1 MAYIS'A DOÐRU

29 Nisan 2021 14:43 / 695 kez okundu!

 

 

"Nasýl unuturun ben o sevgili arkadaþlarýmý?

Görüþemesek de her biri gözümün önünden gitmedi yýllarca.

O heyecanlý günleri unutmak ne mümkün…

Tartýþmalar, söyleþiler, dayanýþma ruhu ve bizler…

Güzelliklerin harman olduðu yýllardý.

Ne de çok bilenlerimiz, ne güzel konuþanlarýmýz vardý."

 

***

1 MAYIS’A DOÐRU

1976, 1977 ve ’78 - 1 Mayýs’larýný Ýstanbul’da yaþadým. Yaþadýk.

Salihli ÝGD olarak 30 Nisan akþamýnda otobüslerle yola çýkar, þarkýlarla/ türkülerle/ þiirlerle Ýstanbul’a ulaþýrdýk sabahýn erken saatlerinde…

'Yolumuz iþçi sýnýfýnýn yoludur' diyen savaþkan bir gençlik örgütüydük.

ÝGD’nin en güçlü þubelerden biriydik.

Akrep Mustafa, Mont Hasan, Marangoz Yüksel, Rafet, Sarý Reþat, Melek, Ayþegül, Ýbrahim Demir, Semerci, Halit, Adil Düzen, Tanya Hatice, Aysun, Ateþ Mustafa, kardeþlerim Ali Þiri ve Mehmet…

Nasýl unuturun ben o sevgili arkadaþlarýmý?

Görüþemesek de her biri gözümün önünden gitmedi yýllarca.

O heyecanlý günleri unutmak ne mümkün…

Tartýþmalar, söyleþiler, dayanýþma ruhu ve bizler…

Güzelliklerin harman olduðu yýllardý.

Ne de çok bilenlerimiz, ne güzel konuþanlarýmýz vardý.

Örneðin Ýbo…

Ýzmir’deki eðitim bürosu sorumlusu Ýlhami gibiydi Ýbrahim Demir. Marksist öðretiyi onun kadar iyi bilen/ özümsemiþ bir ikinci arkadaþ yok gibiydi. Onu dinlerken büyük haz alýrdým. Bilge bir arkadaþtý.  Bildiklerini iyi anlatýrdý. Hepimizin sevip saydýðý, aklýna çok güvendiðimiz Kocaçeþmeli Ýbrahim, çok iyi bir siyasetçi olabilirdi. Üniversitede okusa yeni bir Harun Karadeniz ya da Sinan Cemgil olurdu herhalde...

Dernekte olsun, TÖB-DER Lokalinde olsun o zevkli tartýþmalarý ve konuþmalarý býrakýp eve gitmeyi bile düþünmezdim. Açlýðým aklýma gelmezdi örneðin… Öðretmen olarak Mehmet ve Selahattin abilerimizi dinlemek, Ýbrahim’in kitap gibi konuþmalarýna tanýk olmak apayrý bir zevkti.

 Bilgili, ilgili, duyarlý gençlerdik…

Salihli, çok yetkin kadrolara sahipti.

Reþat’ýn soðukkanlýlýðý ise aklýmda kalan bir baþka ayrýntý…

***

Kolej yýllarýmda sevdiðim, eðitim enstitüsü yýllarýnda da konuþmaktan haz aldýðým kýz arkadaþlarým olmuþtu. Alsancak’ta Dotek Kitabevi’nde (1975) çalýþýrken de bir sevgilim vardý. Her sabah ben kitabevini açtýktan on dakika sonra gelir, bize 200 metre ilerideki iþyerine gitmeden önce benimle  bir bardak çay içerdi. Nasýl da hoþlanýrdýk birbirimizden…

Ýliþkimizi bilen Boris Hristof, arada bir elime iki sinema bileti tutuþturur, "Ayten’le biz gidecektik ama iþimiz çýktý" der,  tebessümle karýþýk kaþ göz ederdi bana. "Akþam sinemaya gidin" demenin Borisçesiydi bu…

Ayten Fiþek patroniçem, Boris Bey de onun eþiydi.

