Kürt hareketine dair liberal palavralar
16 Aralık 2009 13:03 / 1762 kez okundu!
“DTP’nin kapatılması siyaseten yanlıştır ama hukuken doğrudur” gibi analizlerin bütünüyle zırva olduğu düşünüyorum...
Anayasa Mahkemesi DTP’yi “evrensel hukuka uygun” olarak kapatmış... Haşim Kılıç müsterihmiş. Taha Akyol da aynı kanaatte...
Evrensel hukuk perspektifinden bakılacaksa bu ülkede ilk kapatılacak kurum Anayasa Mahkemesi’dir... Mahkeme’nin tarihi bir hukuksuzluk hatta bir utanç tarihidir...
Bu ülkede “Hukuk siyasallaşıyor” gibi laflar da bütünüyle zırvadır... Bu devletin 86 yıllık tarihi boyuncu hukuk her zaman siyasal olmuştur... Vicdan ve adalet anlamlarını çağrıştıran hakiki anlamıyla “Hukuk”u 86 yıllık tarihimizde bulamazsınız... Ancak istisnai kahramanlıklar vardır... Türk yargı sisteminin özü siyasaldır... Türk savcıları devletin fedaileri, Türk hâkimleri devletin memurudur...
Bu ülkede devlet memuru olan generaller kendini “devlet adamı” olarak görürler. Bu had bilmezlikle davranırlar... Sadece ve sadece “Adalet adamı” vasfında olması gereken hâkimler ve savcılar da “devlet memuru” gibi egemen güç neyi emrediyorsa o yönde kararlar verirler...
Bu yalın gerçekler ortada dururken DTP’nin kapatılmasında neyin “hukuki” tahlili yapılıyor... Yok öyle bir hukuk... Bu ülkede her şey siyasaldır. Bu karar da şer ittifakının siyasetine hizmettir... Evet, bu kapatılma barışa atılan kurşundur... Silahların kazanmasına destektir... DTP’yi kapatan zihniyet Türkiye’yi kapatan zihniyettir...
Şunu da söyleyeyim çok yakın zamanda Abdurrahman Yalçınkaya’dan ikinci kapatma iddianamesi gelmesi kuvvetle muhtemeldir... Bu hazırlığı bin kere yazdık. AK Parti hükümeti derhal parti kapatmalarını “oybirliği” kuralına bağlayan yasal değişikliği yapmalıdır. Bu anayasal bir değişiklik değil. Eskiden “6’ya 5” parti kapanabiliyordu. Uyum yasalarıyla nitelikli çoğunluk dendi 7 oy olmadan parti kapatmak artık mümkün değil. AKP bu sayede kurtuldu... Oybirliği kuralı Anayasa Mahkemesi’ni kilitleyecektir... Türkiye’nin şu an acilen bu palyatif çözüme ihtiyacı vardır... DTP davası sürerken de bu yapılmalıydı... Hükümetin bu konulardaki kararsızlığına kızmamak elde değil...
***
DTP’nin kapatılmasıyla ilgili kimi liberal yazarlar da tuzukuru yorumlar yapıyorlar... Birçok konuda yıllar geçtikçe rotayı daha da sağcılığa kırarak beni iyice üzen Taha Akyol’dan demin bahsettim. Yakın dostum Mustafa Akyol’un “Liberal ezberleri bozalım” yazısı da biz Türklerin kendini kandıran “ezber”lerini pekiştirir mahiyette tuzukuru sağcı bir yazı. Çok sevdiğim Gülay Göktürk’ün analizleri de aynı şekilde... Taraf’ın genel olarak bu tuzukuruluğa mesafeli gerçekçi yaklaşımı o sebeple çok önemli... Türkiye’de liberalizmin entelektüel merkezi LDT’nin kare ası dört akademisyenin (Yayla, Erdoğan, Dağı, Özipek) PKK ve Öcalan meselesiyle ilgili kanaati de bu “Tuzkuru Türk liberalizmi”nden uzak sahici bir zeminden hareket ediyor.
***
Geçtiğimiz iki yazı ben de Kürt kardeşlerime seslendim... PKK zihniyetinin içindeki kalleşliklere de lütfen siz isyan edin dedim... Fakat Kürtlere yönelik “Öcalan ve PKK açılıma engel, Öcalan narsist bir manyak. Bu adamı toptan reddedin. Açılımı öyle yapalım” tipi çağrılar ancak savaşın devam etmesini isteyenleri güçlendirir... Kimi “liberal”ler böyle diyor...
Bugün biz Kürt hareketi dediğimizde aslında tek bir ana hareketi kastediyoruz... Bu hareketin kalbinde Öcalan var... Bu hareketin dışında alternatifler falan yok!! Bu söylem palavradır!! Bu hareketin içinde olmayan Kürtlerin de son tahlilde Öcalan ile bir gönül bağı vardır. Ne derseniz deyin artık bu realite O-LUŞ-MUŞ-TUR...
Evet, bu açıdan Mustafa Kemal’in biz Türkler nazarındaki algısına çok benzer bir algıdır bu... En anti-Kemalist Türkün bile bir yerde Atatürk’le bir manevi bağı vardır. Öyle bir an gelir ki Atatürk’ü savunma ihtiyacı duyar. “Kemal, totaliter, psikopat ve narsist bir adamdı. Kemal’i defterden silelim” lafını duyabileceğiniz Türk çok çok nadirdir, hatta yoktur... Ya da “TSK, adi bir terör ordusudur” diyen kaç Türk var? Bu lafları Taraf’ta bile söylemez kimse. Bir yabancı söylerse de rahatsız olur, savunmaya geçeriz... Bu ideolojik değil duygusal bir meseledir bir yerden sonra biz Türkler için...
Kürt meselesi etrafında artık lütfen ve lütfen kendimizi kandırmayalım... Göktürk gibi, Akyollar gibi liberaller bile kendini kandırıp, tuzukuru yorumlar yaparsa yandık demektir... PKK ve Öcalan Kürt halkı için artık duygusal bir meseledir. Yakın akrabaları Öcalan emriyle infaz edilmiş bir Kürt ailesinde bile durum bu minvaldedir. Türkiye’nin Kürt meselesi artık bu noktadadır... Bu durumu standart Türk yurttaşlara nasıl anlatacağız? Esas şu an bunu konuşmamız gerekir...
Türk devlet yapısındaki tüm kepazeliklere net dille karşı çıktıktan sonra büyük bir koalisyonu kapsayan Kürt hareketi içindeki fecaatlere Kürt kardeşlerimizin karşı çıkmasını talep edebiliriz... Bilin ki Kürt siyaseti olanca çoğulluğunu içinde taşıyan tek bir bütünsel çatıdan ibarettir. DTP bunun siyasi koluydu... Bu kol yine yaşamaya devam edecek... DTP dışı Kürt örgütleri ve aydınları detay kere detaydan ibarettir... Hepsi de sevdiğim insanlar, şüphesiz farklı perspektiflere sahipler ama Ümit Fırat, Mazhar Bağlı, Mehmet Metiner, Muhsin Kızılkaya gibi Kürt aydınlarının Türk tarafında yarattığı illüzyon maalesef ortak... Bu aydınların geniş bir toplumsal temsil kabiliyeti yok...
Rasim Ozan Kütahyalı
Taraf