Bir açlýk grevcisinin mektubu

17 Kasým 2012 11:33 / 1218 kez okundu!

 


Sevgili Adil Kurt bir mektup yazmýþ. Ziyaretimde mektubu paylaþtý benimle. Ýçinden gelenleri olanca ruh haliyle paylaþmýþ. Katýlýr ya da katýlmazsýnýz. Bu mektup "özgürlüðe aç" halkýn bir evladýnýn içinden geçenlerin metne dönüþmüþ halidir.


Adil Kurt'u tanýmayanlar olabilir. Bu gayet doðal. Çünkü þu an Meclis'te olan ve "Emek, Barýþ Demokrasi" Blok listesinden seçilip meclis yolunu tutanlarý kimileri isim olarak deðil mecliste "mýzýkçýlýk" yapan grup olarak telakki ediyor ve öylece algýlýyor.

Ýþte benim Diyarbakýr'dan yazar arkadaþým sevgili Adil onlardan biri ve bir buçuk yýldýr mecliste. Hakkari'den, kendi þehrinden halký onu temsilci olarak seçip meclise gönderdi haklarýný, hukukunu, taleplerini savunup dile getirsin diye. Diyarbakýr'da Demokratik Toplum Kongresi (DTK) binasýnda cezaevlerinde açlýk grevi ve ölüm orucuna yatan tutsaklara destek için bir grup milletvekili, Diyarbakýr Büyükþehir Belediye Baþkaný Osman Baydemir ve DTK daimi meclis üyeleri destek için açlýk grevindeler. Sizler bu satýrlarý okuduðunuzda cezaevindekiler kritik eþiði aþmýþ olacaklar. Destek için grev yapanlar ise onuncu günlerine dayanacaklar.

Sevgili Adil Kurt bir mektup yazmýþ. Ziyaretimde mektubu paylaþtý benimle. Ýçinden gelenleri olanca ruh haliyle paylaþmýþ. Katýlýr ya da katýlmazsýnýz. Bu mektup "özgürlüðe aç" halkýn bir evladýnýn içinden geçenlerin metne dönüþmüþ halidir. Olduðu gibi kesmeden biçmeden paylaþarak köþemi Adil Kurt'a ayýrdým.

Bir Türk'e mektubumdur

Kürt siyasi tutuklularýn süresiz dönüþümsüz açlýk grevlerinin 61. gününde yazýyorum. Sizler kaçýncý gününde okuyor olacaksýnýz bilmiyorum. Ýþinizi kolaylaþtýrmak için yazdýðým gün ve saati yazýyorum. 11 Kasým 2012, saat 21.00 sularý. Diyarbakýr... Þu anda hissettiklerim, milletvekili olarak taþýdýðým hisler deðildir. Hakkâri'nin meþhur Kato bölgesinde yaþamýþ, çocukluðunda yeni cizlavit ayakkabýlarý olduðu zamanlar kendisini dünyanýn en mutlu insaný zanneden bir Kürt olarak duygularýmý ifade etmeye çalýþacaðým.

Takdir-i ilahi cizlavit ayakkabýlarý olduðunda sevinen, Irak Kürdistan Federal Bölgesi'nde yaþayan Kürtlerin mücadelesini simgeleyen "Herne Pêþ" marþý dýþýnda Erivan Radyosundan gecenin geç saatlerinde dinlediðim "Rustemê Zal" destaný dýþýnda bir avuntusu olmayan ben; bugün halkýmýn özgürlük mücadelesini açlýða yatarak sürdürmek durumundayým. Çoðunuzun bildiði, bize de anlatmaktan gýna gelen yaþanmýþlýklarý tekrar etmek niyetinde deðilim...

Bir milletvekili olarak bir buçuk yýllýk zaman diliminde; Kürt sorununun demokratik ve barýþçýl yöntemlerle çözülmesi için söylenmedik sözün kalmadýðýný düþünüyorum. Birileri sürekli olarak bizi samimiyet testinden geçirme gayreti içinde oldu. Bize sürekli olarak "kapýcý kürdün" çocuklarý muamelesi yapýldý. Çoðu zaman da "burada olmasaydýnýz daha iyi olurdu" demeye getirdiler sözü. Yýlmaya yýldýk bu söylemden ama dert burada deðil, dert artýk umudumuzun kýrýlmýþ olmasýdýr.

Yaþadýklarýmýz Cezayirlilerin yaþadýklarýný anýmsatýyor. Bilirsiniz, yaþlý Fransýzlarýn bakýmlarý için Cezayirlilere ihtiyaçlarý var. Bir arada yaþamlarýný saðlayan tek unsur Cezayirlinin Fransýz'a bakýcý olma "hakký"ndan ibarettir. Gelgelelim Cezayirli olmazsa yaþayamayacak olan Fransýz, onu kendi mahallesinde görmeye de katlanamýyor. Çok deðil, üç beþ yýl önce Paris sokaklarý ateþ topuna dönmüþtü. Bu ateþi yakanlar Faslý, Cezayirli Arap çocuklarýydý ama ortaya bu ateþin odununu yolarak yýðýlan, Fransýzlarýn onulmaz kibrinden baþka bir þey deðildi.

