Kýrk yýl sonra Sarî Xoce Dîyarbekir'de
15 Eylül 2012 22:53 / 4025 kez okundu!
Bilimin göstergesinde kararlý ve ýsrarcý tavrýndan asla taviz vermeyen bilge bir derviþ; Ýsmail Beþikçi ya da Kürtlerin kendisine koyduðu adla Sarî Xoce üç gün þehirde sýký bir heyecan yarattý.
Büyükþehir Belediyesi Baþkanlýk Protokol bölümü benim tanýk olduðum ender yoðunluklarýndan birini yaþýyordu 11 Eylül 2012 günü. Büyük bir basýn ilgisi söz konusuydu. 1974'te Diyarbekir mahpusundan Adana'ya sevk edildikten sonra ilk kez geliyordu þehre Ýsmail Beþikçi.
Baþkan Osman Baydemir anlamlý bir noktaya parmak basýyordu. "Siz 1971 Haziranýnda Amed Cezaevine girdiðinizde ben daha 83 günlük bebektim. O gün siz Kürdün varlýðýný ve doðal haklarýný hakimlerin savcýlarýn ve demir parmaklýlarýn ardýnda arkadaþlarýnýzla savunuyordunuz. Bugün de sizin savunduklarýnýzý Kürt halký toptan bir sahiplenmeyle savunuyor."
Beþikçi Hoca da, her zamanki derviþ ve bilim þahsiyeti tavrýyla somut bir gerçeklikten yola çýkarak anlatýyordu. "Güney Afrika'daki Beyazlarýn rejimi kara derililere diyordu ki; "Siz bizlerden ayrýsýnýz. Renginiz farklý. Bu sebeple yaþadýðýnýz mekânlar, okullarýnýz, lokantalarýnýz, kahveleriniz hepsi ayrý olmak zorunda. Hatta tel örgülerle ayrý olmalý." diyordu ve uyguluyordu da. Bir ayrýmcýlýk vardý. Ve bu yaþamýn her alanýna yansýyordu. Ama Türkiye'de böyle deðildi. Kürtlere siz Kürt deðilsiniz, zaten Kürt diye bir halk da yok, özbeöz Türksünüz, bize benzemeli, bizler gibi yaþamalýsýnýz, diyordu. Bu Güney Afrika'nýn ayrýmcý modelinden daha katý ve acýmasýz bir rejimdi. Ýþte bizlerin bütün mücadelesi bu inkarcýlýða karþý bir tavýr alýþla geçti, bugünlere geldik."
Sonra Ýsmail Aðabeyle þehir turuna çýktýk. Suriçinin kadim mekânlarýný gezdik. Daðkapý, Ýçkale, Eski mahpushane, hatta hocanýn yattýðý atelye koðuþu ve anýlarý, Ulucami, Hasanpaþa haný, Þeyh Matar Cami-Dört Ayaklý Minare, Surp Giragos Ermeni Kilisesi, Keçi Burcu, Mardin Kapý, Hewsel Bahçeleri, Ongözlü Köprü, Cemilpaþa Konaðý, Cegerxwîn Kültür merkezi, Sümer park yaþam alaný, Mehmed Uzun Kent Kütüphanesi, Erdebil Köþkü ve Dicle Fýrat Kültür Merkezinde Dengbêj muhabbeti, dinletisi. Sülüklü Han'da han sakinleri ile melengiç kahvesi eþliðinde sohbet ve tabi Diyarbekir usulü ciðer kebabý.
Yoðun turun ardýndan Hocanýn, Barýþ ve Demokrasi Partisi ve KADEP, HAK-PAR ziyaretleri, Gün TV ve diðer televizyon kanallarý ziyaretleri ve röportajlarýndan sonra izlenimlerini sorduðumda iki noktaya parmak bastý.
Þehir 1970'lere göre daha Kürdi bir kimliðe bürünmüþtü. Kürtçe þehirde daha yoðun konuþuluyordu. Ve halk kimliðinin farkýnda ve sahibiydi.
Bir de tarihi sur içi çok kýymetliydi. Þehir sur dýþýndaki yeni alanlarda elbette çaðýn gereklerine uygun yeni yapýlarla geliþebilir, yayýlabilirdi. Ama Hoca'nýn üç günlük gözlemiyle çok doðru olarak altýný çizdiði gibi tarihi sur bölgesi olduðu gibi mekânlarýyla üzerine titrenerek korunmalý, yaþatýlmalýydý.
