar karþýsýnda þaþýrmamalý.

O anlamlý ve güzel yazýlarýnýn takpçisiyim.

Sevgilerimle

19 Aralýk 2010 12:58

inci gümüþkaya

haberi henüz gazetede okumamýþtým.bir arkadaþým aradý.sanki daha önce ondan bahsetmiþiz, kesinlikle tanýyormuþum gibi hani sürekli yürüyen bir adam vardý ya.... evet dedim hemen. ailesini býçaklamýþ dedi. o kadar uzun yýllardýr onu öyle sürekli dolaþýrken görüyordumki sanki biz iyice tanýþýðýz. içim de çok tuhaf bir acý, sitem, isyan oldu. neden bunu yaptýn diye soruverdim ona. ne oldu da bunu yaptýn dedim. kimseyle konuþmazdýn ama tüm dolaþtýðýn izmir sokaklarý, insanlarý seni tanýyordu, hiçbir iletiþiminin olmamasýna raðmen dedim. en büyük özelliðin özgürlüðündü þimdi o olmayacak dedim. insanoðlu ince bir çizgide,keskin bir býçak da yaþýyor iþte.bazen bir tarafýnda, bazen de diðer yanýnda.ailesine þifa diledim ama kaygýyla içimden. kaygýyla çünkü bir yandan bu anne ve babanýn yaþamasýný istedim. diðer yandan da oðullarý tarafýndan býçaklanmanýn verdiði bir duyguyla yaþamak nasýl bir yaþamak diye düþündüm o yaþlarda. kuþkusuz bir evlada, bir anne ve bir babaya verilecek en kötü bir aný olarak kalacak hafýzalarda.....
19 Aralýk 2010 12:32

Baki MURAT

Sevgili Pervin,

Yazýn için çok teþekkürler, çok sevdim... Tabii ki üzülerek, ürkerek, düþünerek...
Deðindiðin gibi bu silah yasasý ciddi ciddi her duyarli insanýn asabýný bozmasý gereken bir þey ve tek baþýna bile anti-militarist bütün kesimlerin gündemde tutmasý gerekiyor bu konuyu.
AKP bununla ne yapmak istiyor, doðrusu anlamak mümkün deðil.
Sanki bütün bir toplum olarak yeterince silahlý olmanýn ve silahla oynamanýn rezilliðini yaþamamýþýz gibi bir de bu yasa...
Oysa istatistikler bu ülkede halihazýrda 8 milyondan fazla ruhsatlý silahýn olduðundan bahsediyor...
Buna ruhsatsýzlarý da katarsanýz bu rakamýn 10 milyonu geçeceðini söylemek hiç yanlýþ olmaz.
'E ne var 70 milyonluk bir nüfusa çok mu' diyen aklý-evveller de var mýdýr (var ki böyle yasalar çýkýyor) bilmem ama bu rakamý 70 milyon ile karþýlaþtýrmak da aslýnda en az yasanýn kendisi kadar vahim bir yanlýþ olur bence...
Neden mi? Biraz toplama, çýkarma yaparsak neden böyle düþündüðümü daha kolay anlatabilirim sanýyorum.
Hepimiz biliyoruz ki Türkiye genç nüfusu yüksek olan bir ülke. Bunun anlamý, nüfusun en az yarýsýnýn çoluk çocuk olduðu ki buda burada gözönüne alýnmasý gereken rakamýn 70 deðil 35 milyon olmasý gerektiðini gösteriyor bize (Çoluk çocuðun henüz silahlanmadýðýný farzediyorum)...
Bu otuzbeþin içinde yer alan silahlý güçleri yani askeri, polisi, korucusu, güvenlikçisini çýkarýrsak geriye yaklaþýk 32 milyon civarýnda bir rakam kalýr...
Bu rakamýn hiç kuþkusuz yarýsý kadýn...
Kadýnlarýn ne hepten silahlý ne de silahsýz olabileceklerini düþünmek yerine onlarýn silah severliliklerinin erkeklerinkinden daha fazla olmayacaðýný düþünelim ve sadece yüzde otuzunun silahlý olabileceðini varsayalým. Bu bizi deðerlendirilmesi gereken asýl nüfusun 70 milyon deðil 20-21 milyon civarýnda bir sayýnýn olduðu noktasýna ulaþtýrýr.
Yani bu memleketin patlamaya hazýr 10 milyon küsur silahýný sadece 20-21 milyon civarýnda bir Teksaslý taþýyor belinde...
Bu ürkütücü durumun özeti halihazýrdaki her iki kiþiden biri (maalesef) potansiyel silahlý bir zat, aman dikkat!
Vahþi batý benzeri bir resim ortadayken AKP ne yapmak istiyor olabilirki bu yasa ile?
Bir memlekete bu kadar silahsevici çok görülmüyor mu ki rakamýn artmasýnýn yollarý açýlýyor?
Bu yasanýn polis ve MÝT"e aðýr silahlar alma yetkisinin ardýndan gelmesi ise bir baþka ilginç nokta...
Allah sonumuzu hayýr etsin diyeceðim demesine de ondan önce bu türden silahlanma yasalarýna karþý toplumsal tepkilerin geliþtirmesi gerekiyor...
Aksi halde bu topraklara barýþýn gelmemesi için elinden geleni ardýna koymayan savaþ tacirleri yeni bir kirli orgazmýn þampanyalarýný yudumlarken, bizlere yeni acýlarý yaþayacaðýmýz günleri beklemek düþecek...
18 Aralýk 2010 01:40

