Ayakkabýsýndan vurulan adalet!
30 Kasým 2014 22:38 / 966 kez okundu!
Bu ülkede ne zaman ki topuðundan, ayakkabýsýndan vurulan, darbelenen adalet tecelli eder. Ýþte o zaman hak yerini bulur.
Önceki gün televizyonlardaki ana haber bültenlerine düþen bir habere takýldým. Çin’den ithal edilen ve çok ucuz fiyatlarla piyasada satýlan ayakkabýlarýn 33 bininin imalatýnda kimyasal içeren zehirli maddeler kullanýldýðý tespiti nedeniyle ithalatý yasaklanmýþ.
Buna raðmen o “zehir içeren ayakkabýlar” kaçak yollardan piyasaya sürülmüþ. Hemen ardýndan muhabirin mikrfon tuttuðu vatandaþ; “Ne yapalým zehirli de olsa alacaðýz. Baþka çare yok. Altmýþ liralýk ayakkabýyý alamam, gücüm yok! Bu, onbeþ lira, alýp giyeceðim, mecburum. Yalýnayak mý dolaþayým!”.
Yoksulluðun kaba hâli!
Haberi izlerken son on yýlýn “iki ayakkabý vakasýný” ister istemez düþünedurdum.
Biri yakýn günlerden! Ermenek’te evin geçimini, yaþlý ana babasýnýn maiþetini saðlamakla yükümlü evin oðlunun yer altý sularýyla dolan kömür ocaðýnýn dibine gömülü bedeni için “Oðlum yüzme de bilmezdi ki” diyen ananýn kocasý Recep Amcanýn lastik pabucu!
Oðlunun cenaze töreninde yoksulluðun olanca halinin, görüntüsüne yansýdýðý fukara madenci babasý Recep’in ucu delik, yaný patlak lastik ayakkabýsý günlerce basýnýn gündeminden düþmedi.
Sonra 7,5 liraya yenisini alýp yollamýþ müftülük. Madenci babasý Recep “Þimdi ne yapayým! Alsam olmaz, almasam hiç olmaz. Çaresizlik yani”
Ve yedi yýl önceki bir baþka ayakkabý(lý) hikâyesi.
Adý Hrant Dink.
1915 Soykýrýmýndan sonra geride az da olsa kalanlarýn ülkenin sicilinden her gün azalarak düþürüldüðü Ermenilerden biri.
“Güvercin tedirginliði” kelamý vurgusunu, katledilip öte yakaya göçtükten sonra geride yadigâr býrakan bir güzel adam.
Ölümü milat olan bir adam…”Hepimiz Ermeniyiz, Hepimiz Hrant’ýz…” sloganýný ben gittim, sözüm kalsýn ardýmda, dercesine geride býrakan adam…
Öylecene, kýþ ortasý, Ocak ayý sonunda 2007’de Þiþli’de Halaskargazi caddesinde adý Sebat olan apartmanýn önünde yüzükoyun yerde yatýyor. Kurþunlanmýþ cesedi, yerde. Üzerine örtülmüþ koca bir kâðýt parçasý, ayakkabýsýnýn tabaný gökyüzüne bakýyor. Dibi delik bir kýþlýk ayakkabý…
Üç örnek sözün tükendiðinin, görüntünün hükmünün sözü tüketmeye amade olduðunun hâli pür melalidir.
Bu ülkede yaþanan bütün mesele aslýnda üzerinde kaba bir büyük örtü gibi duran “Sýnýf Meselesidir”.
Bütün yaþananlar Yoksulluk Hâllerinin çýplak dýþavurumudur.
Kürdün de, Ermeninin de, Yoksul Türk Anadolu fukarasýnýn da çektiði onca eza, cefa muktedirlerin sýnýfsal ihtiraslarýnýn, açgözlülüðünün, zalimliliðinin çýplak halidir.
Yaþar Kemal Üstadýn iki kelimeyle özetleyerek tarihe yazdýðý ve muktedirin alnýna bir tokat gibi çarpýp kazýdýðý “Zulmün Artsýn”ýn halidir. Zulmün Artsýn ey müktedir. Zulmün artsýn ki evet zeval bulasýn…
Bu ülkede ne zaman ki topuðundan, ayakkabýsýndan vurulan, darbelenen adalet tecelli eder. Ýþte o zaman hak yerini bulur.
Þeyhmus DÝKEN
29.11.2014, Diyarbekir