Ve elbette iþi kültür, kimlik, sanat, dil ile olanlar kendi alanlarýnda yetkinleþmeliydi. Ýþi siyaset olanlar bu ayrýntýyý hiç mi hiç atlamamalýydýlar.
Ýsmail Aðabey'e Diyarbekir ilgisi doðrusu çok anlamlýydý. Kanýmca bunun en incelikli ayrýntýsý þuydu ki; birçoklarý sanýrlar Beþikçiye sadece Kürt entelijansýyasý ilgi duyar. Çünkü Beþikçi Hoca bir yazar. Yazarlarý da genellikle entelektüeller okur, tartýþýr, tartýþtýrýr. Bu bakýþýn eksikliði Diyarbekir'de bir kez daha görüldü. Beþikçi Hoca'nýn Diyarbekir ziyaretinde çýplak bir doðruya Kürt halkýnýn kendisi için mücadele eden insanlara ne büyük saygý duyduðunu bir kez daha görüp duygulandým. Her yaþtan, genç ve yaþlý insanlar hocayý Diyarbekir sokaklarýnda gördüklerinde önce hafif bir þaþkýnlýk ardýndan da mutlaka çay, kahve ya da baþka bir ikram için ýsrar ve mutlaka el öpmekte çaba içine giriyorlardý. Hoca her zamanki derviþ tavrýyla, mahcup bir tebessümle heyecanýný gizleyemiyordu.
Birlikte Diyarbekir'e geldiði Ýsmail Beþikçi Vakfýnýn Ýstanbul'daki Baþkaný Ýbrahim Gürbüz'le vakfý ve vakýfta oluþturulan kitap, yayýn, arþiv gücünü, aðýrlýðýný anlatýrlarken Diyarbekir'de vakýf merkezinin açýlmasý çabalarýnýn kýsa zamanda sonuç vermesinin altýný da mutlaka çiziyorlardý.
Ýsmail Aðabeyle geçtiðimiz yýl Ýletiþim Yayýnlarýnda kendisi için yayýnlanan Armaðan kitaptaki yazým üzerine konuþurken "Ýsyan Sürgünleri" kitabýmdaki Silvan Cezaevinde yattýðý dönemdeki Fatma Azizoðlu büyüðümüzün cezaevine, hocaya gönderdiði turþu muhabbetinin bir de cezaevinden hikâyesi olduðunu bir gün Diyarbekir'de buluþtuðumuzda anlatacaðý sözünü hatýrlatmam üzerine gülümsedi ve "Tümüyle Mehdi'nin iþiydi. Bir görüþ gününde olanca espritüelliði ile görüþçülere demiþ ki; Ýsmail Hocanýn gönlü turþu istiyor. Azizoðullarý da yollamýþlar. Hikâye bu, aslýnda benim haberim yoktu."
Diyarbekir Kürt kurumsallaþmasýnýn sistemli adýmlarla yürüyen merkezi olmakta her yeni günde biraz daha mesafe kat ediyor ve insanlara güven veriyor. Diðer bütün alanlarda olduðu gibi aðýrlýklý olarak Kültür alanýnda bu daha çok hissedilir bir konumda. Bunun ince ayrýntýsýný Diyarbakýr Büyükþehir Belediyesi Tiyatro sanatçýlarýnýn Shakespeare'in Hamlet oyununu iki buçuk saatlik ve iki perdelik bir Kürtçe çalýþmayla hazýrlandýklarý Cegerxwîn Kültür Sanat Merkezinin salonunda Hocaya paylaþtýklarý bilgi performansýndaki özgüvenleriyle paylaþtýlar.
Hissiyatým þu ki; bilimin göstergesinde kararlý ve ýsrarcý tavrýndan asla taviz vermeyen bilge bir derviþ; Ýsmail Beþikçi, ya da Kürtlerin kendisine koyduðu adla Sarî Xoce üç gün þehirde sýký bir heyecan yarattý. Ayrýldýðý günden sonraki gün haberdar olanlarýn çokça sitemi oldu. Keþke hoca daha çok kalsaydý, görüþebilseydik, diye. Ama bu hocanýn 40 yýl sonra kente bir ilk merhabasýydý. Ýsmail Beþikçi Vakfýnýn suriçindeki mekânýnda açýlacaðý merkeziyle birlikte Hocanýn bir ayaðý Diyarbekir'de olacak gibi, benden söylemesi...
Þeyhmus DÝKEN
15.09.2012
***
>> Ýsmail Beþikçi, Uluslararasý Hrant Dink Ödülü'nü aldý
Son Güncelleme Tarihi: 16 Eylül 2012 14:53