Peki medeni olmayanlara galebe ne iledir?
09 Ekim 2014 23:28 / 1519 kez okundu!
“Medenilere galebe çalmak ikna iledir, söz anlamayan vahşiler gibi icbar (zor) ile değildir. Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur..!” (Bediüzzaman)
Bugün karşımızda algı operasyonuyla beyni çıkartılmış ve aklını yitirmiş bir güruh var. Nezahetten ve nezaketten fersah fersah uzak, kaba mı kaba bu güruha karşı Bediüzzaman’ın İKNA metodunu nasıl uygulayacağız ki?
Bir abimiz akrabalarının arasında bir hücuma maruz kalır. Herkes dört bir taraftan hizmete ve abimize ağır laflar edip dururlar. Anlatmaya çalışır ‘bir dakika’ der. Kibarca cevap verir. Alttan alır. Aile karışmasın diye ortamı gerginleştirmek istemez fakat kimseye birşey anlatamaz. Sonrasında diyor ki ‘Baktım bunlar bu dilden anlamıyorlar. Başladım bağıra bağıra ulan şerefsizler! Adiler! Bu hizmette dediğiniz şeyler var ise şöyle olayım yok ise hepiniz şöylesiniz. vs..” durmadan konuşmuş. Hepsi durup geri adım atıp susup kalmışlar. Bu sefer onlar alttan almaya ve onu sakinleştirmeye çalışmışlar.
Bu abimiz bana ‘Hocam bunlar normal sözden anlamaz. Hepsi hayvan gibi havlıyorlar. Hiç alttan almaya çalışmayın dümdüz gidin bunlara ”demiş ve gülüşmüştük. Sonrasında Üstad Hazretlerinin "Medenilere galebe çalmak ikna iledir, söz anlamayan vahşiler gibi icbar ile değildir. Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur.!” sözünü düşünmeye başladım. MEDENİ olanları ikna etmeye çalışalım ve izahatta bulunalım tamam peki sözden anlamayanlara ne yapacağız?
Kavga etmeyeceğiz. Küfür etmeyeceğiz. Seviyelerine inmeyeceğiz. Hafifçe acı acı tebessüm ederek oradan çekip gidebiliriz. Hak dostunun bir köpek leşi karşısında ”dişleride ne güzel” dediği gibi leş gibi saldıran bu güruh karşısında ‘Dişlerin de ne güzel’ deyip çekip gidebiliriz.
İsa aleyhisselam bir gün koşa koşa kaçıyormuş. O’na ‘Ya İsa! Sen ki Peygambersin ve Allah’ın izniyle körleri iyi eder ve hastalıklara şifa verirsin. Bu şekilde kimden ve neden kaçıyorsun?’ diyenlere İsa aleyhisselam 'Arkamda bir ahmak var o’ndan kaçıyorum’ demiş. Asla değil fasla bak, bu hikayeden dersini al.
İşte bu sebeple olsa gerek Bediüzzaman, İbn Hİbbân’ın sözü olan "Ve mâ cevâbü’l-ahmakı ille’s-sükuut: Ahmağa verilecek en güzel cevap ancak sükuttur.” der. Yani AHMAK insanlara karşı cevabımız sessiz kalmaktır. Orayı terketmektir. AHMAKLIĞI çok ileri boyutta ise koşa koşa kaçmaktır.
Ülkemizde etrafımızda cami duvarına abdest bozanlar ve zemzem kuyularına bevledenler çok ciddi çoğalmış durumda. Allah’tan niyazımız umumi bir musibet göndermesin. Bu insan görünümlü hayvandan aşağı mahluklar ile aynı oksijeni soluklamak bile acı veriyor insana.
İğne ile yıllar bile alsa büyük kuyular kazabilirsin fakat ahmak oğlu ahmaklara laf anlatamazsın. Beyin fakulteleri kapalı vaziyettedir. Peki ne yapacağız ?
İşte birkaç öneri:
- Bir aptalı yanıldığına inandırmanın en iyi yolu, onu kendi bildiğine bırakmaktır. John Billings
- Ahmakla arkadaşlıktan sakın. Çünkü, sana iyilik edeyim derken, zararı dokunur. Hz. Ömer (ra)
- Ahmaktan uzaklaşmak, Allah’a yaklaşmaktır. Hasan-i Basri (k.s)
- “Aptallara akıl değil, fakat felaketler bir şey öğretir.” Demokritos
- “Bir ahmakla mantıklı bir konuşmaya gir ve sana enayi desin.” Euripides
- “Düşüncelerdeki inat ve şiddet, aptallığın en açık işaretleridir.” B. Barton
Salih G. SEVGİCAN
06.10.2014