KIRKLAR DAÐI ÜZERÝNE!

10 Mayýs 2011 12:41 / 1629 kez okundu!

 


Doðrusu insanýn adýnýn þehriyle, yaþadýðý þehirle anýlmasýnýn çok hoþ olduðu kadar, sorumluluk yükleyen ve þehirle ilgili yaþananlar üzerinden “Acaba ‘filanca kiþi’ ne diyor?” diye beklenti içerisine girilmesine sebep olan taraflarý da var. Özel olarak Kýrklar Daðý üzerindeki konut yapýlaþmasý nedeniyle fark ediyorum ki benden yana böyle bir beklenti de oluþmuþ durumda.

Konuyla ilgili yazan kimileri sanýrým yeterince araþtýrmadan ve bilmeden, ayrýca benim bir kitabýma referans verilirken, bir baþka kitabýmda Kýrklardaðýnýn Düzü hikâyesini kaynak kiþi Abdülsettar Hayati Avþar Beyefendinin paylaþtýklarýndan yazdýðým halde, atlanmýþ. Önce “Diyarbakýr Diyarým Yitirmiþem Yanarým”* kitabýmdan Abdülsettar Hayati Avþar ile ilgili bölümü paylaþayým:

“Kýrklar daðýnýn düzü þarkýsýný bilirsiniz. Hikâyesi de var o þarkýnýn. Komiser Hicabi Efendinin torunu, Hakký Efendinin oðlu Nakif; Toprak Mahsulleri Ofisinde ambar memuruydu. Kendisi daha evvel ortaokulu bitirdikten sonra Eskiþehir’e gitmiþti. Hava pilotu olmuþtu. Bir kýzý seviyordu. Pýrpýrýyla voleybol aðýný havaya kaldýrýrdý. Sonra kendisini ihraç etmiþlerdi.

Toprak Mahsulleri Ofisinde çalýþýyordu Nakif, Diyarbekirliydi ve sene 1947’ydi, Mart ayýydý ve ben Diyarbekir'e yeni dönmüþtüm. Vagonlunun restoranýnda yemek yiyorum. Bu Nakif de orada birileriyle bira içiyor. Bira da, orada çok pahalý! Dýþarýda on kuruþsa orada beþ lira gibi iþte. Dedim ki ona ‘Yahu sen bu ahmaklýðý niye yapýyorsun’. Çok para yerdi. Berbere gider berberin parasý bir lira ise 2,5 lira da çýraða bahþiþ verirdi. Derken uzatmayayým efendim Nakif’in ölümü onun kurtuluþu oldu. On küsur milyon o zamanýn parasý ile zimmetine para geçirip yemiþti.

Mayýs ayý Dicle’nin heyecan zamanýdýr. O gün mukaddes bir gün, ya miraç, ya da kandil gibi geçmiþ zamandýr tam hatýrlamýyorum. O gün, Kolordudan bir Yüzbaþýnýn eþi ve baldýzý ile birlikte yedi kiþi Nakif’in Ford marka büyük arabasýyla Sem’anoðlu (Gazi) köþkünün yanýna kadar çýkýyorlar. Nihat Bey de o gün Pamuk Köþkünde. Ona da diyorlar ki, ‘Amca gel raký iç.’ ‘Oðlum’ diyor Nihat Bey ‘Ben ömrümde içmedim. Bu gün de mukaddes bir gündür siz de içmeyin.’ Bunlar dönüp Kýrklar Daðýna doðru gidiyorlar. Epeyce içiyorlar. Dönüþ yolunda da sular epeyce kabarmýþ. Sular on gözlünün baþýna kadar gelmiþ. Köprüden aþaðý doðru uçup arabalarýyla beraber sulara gömülüyor ve boðuluyorlar, Yedisi de ölüyor. Ýþte hikâyesi böyle hem de birinci aðýzdan.

‘Köprünün orta gözi
Sular apardi bizi
Nakif gözýn kör olsun
Öldürdün hepimizi’
diye bir kýtasý daha var o þarkýnýn. O kýtayý da nedense söylemezler.