Bu durum bizim sizinle olan "kardeþliðimizi" de tanýmlýyor. Türkiye metropolleriyle ilk tanýþmamda karþýma çýkan ilk görüntü bana bunu anýmsattý. Çok katlý cafcaflý yaþamýn içinde kapýcý Kürdün hizmetkarlýðýna muhtaç çocuðu olduðumu hissettim. Her apartmanýn bir kapýcý dairesi var ve bu dairelerin müdavimleri Kürtleri gördüm. Anýmsayýn lütfen, bayram ziyareti için kapýnýzý çaldýðýnda biran önce gitmesini istediðiniz ama çöpünüzü beþ dakika geç aldýðýnda da kýzdýðýnýz Kürt. Bu "birlikteliðin" adýný kardeþlik koyduðunuzda itirazýmýz yükseliyor. Bizim istediðimiz kardeþlik bu deðil. Benim içimden hiçbir zaman Ýstanbul'u fethe gelen Kürt olma hissi oluþmadý. Fetih duygusunu tehlikeli gördüm. Çünkü fethedilmenin ne denli zalimane bir þey olduðunu yaþayarak öðrenmiþ bulunuyoruz. Fetih duygusuyla Ýstanbul'a kulaç atan Kürtler olmadý deðil. Attýklarý her kulaçta biraz daha "beyazlaþmak" durumunda kaldýlar. Geriye dönüp baktýklarýnda da geride býraktýklarýný beðenmez oldular. "Siyah" kalan ve öyle kalmayý tercih edenlerin rengine çamur kalmakla kapýcý çoðu olmaktan kurtulacaklarýný zannettiler. Bunu yaptýkça da aramýzdaki "kara kedi" rolüne büründüler. Bir de Türk olmayan Türk milliyetçileri vardýr. Onlar ki kardeþliðin ayaðýna takoz koyanlardýr.

"Haklý" olarak þu soru aklýnýza gelebilir. "Kürtlerin hepsi sizin gibi düþünmüyor. Bakýn BDP dýþýndaki partilerde de Kürtler var ve seslerini çýkarmýyorlar." Bu da doðru. Kürtler bizden ibarettir gibi iddiaya sahip deðiliz. Ama sizlerin de þunu bilmeniz lazým. Nüfuzlu Kürtlerin her dönem iktidarlarla birlikte hareket ettikleri de sizin kabul etmeniz gereken bir baþka gerçek.

Þimdi yeri gelmiþken yukarýda açýklýða kavuþturulmasý gereken gerçeðin bir boyutuna deðineyim. Sistem-içileþmiþ Kürtlerin engelleyiciliðine açýklýk getireyim. Kendimi sizin yerinize koyup düþünüyorum. Benim de karþýmda iki kategori oluþturan Türk olgusu olmuþ olsa, kendime yakýn olaný tercih ederim. Ama ben burada baþka bir gerçeklikten söz ediyorum. Sizin sorunsuz Kürtler kategorisinde gördükleriniz, aslýnda sorunun özünü oluþturuyorlar.

Nasýl mý? Hemen açýklayayým. Dünyanýn her yerinde nüfuzlu sýnýflar iktidarla "zorunlu nikâhlýdýrlar". Bizim Kürtlerin nüfuzlularýnýn iktidarla "zorunlu nikâhlarý" biraz daha katmerlidir. Zilliyetleri yok. Þirin görünmek için yapmadýklarý þaklabanlýk yok. Ýþleri görünsün, nüfuzlarý son bulmasýn yeter. Böyle düþünen nüfuzlu Kürt sorunun çözümünü arzulamýyor.

Söz buradan açýlmýþken, Türk olmayan Türk milliyetçilerine de deðineyim. Bir insan nasýl bu duruma gelebiliyor? Mesela Ziya Gökalp... Abdullah Cevdet... ve bugün devamýnda sizin de rahatlýkla ekleyebileceðiniz daha nice isimler. Bir Türk ile oturup bu paradoksu konuþmak isterim. Bir benim dýþýmdaki birilerinin bana ulu-sentezler oluþturmasýný hazzetmem. Öyle ki "Türklük" kimlik olarak gözümde itici bir hal almaya baþladý. Sizin çocuðunuz her gün okulda "kendi varlýðýný benim çocuðumun varlýðýna armaðan etse" ne düþünürsünüz? Lütfen, ayný þeyi benim için de düþünün.

