Tanrý suskunsa ben aðlarým
27 Ocak 2014 20:48 / 1733 kez okundu!
Hiç kimse benim kadar Ortadoðulu deðildir. Ben coðrafi vatandaþým. Çünkü ben, din, ýrk, mezhep ayrýmý yapmam. Hepsinin dýþýndayým. Dilim farklý olsa da her Ortadoðulu insan gibi diðerinin dilinden bir þeyleri anlarým. Mimiklerimiz ortaktýr çünkü. Ne demek istediðimiz yüz hatlarýmýzýn ifadesinden anlaþýlýr. Acýlarýmýz gözlerimizden okunur. Müziðimiz ayný, türkülerimiz aðýt makamýnda söylenir. Elimden gelseydi Ortadoðu coðrafyasýnýn sýnýrlarýný kaldýrmak isterdim.
Ancak bu coðrafya üzerinde yaþayan insanlar din ve milliyet zýrhýyla zehirli bir fanusun içinde tutsak. Bu fanustan çýkmasý elbette kolay olmayacak, çýkabilecek mi? Emin deðilim. Bu nedenle Ortadoðu’da yaþam hem zahmetlidir hem meþakkatlidir hem de hazin doludur. Ortadoðu insanýnýn çektiði sefalet ve yaþanan vahþet ciðerimi parçalar ve öyle parçalar ki yaþanýlan gerçek cehennem gibi gelir bana.
Ýnsanlarýn neler yaptýklarýný görüyorum. Ýtin ite yapmadýðýný insanýn insana yaptýðýný görüyorum. Burada Tanrýnýn ne yaptýðýný bir türlü göremiyorum. Gece uykumuzdayken alnýmýzýn yazgýsýna bir el dokunur ve kendimizi cehennemim ortasýnda uyanýr buluruz. Bu yazgýyý deðiþtiren Tanrý mý insanlar mý tam olarak kavramýyorum.
Bu kýþ soðuk sert geçecek, rüzgâr þiddetli esiyor, gök gürlüyor, birkaç dakika sonra yaðmur yaðacak. Mülteci bir kadýn çimlerin üstünde bir palmiye aðacýnýn dibine sýðýnmýþ. Kucaðýnda küçücük bir bebek, memesini göðüs baðlantýsýna dek çýkarmýþ bir yandan bebeði emziriyor, bir yandan da üþüyen ellerini uzatmýþ para dileniyor. Gözlerindeki parýltý ise merhamet dileniyor. Çocuk annesinin memesine asýlýp duruyor. Kadýnýn memeleri dýþarýda, töresini, dinini cehenneme dönen ülkesinde býrakmýþ, bütün kutsallarýndan uzak kendi derdinde…
Ne olurdu sanki Tanrý bir kerecik gelse, bu ana ile çocuðunu evine götürse biraz sýcaklýk, biraz sevgi-þefkat verse. Dileðime gülüyorum. Tanrý suskun... Tanrý suskunsa bana gülmek deðil, aðlamak düþer. Usuma doldurulan lekeleri silmek istiyorum ve Tanrýnýn dýþýna kaçmak...
Ona buna, þuna ötekine, aþaðýya yukarýya küfür etmek geliyor içimden. Kendime ve bütün insanlýða tükürmek istiyorum. Gökyüzünden kadýnýn üstüne inmek isteyen yaðmura, saðlý sollu sert esen rüzgâra, savaþlara, ölümlere, haksýzlýklara ve zulümlere sebep olan zalimlere küfrediyorum. Siz de küfür edin, göremediklerini görür gibi kesin bir inançla baðlanan delilere, gördükleri acý gerçekleri görmezden gelerek yan çizen þerefsizlere. Küfredin…
Ýnsanlýk taþ yürekliyse, bana yüreðimin derinliðine kurþun gibi saplanan acýlarý çekmek düþer. Vicdaným, yýlan gibi ruhumun boðazýna sarýlýr. Ýnsanlýðýmý hatýrlarým. Dýþýmdaki hayatlarýn hüznü duygularýmý yaraladýðý zaman varlýðýmý hissederim. Tutsak olurum baþkalarýnýn periþanlýðýna, özgürlüðümü feda ederim ötekilerin gözyaþlarýna. Önüme çýkan nice engelleri cesaretle aþabildim. Þimdi duygularýmýn önüne çýkan vicdan engelini aþamýyorum. Çekip gidemiyorum. Dikili kalmýþým olduðum yerde, cansýz ama dehþet verici kaygýlarýmla. Neyleyim ki hayat kýsa ve hazin.
Gözlem ile eylem arasýnda seçim yapmak zorundayým. Ben eylemi seçiyorum. Benim eylemim bir tas çorba, bir battaniye, bir ekmek ve biraz umut. Sokaklarda nara atmak deðil, nutuklar çekip insanlarý kýþkýrtmak deðil, halklarýn arasýnda fitnelik-fesatlýk sokmak deðil, benim eylemim sadece vicdanýmý rahatlatma eylemidir.
Þakir KADAN
26.01.2014
Son Güncelleme Tarihi: 27 Ocak 2014 21:17