Nakifin mezarý da Mardinkapýda Þeyh Muhammed Düzlüðüne giderken Gülþenilerin büyüðü Þeyh Muhammed ül Amidinin dört köþe türbesinden 15 metre sonradýr. Onu mezara indiren de benim. Bir tarafýndan mezarcý bir tarafýndan da ben tutmuþtuk. Çünkü Nakif benim sýnýf arkadaþýmdý.”

Ýnanýyorum ki; daha önce televizyondaki bir dizide ve kimi tanýtým metinlerinde ve kaynaklarda da yapýlan ve haklý olarak ayný kaynaklara dayandýrýldýðý için anýlan haberlerde de sürdürülen bu bariz hata; “Kýrklar Daðý ve Suzan Suzi” hikâyesinde birinci elden bir tanýk ve kaynak kiþinin sözlü tarih yöntemiyle yapýlan çalýþmaya malzeme olan anlatýsýndan sonra artýk düzeltilir.

Þimdi bu sözlü tarih tanýklýðýndan sonra gelelim Kýrklar Daðý mevzusuna! Kýrklar Daðý 1990’lý yýllara kadar Dîyarbekir’in bilinen ailelerinden Gevrani’lere (Güran’lara) ait bir özel mülk. 90’lardan sonra bir iki kez daha el deðiþtiriyor ve en son þimdiki sahipleri “Avþar” ve “Anadolu Kaplanlarý” diye ifade edilen ortaklýk tarafýndan satýn alýnýyor.

Geçen yýl bir televizyon programý için Kýrklar Daðý’nýn üzerini baþtanbaþa dolaþmýþtým. Hiçbir tarihi kalýntýnýn tek taþýnýn bile kalmadýðýný fark ettim. Bu yok oluþ yeni de deðil zaten. Bizim çocukluðumuzda yanlýþ hatýrlamýyorsam bir petrol arama þirketi olan KCA diye bir þirket koca daðýn üzerini sahiplerinden kiralamýþtý ve kullanýyordu. Ve bütün çöplerini, atýklarýný da hemen Hewsel’e karþý yamaçtaki “Kýrklar Türbesi”nin üst kýsmýndaki Kâbî-Baðývar yolunun kenarýna döküyorlardý. Hatta zaman zaman Diyarbakýr’ýn hurdacýlarý oradan topladýklarý boþ kola ve benzeri teneke kutulardan yaptýklarý uyduruk bakraç, maþrapa, kumbara ve benzeri kutularý küçük paralar karþýlýðýnda ihtiyaç sahiplerine satýyorlardý. Yani anlayacaðýnýz yýkým ve tahribat bayaðý eski. Týpký fakültenin kamulaþtýrdýðý Kýrklar Daðýnýn karþýsýndaki ovada yer alan Eski Qaws Köþkü’nün yok edilmesi gibi.

Bitirirken son sözüm þu olmalý; Defalarca özel sohbetlerimde dile getirdim. Bir kez daha söyleyeyim: Kýrklar Daðý keþke bir ekopark alaný olarak uzun yýllar önce deðerlendirilebilseydi. Bir kompleks alan olarak uzaktan bakýldýðýnda da göz estetiðini týrmalamayan, kültürel ve çevresel deðerlerle örülü bir kent ortak kullaným alaný olarak iþlevlendirilebilseydi. Kýrklar Daðý’na baktýðýmda en azýndan binler yýldan bu yana akýp geldiði gibi kültürel dokuya ve tarihi mirasa saygýlý, sýrýtmayan, göz estetiðini týrmalamayan ve þehrin sakinlerinin ruhuyla buluþan, hatta ticari rantiyeye terk edilmemiþ, aksine kültür-çevre ve tarih ekseninde iþlevlendirilmiþ bir görüntü ile karþýlaþmak isterdim.

*Þeyhmus Diken, Dîyarbekir Diyarým Yitirmiþem Yanarým”, Ýletiþim Yayýnlarý, 2003, Ýstanbul


Þeyhmus DÝKEN

10.05.2011

Son Güncelleme Tarihi: 12 Mayýs 2011 13:48

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.