Empati faslýný burada noktalayalým.

12 Eylül 2012 tarihinden bu yana cezaevlerinde Kürt siyasetçilerinin baþlatmýþ olduklarý süresiz-dönüþümsüz bir açlýk grevi var. -Umut ediyorum, sizler bu satýrlarý okuyorken açlýk grevi sonlanmýþ olsun- Grev son bulmuþ olsa dahi gerekçelerinin aðýrlýðýný hissediyor olacaðýz.

Bu grevin iki temel talebi var.

Birincisi; devletin kendi hukukunu da çiðneyerek bir yýl üç ay 15 gündür (11 Kasým itibarýyla) devam ettirdiði Ýmarlý tecridinin son bulmasý isteniyor. Ýkincisi; kendi ana dillerinde mahkemelerde savunma yapmak istiyorlar.

Türkiye siyasetine egemen olan aklýn bizlerin önüne koyduðu argüman þu: Bugün anadil isterler yarýn baþka þeyler de isterler. "Zaten bizim en büyük ukdemiz Baðýmsýz Birleþik Kürdistan kurmaktýr". Bu söz çok tanýdýk geliyor, deðil mi? "Haksýz mýyýz" dediðinizi hisseder gibiyim.

Bakýn karýndan konuþmaksýzýn çýplak bir gerçeði sizinle paylaþmak istiyorum. Eðer ki Kürt siyasetçileri Kurdofobiaya dönüþtürüldüðü üzere uluslararasý aktörlerin oyunlarýna teþne olmayý kabul etmiþ olsalardý, emin olun ne Amerika'da ne Avrupa'da ne de dünyanýn baþka bir yerinde "PKK terör listesinde" olmuþ olmazdý. PKK Lideri Abdullah Öcalan þimdi tek kiþilik Ýmralý zindanýnda olmuþ olmazdý. Eðer bugün Öcalan Ýmralý'da ise, eðer PKK terör listelerinde yer alýyorsa bir tek sebebi var. Terör listesi oluþturanlarýn oyunlarýna teþne olmadýðý içindir.

Biz Kürtlerin ne istediklerini toplu halde çok kere dile getirdik. Tekrar babýnda yeniden söyleyeyim. Söz uçar yazý baki kalýr. Ýlkokuldan üniversiteye kadar kendi anadilimizle eðitim istiyoruz. Kamusal alanda kendi anadilimizle hizmet almak istiyoruz. Kendimizi yönetmek istiyoruz. Devletin atadýðý vali yerine bizim seçtiðimiz vali bizi yönetsin... Kimliðimizin ve statümüzün anayasal güvenceye kavuþturulmasýný istiyoruz.

Bu taleplere bir karþýlýk koymak doðru olmamakla birlikte, biz bir karþýlýk da koyuyoruz. Bu taleplerin karþýlanmasý demek bin yýllýk birlikteliðin yeni bir toplumsal mutabakatla sürdürülmesi anlamýna gelir. Ki bu da Türkiye'nin Türkiye sýnýrlarý dýþýnda yaþayan Kürtler için de çekim merkezi olmasý demektir. Takdir edersiniz ki bu da Türkiye'nin bölünmesi anlamýna gelmiyor. Tersine büyümesi anlamýna gelir. Öyleyse sorun nerede? Bu soru üzerine biraz düþünmenizi arzuladýðým için bunlarý yazýyorum. Beni, bizi kapý eþiðinde içeri almadan vestiyer üzerine önceden benim için býraktýðýnýz bayram harçlýðýný vererek gönderdiðiniz kapýcý Kürt olarak görmekten vazgeçtiðiniz gün bu sorunun cevabý bulunmuþ olacaktýr.

Son olarak þunu da belirtmek istiyorum. Evet, bin yýllýk birlikteliðimiz var. Ama bizim bin yýl öncesi tarihimiz de var. Týpký sizin de olduðu gibi. Nasýl oluyor da bin yýl sonra, siz hala varsýnýz ama biz yokuz? Lütfen kendinizi bizim yerimize koyun ve bu soruya bir cevap verin.

Yazýyý bitirirken, takvim yapraðý 12'ye evirildi. Gece yarýsýný çoktan geçti. Ýradem, "kuzu-kebaba" karþý mücadelesinde galibiyetini sürdürüyor ve yenilmeyecek. Çünkü uðruna mücadele ettiðimiz þeyin insan hayatý olduðunu biliyorum. Vicdandan daha yumuþak bir yastýk icat edilmemiþtir. Kafamý yastýða koyduðumda kardeþliðin güç kazandýðý bir güne uyanmayý diliyorum.



Þeyhmus DÝKEN


17.11.2012

Son Güncelleme Tarihi: 17 Kasým 2012 12:22

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.