Sedsalîya Dudeng an Bêdengî!

25 Nisan 2015 17:47 / 3105 kez okundu!

 

 

Soykýrýmýn coðrafyadaki yüzleþme mekânlarýnýn çarpýcý örneklerinden biridir Çüngüþ’ün Düden’i ya da Dudeng’i.

Anadolu ve Mezopotamya coðrafyasýnda Bir Zamanlar Ermenilerin yaþadýðý neredeyse bütün kentsel mekânlarýn kýrsalýnda ya bir kuytu vadi, ya bir maðara veya bir derin çukur, düden anlatýsý vardýr. Bizim Düden de öyle! Diyarbakýr’a yaklaþýk yüz kilometre uzaklýkta volkanik Karacadað’ýn Ergani, Hoþut ovasýna doðru yayýlan alanda, Çüngüþ ilçesine baðýrsan duyulacak mesafede bir volkanik çukur, devasa bir kuyu, aðzý da hayli geniþ. Kýþýn eriyen kar ve yaðmur sularýnýn çaðýldýyarak içine aktýðý ve derine akan su sesinin bahar aylarýnda bile yanýnýzdakine sesinizi duyurmanýz için baðýrarak konuþmanýzýn gerektiði bir yer.

Çüngüþ yakýnýndaki Düden, hayli derin bir krater çukuru olsa da halk arasýnda adý Du Deng olarak biliniyor. Maðaranýn aðzýndan büyükçe bir taþ parçasýný boþluða attýðýnýzda taþýn dibe düþen sesi ya da kendi sesiniz bir süre bekledikten sonra size dönüyor. Bu sebeple Kürtçede “Ýki Ses” anlamýna gelen “Du Deng” Duden olmuþ.

Geçtiðimiz yüzyýlýn baþýnda, 1915’de Büyük Felaket baþladýðýnda Harput’tan, Piran’dan, Maden’den baþlayýp, çevre yerleþkelerden yola düþürülenlerin, o yýllarda Dêyr Zor yolu üzerindeki Düden’e denk düþen sürgün kafilelerinin Ermeni sakinlerini canlý canlý ya da boðazlayarak atmaktan imtina etmemiþler.

Bölgede kime sorsanýz size mutlaka bir Düden hikâyesi anlatýr. Yazýlý kaynaklardan en canlýsý Musa Anter’in Hatýralarýnýn ikinci cildinde paylaþtýklarýdýr. 1954 yýlýnda bir seçim çalýþmasý için Çüngüþ’e giden Anter’in Güldoðanlar’dan Güllü Aða’nýn oðlu Mustafa Aða’ya dayandýrarak anlattýrdýðý ve yazdýðý Çüngüþ Ermenilerinin acý sonunun Düden’le kesiþen hikâyesi trajiktir.

Çüngüþ’te 1915’e kadar altý bin civarýnda Ermeni yaþarmýþ. Çevre köylerinde de nüfuslarý hayli kalabalýkmýþ. Dönemin Diyarbekir Valisi Çerkez Reþid ve Güllü Aða’nýn kurduðu “tezgah”la önce Ermeni önder þahsiyetleri þehre çaðrýlýp yolda halledilmiþ, sonra da baþsýz kalan Çüngüþ Ermenileri gruplar halinde Düden’e atýlarak katledilmiþ.

Soykýrýmýn coðrafyadaki yüzleþme mekânlarýnýn çarpýcý örneklerinden biridir Çüngüþ’ün Düden’i ya da Dudeng’i.

Ermeni Soykýrýmýnýn Yüzüncü Yýlý Anmasý nedeniyle bu yýl yurtdýþýndan gelen bir grup duyarlý insan ve bölgeden arkadaþlarla birlikte bir otobüse doluþarak Düden’e gittik. Aðlayanlar, Kürtçe hüzün þarkýlarý söyleyenler ve hiçbir þey söylemeyip sadece maðaranýn aðzýna bakarak çaðýldayarak bir an evvel on kilometre ötedeki Fýrat Nehri ile buluþmak isteyen suyun sesini dinleyenlerdi saatlerce orada ben dâhil bulunanlar.

Düden’in yamacýna sanki bilinçli bir tercihmiþ gibi bir ilköðretim okulu yapýlmýþ. 22 Nisan günü gittiðimizde okulun bahçesinde yüksek volümlü müzik bütün ovaya yayýlmýþtý. Öðrenciler okulun bahçesine toplaþmýþlardý. Ve bir gün erkenden bir gün sonraki 23 Nisan Çocuk Bayramý’ný kutluyorlardý. Biz ise Düden’in baþýnda yüzyýl evvel katledilenleri anýyorduk.

Yüz yýl önce yitip gitmiþ seslerin yüz yýl sonra aksi sedasýnýn gelme ihtimaline kulak kabartmýþtýk. Oysa ses yitip gitmiþti. Çünkü sesin sahipleri de yoktu. Yüzyýl evvelki dudeng-iki ses, sessizliðin sesi olmuþtu. 

 

Þeyhmus DÝKEN

25.04.2015, Diyarbekir

 

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.