Görüþme(me)!
29 Eylül 2012 12:30 / 1135 kez okundu!
Tarihe geçecek siyaset; inisiyatif kullanma ve risk alma sanatýdýr. Siyasetçi, yeri geldiðinde kendi yandaþlarýnýn dahi, kararýndan þaþkýnlýða uðrayacaðý, ama tarih yazýlýrken çaðlar boyu adýndan söz edileceði iþlerin altýna imza atanlarý anar, rutinin siyasetini yapanlarý deðil.
Malum, son günlerin en manidar meselesi, Oslo Görüþmeleri! Aslýnda ilgili kamuoyunun içeriðinden de yönteminden de katýlýmcýlarýndan da ilgi düzeylerine göre epeydir haberdar olduðu mevzu, Cumhuriyet Halk Partili vekillerin ellerindeki dosyayý basýna sallayarak beyan etmeleri ve adeta "ihbar" kabilinden "Ýþte Oslo Tutanaklarý" demeleri üzerinden bir kez daha gündeme taþýndý.
Oslo'da gerek PKK'nin gerekse devlet ve AKP'nin temsili þahsiyetlerinin katýlýmýyla bir dizi görüþmeler yapýlmýþtý. Hatta o denli ayrýntýlara girilmiþti ki; Abdullah Öcalan'ýn, Ýmralý görüþmelerinin kesintiye uðramasý ya da engellenmesinin birkaç gün öncesinde, önümüzdeki günlerde çözüme dair çok önemli gündem oluþabilir mealinde sözlerini basýndan okumuþtuk.
Sonrasýnda bilinen þiddet sarmalýna yeniden dönüldü. Aslýnda çatýþmalý toplumlarýn süreçlerini yakýndan izleyenler bilirler ki Barýþ Süreci kolay deðildir. Öyle hemen olsun ve de bitsin denebilecek türden hiç deðildir Barýþ için çaba göstermek ve sonuç almak. Zaman ve sabýr ister Barýþ. Þiddetin hiç arzulanmamasýna raðmen týrmanýþlar gösterdiði iniþli, çýkýþlý ve dolambaçlý evrelerin olduðunu BASK, ÝRA, Güney Afrika ve diðer örnekleri izleyenler çok iyi bilir.
Bu sebeple son bir yýldýr þiddetin giderek týrmandýðý asker, polis ve gerilla ölümlerinin düþtüðü haneyi yürek yangýnýna döndürdüðü ortada. Buna karþýlýk siyasetin kan dökülmesini önleyecek çabalar içine girmektense; þiddetin siyasete, kan siyasetine prim yaratmasý üzerinden politika yapmasý da ortada. Oysa bir tek insanýn kanýnýn dökülmesini önlemenin bile dünyanýn bütün siyasal sözlerinden daha anlamlý olduðu bütün çaðlarýn ebedi gerçeði olduðu da bir gerçek.
Bu sebeple son haftalarýn Oslo Görüþmeleri Tutanaklarýnýn alenen aþikârlýðý üzerinden yürütülen ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin tetiklediði "tetikçiliðin" sürecin barýþa evriltilebilmesi için kanal açmak yerine, daha fazla güvenlikçi politikalar ve þiddette ýsrara ortam hazýrlayacak bir istence karþýlýk gelebilecek bir "çaðrý" olduðunu bir kez daha dillendirmenin anlam(l)ý olabileceðine inanýyorum.
Adalet ve Kalkýnma Partisi (AKP) hükümeti iktidarýnýn kendilerince "ustalýk" adýný verdikleri evresi olan onbirinci yýllarýnda ipliði pazara çýkmýþ "güvenlikçi politika"da ýsrar etmeleri ve sanki bu politikanýn yeterince iþlevli olmadýðý anlamýna gelecek bir muhalefetle CHP'nin politikasý süreci týkayan karþýlýklý bir iktidar-muhalefet oyununa benziyor. Oyunun aktörleri ne kadar birbiriyle "danýþýk", orasý meçhul. Ama politikalarýnýn birbirinin iþine yaradýðý, birbirlerine çanak tuttuðu bir gerçek.
