Lice'nin serencamý!
09 Mart 2014 14:26 / 1287 kez okundu!
Bir tek Licê kaldý geriye taammüden cinayete kurban gitmiþ bir þehir arayaný, soraný hak getire…
Derler ki, þimdilerde Licê yakýnlarýnda bir köy yerleþkesi olan ve Licê’nin en eski yerleþim birimi olan Entax’ta (Atak) yedi kardeþ yaþarmýþ. Kardeþler arasýnda bilinmez bir nedenle anlaþmazlýk çýkmýþ. Kardeþlerden biri; ata, dede diyarý binler yýllýk kadim þehirleri Entax’tan ayrýlmýþ. Çok uzaklara gitmeye de, gönlü elvermemiþ. Bir daðýn yamacýnda bað, bahçe, bostanlýk mekânýný kurmuþ. Epey zaman geçmiþ.
Baba evlat hasretine dayanamamýþ. Demiþ ki geride kalan çocuklarýna;“Gidip bulun kardeþinizi. Ne haldedir. Hali vakti nasýldýr.” Kardeþler, arayýp bulmuþlar küskün kardeþi. Hasbi hâl edip dönmüþler. Ve babalarýna demiþler ki; “Li cî ye” (yerindedir). O gün bugündür, Yani yaklaþýk 1000 yýldýr, 1100’lü yýllardan bu yana o küskün kardeþin yaþadýðý yer, Licê adýyla anýlan þehirdir ve sahiden de dosta düþmana karþý “Li cî ye”, yerinde ve ayaklarý üzerinde sapasaðlam durmaktadýr Licê…
Bu tarihi girizgâhý sanýrým niye yazdýðýmý okur anlamýþtýr. Bugünlerde Licê manidar anlamda hayli popüler.
Önce Kulp ilçesindeki seçim çalýþmalarýndan dönen Hür Dava Partililer Licê’ye de girip “biz de varýz” deme gayretiyle kendilerini gösterdiler. Liceli böylesine “gösteri” edalý “ziyareti” kabullenmedi. Hüda parlýlar býçaklarýný, satýrlarýný, arabalarýný artlarýnda býrakýp soluðu Diyarbakýr’da aldýlar.
Sonra Diyarbakýr’da alt kademe belediyelerinden Yeniþehir Belediyesine Adalet ve Kalkýnma Partisinden aday olan Sebgetullah Seydaoðlu þehrin Ofis semtindeki en iþlek caddesinde bir vatandaþa ait iþyerine girdi, propaganda yapmak ve kendisine, partisine oy istemek için. Kararlý vatandaþ; kendilerine oy vermeyeceðini BDP’li olduðunu söyler. Tartýþma büyür. AKP’li aday, vatandaþa hitaben Diyarbakýrlý ve Kürt olamayacaðýnýitham eder. Vatandaþ da Kürt, hem de Liceli olduðunu vurgular. Bunun üzerine AKP adayý Sebgetullah Seydaoðlu “Licelilerin hepsinin Eroinci”olduklarýný topluluðun içinde vurgular. Bunun üzerine vatandaþ AKP adayýný etrafýndakilerle birlikte iþyerinden kovalar ardýndan da olay medyaya ve adliyeye yansýr.
Üçüncü ve en önemli olay ise tarihten; 1993 yýlýnda Licêliye koruculuk dayatýlýrken, kontralarca General Bahtiyar Aydýn’ýn da katledilmesi ile birlikte Lice’nin üç gün süreyle devlet tarafýndan adeta yakýlýp yýkýlarak talanýna dair yirmi yýl evvelki yaþanmýþlýðýn tam da zaman aþýmýna uðrayacaðý günlerde dava sürecinin yeniden baþlamasý, ama devletin ve yargýnýn ince bir “ayar” ile davanýn duruþmasýný Eskiþehir’e,oradan da Ýzmir’e kaydýrmalarý üzerinedir.
