Þiirden ücretsiz izin istedi
24 Haziran 2010 15:20
Akif Kurtuluþ, “Yurttaþýn adliyelerde pis tuvaletleri kullandýðý bir yerde hâkim ve savcýlarýn, hatta avukatlarýn tertemiz tuvaletlerinin olmasý bir iþe yaramaz. Önce yurttaþýn itibarý” diyor.
80 kuþaðý þairlerinden, ayný zamanda avukat. 'Bu ülkede geçimini avukat olarak kazanýyor olmakla bu hayatý þiirle anlamaya çalýþmak aslýnda bir anomalidir' diyen Akif Kurtuluþ, þimdi Ankara Barosu Baþkanlýðý'na da aday. Kurtuluþ'la sözünü ettiði o 'anomali'yi konuþtuk...
BETÜL KOTAN/ Radikal
ANKARA - Akif Kurtuluþ’u, hukukun keskin sýnýrlarýyla þiirin sýnýrsýzlýðý arasýnda, kendisinin bile bilmediði bir yerde, bir boðuþma hali içinde, Kavaklýdere’nin dar sokaklarýndan birindeki Akdeniz Akdeniz’de buldum. Ankara Barosu Baþkanlýðý’ný konuþmak için buluþtuðumuz Kurtuluþ, adaylýðý için þiirden ‘ücretsiz izin’ istediðini söylese de, söz döndü dolaþtý yine þiire geldi. Kurtuluþ, “Bu ülkede geçimini avukat olarak kazanýyor olmakla bu hayatý þiirle anlamaya çalýþmak aslýnda bir anomalidir” deyince, ‘Normal deðil bu karýþým’ diyen iç sesim rahat bir nefes aldý. Kendisi için ‘parçalanmýþ’ yakýþtýrmasý yapan Kurtuluþ’la edebiyat ve hukuk arasýnda sýnýrlarý belirsiz bir söyleþi yaptýk...
80 kuþaðý þairleri arasýnda yer alýyorsunuz. O dönem, þairliðinize ve avukatlýk pratiðinize nasýl yansýdý?
Ýlk þiirlerim, 12 Eylül’ün içine doðdu ve o altüst oluþ içinde bir hesaplaþmayla baþladý. Türkiye’de baþka bir tarihte doðmuþ olsaydým, hesaplaþma diye bir kavram, benim hayatýmda bu kadar baþat bir yerde olur muydu bilmiyorum ama var olmanýn acýmasýz eleþtirisi denilen her neyse, ben onu hayatýmýn ilerleyen yýllarýnda hep önemli bir yere koydum. Edebiyat, bunu yapmaya çalýþtýðým en zor ve en sancýlý alandý. Çünkü edebiyatýn amentüsü, sýnýrlarý yoktur. Tam tersine bütün sýnýrlarla, yasaklarla mücadele ettiði oranda kendini var eder. Diðer taraftan, hayatýmý avukatlýk yaparak kazanýyorum. Bu mesleði yürütüyor olmak da ister istemez ayrý bir hesaplaþma alaný. Bu ikisinin birbiriyle çatýþtýðý yerler oluyor, çok sýk oluyor...
2008’deki adaylýk sürecinizden sonra bir söyleþinizde þiirin vakit ayýramadýðýnýz için size darýldýðýný söylediniz. Þimdi þiire bir kez daha sýrt döndünüz diyebilir miyiz?
Evet, baþkan adaylýðý sürecinde bu kampanya içindeki çalýþmalar, þiirin çok hoþlanacaðý þeyler deðil doðrusu. Sýrtýmý döndüm mü bilmiyorum ama þiirden ücretsiz izin istedim, þimdilik vermiþ görünüyor. Edebiyattan emekli olmak mümkün deðil ama benim avukatlýðým ve mesleði daha yaþanýlýr kýlmak için yaptýðým çalýþmalar ve böyle bir hizmet için avukatlardan eðer alabilirsem vekalet, bir gün sona erecek, edebiyatla olan maceramda ise bir emeklilik yok.
Baro Baþkanlýðý’na talipsiniz. Meslektaþlarýnýza yönelik hedefleriniz var mý?
