Þiir, kadýn ve mutfak - Roni Margulies
01 Þubat 2012 11:08
Kadýnlar þiir yazabilir mi?
Yoksa kadýn, erkeklerin yazdýðý þiirlere konu olmak için mi vardýr sadece?
Erkekler þiir yazabilsin diye mi kadýnlarýn kirpikleri ok, kaþlarý yay, dudaklarý gonca, endamlarý gül gibidir?
Yoksa kadýn kendisi de þiir yazabilir mi?
Þu nedenle soruyorum.
Geçenlerde, geçen yüzyýlýn en iyi edebiyat eleþtirmenlerinden Rauf Mutluay’ýn ta 35 yýl önce derlediði makalelerini okuyordum.
Makalelerden birinde, 1974’te, þöyle anlatýyor:
“Son yüzyýl þiirimizi sayýca sýnýrlý bir antolojide temsil edecek bir çalýþmaya girdiðim zaman Gülten Akýn’ýn þiir geniþliðini bularak mutluluk duymuþtum; 39 erkeðin yanýna bir kadýn kendi hakkýyla girmiþ oluyordu. Halide Nusret’ten, Þükûfe Nihal’den baþlayan listede Sennur Sezer, Türkân Ýldeniz, Mübeccel Ýzmirli, Cavidan Tümerkan, Muazzez Menemencioðlu, Nurten Çelebioðlu, Feriha Aktan... adlarý da vardý. Ama sanýrým son yüzyýl þiirimizi yalnýzca kýrk kiþilik bir listeyle sunma görevini sorumlulukla yüklenseler, kendilerini kendileri de alamazlardý.”
Mutluay aramýzdan ne zaman ayrýldý, bilemiyorum.
Ama ömrü vefa edip de bu sözleri yazdýktan çeyrek yüzyýl sonra, 2000 yýlýnda yine benzer bir antoloji çalýþmasýna giriþmiþ olsaydý, durumun deðiþmemiþ olduðunu görürdü.
Dahasý, o gün aklýna gelen isimlerden Türkân Ýldeniz, Mübeccel Ýzmirli, Cavidan Tümerkan, Nurten Çelebioðlu’nun, antolojiye girmek bir yana dursun, artýk isim bile olmadýðýný görür, belki de üzülürdü.
Mutluay’ýn yazýsýný okumadan birkaç hafta önce, tesadüf bu ya, çok sevdiðim bir edebiyat hocasýyla tam da bu konuda sohbet ediyorduk. Ben de düþünüp taþýnýp en dar antolojiye bile elini kolunu sallaya sallaya girecek olan Gülten Akýn’dan baþka kadýn þair bulamamýþtým. Geniþ tutarsak, Bejan Matur’u ve belki Birhan Keskin’i dâhil ederim demiþtim.
Niye böyle?
Romanda böyle deðil. Dünya romanýnýn zirve noktasýný oluþturan 19. yüzyýl Ýngiliz romanýnýn pek çok ismi, sanýrým yarýdan fazlasý, kadýn. Jane Austen, George Eliot, Brontë kardeþler, Elizabeth Gaskell...
Rauf Mutluay Cumhuriyet gazetesinde yazardý, kafasý çalýþmasýna raðmen Kemalist’ti. “Niye böyle” sorusuna kolay bir Kemalist cevabý vardý:
“Þeriat hukukunun darlýðýndaki Osmanlý toplum yapýsýnda þüphesiz harem haklarýndan baþka etkinliði olamazdý kadýnlarýn.. Dinin, hukukun, geleneðin ana niteliði gibi þiirimiz, edebiyatýmýz da erkekti bizim. Bu yüzden kadýnlara her hakký saðlayan Cumhuriyet sonrasýnda da durumun birden deðiþmediðini, büyük kadýn yazarlara rastlayamadýðýmýzý, okuyan kadýnlarý görevlerin en güç ve karmaþýklarýnýn beklediðini” yazýyor Mutluay.
Ýyi de, önümüzdeki yýl Cumhuriyet’in 90. yýldönümü. Kemalist gözlüklerle bakarsak, Osmanlý’nýn zifirî karanlýðýndan kurtulmamýzýn, Cumhuriyet’in göz kamaþtýrýcý aydýnlýðýna kavuþmamýzýn, Mustafa Kemal’in önderliðinde zaferden zafere koþmaya baþlamamýzýn üzerinden üç kuþak geçti. Hâlâ bekliyoruz! Niye?
Demek ki, basit ve banal açýklamalarla yetinmemek gerek.
Cinsiyetçiliðin çok daha derin ve karmaþýk kökleri var.
Mutluay ayný makalesinde anlatýyor, bir gün Ahmet Muhip Dýranas heyecanla Hisar dergisinden bir þiir okumuþ ona. Daha önce adýný bile duymadýðý, bizim de bugün duymadýðýmýz Ýnci Özkan adlý bir þairden:
Bembeyaz sýcak köpüklerini bulaþýðýn
Uzak denizlerin mavisine taþýr kadýn
Yeþil gözlü balýklar yüzer zamanda
Bir rüzgârlý gemidir kadýnýn mutfaðý
Elinde dümen ocak baþý sýcaðý
Hep baþkalarý karýþýr kadýnýn okyanusuna
Ýnsanca kýpýrtýlarý yaþantý dalgasýnýn
Aydýnlýk dünya yundukça ýþýr bulaþýkta
Kýrmýzý bardaklar pýrýl pýrýl yüreklerce
Yemek kokusuna yosun yeþilleri sarýlýr
Ýsteklerinden baþka þeyler düþünür kadýn
Düþündüklerinden baþka þeyler yapar hep
Bir hayalden bir gerçeðe dolar okyanus
Mutfak mavi gölgelerle taþar
Sýcacýk fasulye pilav kokar
Bir rüzgârlý gemidir kadýnýn mutfaðý
Bugün biliyoruz ki, gemisine atlayýp yelken açamamýþ Ýnci Özkan, mutfaðýndan çýkamamýþ.
Kadýnlar þiir yazabilir mi?
Yoksa evde þiddete, sokakta cinayete, iþyerinde eþitsizliðe, muhafazakârlarýn kafasýnda mutfaða mý mahkûmdurlar?
ronmargulies@btinternet.com
Taraf