Salihli’de ise ne sevgilim vardý ne de herhangi bir samimi kýz arkadaþým… Gereksinim duymuyordum buna. ÝGD yetiyordu bana.

Geriye dönüp baktýðýmda o yýllarýmý çok özlüyorum. Piþmanlýk duymadýðým, çok mutlu olduðum yýllardý.

Dimitrovcu Gençliktik. Onun gibi olmak isteyen, onun kitaplarýný okuyan…

Dimitrov, bende öyle iz býrakmýþ ki Sofya’ya gittiðimde hep onu aradým. Hep onu sordum, taksiciye/ öðretmene/ otelciye…

Her soruþturma geçirdiðimde, her mahkemeye çýktýðýmda gözümün önüne gelen tek kiþi o.

Nasýl unutabilirim Leipzig Duruþmasýný, nasýl unutabilirim onun Alman faþizmine karþý verdiði o yiðit karþý duruþu? Yaþam öyküsünü ve kitaplarýný okumuþ olmanýn yaný sýra tiyatrosunu da izlediðim için çok etkisinde kaldýðým biriydi G.Dimitrov.

Nazi Mahkemesinin yargýcýný bile yýldýrmýþ, Reichtag Parlamento binasýnýn kundaklanmasýnýn bir provokasyon olduðunu ortaya çýkarmýþ eþsiz bir siyaset, hukuk ve devlet adamý…

***

Salihli Aðýr Ceza Mahkemesinde yargýlanýyorum. Yanýlmýyorsam devlet memurunu (lise müdür yardýmcýsý Poz Ahmet’i) görevi baþýndayken hýrpalamak mý darp etmek mi neydi suçum…

Mahkeme Baþkaný da Þadi Hekimoðlu… Salihli’de bir de namý vardý onun… Unuttum þimdi, o namýnýn ne olduðunu…

Dernekten de Veli arkadaþým mahkemeyi izlemekte. Özellikle istemiþtim bunu.

Yargýcýn sorusuna yanýt vermeden önce "Kaðýt kalem verebilir misiniz?" demiþtim.

Poz Ahmet, 'Makamýmda saldýrdý, vurdu, koltuðumdan düþürdü…' derken olayý çarpýtýyordu çünkü. Çok da mantýk hatasý yapmýþtý. O konuþtukça ben de notlar alýyordum. Savunma sýrasý bana geldiðinde elimdeki kâðýda bakarak Poz Ahmet’in yalanlarýný/ yanlýþlarýný sergilemiþ, yargýcý da buna inandýrmýþtým. Dimitrov gibi kükreyecek, onun gibi konuþacaðým ya…

Savcýnýn bana nasýl da sempatiyle baktýðýný bir görecektiniz… Yolda, kitapçýda ya da gazetecide karþý karþýya geldiðimizde savcýnýn bana nasýl sevgiyle baktýðýný, bana merhaba der gibi olduðunu bugün bile unutamýyorum.

Yargýç, o gün bir de Poz Ahmet’i yalaný nedeniyle duruþma salonunda azarlamýþtý. Hem de ne azarlama!

Sonradan öðrendim ki meðerse ikisi can ciðer dostlarmýþ.

Bizim mahkeme sonrasý da o canciðerlik devam etti mi orasýný bilmiyorum.

Sonuca gelelim… Serbest býrakýlmýþtým.

Leipzig Duruþmasýný okumuþ, tiyatrosunu izlemiþ, Dimitrov’u yutmuþ ben, Poz Ahmet’e mi yenilecektim yani…

Zaferle çýkmýþtým mahkemeden…

"Yargýç Bey, sabahtan beri benim boþ yere zamanýmý aldý, nezarete atýlmama neden oldu.  Kendisi hakkýnda þikâyetçiyim!" demeyi de unutmadým mahkemeden çýkmak üzereyken…

Yargýcý da güldürmüþ mü kýzdýrmýþ mýydým ne, o da baðýrdý: "Git kaymakama þikâyet et!"