FRee_MeDia

Aslýnda o okuyan adamdý...Her sabah Ýsmail Sivri Parký'nýn karþýsýndaki marketin önünde duran stanttan gazeteleri tek tek alýr ve okurdu. Market sahibi hiç karýþmazdý ona. Bilirdi okuduktan sonra dikkatle katlayýp hiç bir zarar vermeden yerine koyacaðýný. Ama kim bir soru sorsa tersler ve baðýrýrdý sorana. Þizofrendi. Malesef toplumun içindeki saatli bomba þizofrenler. Üstelik ne zaman nerde patlayacaðý bilinmiyor. Yýllar önce bir çivici katil vardý. O da þizofrendi. Bir gün kendisine vahiy geldiðini düþünerek 5 insaný duvara çivilemiþti baþlarýndan. Yine baþka bir þizofren vardý. Ayhan Kartal. O da farklý zamanlarda iki ayrý çocuðu tecavüz ederek öldürmüþtü. Kýsa bir süre akýl hastanesinde tutulduktan sonra bu kiþiler yine toplumun içine salýnýyor. Genelde de malesef tekrar suç iþliyorlar, can yakýyorlar. Çivici katil ile sapýk Ayhan Kartal Manisa'da ayný koðuþta kaldýlar. Kendilerinle bir röportaj yapmýþtým. Röportajda Ayhan Kartal, Çivici'nin kendisini öldürmesinden korkuyordu. Koðuþ deðiþtirmek istediðini söylüyordu. Korktuðu baþýna geldi. Yaklaþýk bir yýl sonra Çivici onu da çiviledi. Pervin Haným, güzel bir konuya deðinmiþsiniz. Bu konu üzerindeki çalýþmalarýnýzý derinleþtirin bence. Ýçimizdeki saatli bombalardan kurtulabilmemiz için bir kampanya baþlatýn. Devlet þizofrenleri daha yakýndan izlemeli. Gerekiyorsa toplumun saðlýðý açýsýndan onlarý akýl hastanelerinde tutmalý. Yaptýklarý suçlarý araþtýrýrsanýz ciddi bir boyutta olduðunu göreceksiniz. Tabi bundan da önemlisi; gizli þizofrenler... Onlar malesef bilinemiyor. Hatta bazen þizofren yapýlarýný saklýyorlar. Örneðin bir kaç arkadaþým evlendikten sonra anlayabildi eþlerinin aslýnda bir þizofren olduðunu. Onlar içinde toplum aydýnlatýlmalý bir þekilde. Yani evlilik öncesi saðlýk raporu alýnýrken, kiþilerin ruh saðlýðý da deðerlendirilmeli diye düþünüyorum. Bu konuyu detaylý açarsanýz, sitenize de ilgi çoðalýr kanýsýndayým. Ýyi çalýþmalar.

17 Aralýk 2010 22:20

yusufdemir

Merhaba Pervin Haným,

Ona "yürüyen adam" dendiðini bilmiyordum fakat satýrlarýnýzý okumaya baþlayýnca hemen o adam gözümün önünde canlandý. Evet, kimseyle konuþmadan, acelesi varmýþ gibi sessiz sakin sürekli yürüyen adam... Yazýnýzýn birkaç paragraf altýnda onun yani yürüyen adamýn resmini polislerin arasýnda görünce yüreðim cýz etti.


17 Aralýk 2010 22:16

ERTUÐRUL BARKA

Haberi okuyunca nasýl bir üzüntüye kapýldýðýmý anlatamam; sanki bir yoldaþýmýn, sanki kardeþimin baþýna gelmiþti bu üzünç dolu olay.
Yazýyý okuyunca, acýmýn paylaþýldýðýný düþündüm; yalnýz deðildim üzüntümde ve muhteþem bir anlatýmla paylaþýlmýþtý acým.
Kalemini öpüyorum Pervin MISIRLIOÐLU'nun.
Yürüyen Adam, yeni bir yolun baþlangýcýndadýr; izleyelim ve yardýmcý olalým...
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.