SAHNE HEYECANI
18 Haziran 2010 01:24 / 2027 kez okundu!
Hayatýnýzda hiç topluluk önündeyken heyecanlandýnýz mý? Ben heyecanlandým. Bunun neden olduðunu düþündüðümde ise hep bir yanýt geldi aklýma. O da; eðer bir hata yapýlýrsa, insanlarýn ne diyeceðini düþündüðünden korkulmasý, diye düþünüyorum. Sanki herþey mükemmel olmak zorundaymýþ gibi...
Peki herþey mükemmel olmazsa ne olur? Neden diðer insanlarýn düþünceleri bu kadar önemli? Biz baþkalarý için deðil kendimiz için bu dünyaya geldik. Onlarýn istediklerini yaþayýp hissetmeye gelmedik ki.
Kýsa bir zaman önce bir üniversite’de dýþardan gelen öðrenciler için düzenlenen konsere çýktým piano çalmak üzere. Konser baþlamadan yarým saat önce baþladý kalbim küt küt atmaya. Niye heyecanlanýyordum ki? Ailem dýþýnda hiçbir izleyiciyi tanýmýyordum, ayrýca da zevk için çalmýyor muydum pianoyu? Bazý öðrenciler güzel sanatlarda okuyordu ve gelecekte yapacaklarý iþin, çaldýklarý müzik aletiyle ilgili olmasýný istiyorlardý... Yani, onlarýn yanlýþ yapmaktan korkmalarý bir dereceye kadar normal, ama benim korkmam normal deðil. Hem neyden korkabilirdim ki? Öðretmenim mi kýzardý? Hayýr. E o zaman? Ohoo ama Rana dinler mi...
Sahneye çýkacak öðrencilerin beklediði odada bitmek bilmeyen bekleyiþ baþladý. Çaldýktan sonra odaya geri gelen öðrenciler, koltuklarda çok az izleyici olduðunu söylediler. Evet, içim biraz da olsa rahatlamýþtý ama o adrenalin gitmek bilmedi saðolsun. Sonunda sýra bana geldi... Ýki tane parçam vardý; ilki daha kolaydý, önce onu çalacaktým, hem salona alýþmak için hem de ikinci ve daha zor olan parçaya hazýrlanmak için. Sahneye çýktým, selamýmý verdikten sonra baþladým çalmaya... Çok iyi gidiyorum derken birden elim titremeye baþladý ve yanlýþ bir notaya bastým. Sonra toparladým toparlamasýna ama iþ iþten geçmiþti. Ýþte evde yüzlerce kez hatasýz çaldýðým parçayý sahnede çalarken hata yapmýþtým...
Pianodan konu açýlmýþken þarký kariyerimden de bahsediyim ve deneyimlerime deyineyim biraz. Açýkçasý amatör solist olarak okul orkestrasýnda þarký söylemeye bu yýl baþladým. Orkestraya nasýl mý girdim? Þarký söylemeyi her zaman sevmiþimdir ama hiçbir zaman bir orkestrada söylecek kadar sesim olduðunu düþünmüyordum. Zaten orkestraya da þarký söylemek üzere girmedim, piano için girdim ama öðretmen beni solist yaptý. Benim için çok yararlý oldu bu seçim ve þarký söylerken ne kadar zevk aldýðýmýn tekrar farkýna varmýþ oldum. Gelelim þarký söylemenin heyecanla ilgili kýsmýna. Her hafta seçmeli derslerde yaptýðýmýz çalýþmalarýn sonucunda okulda yýlýn ortasýnda ve sonunda konsere çýkýyoruz. Ayrýca okul dýþýnda da bir festival ya da yarýþma olursa ona gidiyoruz. Ýstanbul HEV'deki festivaldeki performansýmdan heyecanlanmama raðmen memnun kaldým, çünkü artk hata yaptýðýmda heyecandan olduðunu biliyorum. Bu seferde de þarkýnýn bir bölümünde yükseðe çýkarken sesimi doðru kullanýp rahatça çýkarmam gerekirken, sesim kýrýldý ama bozuntuya vermeden devam ettim. Hatalar çalýþmamaktan mý kaynaklanýyor peki? Hayýr, heyecanlanmaktan...
Buradan bir baðlantý kurarak Osho’nun yaratýcýlýk adlý kitabýna gelelim þimdi de... Bu kitap, insanýn kendini bulmasý, egosunu kontrol altýna almasý, kendisine güvenmesi gibi konulara deðinen bir kitap. Bir bölümünde de, Büyük Dalgalar adlý bir güreþçiden bahsediyor...
Büyük Dalgalar adlý güreþçinin antremanlardaki performansý çok iyiymiþ, çok güçlü olduðu için hocasýný bile yenermiþ. Fakat halk önünde maça çýktýðýnda genç öðrenciler bile onu yeniyormuþ. Bir gün bir Zen ustasýna (Budizm’de bir meditasyon üstadý) gidip yardým istemiþ. Zen ustasý da: “Senin adýn Büyük Dalgalar, o yüzden bu gece tapýnakta kal ve denizin dalgalarýný dinle. O dalgalar olduðunu hayal et, bir güreþçi olduðunu unut ve önüne çýkan her þeyi yýkan o dev dalgalar ol.” demiþ. Güreþçi, o gece tapýnakta kalýp sadece dalgalarý düþünmeye çalýþmýþ ama aklýnda birçok düþünce varmýþ. Zamanla sýrf dalgalarý düþünmeye baþlamýþ ve dalgalar büyüyerek tapýnaktaki bütün heykelleri devirmiþ ama o, yüzünde hafif bir tebessümle oturmaya devam etmiþ. Bir sonraki gün, yine halk önünde bir yarýþmaya katýlmýþ ve bu sefer bütün maçlarý kazanmýþ. O günden sonra da Japonya’daki hiçbir güreþçi onu yenememiþ...
Gelelim, bu hikayenin benimle ilgili olan tarafýna... Büyük Dalgalar’ýn tapýnakta anladýðý þey aslýnda yapabileceði bir þeyi, hýrsý ve egosu yüzünden yapamamýþ olmasýydý. Tapýnakta, dalgalarý dinleyerek kafasýndaki olumsuz düþüncelerden kurtuldu ve asýl yapmak istediði þeye yoðunlaþtý.
Nasýl Büyük Dalgalar bunu baþardýysa, belki ben de sýrf piano çalmaya ya da þarký söylemeye odaklarsam kendimi, illa “en iyisini yapacaðým” diye heyecanlanmazsam, sýnýrlarýmý zorlarsam sahnedeki performansým 'daha iyi olabilir'.
Rana Yiðitbaþý
14.06.2010