Örneðin kadýnlarýn temsil düzeyiyle ilgili çok ciddi problemler var ve biz ‘yetiþkin modern meslek sahipleri’ olarak bu temsil mekanizmasýna dikkat etmiyoruz. Hatta özellikle kadýn meslektaþlarýmýz, bu temsil konusunda yeteri kadar ýsrarcý olmuyor. Ankara’da baroya kayýtlý 9 bin 500 avukat var, kadýn meslektaþlarýmýzýn sayýsý 3 bin 600. 11 kiþilik yönetim kurulunda ise þu anda sadece iki kadýn avukat var. Stajyer avukatlarýn staj eðitim sisteminden avukatlýða kabul sistemi de ayrý sorun. Avukatlar Kanunu’nda 0-5 meslek yaþý arasý avukatlar sadece seçebiliyorlar ama yönetim kuruluna seçilemiyorlar. Oysa gençlere güvenmek gerek.
Avukat-hâkim-savcý üçgeninde, avukatlýk nasýl bir yerde duruyor?
Avukatlýk Kanunu’nda, ‘Avukat yargýnýn kurucu unsurudur’ der. Ama bugün egemen yargý algýsý, avukatlýðý kurucu unsur olarak kabul etmiyor. Hâkim, savcý ve avukatlarýn adliyenin yönetimi baþta olmak üzere ayný kurullarda yer almalarý gerek. Adalet komisyonlarýnda baro temsil edilmeli. Adliyeler hepimizin adliyesi ama hâkim ve savcýlar tarafýndan yönetiliyor. Yargý kültürü bir gecede deðiþmez ama biz bu adýmlarý atarsak hâkim, kendini devlet adýna yargýlama yapan birisi olarak görmemeye baþlar, yurttaþa da saygý gösterir. Bir adliye, içeri girdiðiniz zaman baþtan sizi korkutuyor. Adalet yurttaþý korkutmak için deðildir ki, yurttaþýn hakkýný aradýðý yerdir. Yurttaþýn adliyelerde pis tuvaletleri kullandýðý bir yerde hâkim ve savcýlarýn, hatta avukatlarýn tertemiz tuvaletlerinin olmasý bir iþe yaramaz. Önce yurttaþýn itibarý...
Edebiyata dönelim. 1982’de, þiir ve iktidar arasýndaki iliþkiyi irdeleyen bir yazýnýzda, edebiyatýn þairi, yazarý üyeliðine almadýkça rahat edemeyeceðini, kimsenin de bu yüzden karþý ideoloji üretemediðini söylüyorsunuz. Aradan yýllar geçti, þimdi hem edebiyat hem de onun dýþýndaki iktidarla þiirin arasý nasýl sizce?
Gençlik yýllarýmda yazdýðým o yazýlarýn omurgasýna sadýk olmaya çalýþýyorum. Yoksa o konuda fikirlerim deðiþti, zenginleþti. Baþka þeyler girdi araya ama orada bir omurga var ve ben orayý görüyorum. Edebiyat bir aile olmak istiyor ve bu ailede kendi içine aldýðýna, mutlaka bir üyelik, bir ad vermek, takdis etmek, hadi ilerleyelim biraz daha, vaftiz etmek istiyor. Benim bir þair olarak edebiyat ailesiyle böyle çok sýký fýký bir iliþkim olmadý. Edebiyat beni vaftiz edemedi, ettirmedim, bir edebi cemaat içinde hiç olmadým. Açýlým çerçevesinde edebiyatçýlarýn davet edilmesi, bu daveti kabul edip etmemeleri tali bir tartýþma. O toplantýya katýlanlarýn edebiyatýndan asla kuþku duymadým, bu doðru da deðil. Ama ben daha farklý ve makro bir tavra iþaret ediyorum. Çünkü edebiyat akýlla yapýlan bir þey deðildir. Ruhla, delilikle yapýlan bir þeydir. Hukuk sizden bir þeyi yapmamanýzý ister, adam öldürmemenizi, çalmamanýzý ister. Ama edebiyat her ne olursa olsun ‘Yapmalýsýn, yapmamalýsýn’ türündeki sözleri kendisine yapýlmýþ bir hakaret olarak addeder. Hepsini emir kipi olarak okur ve hýrçýnlaþýr. Evet, doðru, bu ülkede geçimini avukatlýk yaparak kazanýyor olmakla bu hayatý þiirle anlamaya çalýþmak aslýnda bir anomalidir.