Ama bütün bunlarýn üstünde hükümetin güvenlikçi politikalarýnýn baþarýsýzlýðý da bir gerçek.
Barýþ ve Demokrasi Partisi (BDP) parlamentoya grup oluþturarak ilk girdiðinde, yazdýðým bir yazýda bu gruba çok iþ düþtüðünü, 1965 yýlýnda onbeþ vekilden oluþan Türkiye Ýþçi Partili grubun yaptýðý gibi sýký bir muhalefetle meclisin ezberini bozmalarýnýn mümkün olabileceðini yazmýþ, söylemiþtim. Hâla sözlerimde ýsrar ediyorum. BDP'nin asýl muhalefet rolünü yürütmesi mümkün...
1 Ekim 2012 günü ve sonrasýnda TBMM açýldýktan sonra Adalet ve Kalkýnma Partisi'nin, Barýþ ve Demokrasi Partili vekilleri meclisten uzaklaþtýrma niyetlerine raðmen BDP'nin dünyaya barýþýn sesini anlatacak farklý sivil ve siyasi "model örnekler" sunmalarý mümkün. Siyaset fýrsat yaratma ve fýrsatlarý oyun bozarak, karþý siyasetin gardýný ölçüp beklenmedik olgunlukta iþler yaratma ve kamuoyu ile paylaþma sanatý olduðunu unutmamak gerekir. Barýþ ve Demokrasi Partili vekiller arkalarýndaki siyasal tercih desteði ve gücüyle bunu hâla baþarabilirler. Yeter ki süreci iyi okuyup deðerlendirebilsinler.
Acý ve ateþ maalesef düþtüðü yeri yakýyor. Acýnýn, ölüm haberlerinin ilk paylaþýldýðý güne ve medya karþýsýndaki söylemlere bakýp aldanmamak gerek. Ölü ya da þehit defnedildikten sonra ailece kayýptan ayrý yalnýz ve baþ baþa kalýnan ilk gece, neyin hangi deðerin kaybedildiði bizzat o evladý doðuran ananýn rahminin, beyninin, yüreðinin sýzýsýdýr. Mesele o acýyý, "uzaktaki" bir acý gibi deðil de "kendi acýsý" gibi bütün siyasetlerden ve siyasal hamasi nutuklardan azade hissetmek ve buna göre çaba göstermek meselesidir.
Ýþte bu sebeple Cumhuriyet Halk Partisinin Oslo'yu kamuoyuna "ihbar" eden tavrýný analarýn yüreði daha çok yanmasýn tavrýyla örtüþmediðini söylemeliyim. Adalet ve Kalkýnma Partisinin bütün þiddetçi güvenlikçi politikalarýna, BDP'li vekilleri meclisten "atma" tehditlerine raðmen "Oslo ve Ýmralý görüþmelerinin ihtiyaç halinde yeniden baþlayabileceði" mesajlarýný bizzat Baþbakan'ýn aðzýndan duyurmalarýný anlamlý buluyorum.
Ama bir kez daha Diyarbakýr Sur Belediye Baþkaný Abdullah Demirbaþ'ýn yýllar evvel bir basýn mensubuna ettiði ve daha sonrasýnda da her defasýnda ýsrarla tekrarladýðý bir sözüne vurgu yapmanýn da hakkaniyetli olacaðý kanaatindeyim. "Bu iþi iki Abdullah çözer" demiþti Abdullah Demirbaþ, Öcalan ile Gül'ü kastederek. Abdullah'lardan birinin rolüne 2014'e kadar soyunan elbette ki var. Ama 2014'e de daha iki yýl var.
Unutulmamalý ki; siyaset, tarihe geçecek siyaset; inisiyatif kullanma ve risk alma sanatýdýr. Siyasetçi, yeri geldiðinde kendi yandaþlarýnýn dahi, kararýndan þaþkýnlýða uðrayacaðý, ama tarih yazýlýrken çaðlar boyu adýndan söz edileceði iþlerin altýna imza atanlarý anar, rutinin siyasetini yapanlarý deðil...
Þeyhmus DÝKEN
29.09.2012