Lice tarih boyunca çok acýlara tanýklýk etmiþ bir eski þehirdir. 1915 Ermeni Soykýrýmýnda çokça Ermeni hemþehrisinin ebedi yok ediliþine, ucu muhtemel ölümlerle sonuçlanacak sürgüne yollanýþýna, eli ve yüreði yettiðince kurtarabildiklerini ölümden kurtararak, diðerleri için çaresizce boynunu bükmüþ þehirdir. 1925 Þeyh Saîd Ýsyanýndan sonra ve yakýn zamanda yirmi yýl önce 1993’te yakýlýp yýkýlmýþ bir þehrin direniþinin de öbür adýdýr Licê.
Ben Licê’yi en çok nenemden, sonra da artýk yaþamayan büyüklerimizden dinlemiþtim. Nenem demiþti ki bir kez; “Hûvdê edarê / Berf hat gûlîya darê / Nema heya êvarê” (17 Mart günü yaðan kar, aðacýn yapraklarýna kadar ulaþsa da, öðlene kadar erir.) Nenemden bu tekerlemeyi duyar ve bir anlam veremezdim. Evet, 21 Mart Newroz günüydü. Ayný zamanda baharýn baþlangýcýydý. 21 Mart eski takvimlere göre de yeni yýlýn baþlangýcý olarak kabul görüyordu da. Hiçbir anlam veremediðim bu 17 Mart neyin nesiydi!
Ýþte Licê’yi ve hikâyelerini bilenler hafýzalardaki yitik ve çözülememiþ anlamý çözer. Altýbin yýldan bu yana Yukarý Mezopotamya’nýn kadim halklarý Asurîler eskiden beri þimdinin Bir Nisan’ýna denk gelen günü, Asur toplumunun Newroz’u olan Akitu Bayramý olarak kutluyorlardý. Yeni takvimle eski takvim arasýndaki fark olan 13 günü çýkardýðýnýzda 17 Mart tarihiyle buluþuyordunuz. Ýþte upuzun yýllar “büyük felaket” 1915’e kadar Ermeni ve Süryani Hýristiyanlarla birlikte yaþamýþ Kürt ve Müslüman Licê toplumunun bugün hafýzalarýna bir dörtlükle dahi olsa nakþedilen 17 Martýn Licê’den yansýyan hikâyesi böyle bir algý olsa gerekti.
Ya da yine nenemden baðbozumu dönemine ait bir tekerleme; “Eco, Eco! Wesiyê min li te bî. Mezelê min, binê dara gûzan bi kole. Bila dengê lengerîyan bê gohên min…”
Köyler, þahsiyetler, efsaneler, dükkânlar, çarþýlar, baðlar, bahçeler, fötr þapkalý Licêliler, kadýn erkek giysileri, gelenekler- görenekler, yemek kültürü, ticaret, doða-hayvan iliþkisi, Licê depremi, acýlar, isyanlar ve aðýtlar…
Bir de unutmadan, deliler. Kimi kez bir þehri anlatýrken delisidir aslolan. Þehirleriyle birlikte varlýk bulan. “Xaltîka Eyþê- Eyþika dîn” bu sebeple Licê anlatýlýrken unutulmayacaklardan.
Ve tabii ki kaçakçýlar. Belki de bir baþka katký da bir tekerlemeden; “Bi qaçaxî karvanî / Hespa bozê rewanî / Bê melle û bê þuþtin / Li hidûdê tên kûþtin”. Eski Licê’de iyi bir tüfeði ve güzel bir atý olan, baba-dede mesleði kaçakçýlýk ile at sýrtýnda ticarete, nakliyeciliðe, diðer adýyla “katýrcýlýða” soyunurdu. Atlardan söz ederken, Licêliler için atýn önemini anlatan bir deyim var. Vurgulamadan geçmek olmaz.
Hespê ji sûvarê xwera gotiye;
Vexta ku tu li min sûwar bû,
Mîna neyarekî li min mêze bike.
Vexta ku tu ji min peya bû,
Mîna birakî li min mêze bike.
Ve elbette o kaçaðýn katýrlarýndan mutlaka söz edilmeli! Her bir tarafýna ortalama elli kilo yük yüklenen katýrlar. Licê’de mimari yapýlarda evlerin kapýlarý bile katýrlara göre düþünülmüþtü. Katýrlarýn, yükleriyle birlikte rahatlýkla içeriye girebilecekleri büyüklükte yapýlýrdý kapýlar. Yaðmurda, soðukta ve de dýþarýnýn meraklý gözlerinden kaçýnmak için ihtiyaca göre düþünülmüþ bir yapý tarzýydý eski Licê evleri.