Sizi þair olarak bilenler, az yazmanýzdan þikâyet ediyor
Az yazdýðým doðru. 27-28 yýllýk edebiyat hayatýmda, 100 þiiri olan bir þairim. Rahmetli Ýlhan Berk bana çok kýzardý, hatta senede bir kere arayýp “Þiir yazmýyorsun” deyip kapatýrdý. Ama bu beni hiç huzursuz etmedi. Bu durum, çok iyi yazdýðýma dair bir özgüvenden veya kendini beðenmiþlikten kaynaklanmýyor. Bir þiirin bittiðini, onunla ve kendimle barýþtýðýmda anlarým. Kýsa sürecek bir ateþkes baþlar o zaman. Sonra yeni bir þiir kafamda belirince, çatýþma yeniden baþlar, çok uzun sürer iþte bu çatýþma dönemleri. Son dört-beþ yýlda üç þiir yazdým, onu da peþ peþe son altý-yedi aya sýðdýrdým.
Futbolla da çok ilgilisiniz
Yýllarca futbol oynadým ama iyi bir futbolcu olamayacaðým belliydi, onun için futbolu bir spor olarak hayatýma koydum. Fenerbahçeliyim ama bugünkü aklýmla, amatör kümede mahallemin takýmý hangisiyse onu tutmak daha keyifli olabilirdi diye düþünüyorum. Halamýn oðlu Beþiktaþlýydý ve ben onunla büyüyordum. O benden iki yaþ büyüktü benim tanýdýðým en yakýn iktidar, en yakýn otorite oydu. Bir kere o Beþiktaþlý olduðu için ben olmamalýydým. Geriye Galatasaray ve Fenerbahçe kalýyordu, Fenerbahçe’nin de renklerini seviyordum. Þimdi Fenerbahçe maçlarýnda da formasýný üstüme geçirecek kadar heyecanlýyým. Gençlerbirliði’ni kulüp olarak, ruh olarak seviyorum. Takýmýmý deðiþtirebilseydim Gençlerbirliði’ni tutardým.
‘En büyük ihtiyacýmýz sýnýrsýz özgürlükler’
Yargýnýn savunma ayaðý olarak Anayasa deðiþikliði tartýþmalarýný nasýl deðerlendiriyorsunuz?
Yargý bürokrasisinin mevcut durumu, 2005’ten sonra meydana gelmiþ deðil. Sadece 2005’teki toplu davalar yargýdaki sorunu, toplumda daha görünür kýldý. Tutuklamanýn tedbir deðil de baþlý baþýna ceza olmasý, 12 Eylül’den beri demokrat hukukçularýn, aydýnlarýn üzerinde durduðu bir konuydu. Son Anayasa deðiþikliði paketi içindeki deðiþikliklere yönelik de, ben bir avukatým, benim oradaki dilim, siyasi taraftarlýk ruhu üstünden geliþmemeli. Ben geliþkin bir hukuk devleti, eksiksiz demokrasi ve özgürlük istiyorum. Bu benim sadece bir entelektüel veya birilerinin bana dediði gibi aydýn olmamdan kaynaklanmýyor, avukat olmamdan kaynaklanýyor. Bir ziraat mühendisinden çok daha fazla demokrasiye, hukuk devletine ihtiyacým var. Hukuk devletinin olmadýðý yerde önce savunma mesleðini yürütenler itibar kaybeder, dahasý aç kalýrlar. Onun için benim hukuk devleti talebim, ayný zamanda mesleki bir bencillik üzerinden tarif ettiðim bir þey.
Ergenekon soruþturmasýna nasýl bakýyorsunuz?
Adil yargýlanma çerçevesi içinde iddialar ortaya çýksýn, sorumlularý yargýlansýnlar, toplum da bu sonucu görsün. Adýna Ergenekon denilen bir yapýlanmanýn çok daha farklý tezahürlerini, ben ilk gençliðimden beri yaþadým. Türkiye’de bugün, bazý devlet görevlilerinin marifetiyle iþlenmiþ cinayetler, yasadýþý uygulamalarýn ceza kanunundaki karþýlýðý zamanaþýmý ve bu Türkiye’deki demokrasinin önündeki en büyük engel. 30-40 sanýklý dosyalar zamanaþýmýna uðratýlýyor, sanýklar elini kolunu sallayarak aramýzda dolaþýyor. Biz katillerin yargýya teslim edilemediði bir ülkeyiz. Oysa bu demok-ratik geliþmelerin her birinin, barolar olarak teklifsiz arkasýnda olmalýyýz. En büyük ihtiyacýmýz sýnýrsýz özgürlükler, geliþkin demokrasi. Özgürlüklerden korkmamalýyýz.
23.06.2010