Þehre Küsmek*
12 Nisan 2020 11:45 / 2523 kez okundu!
Bir zamanlar...
Evet, evet yanlýþ duymadýnýz, bir zamanlar dedim.
Hem de öyle uzuuun uzadýya hayli eskilere gönderme yaparcasýna bir zamanlar anlamayýn siz benim size dediðimi!
Benim "bir zamanlarým" pek yakýn! Birkaç yýl öncesine kadar olanýndan.
Ez cümle; bir zamanlar þehir þiirinin þairi Konstantin Kavafis'in,
"Sen gene ayný sokaklarda dolaþacaksýn/ayný mahallede kocayacaksýn/ayný evlerde kýr düþecek saçlarýna..." dediði moddaydým.
****
Þehre Küsmek*
Fotoðraf: Diyarbakýr Surlarý - Aziz Aslan/AA
Bir zamanlar...
Evet, evet yanlýþ duymadýnýz, bir zamanlar dedim.
Hem de öyle uzuuun uzadýya hayli eskilere gönderme yaparcasýna bir zamanlar anlamayýn siz benim size dediðimi!
Benim "bir zamanlarým" pek yakýn! Birkaç yýl öncesine kadar olanýndan.
Ez cümle; bir zamanlar þehir þiirinin þairi Konstantin Kavafis'in,
"Sen gene ayný sokaklarda dolaþacaksýn/ayný mahallede kocayacaksýn/ayný evlerde kýr düþecek saçlarýna..." dediði moddaydým.
Bugüne kadarki fani ömrümün tamamlamýþ bulunduðum bu vakte kadarki deminden geriye kalan bundan sonraki bölümünü de ayný þehirde tamamlamak üzere kendimi kodlamýþtým. Zaten öyle de yaþýyordum.
Bir þekilde birkaç günlüðüne de olsa þehirden uzaða düþmemiþsem eðer! Ayný dar sokaklarda dolanaduruyordum. Kýr da düþmüþtü hem; saçýma, sakalýma, býyýðýma. Tanýðý, þehrin kadim bazalt taþlarýydý! Sanýðý, ya da prangasýz mahkumu ise bizzat bendim.
Benim, þehre dair kodlamam öylesine fanatik bir kodlamaydý ki! Bir þekilde þehirden temelli ayrýlanlara çok öfke duyan, gidenleri asla affetmeyeceðimi dillendiren bir üsluba sahiptim.
Öyle ki; madem gitmiþler öldüklerinde cenazelerini de yaþadýklarý þehirlerde defnetsinler. Hatta pirinç, peynir, kavurma, pastýrma, kenger, pestil, sucuk zamaný bu ürünleri bir zahmet þehirden talep de etmesinler. Üç aþaðý beþ yukarý bu kodlardaydý yargým.
Ne olduysa son birkaç yýl içinde olup bitti her bir þey! Sanki yüz ya da bin yýl evvel yaþanmýþ onca yaþanmýþlýðýn çok ama çok eski tarihlerde kalmýþ anlatýlardan, tarih yazýcýlarýnýn metinlerinden süzülen bir kadim geçmiþi, birileri zamanýn ipine sarmýþ bize ha bire anlatýyordu.
Oysa çok deðil, daha birkaç yýl evveline kadar bizdik bütün hikâyeyi yaþayan. Halbuki þimdi biz kendi hikâyemizin içinde birer anlatýcý olmuþ, kendi hikâyelerimizin hem sanýðý hem de tanýðý oluvermiþtik. Flu bir film þeridine dönüvermiþti bize ait olan tüm yaþanmýþlýklar.
Kavafis'in baþka ödünç dizelerine baþvurarak;
"Her çabam kaderin olumsuz yargýsýyla
karþý karþýya;
bir ceset gibi gömülü kalbim,
Aklým daha ne kadar kalacak
bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yýkýntýlarýný görüyorum ömrümün..." diyorum þimdilerde.
Ve ne tuhaf tanrým!
Artýk gittiler/gidiyorlar diye kýzmýyorum, öfke duymuyorum, hatta artlarýndan huysuz bir yaþlý gibi söylenmiyorum kimselere.
Gidiyorlarsa mutlaka bir sebepleri var diyorum, onlarýn deðil sade benim sesimi duyabileceðim kýsýk sesle.
Aidiyet yitimidir belki de bunun çýplak adý. Ya da ez cümle þehre/þehrine küsmek belki de...
Þeyhmus DÝKEN
12.04.2020, Diyarbekir
*Mart ayýnda yayýnlanmasý planlanan ama yayýnýndan vazgeçilen bir dergi için yazmýþtým. Kime niyet, kime kýsmet...