Kaçakçýlýk Ahmed Arif’ce sýnýr tanýmazlýktý Licê’de;
Bir yaným çýð tutar, Kafkas ufkudur.
Bir yaným seccade, Acem mülküdür.
Misali; Þam’dan, Baðdat’tan baþlayýp, Ýran içlerine kadar süren kaçakçýlýðý, bu coðrafyada Licelilerden daha iyi yapabilenin olmadýðý halen söylenir. Kendilerinin çizmediði sýnýrlarda, kendilerinin olan mallarý, kendilerinin dýþýnda konulan yasaklarla yürüten kaçakçýlar.
Motorlu araçlarýn hiç olmadýðý ya da çok az olduðu dönemlerde: Licêli katýrcýlar, aðýrlýklý olarak Diyarbakýr-Erzurum-Hýnýs hattýnda, katýrlarý ve atlarýyla nakliyecilik yaparlardý. Doðu’nun bir ilinden bir baþka iline tayini çýkan memurlarýn eþyalarýný taþýdýklarý olurdu. O günlerin Licê’sinde, katýr o denli önemli bir nakliye aracýydý ki; katýrý ve tüfeði olup da sefere çýkamayanlarýn bunlarý kiraya verdikleri bile olurdu.
Ýþte Rûþto bu ünlü kaçakçýlardan biri. Çoðu kez ünü, kendisinden önce, gideceði yerlere gidenlerin soyundan! Rûþto’nun kendisi gibi ünlü bir sözü var. Halen söylenir.
Eger yekî li we xist, / Mebejin em Licî ne. / We li yekî xist, / Bêjin em Licî ne
Vurulmayý, düþmeyi ve de düþürülmeyi, Lice’sinin, memleketinin, coðrafyasýnýn adýna kara çalan bir düþünce ve davranýþ-bakýþ sayar, Rûþto ve Rûþto gibileri. Bingöllü Yado, Silvanlý Koçero gibi...
Ýþte Licêli Rûþto bir gün Ýran sýnýrýndan geçerken, hem de yüküyle, kaçaðýyla geçerken sýnýr güvenlik görevlilerince bir çatýþma sonucu vurulur.
Vurulmuþum,/ Düþüm gecelerden kara
dercesine vurulur ve düþer Rûþto. Üzerine ilk yetiþen bir rütbeli olur. Ve daha önce tesadüfen, Licê’de görev yapmýþ bir uzatmalý çavuþ, Rûþto’yu tanýr. Heyecanla sorar: “Ulan Rûþto, sensin deðil mi? Licêli Rûþto!”
Rütbelinin tavrý insanîdir. Daha önceden tanýdýk biri ya! Ýnsanî olan yan baskýndýr ve öne çýkmýþtýr. Rûþto’nun yarasýna müdahale edilmelidir, edilecektir. Fakat ne mümkün! Rûþto kurþun yarasýný almýþ ve düþmüþtür ya! Ýnadý inat, düþkün, düþmüþken, çaresizken Licêli deðilim denilecek ya! Licêli deðilim demede ýsrarlý.
Sonuç Rûþto için Ýran sýnýrýnda kan kaybýndan ölümdür. Ve Rûþto ölürken bir kýlam’dan yine bir parça:
Em Licî ne, em Licî ne, / Bav û kalan da qaçaxçî ne
Nihayetinde zeyl olarak düþülmesi gereken bir Licêli’nin Veysi Özkýrtay’ýn dizeleridir.
Xebroþkan digot sofiyê Xerzî
Li mehela filan hebûn goþkar û terzî
Hedadan asin dikutan, erd dilerizî
Hespên qaçaxçîyan bi rewanî dibezî
Ew dem û dewranan Licê kanî!
Ne mi demeliyim! Sanýrým diyeceklerimi þimdiye dek akýl etmiþsinizdir. Siz, siz olun muktedirler. Licêli'yle didiþmeyin, hele hele çatýþmayýn, piþman olursunuz. Licêli asla taviz vermez. Had bildirir, benden söylemesi.
Þeyhmus DÝKEN
08.03.2014