Ayşegül Öztürk ve bebeğine Bediüzzaman sahip çıktı
15 Eylül 2014 19:34 / 1490 kez okundu!
Hadis-i şeriflerde ‘’Doğum sırasında veya lohusa iken ölen kadınların şehit’’ olduğu belirtilir. Hatta onlar uhrevi şehitler sınıfına dahil olurlar.
Vatan millet sevdalısı polislerimize yapılan haksız muameleler neticesinde bir de üstüne hapse atılmaları ailelerini derinden sarsmıştı.
Özellikle kahraman polislerin çocukları küçük yaşta babalarını tutuklayanları görünce kimbilir neler yaşadılar.
Merhume Ayşegül Hanım da o dertli ailelerden birisi idi. Eşi tutuklandığında 4,5 aylık hamileydi.
Üzüntü, stres ve medyanın habire bu güzide ailelere yüklenmesi karşısında ilkin küçük bebeğini ve daha sonra da kendisinin dar-ı bekaya intikalini duyduk.
Arkada ise 6 yaşında bir oğlan bırakarak bebeğini alıp göçüp gitmişti.
Vefat edip daha toprağa verilmediği günün gecesinde bizzat eşim çok ilginç bir rüya gördüğünü belirtti. Uyandığında bir mutluluk hali vardı.
Eşim haberlerden bu sıralar çok etkilenip rahatsızlanıp hastaneye yatmıştı. Kendisine bu kadar yalancıların ağındaki medyayı ve onların haberlerini izlemeyi yasakladık.
Ayşegül ablamızın vefat haberi tüm Türkiye’de duyulunca ister istemez haberleri seyrettik.
Rüyasında Bediüzzaman Said Nursi hazretleri, Ayşegül ablamızı sağ yanına alarak küçük bebeğini de kendi kucağına almış ve çocuğu sever vaziyette iken gördüğünü ifade etti. Bir yandan Bediüzzaman çocuğu seviyor bir yandan da Ayşegül ablamıza sabretmesini tavsiye ediyormuş.
Belki bu tarz şeylere subjektif bakıp dudak bükenler çıkacaktır. Peygamberler Peygamberi (aleyhissalâtü vesselam) sahih rüyaların önemine vurgu yapmış ve bunu pratikte de göstermiştir. Sabah namazlarından sonra ashabına rüya görüp görmeyen var mı diye sorarak görülen rüyalara hayırlı yorumlar getirmişlerdir.
Rahmetli anneannem ağır hastalığın pençesinde sekerat haline girdiğinde ahiret alemi ile dünya arasındaki perdenin ara ara sıyrıldığı bir durumda kendisini ziyarete 3 kişinin geldiğini anlatmıştı.
Anneannem etrafındaki çocuklarına ‘’Beni güzelce temizleyip hazırlayın. Üstüme güzel elbiseler giydirin. Bana 3 kişi geldi. Yeşil sarıkları vardı. Uzun cübbeli ve sakallı üç kişiydi. İçlerinden birisi bana telaş yapmamamı ve korkmamamı söyledi. Ve ‘Sen dünyada ne elde ettiysen sabrederek elde ettin, sakın korkma’ dediler bana dedi.
Ve anneme dönerek ‘Ben artık gidiyorum‘ demiş.
Sabır kahramanları farklı farklı buudlarda bu dünyada böyle çilelerini çekip gidiyorlar bir bir.
Ayşegül ablamızın ve taze bebeğinin, berzah alemlerinde dünyanın en çilekeş ve sabır kahramanı insanlarından birisi olan Bediüzzaman tarafından karşılanması çok latif.
Kim ne derse desin bu tarz sahih rüyalar bizlerin hangi tarafta olduğumuzunda açık birer emaresi. Kendilerini kaybedenler düşünsün.
Bediüzzaman’ın bu ülkenin askeri ve polisiyle sıkı bir bağı vardı. Onlara ‘bizlerde manevi emniyet insanlarıyız‘ der ve iman hakikatlarıyla yetişen nesillerin emniyet mensuplarını rahatlatacağını yoksa başıboş ve serseri gençliğin onların işlerini daha da zorlaştıracağını salık verirdi. (Bu bağlamda dersane-okuma odaları ve kolejleri kapatmaya çalışanların ülkedeki nesli ateşe attıklarını görmelerini çok isterdim)
Üstad o günlerde risalelere ilişilmemesini, hizmetlere engel olunmamasını sürekli olarak ihtar buyurur. Allah’ın sanat eseri olan kainatın ve dünyanın özellikle de Anadolu’nun bu iman hizmetleriyle çok sıkı irtibatlı olduğunu belirtirdi.
İşte bugün günlerce sokaklarda yatıp şehirlere uyuşturucu sokulmasını engellemeye çalışan, Perslerin gizli ve sinsi faaliyetlerini takip eden ve hırsızlara göz açtırmayan Emniyetin emin polisleri, ademe mahkum edilmeye çalışılıyor.
Diyarbakır’da hunharca ve adice saldırıya uğrayan şehit polislerimizinde hak ve hukukları hakkın huzurunda iade edilecek.
Hakkın divanında kılı kırk yararcasına adaletiyle Allah’ın bu emniyet insanlarının hakkını zayi etmeden ve baki surette vereceğine inanıyorum.
Emniyet Müdürü Ahmet Öztürk’e sabr-I cemil diliyorum. Bu rüyanın onu daha da sevindireceğine inanıyorum.
Salih G. SEVGİCAN
12.09.2014