Eþitsiz iliþkilenme noktalanýrken!
08 Haziran 2015 00:43 / 1256 kez okundu!
Eþitsiz iliþkilenme denge durumunun taraflardan birinin lehine ya da aleyhine bozulmasý nedeniyle ilânihaye sürmez. Nitekim bu seçim kritik bir eþikte kýrýlmanýn seçimi olacak.
Evrensel olduðuna inandýðým felsefi ve sosyolojik arka planý da olan söze adeta bir yaþam biçimi olarak hep inanmýþýmdýr: En doðru iliþki eþitlerarasýndaki iliþkidir.
Ýki taraftan birinin lehine ya da aleyhine þekillenen iliþki daha çok birinin diðerine tabi olduðu bir iliþkiye dönüþüyor bir süre sonra ister istemez. En basitinden, biri size üç kez üstüste yemek bile ýsmarlasa, ýsmarlayanýn üsttenci tavrý hissedilir. Ismarlananýn ise daha ezik duruþu! Çok sýradan oldu bu örnek, ama ne yapayým ki böyle. Toplumlar, hele hele birbirleriyle “sorunlu” olan toplumlarda bu hâli pür melal daha çok böyle.
Son üç yýldýr, kýrk yýllýk “savaþ hâli”nin vardýðý evre itibariyle bir yanda Kürt Siyasal Hareketi öbür yanda “Devlet-Hükümet” birlikteliðinin “Ýliþkilenme” meselesi doðrusu böyle bir eþitsiz iliþkilenmeye tekabül etti / ediyor.
PKK’yi ve siyaset yapma biçimini yakýndan izleyeneler çok iyi bilir / bilmeliler ki strateji ve taktik dehasý örnekler PKK’nin tarz-ý siyasetinde çoktur.
Halklarýn Demokratik Partisi’ne (HDP) hareketin “Önderi”nce “Poje” denmesinin sebebi hikmeti budur. Türkiye demokratik siyasetinin önüne adeta altýn bir tepsi içinde bir yeni yaþam, bir yeni iliþkilenme biçimi sundu / sunuyor PKK.
Ve bu iliþkilenme biçiminde dikkat edilirse bir süredir deneysel siyasetin olanca argümanlarýyla yeni bir dil deneniyor. Mesela HDP’nin tam da o “Türkiyelilik / Türkiyelileþme” diline uygun bir tavýr sergileniyor. Örneðin HDP Eþbaþkaný Selahattin Demirtaþ çok naif bir dil ve üslup kullanýyor. Ýki aydýr konuþtuklarýnýn, söylediklerinin hiçbir yerinde “Kürdistan” kelimesi geçmedi, doðrudan Kürde yönelik hemen hiçbir söylem yok. Genel olarak “Türkiye topluluklarý”nýn ortak ötekileþtirilme ve maðduriyetleri üzerinde ýsrarla duran bir programatik söylem var.
Bu Türkiye siyaseti açýsýndan yeni bir durumdur. Ve sahiden týrnak içinde “Türkiye’nin Hayrýna” bir durumdur.
Yarýn sandýk baþýna gidilip de tercih hakkýnýn kullanýlacaðý 7 Haziran 2015 genel seçimleri böyle bir tercihin kýrýlma noktasýnýn yaþanacaðý çok farklý bir seçimdir.
AKP bunu çok iyi biliyor. Bu sebeple Kürt siyaseti ile “iliþkilenen” bu egemen / hükümran dilin ve siyasetin devamýnda bütün etik dýþý yöntemleri kullanarak ýsrar etmek istiyor AKP. Yüzde onluk baraj aþýlmasýn / aþtýrýlmasýn diye HDP’ye bunca yüklenilerek devletin bütün olanaklarýnýn kullanýlmasý boþuna deðil. Üstelik bu siyaset dýþý ahlak çöküntülü ve sorunlu tavrýn; alenen, tehditkâr bir üslupla son güne kadar cumhurbaþkaný ve baþbakanla ikili salvo þeklinde yürütülmesi boþuna deðil.
Fiziðin de temel kurallarýndandýr diye biliyorum. Eþitsiz iliþkilenme denge durumunun taraflardan birinin lehine ya da aleyhine bozulmasý nedeniyle ilânihaye sürmez. Nitekim bu seçim kritik bir eþikte kýrýlmanýn seçimi olacak. Seçimin kaybedeni AKP’dir, AKP olacak. Seçimin kazananý ise HDP’dir, HDP olacak.
AKP, istediði ve önceki seçimlerdeki mutlak iktidar çoðunluðuna ulaþamayacak, muhtemelen kritik eþiklerdeki zayýf bir iktidarla (mesela yüzde 40-41 gibi) yetinmek durumunda kalacak. Ki bu tahmini sonuç bile aslýnda AKP için hak etmediði bir sonuç olacak.
HDP ise barajý ziyadesiyle aþacak (yüzde 13 gibi). AKP’nin bu seçimlerde geriletilmesi ve amiyane tabiriyle “Haddinin bildirilmesi” Türkiye halklarýnýn ve demokrasisinin adeta “Hayrýna” olacak. Böyle bir siyasal had bildirimine Türkiye demokratik siyasetinin ziyadesiyle ihtiyacý var.
Ýþte bu sebeple; aday listeleri için deðil, maaþ katsayýlarý için deðil, refah, iþsizlik ve daha baþka sebepler için deðil; bütün bu sayýlanlarý ya da sayýlmayan beðenilen-beðenilmeyen programatik “taahhütleri” seçmen bir tarafa koyuyor / koyacak. Muktedire; diktatoryal, hükümran, yoksayýcý, reddedici, tiksindirici dil ve edasý nedeniyle okkalý bir ders verecek.
Ve verilen / verilmek istenen bu demokratik siyasal dersin tarih yazýlýrken sahibi de hayatýn garip tecellsine bakýn ki içinde bulunduðumuz hafta ölüm yýldönümü olan Türkiye halklarýnýn büyük ustasý, usta þair Nazým Hikmet’in “Büyük Ýnsanlýk” diye baþlayan dizelerin üzerinden bu seçimde tercihini HDP üzerinden kullanan sokaðýn dili olacak.
Kötü siyaetçilerin sadece seçim dönemlerinde “sýradan, sürüden” diye hatýrlayýp oy için kapýsýna dayandýðý “Büyük Ýnsanlýk” bu kez had bildirecek. Çünkü usta(sý)nýn dediði gibi; “Umudu var büyük insanlýðýn, umutsuz yaþanmýyor…”
Þeyhmus DÝKEN
07.06.2015, Diyarbekir