Ben de öyle yaptým.

***

ÝGD’li genç olmak çalýþkan olmak/ okumak ve topluma yararlý olmak demekti benim için. Bir de doðru olmak/ dürüst olmak demekti.

Bence ne yargýç ne de savcý unutabilmiþtir o mahkemeyi…

***

Ýstanbul’a giderken yaþadýðýmýz coþkuyu hep anlatmak istemiþimdir. Hep yazmak istemiþimdir. O günleri kitaplaþtýrmak ne de yakýþýrdý Ýbrahim’e, ama olmadý iþte…

Ýnancýn, kararlýlýðýn ve mücadelenin gençleri olan bizleri anlatacak bir kitabý bakalým kim yazacak?

’77 – 1 Mayýs’ýnda travma yaþamýþ olsak da bu bizi yýlgýnlýða sürüklemedi. Ertesi yýl, gene bir provokasyon olursa endiþesine düþmeden gene yollardaydýk. Ýnadýna Ýstanbul’daydýk! Kim korkutabilirdi ki bizi…

Þahlanmýþ gibiydi iþçi sýnýfý ve onun yolunda yürüyenler… Sökmezdi tehditler! Sökmedi de…

Korkanlar, yýlgýnlýða düþenler olmadý deðil tabii ki… Ama onlar bizden deðildi. Biz ÝGD’li gençlerdik.

Kararlý, devrimci, bilinçli ve engellere pes etmeyen…

Bu kez Muðla ÝGD Bölge Temsilcisi olarak o alandaydým. Muðla’da öðrenciydim o günlerde.

3 ay sonra da mezun olup TÖB-DER’li öðretmen olarak Urfa’da görev yapacaktým.

Aradan yýllar geçti…

Bazen soran eden oluyor… "Unutamadýðýn, sende iz býrakan olaylar ve kiþiler neler/ kimler?" diye…

ÝGD’li günlerim diyorum. 1 Mayýs 1977 diyorum…

"’77 - 1 Mayýs’ýnda Ýstanbul’daydým" demekten de müthiþ bir haz duyuyorum.

1979’da da Ýzmir’de kutlamýþtýk 1 Mayýs’ý ama Ýstanbul’daki gibi deðildi kalabalýk. Coþku da Ýstanbul’daki gibi deðildi. O günden bende kalan, dört kardeþ olarak çektirdiðimiz bir fotoðraf karesi…

Biz fotoðraf çektirirken birisi "Bunlarýn dördü de kardeþ!" diye bizi bir baþkasýna gösteriyordu.

Evet, yýllar geçti aradan. Ateþli gençlik günleri geride kaldý.

Orta yaþýn üstüne geldik. Mangalda kül býrakmaz gibi konuþan kimileriyle karþýlaþýnca hemen soruyorum: "1 Mayýs 1977’de neredeydin? ‘78’de neredeydin?"

***

Yazýmýn baþýnda da dedim ya… 30 Nisan akþamý çýkýyorduk yola.

Düþünüyorum da, nüfus cüzdanýmda benim doðum tarihim: 30 Nisan 1954

Yani… 30 Nisan, benim doðum günüm…

Doðum günüm aklýma mý gelmiyordu, önemsemiyor muydum bildiðim yok doðrusu…

(Zaten öyle bir alýþkanlýðým da yok)

Bana 1 Mayýs’ýn coþkusu ve ÝGD’m yetiyordu.

Doðum günü de neymiþ?

Diye mi düþünüyordum kim bilir?

Ama þu var ki, meðerse ben üç yýl boyunca binlerce insanla kutlamýþým doðum günümü…

Yazýnýn sonunu güzel bitirmek gerek. Anlatýlanlarý özetler güzellikte olmalý bu son.

Buldum.

YAÞASIN 1 MAYIS!

 

Recai ÞEYHOÐLU

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Diðer Recai ÞEYHOÐLU Yazýlarý
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.