Bir Ermeni milliyetçisi olarak Hrant Dink...
21 Ocak 2010 13:15 / 2902 kez okundu!
Hrant Dink’ten Türk milliyetçilerinin öğreneceği çok şey var... Türk kimliğine ve kültürüne, Türk geçmişine sonuna kadar bağlı olan, Türklük ile ilgili bir şey konuşulduğu zaman heyecanlanan, yeryüzünde yaşayan tüm Türklerin derdiyle hemhal olan, Türk dilinin çeşitli lehçelerinden birini bile işittiğinde kalbi küt küt atan Türkçülerin, Türk milliyetçi ya da ulusalcılarının Hrant’tan öğreneceği çok şey var...
Üç yıl evvel alçakça, kalleşçe katledilen Hrant Dink bir Ermeniydi... Hepimiz kendi arzumuz dışında bir etnik ve dilsel kimlik içinde doğuyoruz. Hrant’ın da anadili Ermenice idi. Hıristiyan ve Ermeni bir ailenin oğluydu... Öte yandan Hrant Dink “Ne yapalım Ermeni olarak doğduk. Kendim seçmedim. Öyle olduk işte” tipi bir düşünceyle kendi kimliğini iplemeyen bir Ermeni değildi...
Ermeni kimliğiyle, diliyle, kültürüyle yani her yönüyle Ermeni toplumuyla manevi bağları vardı... Dünyanın neresinde bir Ermeni topluluğu varsa, o toplulukla bağlantıdaydı Hrant... Sadece Türkiye Ermeni cemaati değil, yeryüzündeki tüm Ermenilerin meseleleri ve dertleri Hrant Dink’in ilgi alanındaydı. Dünyanın her yerindeki Ermeni soydaşlarının meselelerinin çözülebilmesi için elinden geleni yapmaya çalışırdı. Tüm dünyadaki Ermeni toplumunun birbiriyle kompakt bağları olmasını isterdi...
Bu toprakların evladıydı. Bu toprakları yani Türkiye’yi çok seviyordu. Tam anlamıyla bir Türkiye insanıydı... Ama aynı şekilde kendi anadilinin resmî dil olarak konuşulduğu Ermenistan ile de manevi bağı kuvvetli bir insandı... Ermenistan’ı çok seviyordu. Ermenistan’ın da prangalarını kırarak özgürlüğe ve zenginliğe kavuşmasını istiyordu. Dünyanın farklı ülkelerinde yaşayan Ermenilerle yani bir bütün olarak Ermeni diasporasıyla da bağları kuvvetliydi ama her şeyden önce Ermeni çoğunluğunun ülkesi olabilmiş o toprakları düşünüyordu. O sebeple kimi soydaşı diaspora mensuplarına kızıyordu. Kimi diaspora önderlerinin siyaset dilinin Ermenistan’ın önünü tıkadığını düşünüyordu... Ceza almasına yol açan o muhteşem yazısında da bunu söylüyordu zaten...
Evet, bir açıdan bakıldığında Hrant Dink bir Ermeni milliyetçisiydi... Ermeni kimlik duyarlılığına sahipti... 2000’lerde Hrant Dink’i aktörleştiren ve Ermeni cemaatinin ruhani olmayan lideri durumuna getiren şey bu kimlik hassasiyetiydi... Hrant Dink’i farklı ve üstün kılan şey ise taşıdığı bu kuvvetli milli kimlik duyarlılığına rağmen başka kimliklere sahip insanların haklarına da sonuna kadar sahip çıkmasıydı... Ermeni kimliği ve toplumuyla manevi bağı Hrant’ın evrensel insanlık idealine bağlılığını zayıflatmak bir yana bilakis güçlendiriyordu... Çünkü ahlak evrenseldi... Vicdan evrenseldi... Hangi kimlikten, dilden, dinden gelirsek gelelim İNSANLIK onuru evrenseldi...
İşte bugünün Türkçülerinin Hrant Dink’ten öğrenmesi gereken temel milliyetçilik dersi budur... Biz Türklerin Hrant Dink ahlakına sahip Türk milliyetçilerine ihtiyacımız var... Milliyetçilik var olacaksa eğer, böyle olmalıdır... Bir insanın annesini ve babasını sokakta karşılaşacağı herhangi bir insandan daha çok sevmesi, anne ve babasına daha kuvvetle bağlı olması doğaldır... Bir insan ailesini her şeye rağmen ve her yönüyle sever... Baba katil de olsa babadır. O katil babadan Pinochet ya da Polpot’tan bahseder gibi bahsedemeyiz... Bu doğru... Fakat ailemizi sevmek, babamızı sevmek o babanın cinayet işlediğini bize inkâr ettirtmemelidir... O sevgi, insani bir sevgi değildir... Tam aksine kendi babamızın katilliğini kabul ederiz, herkesten önce onu vicdanımızda biz yargılarız, işlediği suçlarla herkesten önce biz yüzleşiriz... Ama sonra yine sevmeye devam ederiz... İnsani ve vicdani olan sevgi budur... İnsani olan milliyetçilik de ancak böyle olur... Türk dili, Türk kimliği, Türk geçmişi ve Türk milleti ancak böyle onurlanır... Ancak böyle Türkler, böyle Türkçüler, böyle Kemalistler artarsa Türk milleti gerçekten muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkabilir...
Bir entelektüelin kendi ulusal ve dinsel kimliğine sıkı sıkıya bağlı olmasının evrensel bir ahlaka sahip olmasına asla engel olmadığının abidesiydi Hrant Dink... Tam aksine “Bana ne bütün kimliklerden, dillerden, dinlerden. Tümü birden mezarı boylasın!” diyen modernist evrenselliğin sahte ve içi boş bir ideal olduğunu en iyi kanıtlayan figürlerden biriydi... Sahici, içi dolu ve derinlikli bir evrensel insanlık ve uygarlık tasavvurunun örneğiydi...
Hrant ahlakına sahip bir Türk milliyetçiliği benim de benimseyeceğim bir düşünce akımı olur. Hrant ahlakına sahip Hilâl Kaplan’ın örneklediği İslamcılık benim de savunacağım bir düşünce akımı olur... Çünkü böyle bir milliyetçilik ya da İslamcılık akımları aynı zamanda tüm insanlığa hitap edebilecek evrensel dile sahip akımlar olur...
Seni çok özlüyoruz Hrant abimiz...
Rasim Ozan Kütahyalı
Taraf
20.01.2010
-----
Koray Doğan Urbarlı'nın, Rasim Ozan Kütahyalı'nın bu yazısı üzerine yazdığı yazıyı okumak için tıklayınız:
Hrant Dink’ten Milliyetçi Yaratmak